Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/455 E. 2019/366 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/455 Esas – 2019/366

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 10/10/2012
KARAR TARİHİ : 03/10/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/10/2019

İş bu dava, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığının … Karar sayılı ilamı ile bozularak gelmiş olduğundan dosya ele alınarak resen yenilenerek esas defterine kaydı yapıldı. Yapılan açık yargılaması neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İSTEM :
Davacı vekili mahkememize verdiği 09/10/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin, …’nin daireleri belirlenmemiş üyeleri olduğunu, kooperatifin 09/09/2012 tarihinde olağanüstü genel kurul yaptığı ve bu genel kurulda üyesi belli olmayan dairelere yeni maliyet bedeli oylanarak kabul edildiği yönetim kurulu tarafından gönderilen 15/09/2012 tarihli yazı ile müvekkillerin haberdar olduklarını, müvekkillerin kooperatifin olağanüstü genel kurul toplantısından haberdar olmadıkları için genel kurula katılamayıp bu karara karşı muhalefet oyunu şerh ettiremediklerini, bu olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararlardan özellikle gündem maddelerinin dördüncüsünde kabul edildiği belirtilen üye devri yapılmayan dairelerin yeni maliyet bedelleri kararı, yeni kooperatif yöneticileri ile müvekkiller arasında meydana gelen ve bu nedenle Trabzon 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyasında görülen husumet nedeniyle sırf müvekkilleri mağdur etmek amacıyla alınmış, aynı zamanda müvekkiller aleyhine, daha fazla ödeme yapmayı gerektirecek nitelikte kararlar olduğunu, bu nedenlerle, …’nin 09/09/2012 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan kararların ve özellikle gündem maddeleri bölümünün 4. maddesinde alınan kararın kamu düzenine, ahlaka ve adaba aykırı, ortakların şahsi kazanılmış haklarını ortadan kaldıran ve sınırlayan kararlar olması sebebiyle iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Duruşmalara gelen davacı vekili dava dilekçesi ve beyanlarını tekrarlamıştır.
SAVUNMA :
Taraflara usulüne uygun olarak davetiyeler tebliğ olunmuştur.
Dava dilekçesi ve duruşma günü usulen davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu 06/11/2012 tarihli cevap dilekçesi ile özetle; Dava dilekçesinin halen müvekkil kooperatife tebliğ edilmediğini, davanın yasal süresinde açılmış olmadığını, bu durumun esasa girilmeksizin süre aşımı gözetilerek usulden reddine karar verilmesini gerektirdiğini, kooperatifin muhtemel zararlarına karşılık davacılardan 100.000,00 TL’den az olmamak üzere teminat alınmasını talep ettiklerini. 09/09/2012 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınmış kararların iptali için davacıların hiçbir haklı gerekçesinin olmadığını, yıllarca hiçbir ödemede bulunmayan davacılar, hiç para ödemeden, aradaki enflasyon farkını da ceplerinde tutmak üzere diğer üyelerin sırtından haksız kazanç elde etmek istediklerini, bu nedenlerle, hak düşümü süresinde açılmayan davanın esasına girilmeyip öncelikle usulden reddine, davanın süre aşımı dolayısıyla reddedilmeyip esasına girilmesi halinde, müvekkil kooperatifin muhtemel zararları gözetilerek davacılardan 100.000,00 TL’den az olmamak üzere teminat alınmasına, iyi niyet dışında ve yasal dayanaktan yoksun olarak açılan davanın nihayet esas yönünden de reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacılara yükletilmesine karar verilmesine ilişkin istemlerini savunmuştur. Cevap dilekçesinin ekinde hazirun cetvelini, tebliğe ilişkin posta alındılarını, Trabzon 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası karar örneğini dosyaya sunmuştur.
Duruşmalara gelen davalı vekili beyan dilekçelerini tekrarlamıştır.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
Trabzon Ticaret Sicil Müdürlüğü ve …’nin cevabi yazıları ile mahkememizce istenilen bilgi ve belgelerin gönderildiği anlaşılmıştır.
Trabzon 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası iş bu mahkememiz dosyası içerisine celb edilerek incelenmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunduğu 06/12/2012 havale tarihli dilekçesi ile cevaba cevaplarını ibraz etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu 04/01/2013 havale tarihli dilekçesi ile, 2. cevaplarını ibraz etmiştir.
Davacılar vekili mahkememize sunduğu 16/04/2013 havale tarihli dilekçesi ile, 02/04/2013 tarihli celse 2 nolu ara kararı gereğince beyanlarını ibraz etmiştir.
Dosya 06/05/2013 tarihinde bilirkişi Hukukçu …’e tevdii edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilen 23/05/213 havale tarihli raporunda özetle; Takdir hakkı mahkememize ait olmak üzere, Genel Kurul kararı, dairelerin maliyet bedellerinin artırılmasına ilişkin olduğundan kamu düzenine veya genel ahlaka aykırılıkla bir ilgisinin bulunmadığını, bu kararın nitelikli çoğunluğun arandığı ortakların şahsi sorumluluğunu artıran veya ek ödeme yükümlülüğü getiren bir karar olmadığını, Zira, ek ödeme yükümlülüğü, bilanço zararının kapatılmasıyla ilgili olduğunu, Ortakların şahsi sorumluluğunun artırılması konusu da, kooperatifin borçları için ortakların sorumluluk altına sokulması, mevcut sorumluluğunun artırılmasına yönelik bir husus olduğunu. Genel Kurul kararının sadece dairelerin yeni maliyet bedellerine ilişkin olduğunu, Bu nedenlerden dolayı. Genel Kurul kararının yokluğu veva butlanı yaptırımından söz edilemeyeceğini, Dolayısıyla, toplantının KK m. 45/3’de belirtilen genel yeter sayı olan 1/4 ile toplanması yeterli olduğunu, Kararların da, KK 51/1. madde gereği yarıdan bir fazla (olayda oybirliği) ile alınmış olduğunu, olsa olsa Genel Kurul kararının, iptal yaptırımına tabi bir karar olabileceğini, Ancak olayda iptal yaptırımı düşünülebilse de, bir aylık hak düşürücü süre dolmamış olsa bile, davacıların iptal davası açma hakkı olmadığının anlaşıldığını, dava açma için bir aylık hak düşürücü sürenin dolmadığını, zira KK m. 53/1’e göre, “toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde” ifadesinin yer aldığını, Burada, bir ayın hesabında toplantı günü değil de onu izleyen günden süreyi başlatmak gerekeceğini, toplantı 09.09.2012’de yapılmış, izleyen gün 10.09.2012’dir, bir aylık sürenin son günü ise, 10.10.2012 olduğunu, dava da bu günde açıldığı için bir aylık hak düşürücü sürenin dolmadığını, dava süresi içinde açılmış olsa da, davacıların iptal davası açma haklarının bulunmadığının görüldüğünü, zira, davacılara olağanüstü toplantıya ilişkin anasözleşmede öngörülen şekilde davetiye yapıldığı anlaşılmakta, davacılar mazeret bildirmeksizin toplantıya katılamadığını, bu durumda, alınan kararın iptali için dava açmalarının mümkün olmadığını, zira, KK m. 53/1 (1) gereği, iptal davasını, “Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri” açılabileceğini. Keza, iptal davasının sebepleri olan kanuna, anasözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık da dava konusu GK kararı için söz konusu olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekilince 06/06/2013 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı itirazların sunulduğu görülmüş, bunun üzerine davalı kooperatiften yeniden müzekkere yazılarak tüm üyelerin yaptıkları ödemeler ile daire maliyet bedelleri listeleri getirtilmiş ve dosya tekrar bilirkişiye tevdii olunmuştur.
Aynı bilirkişi tarafından düzenlenen 06/11/2013 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Kooperatifte üyeliğin devredilebilmesi için bu devir sözleşmesinin kooperatif yönetim kurulu tarafından da kabul edilmesinin gerekeceğini, sadece devir sözleşmesi üyeliğinin kendiliğinden karşı tarafa geçirmeyeceğini, olayda, … mahkememize sunduğu belgede davacı …’ın hissesinin devrine ilişkin kooperatifçe bir kararın alınmadığının belirtilmiş, dolayısıyla devreden ve devralan taraflar arasında geçerli olan devir sözleşmesinin kooperatife karşı ileri sürülemeyeceğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalının ihbarı, davacı tarafça istenilmiş bunun üzerine …’a davanın ihbarı çıkartılan davetiye ile sağlanmıştır.
İtiraz üzerine dosyamız daha önce bilirkişilik yapan …’ün yanınan İnşaat Mühendisi ve SMMM’den oluşan bilirkişilerin de eklenerek heyet halinde rapor aldırılması sağlanmıştır.
Mahkememiz dosyası 03/02/2014 tarihinde bilirkişiler Hukukçu …, İnşaat Mühendisi … ve SMMM …’den oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi heyetince tanzim edilen 23/06/2014 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; Takdiri mahkememize ait olmak üzere, daire maliyet bedellerinin, kooperatifin bulunduğu mevkide 2012 yılı emlak rayiçleri ve aynı zamanda kooperatifte bulunan diğer daire fiyatları ile orantılı olduğunu, bu nedenle daire maliyet bedellerinin belirlenmesinde bir husumet olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin … Esas sayılı kooperatif üyeliğine atama dosyasının getirtilip dosyamız içine alınan kararından anlaşıldığı üzere davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekili mahkememize sunduğu 15/07/2014 havale tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı itirazlarını ibraz etmiştir.
Taraflarca sunulan dilekçeler, ticaret sicil müdürlüğü kayıtları, 09/09/2012 tarihli genel kurul tutanağı, hazirun cetvelleri, oy kullananlara ilişkin listeler, genel kurul toplantı tutanaklarının suretleri, kooperatif üye listesi, …daire maliyet bedellerini gösterir listeler, Trabzon 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası, mahkememizin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde red olunduğunun anlaşılması, ve bilirkişi Doç.Dr….’den alınan 23/05/2013 havale tarihli rapor ve 06/11/2013 tarihli ek rapor ile bilirkişiler Doç.Dr…., İnşaat Mühendesi …, SMMM …’den alınan 23/06/2014 havale tarihli bilirkişi heyet raporu tüm dosya kapsamı irdelendiğinde; alınan bilirkişi rapor ve ek raporu ile bilirkişi heyeti raporunun olay ve oluşa uygun karar vermeye yeterli olduğu anlaşılmıştır. İzah edildiği üzere bilirkişi …’ün rapor ve ek raporunda belirttiği gibi dava süresinde açılmış olsa da davacıların iptal davası açma haklarının bulunmadığı görülmüştür. Söz konusu davanın kamu düzenine veya genel ahlaka ve adaba aykırılık teşkil etmeyeceği, sadece dairelerin yeni maliyet bedellerine ilişkin olduğu görülmüştür. Davacının kooperatif genel kurulunda kendilerine Sulh Ceza Mahkemesinde açılmış bulunan davadan dolayı kin ve garezle kararlar alındığı yönündeki serzenişi de değerlendirilmiş, bu sebeple diğer dairelerin maliyet bedelleri de karşılaştırılarak davacılardan istenen bedel ile mukayese yapılması sağlanılmış, bilirkişi heyetinin düzenlemiş olduğu 23/06/2014 tarihli raporda da görüleceği üzere aynı kooperatifte bulunan diğer dairelerle ve aynı mevkide bulunan emlak rayiçlerine uygun olarak maliyet bedellerinin belirlendiği, bu hali ile bir husumetten bahsedilemeyeceği de görülmüş. Tüm bu sebeplerle davacının davasının reddine karar vermek gerektiği kanısına varılmıştır.
Davacılar vekili mahkememize sunduğu 27/03/2015 havale tarihli dilekçesi ile mahkememiz kararını temyiz etmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığının … Karar sayılı bozma ilamında özetle; “…Dava kooperatif genel kurul kararı iptali istemine ilişkindir. Davacılardan … 11.10.2012 tarihinde üyelik hakkını ihbar edilen …’a devrettiğini iddia ettiğine göre, aktif dava ehliyeti yönünden kooperatif genel kurul kararının iptali davalarında dava sonuna kadar üyeliğin devam etmesi gerektiğinden, üyelik devrinin kooperatif tarafından kabul edilip edilmediğinin bu konuda var ise açılmış davalar da dikkate alınarak araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bozma neden ve şekline göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir…” bahisleriyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına bozulmasına, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşıldı.
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 03/10/2019 havale tarihli dilekçesi ile beyanlarını ibraz etmiştir.
Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; davacıların, davalı kooperatifin daireleri belirlenmemiş üyeleri olduğu, kooperatifin 09/09/2012 tarihinde olağanüstü genel kurul yaptığı ve bu genel kurulda üyesi belli olmayan dairelere yeni maliyet bedeli belirlendiği ve bu bedelin oylanarak kabul edildiği, davacıların davalı kooperatifin olağanüstü genel kurul toplantısından haberdar olmadıkları için genel kurula katılamayıp bu karara karşı muhalefet oyunu şerh ettiremedikleri, davacılar ile davalı kooperatif yönetimi arasında mevcut olan husumet nedeni ile davacılar aleyhinde üyesi belli olmayan dairelere yeni maliyet bedeli belirlenmesine dair karar alındığı gerekçesi ve bu husustaki olağanüstü genel kurul toplantı kararının iptali istemi ile görülmekte olan dava açılmış olup; Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı öncesi yapılan yargılama sonucunda davanın süresinde açılmış olmasına karşın, davacılara davalı kooperatifin olağanüstü genel kurul toplantısının usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen davacıların olağanüstü genel kurul toplantısına katılmamış olmaları sebebi ile davacıların iptal davası açma haklarının bulunmadığı, dava konusu toplantıda alınıp davacı tarafça iptali talep edilen yeni maliyet bedeli belirlenmesine dair kararın kamu düzenine veya genel ahlaka ve adaba aykırılık teşkil etmediği, bu kararın davacılar ile davalı kooperatif yönetimi arasındaki husumet sebebiyle kin ve garezle alındığı yönündeki serzenişlerin değerlendirilmesinde diğer dairelerin maliyet bedelleri de karşılaştırılarak davacılardan istenen bedel ile aynı kooperatifte bulunan diğer dairelerle ve aynı mevkide bulunan emlak rayiçlerine uygun olarak maliyet bedellerinin belirlendiği, bu hali ile bir husumetten bahsedilemeyeceği gerekçeleri ile davacıların davasının reddine karar verilmiş ve bu kararımız; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığının … Karar sayılı bozma ilamı ile özetle davacılardan … 11.10.2012 tarihinde üyelik hakkını ihbar edilen …’a devrettiğini iddia ettiğine göre, aktif dava ehliyeti yönünden kooperatif genel kurul kararının iptali davalarında dava sonuna kadar üyeliğin devam etmesi gerektiğinden, üyelik devrinin kooperatif tarafından kabul edilip edilmediğinin bu konuda var ise açılmış davalar da dikkate alınarak araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması gerekçesi ile öncelikle davacı …’ın aktif dava ehliyeti olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesi için bozulmuştur.
Mahkememizce bozma sonrası yapılan yargıla sırasında davacı …’dan üyelik hakkını devralan ihbar olunan …’ın davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespitine ilişkin Mahkememizin … esas sayılı davasının sonucu ve kesinleşmesi beklenmiş, bu dosya kapsamında davacı (dosyamız ihbar olunanı) …’ın, (dosyamız davacısı) …’dan davalı kooperatif üyelik haklarını devraldığı gerekçesi ile davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespiti davasının reddine karar verildiği bu kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin … K sayılı ilamı ile onandığı, dosya davacısı (dosyamız ihbar olunanı) …’ın karar düzeltme talebi üzerine ise Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin… K sayılı ilamı Karar Düzeltme Talebinin Reddine karar verilerek kesinleştiği, böylece dosyamız davacılarından …’ın dosyamızda ihbar olunan …’a davalı kooperatif üyelik haklarını devretmesinin geçerli hüküm ve sonuç doğurmadığı ve davacılardan …’ın davalı kooperatif üyeliğinin halen devam etmekte olduğu, davacılardan …’ın görülmekte olan davada aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmış olup Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığının … Karar sayılı bozma ilamı öncesi gerekçelerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacının davasının REDDİNE.
2- Alınması gereken toplam 44,40 TL’den peşin alınan 21,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,25 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA.
3- Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen 2.725,00 TL’nin davacıdan alınarak DAVALIYA ÖDENMESİNE.
4- Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA.
5- Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla DAVACIYA İADESİNE.
Dair, Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/10/2019