Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/259 E. 2021/299 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/259 Esas – 2021/299

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/05/2018
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2021

Davacı tarafından Mahkememizde açılan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İSTEM :
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan 07/05/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekilinin … tarihinde 14 yaşındayken Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesinde bir kalça ameliyatı neticesinde sağ ayağı ile sağ ayak bileği sağa doğru eğrildiğini, L şeklini aldığını, en az %73 oranında sakat kaldığını, hayatına koltuk değnekleri ile devam ettiğini, sakat kalmasının ve sinirlerine zarar verilmesi sonucunda olduğunu, müvekkilinin anne ve babasına bir bilgi verilmediğini, risklerden bahsedilmediğini, ihbar olunan doktor …’nin ameliyattan sonra hiç bir şey yapmadığını, ne tedavi ne de bir yönlendirme yapmadığını, ihbar olunan doktorun davalı sigorta şirketinin Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk sigortalısı olduğunu, müvekkilinin ömür boyu sakat kaldığını, Sigorta Poliçesi Teminatları dahilinde davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, müvekkilinin sakatlığı sonrasında psikolojik olarak da hastalığa maruz kaldığını, müvekkilinin Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Engelli Sağlık Kurulu Raporu ile en az %73 oranında sakat kaldığının tespit edildiğini, müvekkilinin zararın doğduğunu 27/09/2016 tarihinde öğrendiğini, davalı sigorta şirketininde dava tarihinde öğrendiğini, bu nedenlerle dava açmak zorunda kaldıklarını, davalarının kabulü ile müvekkili için 5.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının-zararının ve 200.000,00 TL manevi tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tazmin ve tahsili ile müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Duruşmaya katılan davacı vekili dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Dava dilekçesi ve ilk tensip zaptı usulüne uygun davetiye çıkarılarak davalıya tebliğ olunmuştur.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan 29/05/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının, ihbar olunan doktor tarafından 2012 yılında ameliyat edildiğini, sigortanın hekimin mesleki faaliyetlerini yerine getirirken üçüncü şahıslara karşı hata, ihmal, kusurları neticesinde bedeni zararlara karşı belirtilen teminat limitleri dahilinde sigorta teminatı altına alındığını, akit dışı üçüncü kişilerin dava konusu poliçeye istinaden doğrudan dava ve talep hakkının bulunmadığını, poliçenin akit taraflarını bağlayan ve hüküm ifade eden nitelikte olduğunu, davanın sigortalısı doktora da ihbar edilmesi gerektiğini, sigortalı doktorun kusurlu bir davranışının varlığı ve meydana gelen sonuç ile doktor uygulaması arasında uygun nedensellik bağının kurulmasının gerektiğini, ihbar olunan sigortalısı doktorun yapılması gerekenleri güncel tıp kurallarına uygun ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müdahalesinde herhangi bir ihmal veya özen eksikliğinin söz konusu olmadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, manevi tazminata hükmedilmesi halinde indirime gidilmesi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin poliçe kapsamında hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, davanın husumet nedeniyle reddine, davanın doktor …’ye ihbar edilmesini, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin usulüne uygun tebligatlara rağmen duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ve ilk tensip zaptı ihbar olunan vekiline usulüne uygun davetiye çıkarılarak davalıya tebliğ olunmuştur.
İhbar olunanın Mahkememize sunduğu 29/11/2018 havale tarihli dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının kötü niyetli ve mesnetsiz olduğunu, davacı için yaptığı tedavi ve ameliyatın modern tıbbın gereklerine göre yapıldığını, davacıda çıkan sakatlığın şahsının yapmış olduğu ameliyat sonucunda ortaya çıkmadığını, davacının düşük ağırlıklı bebek olarak doğmuş olduğunu, doğumundan iki saat önce koyu mekonyum gelmesi nedeni ile beyin oksijenasyonunu olumsuz etkileyecek bir tabloyla karşı karşıya kalındığını, davacının bu nedenle kuvözde tutulduğunu, bu durumun aspirasyon sendromuna, fetal hipoksiye, akut fetal distrese ve yaş akciğer (ARDS)’e sebep olabildiğini, beynin oksijensiz kalmasının davacıda beyin hasarına yol açtığını, davacının 2,5 yaşından itibaren düzenli ilaç kullanmasına rağmen devamlı epilepsi nöbetleri geçirdiğini, acil servise başvurduğunu, bu durumun beyin felci olarak adlandırıldığını, beyin hasarının sabit ve ilerleyici olmadığını, buna rağmen büyümekte olan çocukta ise beyan hasarı etkilerinin dinamik ve her zaman vücudu etkilediğini, Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesinden davacı için alınan 27/09/2016 tarihli raporda %25 psikolojik, %40 nörolojik, %40 oranında ortopedik engeli olduğunu, davacı taraf ile, 2002 yılından emekli olduğu 2013 yılına kadar devamlı ilgilendiğini, tedavisi için gerekli özeni gösterdiğini, sağlığına kavuşması adına yönlendirmelerde bulunduğunu, davacı tarafın niyetinin maddi ve manevi tazminat ile zenginleşmek olduğunu, davacının talep ettiği maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı defi talebinde bulunduklarını, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, Mahkememiz aksi kanaatte ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan beyan dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
Mahkememiz tarafından yapılan 27/12/2018 tarihli celsede; Trabzon İdare Mahkemesine yazılan yazıya cevap verilmiş olduğu, istenilen … Karar sayılı dava dosyasının mahkememize gönderildiği, dosyanın incelenmesinde; davacısının …, davalısının … olduğu, davanın Tazminat davası olduğu, yargılama sonucunda davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verildiği, dosyanın 15/12/2017 tarihinde karara çıktığı ve 21/05/2018 tarihinde kararın Samsun Bölge İdare Mahkemesinin … sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun reddine karar verilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yine aynı celsede; davalı vekilinin husumet itirazının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
KTÜ Tıp Fakültesine yazılan müzekkere cevabının celp edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 01/07/2019 havale tarihli beyan dilekçesi sunmuştur. Trabzon Özel İmperial Hastanesine yazılan müzekkere cevabının celp edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosyanın Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Dairesinin …Karar sayılı raporunda; “… Ameliyat sonrasında sağda siyatik sinir hasarı ve sağ alt ekstremite kısalığı geliştiği bildirilen … oğlu, … doğumlu … hakkında düzenlenen adli ve tıbbi belgelerin tetkikinde; Hastaya … tarihinde Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde sola ludleft ve periasetabular osteotomi operasyonunun yapıldığı, asetabular yetersizliğin devam etmesi üzerine … tarihinde sağ üçlü pelvik osteotomi operasyonu uygulandığı, bu operasyon sonrasında sağda siyatik sinir hasarı geliştiği, hastanın aynı hastanede belirli aralıklarla fizyoterapi aldığı, … tarihinde büyük eklemin mobilizasyonu, aşiloplasti, tenotomi ve iskelet traksiyonu operasyonu yapıldığı, son durum muayenesinde siyatik sinirin sağda kronik hasarı ve sağ bacağın sola göre 1 cm kısa olduğu anlaşılmakla; Asetabular yetersizlik sonucu … tarihinde yapılan operasyonun endikasyon ve tekniğinin uygun olduğu, gelişen siyatik sinir felcinin bu tür operasyonların her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilecek bir komplikasyonu olduğu, takiplerinde bu durumun farkedilerek fiziksel rehabilitasyona başlanıldığı ve yeniden opere edildiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla komplikasyon yönetiminin uygun olduğu, tüm bu bilgi ve bulgular birlikte değerlendirildiğinde kişinin takip ve tedavilerinde görevli hekimlere atfedilecek bir hata bulunmadığı, uygulamalarının tıbbın genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, Ameliyat sonrasında sağda siyatik sinir hasarı ve sağ alt ekstremite kısalığı geliştiği bildirilen … oğlu, … doğumlu … hakkında düzenlenen adli ve tıbbi belgelerin tetkikinde; Hastaya … tarihinde Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde sola ludleft ve periasetabular osteotomi operasyonunun yapıldığı, asetabular yetersizliğin devam etmesi üzerine … tarihinde sağ üçlü pelvik osteotomi operasyonu uygulandığı, bu operasyon sonrasında sağda siyatik sinir hasarı geliştiği, hastanın aynı hastanede belirli aralıklarla fizyoterapi aldığı, … tarihinde büyük eklemin mobilizasyonu, aşiloplasti, tenotomi ve iskelet traksiyonu operasyonu yapıldığı, son durum muayenesinde siyatik sinirin sağda kronik hasarı ve sağ bacağın sola göre 1 cm kısa olduğu anlaşılmakla; Asetabular yetersizlik sonucu … tarihinde yapılan operasyonun endikasyon ve tekniğinin uygun olduğu, gelişen siyatik sinir felcinin bu tür operasyonların her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilecek bir komplikasyonu olduğu, takiplerinde bu durumun farkedilerek fiziksel rehabilitasyona başlanıldığı ve yeniden opere edildiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla komplikasyon yönetiminin uygun olduğu, tüm bu bilgi ve bulgular birlikte değerlendirildiğinde kişinin takip ve tedavilerinde görevli hekimlere atfedilecek bir hata bulunmadığı…” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davalı vekili 17/05/2021 havale tarihli; Adli Tıp Kurumu raporuna karşı beyan dilekçesi sunmuştur.
Davacı vekili 17/05/2021 havale tarihli; Adli Tıp Kurumu raporuna itiraz dilekçesi sunduğu, yeni bir bilirkişi heyeti incelemesi talebi bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 14/06/2021 havale tarihli; Adli Tıp Kurumu raporuna karşı itiraz dilekçesi sunmuştur.
Mahkememizce yapılan 17/06/2021 tarih ve 13 nolu celsede: davacı vekilinin talebinin; “Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenmiş olan bilirkişi raporunda herhangi bir eksiklik tarafımızca tespit edilememiş olmakla yeniden bilirkişi incelemesi talebinin reddine” dair karar verildiği anlaşılmıştır.

Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Davacının, ihbar olunan doktor tarafından tedavi ve ameliyatlarının yapıldığı, davalı sigorta şirketi ile ihbar olunan arasında Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesi düzenlendiği, davacı tarafından Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk sigortası tarafı olan davalı sigorta şirketine karşı görülmekte olan maddi ve manevi tazminat davasının açıldığı tüm dosya kapsamı ile sabittir.
Mahkememizce, davacının ihbar olunan tarafından yapılan tıbbi işlemlerine dair bilgi ve belgeler başta olmak üzere tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra dosyamız Adli Tıp Kurumuna gönderilerek davalının sigortalısı ihbar olunan tarafından yapılan tıbbi işlemlerde ihbar olunana atfedilebilecek tıbbi bir hata bulunup bulunmadığı hususunda rapor tanzimi istenilmiş ve Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Dairesinin …Karar sayılı raporunda, belirtildiği hususlarda asetabular yetersizliğin devam etmesi üzerine … tarihinde sağ üçlü pelvik osteotomi operasyonu uygulandığı, bu operasyon sonrasında sağda siyatik sinir hasarı geliştiği, hastanın aynı hastanede belirli aralıklarla fizyoterapi aldığı, … tarihinde büyük eklemin mobilizasyonu, aşiloplasti, tenotomi ve iskelet traksiyonu operasyonu yapıldığı, son durum muayenesinde siyatik sinirin sağda kronik hasarı ve sağ bacağın sola göre 1 cm kısa olduğu anlaşılmakla; Asetabular yetersizlik sonucu … tarihinde yapılan operasyonun endikasyon ve tekniğinin uygun olduğu, gelişen siyatik sinir felcinin bu tür operasyonların her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilecek bir komplikasyonu olduğu, takiplerinde bu durumun farkedilerek fiziksel rehabilitasyona başlanıldığı ve yeniden opere edildiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla komplikasyon yönetiminin uygun olduğu, tüm bu bilgi ve bulgular birlikte değerlendirildiğinde kişinin takip ve tedavilerinde görevli hekimlere atfedilecek bir hata bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesi düzenleyen davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun doğması için sigortalanmış olan hekimin yapmış olduğu operasyonda modern tıbbın gereklerini yerine getirmemiş olması veya yerine getirirken hata yapmış olması gerekmektedir. Yoksa sigortalı hekim modern tıp kuralları uyarınca yapılması gereken tüm tedavi ve işlemleri doğru ve eksiksiz yapmış olmasına rağmen zarar sonucunun ortaya çıkması halinde hekimin veya sigortacısının sorumluluğu söz konusu olmayacaktır. Zira hekimlerle yapılan sözleşme sonuç vaat eden eser sözleşmesi değil, işlemlerin doğru ve eksiksiz yapılması borcu doğuran bir vekalet sözleşmesidir. Tıpkı avukatlarla yapılan vekalet sözleşmeleri gibi, nasıl ki avukatların vekalet sözleşmelerinde avukat yalnızca hukuki işlemleri doğru ve tam yapma borcu altına girip davayı kazanma borcu altında değilse doktorlar da tıbbi işlemleri tam ve doğru yapma borcu altına girip sonucu yani tamamen iyileşmeyi garanti etmemektedirler, bu nedenledir ki hekimlerle yapılan sözleşmeler Türk Borçlar Hukukunda vekalet sözleşmesi kapsamında kalmaktadır.
Somut olayımızda davalı sigorta şirketi bünyesinde Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olan ihbar olunan hekim … tarafından davacıya yapılan tıbbi işlem ve ameliyatlarda herhangi bir hekim kusurunun bulunmadığının, ihbar olunan sigortalı hekimin modern tıp kuralları kapsamında davacıya yapılması gereken tüm tıbbi işlem ve operasyonları tam ve doğru olarak yapmış olduğunun, buna rağmen dava açılmasına sebep olan sonucun ortaya çıktığının Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Dairesinin …Karar sayılı raporundan anlaşılmış olması ve sigortalı hekim ile davacı arasındaki ilişkinin vekalet sözleşmesi olduğu birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının sübut bulmadığından reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulmayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken toplam 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 700,18 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 640,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalının yaptığı aşağıda dökümü yapılan toplam 50,00 TL’nin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden;
a) Maddi tazminat davası için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
b) Manevi tazminat davası için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla DAVACIYA İADESİNE,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/06/2021