Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/833
KARAR NO : 2023/1380
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : ….
ÜYE : ….
ÜYE : ….
KATİP : ….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2022
NUMARASI : 2022/8 HAKEM 2022/15 KARAR
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVACI :….
DAVALILAR : ….
DAVA : Rucuen Alacak
KARAR TARİHİ : 16/10/2023
KARARIN YAZ. TARİH : 16/10/2023
Taraflar arasındaki davada mahkemece verilen hüküm aleyhine istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Samsun Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği 02/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Dava dışı ….’in …. bünyesinde 10/11/1992 yılında işçi olarak çalışmaya başladığını, daha sonar ….na nakil olduğunu buradan….ne nakil olduğunu, 04/11/2011 tarihinde ise …. emrine atandığını ve 13/11/2018 tarihinde ise emekliye ayrıldığını, ….’e son işveren olması nedeniyle 145.607,36 TL kıdem tazminatı ödendiğini, ….’in ….nde çalışmış olduğu dönemlerin uzman bilirkişi tarafından hesaplanarak fazla çıkması halinde arttırılmak üzere ödeme tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili Samsun 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği 08/10/2019 cevap dilekçesinde; dava dışı …. adına herhangi bir kayda rastlanılamadığını, davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesini, ayrıca hizmet davalarının açılabilmesine ilişkin olarak hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yılık bir süre öngörüldüğünü bu nedenle davanın hak düşürücü süre yönünden reddi kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili Samsun 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği 02/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde; Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, alacağın belirli halde olması mümkün iken belirsiz alacak davası olarak açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu davanın reddi gerektiğini, ayrıca dava dışı işçinin davalı idare bünyesinde çalışmakta iken 04/11/2011 tarihinde naklen davacı kuruma atandığını, davacının kendi personeli olduğundan kıdem tazminatı ödemesi yönünden rücu hakkının bulunmadığı, 6111 Sayılı Kanun gereğince de kıdem tazminatı ödemelerinin de son atama yapılan kurum tarafından yapılması gerektiğinden davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece hakem sıfatıyla yargılama yapılarak; ”…Dava; dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının davalılardan rücuen tahsili talebidir.
1-Tüm dosya kapsamından; öncesinde davalı …. çalışırken 6111 sayılı yasa hükümlerine göre Samsun ….bünyesinde işçi olarak çalışmaya devam eden dava dışı işçinin hizmet akdinin 13/07/2018 tarihinde emeklilik sebebiyle sona erdiği, davacı tarafından dava dışı işçiye 145.607,36 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı, yapılan ödemenin davalı kurumlarda çalışılan süreye ilişkin kısımlarından davalı belediyelerin sorumlu olduğu ileri sürülerek bu kısmın tahsili için iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2-6111 sayılı Yasanın 166/1 maddesi ”İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, ….nün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına, belediyelerin (bağlı kuruluşları hariç) sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, ….ndaki sürekli işçi kadroları ile sürekli işçi norm kadro dâhilinde olmak üzere ihtiyacı bulunan mahalli idarelere atanır.” hükmünü içermektedir. Aynı yasanın 166/6 maddesinde ise ”Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2010 yılı Kasım ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir. Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü mevcuttur.
3-4857 sayılı İş Kanununun 112/1-b maddesi ”Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından, işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir.”
4-”(Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) … işçinin yazılı talebi hâlinde, kıdem tazminatının söz konusu kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen süreye ilişkin kısmı, kamu kurum veya kuruluşuna ait çalıştığı son işyerindeki ücretinin yılları itibarıyla asgari ücret artış oranları dikkate alınarak güncellenmiş miktarı üzerinden hesaplanmak suretiyle son kamu kurum veya kuruluşu tarafından işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir….”
5-”(Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) İkinci fıkranın (b) bendi veya üçüncü fıkra uyarınca farklı kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi hâlinde, kıdem tazminatı ödemesini gerçekleştiren son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum veya kuruluşundan tahsil eder. Ancak, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri arasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz.” hükümleri mevcut olup, ayrıca bu hususların yönetmelikte düzenleneceği de hüküm altına alınmıştır.
6- Nitekim Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkında Yönetmeliğin 6/2 maddesinde ”Farklı kamu kurum veya kuruluşlarda çalıştırılan işçilerden son alt işvereni ile yapılmış olan iş sözleşmeleri kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona erenlerin birinci fıkraya göre tespit edilen sürelere ilişkin kıdem tazminatları, çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından ödenir.” düzenlemesi, 8/4 maddesinde ise ”Farklı kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi halinde, kıdem tazminatı ödemesini gerçekleştiren son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum veya kuruluşundan tahsileder. Ancak, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılıcetvellerinde yer alan kamu kurum veya kuruluşlarıarasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz” düzenlemesi mevcuttur.
7-6111 Sayılı Yasanın 166/6. maddesinde ”…Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü mevcut ise de, kıdem tazminatına ilişkin ibarenin işçi yönünden hüküm ifade etmesi gerektiği, yukarıda alıntılanan yönetmelik hükmü de nazara alındığında davacı ve davalı kurumların kıdem tazminatından işçiye karşı birlikte sorumlu olması gerektiği, davalı belediyelerin yönetmeliğin 8/4 maddesinde belirtilen kurumlar arasında yer almaması sebebiyle de davacı Bakanlığın dava dışı işçinin davalı belediyelerin çalıştığı süreye ilişkin hak kazandığı işçilik alacağını davalılardan talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
8-Davacının dava dışı işçinin davalı belediyelerde çalıştığı döneme ilişkin hak kazandığı işçilik alacağını davalıdan talep edebileceği anlaşılmakta ise de, hesaplama yönteminin ne şekilde yapılması gerektiği de tespit edilmelidir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin …. Esas …. Karar sayılı ilamı ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin …. Esas Karar sayılı ilamların da da açıklandığı üzere kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı ancak devreden işveren yada işverenler bakımından kendi dönemleriyle devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
9-5. Asliye Hukuk Mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılarak 29/12/2020 havale tarihli rapor alınmış ise de raporun yukarıda açıklanan yönteme uygun olmadığı görülmekle mahkememizce 07/06/2022 tarihli ek rapor alınmıştır. Alınan ek raporda dava dışı işçinin davalı …. aldığı son ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucu davalı ….’nin 769,04 TL, davalı ….’nin 47.038,96 TL kıdem tazminatı ile sorumlu olduğu tespiti yapılmış, rapor yasal ve yeterli görülerek yapılan ıslah nazara alınmak suretiyle davanın kısmen kabulü gerekmiştir.
10-Davalı …. vekili ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunmuş ise de 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinin 2. fıkrasında devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden 4857 sayılı Yasanın 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmadığı anlaşılmakla reddi gerekmiştir. (Yargıtay 22. HD’nin …. Esas …. Karar sayılı ilamı)
11-Davacı taraf ödeme tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de dava tarihi öncesi davalılardan herhangi bir talepte bulunmadığı dolayısıyla davalıların temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
12-Davanın niteliğinin rücuen alacak olduğu davalıların ise dava dışı işçiyi çalıştırdıkları süre ile sorumlu olmaları ancak red sebebinin ortak olması sebebiyle toplam red edilen alacak miktarına göre tespit edilen vekalet ücreti reddedilen kısma göre oranlanarak davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ….” şeklindeki gerekçe ile, Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,1-769,04 TL’nin ….’nden 47.038,96 TL’nin davalı ….’nden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine,” dair karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılar ile müvekkil kurum arasında akdedilen doğrudan temin yolu ile satın alınan mal ve hizmetlere ait sözleşme hükümleri uyarınca işçinin özlük haklarından davalıların sorumlu olduğunu, işçi şirketin sigortalı elemanı olduğundan ayırca şirket ile arasında yapılan sözleşme uyarınca, talep ettiği işçi hak ve alacaklarının ödenmesinden davalı sorumlu olduğundan, idarenin bu konuda herhangi bir hükümlülüğünden söz edilemeyeceğini, müvekkil kurum ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşme gereğince hizmet alımına ilişkin işçinin tüm alacaklarını kapsayan hakediş miktarının davalı tarafa ödendiğini, davalılar ile davacı müvekkil kurum arasınad akdedilen hizmet alımı yolu ile satın alınan mal ve hizmetlere ait sözleşme hükümleri gereğince çalışanların ücretleri, yan ödemeleri, çalışma şartları, sağlık işleri v.b özlük haklarından yüklenicinin sorumlu olduğunun açık olduğunu, söz konusu ödemeleri içeren sözleşme bedelinin davalı yükleniciye ödendiğini, iş kanununun ilgili hükümleri gereği de davalının sorumluluğu bulunduğunu öne sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava; dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ile gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan ve harç alınmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-6100 sayılı HMK’nun 359/4 maddesi gereğince işbu kararın yerel mahkeme tarafından taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 3533 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/10/2023
Başkan …. Üye …. Üye …. Katip ….
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır