Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/707 E. 2022/755 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/707
KARAR NO : 2022/755

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMES İ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2020
NUMARASI : 2020/4 HAKEM ESAS – 2020/5 HAKEM KARAR

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVACI :…
VEKİLİ :…
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVANIN KONUSU : ALACAK
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 18/05/2022

Taraflar arasındaki davada mahkemece verilen hüküm aleyhine istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; üzerinde ….Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisli …., … mh. …. ada … parselde 52.381,15 m² yüzölçümlü olarak Hazine adına kayıtlı taşınmazların 3,65 m²’lik kısmında Okul Aile Birliği Yönetimi tarafından imzalanan sözleşme ile bedeli karşılığı… Bankası’na, 5,26 m²’lik kısmında ise …’a ait ATM cihazlarının bulunduğu, aynı alanda daha önce de…’a ait ATM cihazının bulunduğunun tespit edildiğini, tahsisli taşınmazlar ile kamu hizmeti görülmek üzere genel bütçe kapsamında kamu İdarelerince kiralanmış olan taşınmazların ticari amaçla kullanılamayacağını, bahse konu taşınmazların ticari amaçla kullanılması mümkün olan yerlerinin kiralama yetkisinin… Defterdarlığı’na ait olduğunu, bu doğrultuda yapılmış herhangi bir başvuru bulunmadığını, okul aile birliği hesabına ne kadar kira bedeli yatırıldığının tespit edilemediğini, Hazinenin kira gelirinden mahrum kalmasından kaynaklı hazine zararı oluştuğunu belirterek, okul aile birliği yönetimi ile bankalar arasında yapılan kira sözleşmeleri karşılığında ödenen kira bedeli tespit edildikten sonra artırılmak üzere 16.000,00-TL alacağın ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek mevduat fazileri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle husumet ve zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, Milli Eğitim Temel Kanunu ve Okul Aile Birliği Yönetmeliği hükümleri dikkate alındığında müvekkili bakanlığa tahsisi edilen okul alanlarında yer alan açık alanların kiralanması yetkisinin Okul Aile Birliğine ait olduğunu, hazinenin onayının gerekmediğini, hazineye sadece arz bedeli verildiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, ”Davacı İdare, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkındaki Yönetmeli’ğin 70. maddesine dayanarak kiralama yetkisinin kendisine ait olduğunu ileri sürerken davalı İdare Okul Aile Birliği Yönetmeliği ve Milli Eğitim Temel Kanunu’na dayanarak kiralama hakkının bulunduğunu savunmaktadır. Buna göre iş bu davada uygulanması gereken yasal mevzuat hükümlerinin tespiti gerekmektedir. 05/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda bu hususta ayrıntılı inceleme yapılmış ve uygulanması gereken mevzuat hükümleri; 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanunun’da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik, Milli Eğitim Bakanlığı-Okul Aile Birliği Yönetmeliği, 300 Sayılı Milli Emlak Genel Tebliği ve Milli Eğitim Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı arasında yapılan 15/03/2004 tarihli protokol olarak tespit edilmiştir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanun’un16. maddesi ile mülkiyeti Hazineye ait olup, Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisli taşınmazlar üzerindeki okulların bünyesinde bulunan açık alan, kantin, salon vb. yerlerin işletilme ve işletme yetkisinin Okul Aile Birliklerine verildiği ve sağlanan gelirin dağıtım yerleri ile oranları, harcanması ve denetlenmesine dair usul ve esasların Milli Eğitim Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nca müştereken hazırlanacak yönetmelikle belirleneceği düzenlemesi yapılmıştır. Anılan yönetmelik ise 09/02/2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve yukarıda gösterilen mevzuat arasında belirtilen yönetmelik olup, 6. maddesinde Okul Aile Birliklerinin görevleri arasında kantin vb. yerleri işletmek veya işlettirmek olduğu, 17. maddesinde elde edilecek gayrisafi gelirin %3’ünün üçer aylık dönemler halinde takip eden ayın 20’sine kadar Hazineye arz bedeli olarak aktarılacağı düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 31. maddesinden ise iş bu yönetmeliğin Milli Eğitim Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nca müştereken hazırlandığı tespit edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlıkla ilgili bir başka mevzuat Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkındaki Yönetmelik olup, 70. maddesinde İlde Defterdarın İlçede Kaymakamın onayı ile kiraya verilebileceği hükmü mevcuttur. Buna göre, yukarıda açıklanan Mille Eğitim Temel Kanunu ve yönetmelik ile iş bu yönetmeliğin farklı hükümler içerdiği görülmektedir. Ancak dava konusu uyuşmazlık nazara alındığında Milli Eğitim Temel Kanunu ile bu Kanuna göre ve Maliye Bakanlığı ile müştereken hazırlanan yönetmelik hükümlerinin özel hüküm olduğu gibi Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkındaki Yönetmeliğin 2007 tarihli olmasına karşın Milli Eğitim Bakanlığı Okul Aile Birliği Yönetmeliği’nin 2012 tarihli yani daha sonra yürürlüğe giren mevzuat olması karşısında iş bu davada Milli Eğitim Bakanlığı Okul Aile Birliği Yönetmeliği’nin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan 300 sıra sayılı Milli Emlak Tebliği’nde de taşınmazların kiraya verilmesi işlemleri konusunda açıklamalar bulunmaktadır. Tebliğin XVIII. özellik arz eden kiralama işlemleri başlığın B alt başlığındaki “Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisli ve bu bakanlığa bağlı okul ve kurumlardaki kantin, açık alan, salon vb. yerlerin kiraya verilmesi” başlıklı madde “Mülkiyeti hazineye ait olup, Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisli ve bu bakanlığa bağlı okul ve kurumlardaki kantin, açık alan, salon vb. yerlerin ticari, eğitsel, kültürel, sosyal ve sportif etkinliklerde kullanılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı’nın gözetim ve denetiminde Okul Aile Birliklerince işletilmesi veya işlettirilmesine ilişkin esaslar, Okul Aile Birliği Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir.” şeklinde olup, görüldüğü üzere yine Okul Aile Birliği Yönetmeliği’ne atıf yapılmaktadır.
05/11/2020 tarihli bilirkişi raporundan Milli Eğitim Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı arasında 15/04/2004 tarihinde imzalanan protokolün ise 5 yıl ile sınırlandırıldığı 15/03/2009 tarihinde kendiliğinden sona erdiği anlaşılmış, dolayısıyla protokol hükümlerinin uygulama imkanın kalmadığı görülmüştür.
Böylece dosyadaki mevcut delillerden Okul Aile Birliği’nce bankalara kiralamaya konu yapılan yerin Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisli okul alanındaki açık alan olduğu, yani ATM cihazlarının bulunduğu alanın Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisli yer olduğu ve açık alanın kiraya verildiği, yönetmelik hükümlerine göre kiraya verilen yerin açık alan tanımının içinde kaldığı, kiralama bedeli olarak toplam 69.393,25 TL tahsilat yapıldığı ve yönetmeliğin 17. maddesi gereği %3 olan 2.081,79 TL’nin davacı İdareye ödenmesinin gerektiği anlaşılmakla ve dosyadaki her iki raporunda aynı yönde düzenlendiği yasal ve yeterli bulunduğu görülmekle, bu miktar yönünden davanın kısmen kabulü gerekmiştir.
Faiz başlangıç tarihi yönünden yapılan değerlendirmede dava tarihi öncesi davacı Kurum tarafından 03/06/2014 tarihli ihtarnamenin davalı Kurum’a gönderildiği ve 15 gün içerisinde toplam 16.000,00 TL ödemenin talep edildiği, ihtarnamenin temerrüt ihtarı şartlarını taşıdığı 16/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarda verilen 15 günlük ödeme süresine göre 02/07/2014 tarihinden temerrütün gerçekleştiği tespit edilmekle bu tarihten itibaren faize hükmedilmiştir.
Faiz türü yönünden yapılan değerlendirmede taraflar tacir olmadığı gibi 6183 sayılı Yasanın 1. maddesinde sayılan bir alacağında bulunmadığı anlaşılmakla yasal faize hükmetmek gerekmiştir.
Mahkememizce alınan 05/11/2021 tarihli bilirkişi raporuna davacı vekilinin süresinde itirazı olmamakla birlikte duruşmada 23/12/2019 tarihli rapora yapılan itirazların tekrarlandığı bildirilmiş ise de yukarıda açıklanan gerekçe ve bilirkişi raporları kapsamına göre itirazların yerinde görülmemiş, aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir..” şeklindeki gerekçe ile, davanın kısmen kabulüne ve 2.081,79-TL’nin 02.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kanunla Okul Aile Birliklerine verilen işletme ve işlettirme yetkisinin okul faaliyetleri ile ilgili genel nitelikli yetki olduğunu, dava konusu edilen kiralama işleminin ise genel yetkiyi aşan ticari nitelikte bir işlem olup bu tür işlemler için Okul Aile Birliği yetkisiz olduğundan ATM yeri kiralamalarından elde edilen gelirin tamamının Hazineye irat kaydının gerektiğini, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkındaki Yönetmelik hükümleri gereğince de tahsisli taşınmazların ticari amaçla kullanılması mümkün olan yerlerinin kiralama yetkisinin müvekkili idareye ait olduğunu, en yüksek mevduat faizi ile tahsil kararı verilmesi gerekirken yasal faize karar verilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davanın tümden reddinin gerektiğini ileri sürerek, istinaf isteminde bulunmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Yerel mahkemelerce verilen kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ancak; yerel mahkeme tarafından hükmün verildiği tarih itibarı ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nun Ek 1. Maddesinin 1. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme kararının verildiği 2022 yılı için HMK’nun 341/2.maddesindeki kesinlik sınırı 8.000,00-TL olmuştur.
Somut olayda; davalı tarafça istinafa konu edilen miktarın (2.081,79-TL) hükmün verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kalması sebebiyle yerel mahkemece verilen karar, hüküm tarihindeki miktar itibarı ile kesin niteliktedir.
Bu durumda, hüküm tarihi itibarı ile kesin olduğu yasada açıkça belirtilen bu karara karşı davalı istinaf kanun yolu başvurusunda bulunamaz.
Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK’nun 346. maddesi gereğince, hüküm tarihine göre istinafa konu edilen miktar itibarı ile kesin olan karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunan davalı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede ise; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 3533 Sayılı Kanun’un 6/2-a ve HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 3533 Sayılı Kanun’un 6/2-a ve 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Taraflar harçtan muaf olup, istinaf harcı alınmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6100 sayılı HMK’nun 359/4. maddesi gereğince işbu kararın yerel mahkeme tarafından taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 3533 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/05/2022

Başkan… Üye… Üye… Katip…
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır