Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/361 E. 2021/89 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/361 Esas – 2021/89

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İSTEM :
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 17/09/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin murisi ve desteğinin … tarihinde sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yapmış olduğu tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, müteveffanın vefatına sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, müteveffa desteğin vefatından sonra geride destekten yoksun kalan olarak müvekkillerinin kaldığını, bu kazada desteğini kaybeden müvekkilinin yaşadığı ve yaşayacağı acıyı tarif etmenin mümkün olmadığını, vefat eden desteğinden hem bedeni hem de maddi ve manevi olarak yardım alan ve alacak olan bu desteğe muhtaç olan ve olacak olan müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarara maruz kaldığını, bu nedenlerle, haklı ve yasal davanın kabulü ile esas itibari ile destekten yoksun kalan 3. kişi olan müvekkili için 5.000,00’er TL (belirsiz alacak) destekten yoksun kalma zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tazmin ve tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, mahkeme masrafları ile mahkeme vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde delillerini ibraz etmiştir.
Duruşmalara katılan davacı vekili dava dilekçesini tekrarla davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Dava dilekçesi ve ilk tensip zaptı davalıya usulüne uygun tebliğ olunmuştur.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 03/10/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru konusu trafik kazası anılan zamanaşımı süreleri geçtikten çok sonra açılmış olduğundan zamanaşımı itirazlarımız doğrultusunda başvurunun reddi gerekecektir. Başvuruya konu kaza 2008 yılında meydana gelmiştir. Yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkı ortadan kaldırılmış; dava öncesinde sigorta kuruluşu’na başvuru zorunluluğu getirilmiştir.müteveffa, sigortalı aracın sürücüsü olup, müvekkilimiz şirket’ten tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır. davada ispat külfeti davacılarda bulunmaktadır. bu kapsamda müteveffanın, başvurana “destek” olduğu hususunun ispatlanması zaruridir.davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, zararın tespiti için; davacılar elde edilen kazanımların belirlenmesi ve aleyhe hüküm kurulacak olması halinde bu kazanımların belirlenecek tazminattan indirilmesi gerekmektedir. Keza tazminat hesabı da uzmanlık gerektirdiğinden, hazine müşteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek anılan hesaplamalar yaptırılmalı, bu konuda uzman olmayan hukukçulara bu görev tevzi edilmemelidir. kabul anlamına gelmemekle beraber, bir an için davanın haklı olduğu varsayılsa bile, müvekkilimiz şirket’in faizden sorumluluğu sınırlıdır. Dosyada mübrez kusur oranlarını gösterdiği ileri sürülen raporların hiçbiri komisyonunuz kararına dayanak teşkil edebilecek nitelikte olmayıp, en doğru ve geçerli tespitin yapılabilmesi için hem adli tıp trafik ihtisas dairesi’nden hem de karayolları genel müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması zorunluluk arz etmektedir. Kaza esnasında davacı tarafın emniyet kemerinin takılı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, bu nedenlerle, Öncelikle zamanaşımı def’imiz ve gerekçeli itirazlarımız dikkate alınarak Komisyonunuz nezdinde gerçekleştirilmiş olan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, Başvuran kişilerin, ölen kişinin kendilerine destek olduğu hususunu ispatına, Ölüm nedeniyle SGK’dan herhangi bir gelir elde edilip edilmediğinin sorulmasına ve gelir elde edilmişse olası tazminattan mahsubuna; aksi halde davacı tarafa SGK’ya (veya ilgili kuruma) karşı dava açması için önel verilmesine; açılacak bu yeni dava sonuçlanıncaya kadar da, işbu davada bekletici mesele yapılmasına, Kazaya karışan araç sürücüsünün kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasına; varsa derdest ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına, Aleyhe hüküm kurulması halinde dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulmamıza, Delil listemizde celbi talep edilen bilgi ve belgelerin istenmesi için ilgili kurumlara yazı yazılmasına, Harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin başvurana yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
… Sigorta A.Ş., Gebze İlçe Emniyet Müdürlüğü, Tokat SGK İl Müdürlüğü, Tokat Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’nün cevabi yazıları ile mahkememizce istenilen bilgi ve belgelerin gönderildiği anlaşılmıştır.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma nolu dosyası iş bu mahkememiz dosyası içerisine celb edilerek incelenmiştir.
Mahkememiz dosyası talimat yazımız aracılığıyla Bilirkişi Aktüerya Uzmanı…’a tevdii edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilen 18/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Tazminat hesabının %100 kusur esasına göre yapıldığını, …’in vefat etmiş olması nedeniyle eşi … için destekten yoksun kalma zararının 119.800,59 TL olduğu, …’in vefat etmiş olması nedeniyle oğlu … için destekten yoksun kalma zararının 5.199,41 TL olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunduğu 01/12/2020 havale tarihli dilekçesi ile HMK’nun 107. Maddesi gereğince bedel artırım taleplerini ibraz etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu 29/12/2020 havale tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı beyanlarını ibraz etmiştir.
Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Davacılar vekili, müvekkilleri eş … ve oğul … desteği …’in olay anında sürücüsü olduğu motosiklet ile 28.03.2008 tarihinde geçirdiği tek taraflı trafik kazası sonucunda hayatını kaybettiğini, kazaya konu aracın kaza tarihinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile davalı …’ye sigortalı olduğunu, dava şartı arabuluculuk görüşmelerinden sonuç elde edilemediğini belirterek her iki davacı yönünden 5.000’er TL olmak üzere toplam 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tazminini talep etmiş; davalı şirket vekilince zamanaşımı definde bulunularak sigorta şirketine başvuru dava şartının yerine getirilmediği, müteveffanın kusurlu araç sürücüsü olması nedeniyle tazminat talep etme hakkı olmadığı, kusur oranında hükmolunacak tazminattan indirim yapılması gerektiği, davalı sigorta şirketi faiz sorumluluklarının dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile sınırlı olduğu, müterafık kusur araştırması yapılması gerekliliği, kusur ve hesap bilirkişilerine dosyanın tevdii lüzumu vs. gerekçelerle davanın reddi istenmiştir. Mahkememizce dosya içerisine dava konusu tek taraflı trafik kazasının gerçekleştiği hususi motorlu araç sicil ve sahip raporunun, kazaya ilişkin Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen ve …tarihi Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar ile neticelenen soruşturma dosyasının, davalı şirketçe açılan kazaya ilişkin hasar dosyası ile sigorta poliçesinin dahil olduğu tüm bilgi ve belgelerin, davacılar ve müteveffa için ayrı ayrı SGK hizmet dökümlerinin getirildiği, kurumca kendilerine ödeme yapılmadığının tespit edildiği, sosyoekonomik durum tespitlerinin ilgili kolluk birimleri aracılığıyla yapıldığı yargılama tekemmül sürecinde sigorta şirketine başvuru dava şartı davacı tarafça yerine getirilmesinin ardından dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilerek …tarihli Bilirkişi Raporu’na davacı ve davalı taraflarca yapılan itirazlarda değerlendirilerek inceleme tamamlanmıştır.
Tüm bu bilgi, belge ve karar yerinde toplanıp değerlendirilen deliller ışığında vicdanî kanaatin oluştuğu mahkememiz önündeki muhakeme safhalarında somut uyuşmazlık dosya kapsamı bütününde değerlendirildiğinde davanın, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olduğu aşikardır.
Karayolları motorlu araçlar zorunlu malî mesuliyet sigortası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91 vd. maddelerine göre motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi esnasında ölüme, yaralamaya yahut bir şeyin zarar görmesine sebep olması durumunda; aracı işletenin zarar gören üçüncü kişilere karşı mesuliyetini sigorta poliçesinde belirlenen limitler çerçevesinde telafi etmeyi gaye edinen yaptırılması kanunen mecburî bir sigorta çeşididir. 2918 sayılı KTK’nin 85/1. maddesi gereğince işletenin hukukî sorumluluğu aynı kanunun 91/1. maddesi uyarınca trafik sigortacısı tarafından üstlenilmiştir. Sigortacının sorumluluk sınırı ise KTK’nin 92. maddesi bağlamında Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ve poliçeye göre belirlenir. Destekten yoksun kalma tazminatı bir maddî tazminat talebi olmakla birlikte bu talep, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan yansıma ve dolaylı zararın tazminine hukukî dayanak ihtiva eder. “Hiç kimse kendi hukuka aykırı davranışından lehine sonuç çıkaramaz” ilkesi gereğince işletene ait aracı kullanan kişinin kendi kusuru ile meydana gelen kazalarda ZMMS sigortacısından tazminat talep edemeyeceği; edebileceğinin kabulü halinde dahi sürücünün kusuru oranında tazminattan indirim yapılması lüzumu hakkaniyet gereği olmakla birlikte destekten yoksunluğun yansıma ve dolaylılık nitelikleri ile ZMMS’nin bir sorumluluk sigortası oluşu gözetildiğinde sürücü ve işleten sıfatının birleştiği tek taraflı trafik kazalarında aynı zamanda sürücü olan işletenin ölümü halinde onun desteğinden mahrum kalanların zorunlu trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceklerinin, sürücünün zarar gören üçüncü kişi ve aynı zamanda işleten olmasının davacı ve davalı sıfatlarını birleştirebileceği savma karşıt tazminat talebinin ölenin desteğinden yoksun kalanlarca yapılması nazara alındığında ölenin kusuru sonucu muhtemel indirim miktarı destekten yoksun kalan davacılara yansıtılmaksızm karşılanmasına hükmedilmesinin kabulü gerekir. Binaenaleyh ölen desteğin kusurlu olması destekten yoksun kalma tazminat talebi ile ilgili davacıların haklarına etkili bir unsur olarak telakki edilerek yansıtılamaz. Çünkü ‘destek’ hukuken mirasçılıkla müsavi değerlendirilemez. Böylelikle destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişilerin mirasçılar dışındaki ölenin yaşamında madden katkı sağlama hali olan yakınları hatta komşu ve arkadaşları da -bu hususun ispatı mukabilinde- olabileceği kabulüyle olgunun mefhum-u muhalif zaviyeden değerlendirilmesi neticesinde trafik kazasında ölen murisin kazadan kaynaklanan sorumluluğu, koşullarının varlığında mirasçılara yansıyacakken aynı hadiseden destekten yoksun kalan ancak mirasçı olmayan şahısların mesuliyetinin doğmayacağı tespiti teyit argümanı niteliğindedir. Tüm bu açıklamalar somut olaya uyarlandığında, trafik kazası sonucu yaşamını yitiren müteveffa …’in çocuğu ve eşi olan davacıların desteği olduğunda duraksama olmamakla kendi kusurundan kaynaklanan tek taraflı trafik kazası sonucu kaza tarihinde sicilde kendi üzerine kayıtlı ve aynı zamanda sürücüsü olduğu motorlu taşıt ile seyahat ederken hayatını kaybetmiş olsa dahi destekten yoksun kalan davacıların sorumluluk sigortası şartlarında tehlikeden kaynaklanan riskleri telafi etme fonksiyonuyla trafik ZMMS’nin hukukun gereği olarak davacılara yansıyan zararı tazmin cihetinde olmakla kusuru yansıtmadığı değerlendirilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı kanunun 5. maddesi ile değişik 14.04.2016 tarihi itibariyle yürürlüğe giren düzenleme gereği zarar görenin, ZMMS sınırlarındaki tazminat taleplerinde dava açmadan önce sigorta kuruluşuna başvuru yapması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 . ve 115/2 maddeleri uyarınca yargılama esnasında sonradan dahi olsa telafi edilebilir dava şartı vasfındadır. Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 7155 sayılı kanunun 20. maddesi ile eklenerek 06.12.2018 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tazminat ve alacak taleplerini içeren ticarî davalar yine 6100 sayılı HMK’nin 114/2, 115/2 maddeleri mucibince dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Sigorta kuruluşuna zorunlu başvuru açısından dosyadaki eksiklikler davacılar tarafına eksikliğin giderilmesine ilişkin 1 hafta kesin süre verilerek akabinde davacı tarafça giderilmiş; arabuluculuk anlaşamama tutanağı ise dava dilekçesi ekinde dosyada mündemiçtir. Davalı sigorta şirketinin davanın reddini talep ettiği zamanaşımı defi ise hukuk ve ceza yargılamaları arasında mukayeseli olarak değerlendirilmiş ve itibar edilmemiştir. Filhakika, destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesindeki zararın ödetilmesine ilişkin olup haksız fiile dayanan niteliği gereği TBK’nin 72. maddesindeki haksız fiilden kaynaklanan genel zamanaşımı sürelerine tabi olabilirse de özel kanun niteliğindeki 2918 sayılı KTK’nin 109. madde düzenlemesi gözetilerek “Motorlu araç kazalarından doğan maddî zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. ” kuralı gereğince değerlendirilmelidir. Yine aynı kanunun 109/2 maddesinde “Dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddî tazminat talepleri için de geçerlidir. ” hükmü yer almaktadır. Hem hukukî sorumluluğu hem de cezaî sorumluluğu doğuran bir fiile karşılık hukuk yollarına başvurulurken ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalar açısından da geçerli olabilmesinin koşulu kamu davası açılmış olması ya da mahkumiyet hükmü verilmiş olması hatta soruşturma dahi yapılmış olması değildir. Ceza zamanaşımının hukuk davalarına tatbiki için salt cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/09/2015 gün 2014/17-116 Esas, 2015/1771 Karar) Dolayısıyla kaza tarihinin 28.03.2008, dava tarihinin 17.09.2019 olduğu, bu yönüyle on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, sigorta şirketine başvuru şartının 17.06.2020 tarihinde gerçekleştirilmesi sebebiyle zamanaşımını kesen sebep olarak değerlendirilemeyeceği, 7155 sayılı kanun ile değişik 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-15 maddesi uyarınca arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı duracağından ve hak düşürücü süre işlemeyeceğinden, dosyadaki arabuluculuk evrakından anlaşıldığı üzere 31.07.2019 ilâ 03.09.2019 tarihleri arasında arabuluculuk görüşme sürecinde zamanaşımının durduğu kabul edilse bile on yıllık sürenin kaza tarihi ile arabuluculuk bürosuna başvuru tarihi arasında yine dolduğunun anlaşıldığı, zamanaşımını kesen başka bir sebebin hukuk davası yönüyle dosyada tespit edilemediği görülmesine karşın salt cezayı gerektiren bir fiil olarak taksirle ölüm vakasının varlığı ile 2918 sayılı KTK’nin 109/2. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nin 85/1, 66/1 -d maddeleri uyarınca somut hukuk davası uyuşmazlığında zamanaşımının kaza tarihinden itibaren 15 yıl olduğu ve sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce usulünce aldırılmış …tarihli aktüer bilirkişi raporunda kazanın gerçekleştiği ve davanın açıldığı tarihler baz alınarak doğru yaşam tabloları üzerinden hesaplamaları yapıldığı tespit edilmiş; bu veçheyle tarafımızca denetime elverişli, nitelikli ve isabetli bulunan rapora tarafların poliçe teminat limiti olarak rapordaki gibi 125.000 TL üzerinden değil 100.000 TL üzerinden hesap yapılması gerektiği yönünde yaptıkları itirazların esasa etki etmeyen maddî hata vasfında olduğu ve mahkememizce re’sen düzeltilerek hükmedilebileceği değerlendirilerek reddi ile ek rapor aldırılması taleplerinin yargılamayı gereksiz yere uzatacağı da gözetilerek reddi cihetine gidilmiş, davacı vekilinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz istemi ile bilirkişi raporuna uygun olarak yaptığı dava değerindeki bedel artırımı da gözetilerek tüm bu gerekçe ve değerlendirmelerle bilirkişi raporuna koşut mahiyette aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacının davasının bedel artırım dilekçesi ve ZMMS teminat limiti dikkate alınarak KABULÜ ile, davacılardan … için 95.840,47 TL, … için 4.159,53 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak DAVACILARA ÖDENMESİNE.
2- Alınması gereken toplam 6.831,00 TL’den peşin alınan 44,40 TL ve ıslah esnasında alınan 307,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.479,20 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA.
3- Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 13.450,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE.
4- Davacı tarafından yapılan toplam 1.031,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE.
5- Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla DAVACIYA İADESİNE.

Dair, Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2021