Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/670 E. 2022/745 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/670
KARAR NO : 2022/745

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(HAKEM SIFATIYLA)
TARİHİ : 16/02/2022
NUMARASI : 2021/15 HAKEM E. – 2022/7 HAKEM K.

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVACI :…
VEKİLİ :…
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVALI : …
VEKİLİ :…
DAVA : RÜCUEN TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 17/05/2022

Taraflar arasındaki davada mahkemece verilen hüküm aleyhine istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçi …’nın hak kazandığı kıdem tazminatının müvekkili tarafından ödendiğini, kıdem tazminatına esas sürenin bir bölümünün davalı kurum bünyesindeki çalışmanın karşılığı olduğunu ve bu döneme isabet eden kısımdan davalının sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; 96.041,06-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin yerinde olmadığını, dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının müvekkili kurum bünyesinde çalışırken doğmadığını, 19.07.2001 tarihinde müvekkili kurum bünyesinde çalışmaya başlayan dava dışı işçinin 6111 sayılı kanun gereğince bütün hak ve alacaklarıyla birlikte 15.01.2011 tarihinde davacı kuruma devredildiğini, devir sebebiyle davacı kurumun tek başına sorumlu olup müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, ”Tüm dosya kapsamından; davalı Belediyede çalışırken 6111 sayılı Yasa hükümlerine göre …İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde işçi olarak çalışmaya devam eden dava dışı işçinin hizmet akdinin 14/08/2019 tarihinde emeklilik sebebiyle sona erdiği, davacı tarafından dava dışı işçiye 161.418,79 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı, yapılan ödemenin bir kısmından davalı belediyenin sorumlu olduğu ileri sürülerek bu kısmın tahsili için iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

6111 sayılı Yasanın 166/1 maddesi ”İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, Karayolları Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına, belediyelerin (bağlı kuruluşları hariç) sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, … ve Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadroları ile sürekli işçi norm kadro dâhilinde olmak üzere ihtiyacı bulunan mahalli idarelere atanır.” hükmünü içermektedir. Aynı yasanın 166/6 maddesinde ise ”Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2010 yılı Kasım ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir. Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü mevcuttur.
4857 sayılı İş Kanununun 112/1-b maddesi ”Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından, işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir.”
”(Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) … işçinin yazılı talebi hâlinde, kıdem tazminatının söz konusu kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen süreye ilişkin kısmı, kamu kurum veya kuruluşuna ait çalıştığı son işyerindeki ücretinin yılları itibarıyla asgari ücret artış oranları dikkate alınarak güncellenmiş miktarı üzerinden hesaplanmak suretiyle son kamu kurum veya kuruluşu tarafından işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir….”
”(Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) İkinci fıkranın (b) bendi veya üçüncü fıkra uyarınca farklı kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi hâlinde, kıdem tazminatı ödemesini gerçekleştiren son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum veya kuruluşundan tahsil eder. Ancak, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri arasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz.” hükümleri mevcut olup, ayrıca bu hususların yönetmelikte düzenleneceği de hüküm altına alınmıştır.
Nitekim Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkında Yönetmeliğin 6/2 maddesinde ”Farklı kamu kurum veya kuruluşlarda çalıştırılan işçilerden son alt işvereni ile yapılmış olan iş sözleşmeleri kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona erenlerin birinci fıkraya göre tespit edilen sürelere ilişkin kıdem tazminatları, çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından ödenir.” düzenlemesi, 8/4 maddesinde ise ”Farklı kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi halinde, kıdem tazminatı ödemesini gerçekleştiren son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum veya kuruluşundan tahsileder. Ancak, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılıcetvellerinde yer alan kamu kurum veya kuruluşlarıarasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz” düzenlemesi mevcuttur.

6111 Sayılı Yasanın 166/6. maddesinde ”…Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü mevcut ise de, kıdem tazminatına ilişkin ibarenin işçi yönünden hüküm ifade etmesi gerektiği, yukarıda alıntılanan yönetmelik hükmü de nazara alındığında davacı ve davalı Kurumun kıdem tazminatından işçiye karşı birlikte sorumlu olması gerektiği, davalı Belediyenin yönetmeliğin 8/4 maddesinde belirtilen Kurumlar arasında yer almaması sebebiyle de davacı Bakanlığın dava dışı işçinin davalı Belediyede çalıştığı süreye ilişkin hak kazandığı işçilik alacağı kalemlerini davalıdan talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Davalı … tarafından verilen cevap dilekçesinde dava dışı işçinin 19/07/2001-15/01/2011 tarihleri arasında Belediyede çalıştığı ileri sürülmüş dolayısıyla dava dilekçesinde talep edilen 04/04/1996 tarihi ile 19/07/2001 tarihleri arasında dava dışı işçinin davalı Belediyede çalışmadığı bu dönemde Belediyeden ihale ile iş üstlenen alt işverenlerde çalıştığı tespit edilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunun 2/6 maddesinde asıl işveren alt işveren ilişkisi tanımlanmış, bu ilişkinin tesis edilebilmesi için gereken şartlar izah edilmiştir. Maddedeki düzenlemeye göre bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilere karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumludur. Keza alt işveren ilişkisinin kurulabilmesi için gerekli şartlar 27/09/2008 tarih 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 4. maddesinde de aynı şekilde hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda açıklanan yasal mevzuat karşısında davalı Belediyeden ihale ile iş üstlenen alt işverenlerdeki çalışılan sürelere ilişkin kıdem tazminatı alacaklarında bu ilişkide asıl işveren konumunda olan davalı Belediyeninde müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu tespit edilmekle dava dışı işçiye Belediyenin sorumlu olduğu dönem olan 04/04/1996-14/01/2011 tarihleri arasında ödenen kıdem tazminatından davalı Belediyenin de sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacının dava dışı işçinin davalı …’de ve taşeronda çalıştığı döneme ilişkin hak kazandığı işçilik alacağını davalıdan talep edebileceği anlaşılmakta ise de, hesaplama yönteminin ne şekilde yapılması gerektiği de tespit edilmelidir. Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 2018/4089 Esas 2018/9860 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2021/11861-16113 Esas Karar sayılı ilamların da da açıklandığı üzere kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı ancak devreden işveren yada işverenler bakımından kendi dönemleriyle devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
3. Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan 15/02/2021 tarihli raporda seçenekli hesaplama yapılmış olup, ödenen tüm dönemi kapsar şekilde ancak davalı Belediyedeki son brüt ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Buna göre 04/04/1996-14/01/2011 tarihleri arasında Belediyedeki son brüt ücret üzerinden 14 yıl 9 ay 10 günlük kıdem tazminatı brüt 45.510,39 TL hesaplanmış olup, bu miktara hükmetmek gerekmiştir.
Davalı … zamanaşımı definde bulunmuş ise de 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinin 2. fıkrasında devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden 4857 sayılı Yasanın 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. (Yargıtay 22. HD’nin 2018/4089 Esas 2018/9860 Karar sayılı ilamı)
Davacı İdare ödeme tarihinden itibaren faiz istemiş ise de dava tarihinden önce davalı …’nin temerrüte düşürülmediği, dava tarihi öncesi her iki tarafın yer aldığı bir yargılamanın bulunmadığı, davalı Belediyenin yapılan ödemeden haberdar edildiğine dair delil bulunmadığından, haberdar olmadığı dolayısıyla temerrütün dava tarihi itibari ile oluştuğu anlaşılmakla bu tarihten itibaren yasal faize hükmedilmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, işçinin özlük haklarından belediyenin sorumlu olduğunu, müvekkilinin bir yükümlülüğünün bulunmadığını, davanın bir kısmının reddedilmesinin yerinde olmadığını belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın itirazlarının yerinde olmadığını belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, zamanaşımı nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, dava dışı işçinin 6111 sayılı kanuna göre 2011 yılında bütün hak ve alacakları ile birlikte davacı kuruma devredildiğini, devirden önce doğmuş bir borcun bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin sorumluluğunun devirden itibaren 2 yıl olup bu sürenin de geçtiğini, dava dışı işçinin ihale yolu ile hizmet alımı yapılan şirketler bünyesindeki çalışmalarından müvekkilinin sorumlu tutulmaması gerektiğini, hüküm altına alınan miktarın hatalı hesaplandığını, davanın reddinin gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının davalıdan rücuen tahsili talebidir.
Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 3533 Sayılı Kanun’un 6/2-a ve HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 3533 Sayılı Kanun’un 6/2-a ve 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olup, istinaf harcı alınmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu sebebiyle davalıdan alınması gereken 3.108,81-TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 777,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.331,61-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile ile taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-6100 sayılı HMK’nun 359/3. maddesi gereğince işbu kararın yerel mahkeme tarafından taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 3533 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/05/2022

Başkan… Üye… Üye… Katip…
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır