Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/273 E. 2021/100 K. 01.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/273 Esas – 2021/100

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/07/2019
KARAR TARİHİ : 01/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İSTEM :
Davacı vekili tarafından sunulan 08/07/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket elektrik tesisatı bakım onarımı yapan bir şirket olup, davalı kurumun açmış olduğu ihaleyi kazanarak ekteki sözleşmeyi imzalamış ve sözleşme gereği tüm edimlerini eksiksiz olarak ifa etmiştir. İş tamamen bitirilip son hakedişlerin ödenmesine geçildiğinde kurum müvekkilin hak ettiği bedellerin tamamını uhdesinde tutarak bu bedeli kıdem tazminatı olarak işçilere ödeyeceğini belirtmiştir. Bunun üzerine müvekkil şirket tarafından toplam 243.595 82 TL itirazı kayıtlı olarak bu projede çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatı için ödenmiştir. Aşağıda hukuki durumu açıklayacağımız üzere müvekkilin hak edişinden kesilen ve müvekkilden daha sonra dosyayı kapatmak için tahsil edilen toplam 243.595.82 TL kıdem tazminatının hiçbir hukuki dayanağı olmadığı gibi tamamen haksızdır. Davalı ile yapılan arabulucuk görüşmesi ekli belgede görüleceği üzere 31.05.2019 tarihinde ANLAŞAMAMA olarak sonuçlanmıştır. 4734 sayıl KİH 3.maddesinin g bendi “2 nci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (d) bentlerinde sayılan kuruluşların, ticarî ve sınaî faaliyetleri çerçevesinde; doğrudan mal ve hizmet üretimine veya ana faaliyetlerine yönelik ihtiyaçlarının temini için yapacakları, Hazine garantisi veya doğrudan bütçenin transfer tertibinden aktarma yapmak suretiyle finanse edilenler dışındaki yaklaşık maliyeti ve sözleşme bedeli (2018 yılı için) 10.369.344,-TL aşmayan mal veya hizmet alımları,” ne dayanarak ihale yapmaktadır. Madde metninden açıkça anlaşıldığı üzere bir hizmetin ihale edilmesindeki en önemli kriterlerinden biri hizmetin maliyeti ve maliyet hesaplamasıdır. Yani Kamu ihalelerinde en önemli unsur kamu kurumlarınca işin maliyet hesaplamasının yapılması ve çıkan maliyet hesaplamasına göre işin ihale edilip edilmeyeceğidir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 7.6 maddesindeki “ İhale konusu işte İhale ve sözleşmeye ilişkin damga vergileri, noter masrafları gibi sözleşme giderleri, işyeri hekimliği ücreti, oryantasyon (ihale konusu işe uyum) eğitimi, yaka kartı ve bu mahiyetteki genel giderler ile bu Sözleşme ve Teknik Şartnamede özellikleri belirtilen demirbaş araç gereç ve malzemelerin amortisman giderleri % 4 oranında sözleşme giderleri ve genel giderler içerisinde hesaplanacaktır.” Demektedir. Davalı kurum kıdem tazminatının da bu maddede sayılan gider kalemleri içerisinde olduğunu iddia etmektedir lâkin kıdem tazminatının hesaplama yöntemine bakıldığında, kıdem tazminatının başlı başına kendi maliyetinin sözleşme bedelinin %5-6 gibi bir rakama denk geldiği görülecektir, (kıdem tazminatı; personelin işten ayrılışında en son almakta olduğu aylık bürüt maaşının çalıştığı yıl sayısı ile çarpımından çıkan rakamdır) . Dolayısıyla kıdem tazminatı maliyetinin bu madde içerisinde yer aldığı iddia edilemez. Taraflar arasındaki sözleşme TTK ve TBK hükümlerine tabidir. Dolayısıyla hukukun evrensel ilkesi gereği kimse sözleşme ile taahhüt etmediği bir edimin ifasına zorlanamaz. Gerek taraflar arasındaki sözleşmede gerekse sözleşmeye esas maliyet kalemlerinde kıdem tazminatının müvekkile ait olacağına dair hiçbir hüküm yokken buna ilişkin ödemenin müvekkilin alacağından kesilmesi ve müvekkilin kıdem tazminatı ödemeye zorlanması yasal düzenlemelere aykırıdır. Dolayısıyla bu bedellerin müvekkile iadesi gerekmektedir. Bu nedenlerle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile davalı ile aramızda imzalanan 2015 hizmet alım sözleşmesi gereği tarafımızdan haksız olarak alınan kıdem tazminatlarının şimdilik 75.000.00 TL (yetmiş beş bin Türk Lirası)llik kısmını dava tarihinden işleyecek en yüksek ticari faizle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde delillerini ibraz etmiştir.
Duruşmalara gelen davacı vekili dava dilekçesini tekrarla davanın kabulünü talep etmiştir.
SAVUNMA :
Dava dilekçesi ve tensip zaptı davalıya usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 06/08/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı, Yetki, Görev, Husumet vs. yönlerinden resen tetkiki ile koşullarının oluşmuş olması durumunda Kuruluşumuz aleyhine açılan davanın reddini talep etmiştir. Dava dilekçesinde dava bedeli olarak 75.000,00TL talep edilmiş olup, dilekçe içeriğinde dava bedelinin 243.595,82TL olduğu belirtilmiştir. Dava konusu bedel dilekçe içeriğinde belirli olduğu halde yalnızca 75.000,00TL miktar üzerinden dava açılmıştır. HMK 114.maddesinde davacının dava açmakta hukuki yararının olması dava şartları arasında sayılmıştır. Bedel açıkça dilekçede belirtilmesine rağmen bir kısmı için dava açılmış olmasında hukuki yarar bulunmadığından dava şartı yokluğundan HMK 115.maddesi gereği davanın usulden reddini talep ediyoruz. Teşekkülümüz aleyhine açılan davada “10.Etap 3 Grup 13-12-13 Adet 154 Kv’luk E.İ.Hatlarının Periyodik Kontrol, Bakım, Onarım Ve Arızalarının Giderilmesi İşlerinin Hizmet Alımı Yoluyla Yaptırılmasına İlişkin Sözleşme kapsamında …, … ve … çalışan işçilerin ödenen kıdem tazminatlarının Teşekkülümüzce haksız yere tahsil edildiğinden bahisle haksız kesilen 243.595,82-TL’nin şirkete ödenmesi” talep edilmektedir. Davacının tazminat talebini kabul etmiyor, yasal dayanaktan yoksun, haksız ve yersiz olarak açtığı davanın reddine karar verilmesi talep ediyoruz. Davacı taraf, hizmet alımı yoluyla istihdam edilen işçilerin kıdem tazminatlarını ödeme sorumluluğunun ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşuna ait olduğunu, 4734 sayılı KİH 3/g bendinde bir hizmetin ihale edilmesindeki en önemli unsurun maliyet hesaplaması olduğunu, yaklaşık maliyet içerisine konulmamış kalemin yükleniciden istenemeyeceğini, kıdem tazminatından sorumlu olmadıkları bu nedenle kıdem tazminatı olarak son hakediş alacaklarına ilaveten ihtirazi kayıtla ödenen kıdem tazminatlarının kendilerince ödenmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmektedir. Davacı tarafın iddialarını kabul etmemekle birlikte, 6552 sayılı yasanın 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı Kanunun 112. maddesi hükmü uyarınca Teşekkülümüzün hizmet alımı yoluyla istihdam edilen işçilerin kıdem tazminatlarını ödeme sorumluluğu, Kuruluşumuzla yüklenici şirket arasında imzalanan hizmet alımı sözleşmesinin 36.2.7 maddesi, “Yüklenicinin çalıştırdığı personel ve kendi firması ile ilgili; İş Kanunu, İş Kanunu Mevzuatı, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Hıfzısıhha Kanunu ile bu konudaki diğer yasa, tüzük ve yönetmeliklerde emredilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası primleri, İşsizlik sigortası, kıdem ve ihbar tazminatları ile ikramiye ve fazla mesai ödemeleri, vergi vb. diğer bütün yasal yükümlülükler yükleniciye aittir. Bu nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
… Bölge Müdürlüğü, Artvin Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazıları ile mahkememizce istenilen bilgi ve belgelerin gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyası bilirkişi Hesap Uzmanı …’ya tevdii edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilen 26/11/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; tespit ve değerlendirmeler ışığında taraflar arasındaki 2015 yılı hizmet alım sözleşmesine göre hizmet alımı yoluyla istihdam edilen işçilerin kıdem tazminatlarını ödeme sorumluluğu açısından dava dışı işçilere karşı müteselsilen sorumlu olan borçluların (tarafların), kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yaptıklarında bu anlaşmalara hüküm tanınması gerektiğinden, taraflar arasında yapılan hizmet sözleşmesinin 36.2.2 maddesi, 36.2.7 maddesi ile 36.4.3 maddesindeki düzenlemeler gereğince dava dışı personelin kıdem tazminatlarından davacı yüklenicinin sorumlu olduğu, davalı tarafa rücu hakkı bulunmadığı bildirilmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu 11/12/2020 havale tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı beyanlarını ibraz etmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunduğu 16/12/2020 havale tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı beyanlarını ibraz etmiştir.
Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Dava; davacı şirket ile davalı kurum arasında akdedilmiş hizmet alım sözleşmesi sonucu çalıştırılan dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının rücu davası olup, davanın çözümünde öncelikle bakılması gereken husus, sözleşme serbestisi ilkesi gereği taraflar arasında yapılmış olan hizmet alım sözleşmeleri ve bu sözleşmelerin eki mahiyetindeki genel, teknik vs. şartnamelerdir. Mevzuatımızda çalıştırılan işçilerin işçilik alacaklarından asıl işverenin mi yoksa alt işverenin mi sorumlu olduğuna dair emredici bir düzenleme bulunmadığından taraflar arasında yapılan hizmet alım sözleşmeleri ve eki mahiyetindeki şartnamelerde, çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatından hangi tarafın sorumlu olduğuna dair özel bir düzenleme bulunması durumunda davanın tarafların anlaşmaları doğrultusunda; eğer bu hususta açık bir düzenleme yok ise Yargıtay içtihadı doğrultusunda uyuşmazlığın çözülmesi gerekmektedir.
Somut olayımızda davacı ile davalı arasında yapılan hizmet alım sözleşmesi ve eki mahiyetindeki şartname incelendiğinde çalıştırılan işçilere ödenecek kıdem tazminatından kimin sorumlu olacağı hususunda taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin 36.2.2, 36.2.7, 36.4.3 maddelerinde, kıdem tazminatından alt işveren davacının (yüklenicinin) sorumluluğunun kabul edildiği, bu nedenle davacı şirketin ödediği kıdem tazminatını davalı kuruma rücu edemeyeceği anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan tüm anlatım, açıklama, kabul ve tespitler doğrultusunda; davacının davasının reddine karar vermek gerektiği kanısına varılmış ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarı açıklanan nedenlerle;
1- Davacının davasının taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca dava konusu alacak kalemlerinden yüklenicinin sorumlu olacağı anlaşıldığından REDDİNE.
2- Alınması gereken toplam 59,30 TL’nin peşin alınan 1.280,82 TL’den mahsubu ile bakiye 1.221,52 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE.
3- Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 10.550,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak DAVALIYA ÖDENMESİNE.
4- Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA.
5- Yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla TARAFLARA İADESİNE.

Dair, Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2021