Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/152 E. 2021/23 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/152
KARAR NO : 2021/23

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/04/2017
KARAR TARİHİ : 19/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İSTEM :
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkil şirket arasında var olan ticari ilişki nedeniyle davalı şirket müvekkil şirketten almış olduğu mallar karşılığında müvekkilimize borçlanmıştır. Davalı şirketin alım-satım işleminden kaynaklanan borcuna esas fatura bedelleri müvekkil şirket tarafından tahsil edilememiştir. Buna müteakip müvekkil şirket bu konuda davalıyı defalarca yazılı ve sözlü şekilde uyarmış fakat borç ödenmeyince davalı şirket hakkında Trabzon İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla takip başlatmıştır. Davalı taraf ödeme emrini 17.03.2017 tarihinde tebellüğ etmiştir. Davalı haksız ve mesnetsiz bir şekilde ve dilekçesinde hiçbir açıklama yapmaksızın afaki iddialarla borca itiraz etmiş ve takip durdurulmuştur. İşbu nedenle huzurunuzda görülen davayı açma zorunluluğu doğmuştur. Bir diğer husus da şudur ki; davalı şirket icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde söz konusu icra takibinin yetkili olmayan icra dairesinde açıldığmı ileri sürmüştür. Ancak alacaklı şirketin ikametgahının Trabzon ili olması karşısında yetkili icra dairesi Trabzon İcra Dairesidir. Şöyle ki; BK. M.73/1’ e göre para borçları alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden alacaklı, para alacağını kendi ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesinde takip konusu yapabilir. Bu nedenle söz konusu faturalardan dolayı yapılacak icra takibinin alacaklı şirket olan ….’nin ikamet yeri olan Trabzon İcra Daireleri tarafından yapılmasında hiçbir hukuka aykırılık yoktur. Borçlunun faiz miktarına itirazım da kabul etmek mümkün değildir Zira söz konusu icra takibindeki faiz miktarı borçlu tarafın iddia ettiği gibi fahiş bir miktar olmayıp, işletilen olağan faiz oranı sonucu olan miktardır. Bu nedenlerle, davanın kabulüne, yapılan yetki itirazının iptaline, Trabzon İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptaline, davalı kötü niyetle borca itiraz etmiş olduğundan davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde delillerini ibraz etmiştir.
Duruşmalara gelen davacı vekili dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Dava dilekçesi ve tensip zaptı davalıya usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Çalışma şekli detaylı şekilde arz edileceği üzere, Davacı ile müvekkil firma sürekli araç temini kapsamında çalışılmamakta, her bir nakliye için tek seferlik sözleşme imzalanarak nakliye işlemleri gerçekleştirilmektedir. Delillerimiz ekinde, taraflar arasında cari farkın oluşmasına sebep olan nakliye işlemi ile ilgili karşı taraf ile imzalı tek seferlik taşıma sözleşmesi, Sayın Mahkeme Hakimliğine sunulmaktadır. Taşıma sözleşmesi kapsamında, Görüleceği üzere, Taraflar ihtilafların çözümünde İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirlemişlerdir. Bu çerçevede icra dosyasına da yapmış olduğumuz yetki itirazımızın da değerlendirme altına alınarak, yetkili icra dairesinde usulüne uygun şekilde takip başlatılmaması sebebi ile davanın usulden reddine karar verilmesini arz ve talep ederiz.
Diğer taraftan, Müvekkil firma ‘…’ adresinde ticari faaliyetlerine devam etmektedir. Genel yetki kuralları çerçevesinde de yetkili İcra Müdürlüğü ve yetkili Mahkeme Sayın Mahkeme Hakimliği değil, İstanbul Anadolu Mahkemeleri olacaktır. Davacı taraf ise, dava dilekçesinde BK. 73. Maddeye atıf yaparak para borçlarının alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden bahisle, davacı firma ticaret adresinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili mahkeme olduğundan bahsetmiştir. Davacı tarafın iddialarına dayanak yaptığı 73. Madde ‘Rücu isteminde’ başlığını taşımakta olup, davacı tarafça bahsedilen madde ifa yeri başlıklı 89. Madde olmalıdır ve söz konusu madde para borçlarının alacaklının ödeme zamanında ki yerleşim yerinde ifa edileceğini düzenlemektedir.
Ancak davacının davasını oluşturan alacağının hangi faturalardan kaynaklı olduğu belli olmadığı gibi, aşağıda ayrıntıları ile açıklanacağı üzere karşı davamız kapsamında, davacı firmanın değil, müvekkil firmanın davacı firmadan alacağının mevcut olması sebebi ile söz konusu maddeye dayanarak Sayın Mahkemenin yetkili mahkeme olduğu iddia edilemeyecektir. Belirtilen hususlar kapsamında yetki itirazımızın kabulüne karar verilerek, yetkili icra müdürlüğünde açılmış usulüne uygun bir icra takibinin bulunmaması sebebi ile davanın usulden reddine karar verilmesini, HMK ‘Dava dilekçesinin içeriği’ başlıklı 119. Maddesinin e bendinde ‘davanın dayanağını oluşturan bütün vakıaların açık özetlerinin dava dilekçesinde bulunmasından’ f bendinde ise ‘iddia edilen vakıaların hangi delillerle ispat edileceğine’ yer verilmesi gerekliliğinden bahsetmiş ve 121. Maddede ise davacının elinde bulunan belgelerin davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin mahkemeye ibraz edilmesi gerekliliği düzenleme altına alınmıştır. Davacı vekili tarafından düzenlenen ve tarafımıza tebliğe çıkarılan dava dilekçesinde ise taraflar arasında ki ticari ilişkinin neden kaynakladığı tam olarak ifade edilememiş, alacağın kaynağının alım- satım ilişkisinden doğduğu belirtilmiş ise de müvekkil firmanın davalı firmadan ne satın aldığı ve neden alacak- borç ilişkisinin doğduğu açıklanmamış ,icra dosyasında alacağın sebebi olarak gösterilen 22.06.2016 tarihli faturalar Sayın Mahkeme Hakimliğine sunulmamış ve söz konusu faturalar dava dilekçesi ile tarafımıza tebliğ edilmemiştir. Yine İcra İflas Kanununda yer alan düzenlemeler uyarınca da takip dayanağı belgenin ödeme emri ile birlikte borçluya tebliğ edileceği düzenleme altına alınmıştır. İcra müdürlüğünden tarafımıza tebliğ edilen ödeme emri ile de alacağın sebebi ile olarak gösterilen 22.06.2016 tarihli faturalar tarafımıza tebliğ edilmemiştir. Davacı taraf, haksız şekilde dava konusu yaptığı alacağının dayanağını açıklamadığı gibi, iddia ve isnatlarını hangi deliller ile kanıtlayacağını da bildirmemiştir. Bu nedenlerle; Yetkili icra dairesinde, usulüne uygun olarak açılmış bir icra takibinin bulunmaması sebebi ile davanın usulden reddine, Mahkemenin iş bu davanın görülmesinde yetkili Mahkeme olmaması sebebi ile davanın yetkisizlik sebebi ile reddi ile yetkili İstanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesine, Müvekkil firmanın alacaklı olduğu iddiasında bulunan firmaya borcunun bulunmaması sebebi ile müvekkil firma aleyhine ikame edilen haksız ve dayanaksız davanın ve davada yer alan taleplerinin reddine, Karşı dava kapsamında, davacı taraftan alacak konusu yapılan 3.286,48 TL alacak bedeli ile ilgili taleplerimizin ve karşı davamızın kabulüne karar verilmesi, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı firma üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Duruşmalara gelen davalı vekili cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
Trabzon Ticaret Sicil Müdürlüğü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazı yazılarak davacı ve davalı şirket kayıtları celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Trabzon İcra Dairesi’ne yazı yazılarak … Esas sayılı takip dosyası istenmiş ve dosya arasına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacı-alacaklı vekili tarafından 03/03/2017 tarihli takip talebi ile davalı-borçlu hakkında icra takibi açıldığı, ödeme emrinin 17/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlu vekili tarafından 24/03/2017 tarihli itiraz dilekçesi ile yetkiye, borca ve faize itiraz edildiği görülmüş, süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Davalı-karşı davacı vekili tarafından 23/10/2017 tarihli dilekçe ile delil listesinin sunulmuş olduğu görülmüştür.
Dosya delillerinin toplanmasına müteakip, ara kararla dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından yalnızca davalıya ait defter kayıtları incelenerek sunulan 19/01/2018 tarihli raporda özetle: “Davacının defter kayıtlarında herhangi bir alacağının olmadığı, davacının dava dosyasında iddia etmiş olduğu alacağının 3.746,91 TL olduğu tespit edilmiştir.” denilmiştir.
Dosya sonuç kısmındaki çelişkinin giderilmesi için aynı bilirkişiye yeniden gönderilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 03/04/2018 tarihli ek raporda özetle: “Davacının defter kayıtlarında herhangi bir alacağının olmadığı, davacının dava dosyasında iddia etmiş olduğu alacağının 3.746,91 TL olduğu tespit edilmiştir. Davalının dosyada talep etmiş olduğu defterlerin incelenmesi için yazılan talep dilekçesinin yerine getirilmesinin sonucunda daha sağlıklı bir rapor düzenleneceği görüş ve kanaatine varılmış olacağı” belirtilmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili tarafından sunulan 16/01/2018, 12/03/2018 ve 20.03.2018 tarihli talep dilekçeleri ile bilirkişi ek raporu birlikte değerlendirilerek dosya davalı-karşı davacıya ait ticari defterler yerinde inceleme yetkisi verilerek bir mali müşavire bilirkişi incelemesi yaptırılması için İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, talimat üzerine düzenlenen bilirkişi raporu 11/01/2019 tarihinde mahkememize gönderilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle: “Davalı şirket kanuni defterleri kendi adına delil vasfına haizdir. Davalının kesmiş olduğu taşıma irsaliyelerinde taşıyıcı adına hareket eden sürücünün adı soyadı yazılı olup imzası bulunmaktadır. Davacı şirket tarafından taşınan ürünler taşıma esnasında hasar görmüşlerdir. Hasar gören ürünler için tutulan hasar tespit tutanağında taşıyıcının adı soyadı yazılı olup imzası bulunmaktadır. Davalı, ürününü taşıdığı müşterisinin kendine kestiği hasarlı ürün bedelini taşıyıcı firmaya yansıtmıştır. 2017 yılı itibarıyla davacının kesildiğini beyan ettiği 7.505,39 TL tutarındaki fatura ve bu faturayı işlediği hesap dökümü, dosyada mevcut değildir. Davalı, davacı adına tuttuğu cari hesabında kayıtlı olan davacının kestiği 1.888,00 TL’lik fatura 09.12.2016 tarihinde davacıya yaptığı 3.304,00 TL’lik ve 03.01.2017 tarihinde davacıya yaptığı 2.000,00 TL’lik ödemeleri belgelediğinde davacıdan 3.286,48 TL alacağı olduğu, davalının yukarıdaki maddedeki evrakları belgelemediği takdirde 129,52 TL’lik davacıya borçlu olduğu” denilmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili tarafından 05/02/2019 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi sunulmuş ve bilirkişi raporunda belirtilen 09.12.2016 ve 03.01.2017 tarihli ödemelere ilişkin dekontların ibraz edildiği görülmüştür.
Dosya davacı ve davalıya ait ticari defterlerin karşılaştırmalı incelenmesi için aynı bilirkişiye yeniden tevdi edilmiş ve talimat yazılarak ek rapor aldırılması yoluna gidilmiştir. Bilirkişi tarafından sunulan 29/06/2020 tarihli ek raporda davacı ve davalı ticari defterlerinin kendileri lehine delil vasfına haiz oldukları belirtilmiş ve ayrıca özetle: “Tarafların kanuni defterleri ve cari hesapları üzerinde yapılan inceleme neticesinde tarafların cari hesapları karşılaştırıldığında davacı şirketin icra dosyası içinde bulunan cari hesap dökümündeki kayıtta yer almayan davalının düzenlenmiş olduğu 31.12.2016 tarihli … nolu 7.505,39 TL tutarlı faturayı ve davalı tarafından 09.12.2016 tarihinde 3.304,00 TL ile 03.01.2017 tarihinde 2.000,00 TL tutarlı yapılan ödemeleri kayda aldığı ve inceleme tarihi itibarıyla cari hesapta davalıya 1.044,48 TL borçlu olduğu, davalı şirketin kayıtlarında mükerrer işlemiş olduğu davacının iptal ettiği 01.11.2018 tarih … nolu 1.888,00 TL tutarlı faturanın 01.11.2018 tarihinde düzeltme kaydını yaptığı ve inceleme tarihi itibarıyla cari hesapta davacıdan 1.044,48 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup tarafların cari hesapları birbirini doğrulamaktadır. Tarafların kanuni defterleri ve cari hesapları üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı, 03.03.2017 icra takip tarihi ve 06.04.2017 dava tarihi itibarıyla davalıya 5.174,48 TL borçlu olup, inceleme tarihi itibarıyla cari hesapta davalıya 1.044,48 TL borcu olduğu, davalının inceleme tarihi itibarıyla cari hesap olarak davalıdan 1.044,48 TL alacaklı olduğu” denilmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili tarafından 20/07/2020 tarihinde bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi sunulmuş olduğu görülmüştür. Dilekçede: “Sayın bilirkişi raporunun 6. Sayfasında müvekkil firmanın karşı davayı açtığı tarih itibarıyla alacağına yer vermiştir, bu rakam dava değeri olarak belirtilmiş olan 3.286,48 TL’dir. Diğer yandan farklılığın sebebinin davacı firma tarafından müvekkil firmaya hem e-fatura hem manuel fatura düzenlenen aynı hizmete ilişkin faturanın müvekkil firma kayıtlarından çıkarılması ve yine davacı tarafından müvekkil firma adına düzenlenen bir adet faturanın her iki firma kayıtlarında da yer almasından kaynaklı kaynaklanmıştır.” beyanlarına yer verilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, tahsil edilemeyen fatura bedellerine ilişkin itirazın iptali davası olup karşı dava ise cari hesaptan kaynaklı alacak davasıdır.
Asıl dava bakımından yapılan incelemede;
Trabzon İcra Dairesi’nin … takip dosyası incelendiğinde usulüne uygun açılmış bulunan bir icra takibi bulunduğu, ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği, ödeme emrine süresinde itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu görülmüştür. Ödeme emrine itiraz dilekçesinin tebliğe çıkartılmadığı anlaşılmış ve böylece işbu davanın süresinde açıldığının kabulü gerekmiştir. Karşı davanın ise HMK 132 vd. koşulları taşıdığı ve usulüne uygun biçimde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinin nakliye hizmetini yerine getiren şirketin düzenlediği fatura bedellerinin tahsil edilip edilmediği ile taşıma hizmeti esnasında hasarlanan ürünlere ilişkin taşıtan şirket müşterisi üçüncü şirketin düzenlediği fatura bedellerinin davacı-karşı davalı şirket tarafından karşılanıp karşılanmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Davaya konu faturalaşma ve cari hesap ilişkisinin tespiti bakımından aldırılan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, hem davacı hem de davalıya ait ticari defterlerin karşılıklı olarak incelenmiş olduğu gözetilerek denetime elverişli biçimde hazırlanan talimatla aldırılan bilirkişi raporuna itibar edilmiştir. Bu bakımdan tarafların ticari defterlerinin sahipleri bakımından delil sıfatını haiz olmaları gözetilerek ve dosyaya sunulan faturalar, ödeme dekontları ve cari hesaplar değerlendirildiğinde davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalıdan alacaklı olduğu kabul edilmiştir. Asıl rapor ve ek rapor arasında meydana gelen bedel farkı irdelendiğinde asıl raporda alacak tutarının 3.286,48 TL olarak belirtildiği, ek raporda ise ikili bir ayrıma gidilerek dava tarihi itibarıyla alacak miktarının 5.174,48 TL, inceleme tarihi itibarıyla alacak miktarının 1.044,48 TL olduğu belirtilmiştir. Her dava, açıldığı tarihteki koşullarıyla değerlendirilir. İnceleme tarihi itibarıyla elde edilen değil dava tarihi itibarıyla elde edilen meblağa itibar edilmesi gerekmiş, öte yandan ek rapor hesaplamasında sehven düzenlenen faturaya ilişkin düzeltme kaydı yapıldığı ve 1.888,00 TL fatura bedelinin bilirkişi tarafından sehven eklendiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle ek raporda ulaşılan meblağdan hatalı şekilde eklenen fatura bedeli düşülerek asıl raporda ulaşılan değer esas alınmış, davacı tarafın davalı taraftan dava konusu ettiği alacağı bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın reddi kararına bağlı olarak dava konusu alacağın bulunmamasından dolayı icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş, sehven kısa karara yazılmadığı görülerek gerekçeli kararda hüküm altına alınmıştır.
Karşı dava bakımından yapılan incelemede;
Davalı-karşı davacı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde davalı-karşı davacının davacı-karşı davacıdan 3.286,48 TL alacaklı olduğu iddia edilmiş, toplanan deliller üzerinden dosya bilirkişiye gönderilmiş, 19/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda yalnızca davacı-karşı davalı ticari defterlerine dayalı olarak inceleme yapılmış, davalı-karşı davacı vekili tarafından yapılan itirazlar dikkate alınarak davalı-karşı davacı ticari defterlerinin de incelenmesi için dosya talimat yazılarak bilirkişiye gönderilmiş, gelen 11/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı-karşı davacı ticari kayıtlarında, iddia edildiği şekilde davacı-karşı davalıdan 3.286,48 TL alacak bulunduğu kanaatine varıldığı görülmüştür. İtirazlar üzerine aynı bilirkişiden bu kez hem davacı-karşı davalı hem de davalı-karşı davacı ticari defterleri incelenerek ve karşılaştırılarak inceleme yapması istenmiş, 29/06/2020 tarihli ek raporda her iki taraf ticari defterlerinin karşılaştırmalı biçimde incelendiği ve bu yönüyle raporun denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır. Ek raporda yukarıda da açıklandığı üzere, dava tarihi itibarıyla alacak miktarının 5.174,48 TL, inceleme tarihi itibarıyla alacak miktarının 1.044,48 TL olduğu belirtilmiştir. Her dava, açıldığı tarihteki koşullarıyla değerlendirilir. İnceleme tarihi itibarıyla elde edilen değil dava tarihi itibarıyla elde edilen meblağa itibar edilmesi gerekmiş, öte yandan ek rapor hesaplamasında sehven düzenlenen faturaya ilişkin düzeltme kaydı yapıldığı ve 1.888,00 TL fatura bedelinin bilirkişi tarafından sehven eklendiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle ek raporda ulaşılan meblağdan hatalı şekilde eklenen fatura bedeli düşülerek asıl raporda ulaşılan değer esas alınmış, böylece davalı-karşı davacı tarafın davacı-karşı davalı taraftan alacağı bulunduğu görülerek karşı davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama, anlatım ve kabuller uyarınca davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı-karşı davalının davasının REDDİ ile Trabzon İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile açılan takibin İPTALİNE,
2- Davalı- karşı davacının davasının KABULÜ ile 3.286,48 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı DAVACIYA ÖDENMESİNE,
Asıl dava bakımından:
3- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL’nin peşin alınan 138,54 TL’den mahsubu ile bakiye 79,24 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACI-KARŞI DAVALIYA İADESİNE,
4- Davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5- Davalı-karşı davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davacı-karşı DAVALIYA VERİLMESİNE,
Karşı dava bakımından:
6- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken toplam 224,49 TL’den peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 168,37 TL karar ve ilam harcının davacı-karşı davalıdan alınarak HAZİNE’YE İRAT KAYDINA,
7- Davalı-karşı davacı tarafından yapılan toplam 187,52 TL yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan alınarak DAVALI-KARŞI DAVACIYA VERİLMESİNE,
9- Davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.286,48 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davacıdan alınarak DAVALI-KARŞI DAVACIYA VERİLMESİNE,
10- Yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla TARAFLARA İADESİNE.

Dair, Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2021