Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/844 E. 2022/851 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/844
KARAR NO : 2022/851

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP :…

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(HAKEM SIFATIYLA)
TARİHİ : 16/03/2022
NUMARASI : 2021/11 HAKEM ESAS – 2022/11 HAKEM KARAR

İSTİNAF KANUN YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI :…
VEKİLİ :…
DAVANIN KONUSU : Alacak (Tapu Sicilinin Tutulmasından Kaynaklanan TMK. m. 1007)

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/06/2022

Davacı tarafça davalı taraf aleyhine açılan dava sonucu verilen yukarıda tarih, esas ve karar numarası yazılı kararına karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … ilçesi … Mahallesi … Ada…. Parsele ait taşınmaza yönelik açılan kamulaştırmasız el atma davasında; Samsun 1. İdare Mahkemesi tarafından 2014/940 Esas ve 2015/1020 Karar sayılı karar ile taşınmaz malikleri hakkında tazminata hükmedildiğini, maliklerden…. yönünden hissenin davalı Kurum tarafından yanlış tespit edildiğini, İdare Mahkemesi tarafından da hatalı hisse üzerinden tazminata karar verildiğinin, tapu maliklerinden …’nın gerçekte 92m² yere sahip olmasına rağmen davalı kayıtlarında 233m² yer aldığını ve bu miktar üzerinden karar verildiğini ve ödemenin buna göre yapıldığını, müvekkilinin zarara uğradığını, davalı Kurum tarafından hatalı tutulan kayıtlardan dolayı müvekkilinin zarara uğradığından bahisle belirsiz alacak olarak 6.000,00-TL zararın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Samsun 1. İdare Mahkemesi 2014/940 Esas sayılı dosyası ile fazla ödeme yapılan kişi veya kişilere karşı dava açılması gerektiğini, bu sebeple davalı İdare yönünden husumet itirazında bulunduklarını, aksi kanaatte ise davacının tazminat konusu yaptığı işlemin idari işlem olduğunu, İdari Yargı’nın görevine girdiğini, davanın süresi içinde açılmadığını, bu nedenle zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddinin gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, ” …Tüm dosya kapsamından, … İli … İlçesi … Mahallesi … ada …parsele ait taşınmaza ilişkin kamulaştırmasız el atma davasında Samsun 1. İdare Mahkemesi’nin 2014/940 Esas-2015/1020 Karar sayılı ilamı ile tazminata hükmedildiği, kararda Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen tapu kayıtlarında maliklerden ….’nın hissesinin 233/5798 olarak olduğu ve bu hisseye göre hesaplanan tazminata karar verildiği, davacı İdarenin de buna göre ödeme yaptığını ancak gerçek hissenin 92/5798 olduğunu bu sebeple fazla ödeme yapıldığını, iş bu fazla ödemeye davalı İdarenin tapu kayıtlarının hatalı tutmasının sebebiyet verdiğini iddia ederek iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Hakemliğimizce 2021/5-4 Hakem kararıyla yargı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, Samsun BAM 5. HD’nin 2021/1226 Esas-2021/1328 Karar sayılı ilamıyla hakem sıfatıyla uyuşmazlığın çözümlenmesinin gerektiğinden bahisle karar kaldırılmış, yeniden esasa kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dosya kapsamına göre …. İli …. ilçesi …. Mah. …. ada … parselde tapuya kayıtlı taşınmazın bir kısım malik/hissedarları tarafından davacı idare aleyhine açılan fiili el atmaya dayalı tazminat davasında Samsun 1. İdare Mahkemesi’nin 2014/940 Esas-2015/1020 Karar sayılı ilamıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, tapu maliklerinden ….nın 92/5798 oranında hissesinin bulunduğu ancak dosyada bulunan tapu kaydından hissenin 233/5798 gösterilmesi sebebiyle bilirkişi raporunda bu orana göre hesaplama yapıldığı ve mahkemece bu oran üzerinden tazminata hükmedildiği, davacı idarenin aynı oran üzerinden ödeme yaptığı dolayısıyla davalı kurum tarafından hatalı şekilde tutulan tapu kaydından dolayı zarara uğradığının iddia edildiği görülmektedir.
Davanın esasının incelenmesinden önce davanın niteliğinin tespiti gerekmektedir. Dava dilekçesinde davalı idarenin tapu kaydını hatalı tutmasından dolayı uğranılan zararın tahsilinin talep edildiği görülmektedir. Dava dilekçesinde bu husus belirtilerek davanın dayanağının TMK 1007. maddesi olduğu açıkça zikredilmiştir. Samsun BAM 5. HD’nin 2021/1226 Esas-2021/1328 Karar sayılı ilamında da davacı tarafın tapu sicilinin hatalı tutulmasının iddiasına dayalı olarak uğranılan zararın TMK’nın 1007. maddesi gereğince tahsili talebi ile eldeki davayı açtığı kabul edilmiştir. Gerçekten dosya kapsamı, iddianın ileri sürülüş biçimi ve davanın niteliğine göre iş bu davanın dayanağının TMK’nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğa ilişkin olduğu sonucuna varılmıştır.
TMK’nın 1007. maddesi “tapu sicilin tutulmasından doğan bütün zararlarda Devlet sorumludur…” şeklindedir. Bu madde gereğince tapu sicilinin tutulması kamu düzeni ile ilgili olup, bir takım prensipleri mevcuttur. Bu prensiplerden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği) bir başkası ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması yani illetten mücerret olmaması nihayet TMK 1007. maddesi uyarınca sicillerin tutulmasından dolayı hazinenin kusursuz sorumluluğu ilkesidir.
Tapu Sicil Müdürlüğü, tapu sicillerinin tutulması ve kuruluş mevzuatında öngörülen sair işlevleri bulunan bir kurum olup, TMK 1007. maddesinde öngörülen sicillerin tutulmasından kaynaklanan sebeple sorumlu tutulması gereken bir kurum değildir. Sorumluluğun münhasıran Maliye Hazinesi’ne ait olacağı kuşkusuzdur. (Yargıtay 1. HD 2011/14303 Esas 2012/2614, Yargıtay 1. HD. 2021/5362 Esas 2021/8317 Karar)
Yapılan açıklamalara göre eldeki dosya incelendiğinde TMK 1007. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunduğu görülmektedir. O halde davanın maliye hazinesi karşı açılması gerekirken pasif husumet ehliyeti bulunmayan davalı idareye karşı açıldığı, bu hususun ise HMK 114/1-d maddesi gereği dava şartı olduğu anlaşılmakla, davanın bu nedenle usulden reddi gerekmiştir.
Burada HMK’nın 124. maddesinin de değerlendirilmesinde yarar vardır. Maddenin 4. fıkrasına göre tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.
Davacı idarenin HMK 124 maddesi kapsamında herhangi bir taraf değişikliği talebi bulunmadığı gibi davanın dayanağı 1007. maddesinden husumetin Maliye Hazinesi’ne yöneltileceğinin “…doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.” ibaresinden açıkça anlaşılmaktadır.
Esasen davanın hazineye ihbar edilmesi ve Hazine vekilinin “ihbar olunan işbu davaya müdahale talebimiz yoktur” şeklindeki beyanı karşısında HMK 124 maddesi şartlarının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu şekilde davanın husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verildiğinden esas yönünden inceleme yapılması gerekmemiş, davalı idare vekilinin cevap dilekçesi kapsamında yapılan değerlendirmede davanın TBK 146. maddesinde düzenlenen 10 yıllık genel zamanaşımına tabi olduğu ve dolmadığı anlaşılmış, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur…” şeklinde gerekçeler ile Davanın HMK 114/1-d, 115/2 maddeleri gereği usulden reddine, dair karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla, müvekkili kurumun uğradığı zararın kişilerden değil, bizzat davalı kurumun hatalı tuttuğu tapu kaydından kaynaklandığını, bu nedenle zararı tahsille yükümlü olanın davalı taraf olduğunu, davanın esasına geçilmesi ve davanın kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı tarafça istinaf başvuru dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Dava, 4721 sayılı TMK’nun 1007. Maddesine dayalı tapu sicilinin hatalı tutulması sebebine dayalı tazminat talebine ilişkindir.
Konuya ilişkin Yargıtay 5. HD’nin 08/03/2022 gün ve 2021/8621 E.-2022/3871 K. Sayılı kararında özetle, “…6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi gereğince; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava, taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
4721 sayılı TMK’nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer almakta olup, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince açılacak davalarda, zarardan Hazine sorumludur.
Bu itibarla; davanın, davalı… yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” denilmiştir.(Aynı yönde Yargıtay 5. HD’nin 01/03/2022 gün ve 2020/9104 E.-2022/3263 K. vb.)
Bu itibarla, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara, belgelere ve özellikle istinaf incelemesine konu olan kararda yazılı gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan istinaf harcı alınmasına yer olmadığına, istinaf aşamasında davacı taraftan istinaf harcı alınmadığından harç iadesi konusunda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafın kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, istinaf incelemesi yönünden taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-6100 sayılı HMK’nun 359/4. maddesi gereğince işbu kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 3533 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/06/2022

Başkan… Üye… Üye… Katip…
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır