Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/669 E. 2022/748 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/669
KARAR NO : 2022/748

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(HAKEM SIFATIYLA)
TARİHİ : 02/03/2022
NUMARASI : 2022/1 HAKEM ESAS – 2022/10 HAKEM KARAR

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVACI : …
VEKİLİ : …
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVALI :…
VEKİLİ :…

DAVA : Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 17/05/2022

Taraflar arasındaki davada mahkemece verilen hüküm aleyhine istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçi tarafından açılan işçilik alacakları davasında hükmedilen alacakların müvekkili ile davalının müştereken ve müteselsilen ödemesine karar verildiğini ancak alacağın tamamının müvekkili kurum tarafından ödendiğini, davalının sorumluluğuna isabet eden miktarın davalıdan tahsilinin gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 55.586,84-TL’nin zararın oluştuğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin yerinde olmadığını, dava dışı işçiye ödeme yapmayarak dava açılmasına sebep olunduğundan yargılama gideri, faiz ve vekalet ücretinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca dava dışı işçinin 6111 sayılı kanun gereğince bütün hak ve alacaklarıyla birlikte 2011 yılında davacı kuruma devredildiğini, devir sebebiyle davacı kurumun tek başına sorumlu olup müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; ”İşbu davanın konusunu, dava dışı işçi …’in …. dönemini kapsayan …Belediyesinden (işbu belediye daha sonra davalı belediyeye devredilmiştir) ihale ile iş alan taşeron şirketler bünyesindeki çalışmalarının karşılığı olarak tahsil edemediği kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı oluşturduğu, bu alacaklar için açılan dava sonucu Samsun 1.İş Mahkemesinin 2014/707 Esas 2015/972 Karar sayılı ilam ile işçi alacaklarına hükmedildiği görülmektedir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 07/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda talep edilen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin kesinleşen Samsun 1.İş Mahkemesinin 2014/707 Esas 2015/972 Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alındığından yeniden hesaplanması yapılmamış ve mahkeme ilamına göre değerlendirme yapılarak toplam 55.586,84 TL’nin talep edilebileceği bildirilmiştir.

6111 Sayılı Yasanın 166/6. maddesinde ”…Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü mevcut olup, kıdem tazminatına ilişkin ibarenin işçi yönünden hüküm ifade etmesi gerektiği, yukarıda alıntılanan yönetmelik hükmü de nazara alındığında davacı ve davalı Kurumun kıdem tazminatından işçiye karşı birlikte sorumlu olması gerektiği, davalı Belediyenin yönetmeliğin 8/4 maddesinde belirtilen Kurumlar arasında yer almaması sebebiyle de davacı Bakanlığın dava dışı işçinin davalı Belediyede çalıştığı süreye ilişkin hak kazandığı işçilik alacağı kalemlerini davalıdan talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Dava dışı işçinin 04/05/1995-30/06/2001 döneminde davalı Belediyeden iş alan taşeron şirketler bünyesinde çalıştığı dosya kapsamı ve kesinleşen mahkeme ilamı ile sabittir. 4857 sayılı İş Kanunun 2/6 maddesinde asıl işveren alt işveren ilişkisi tanımlanmış, bu ilişkinin tesis edilebilmesi için gereken şartlar izah edilmiştir. Maddedeki düzenlemeye göre bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilere karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumludur. Keza alt işveren ilişkisinin kurulabilmesi için gerekli şartlar 27/09/2008 tarih 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 4. maddesinde de aynı şekilde hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda açıklanan yasal mevzuat karşısında davalı Belediyeden ihale ile iş üstlenen alt işverenlerdeki çalışılan sürelere ilişkin kıdem tazminatı alacaklarında bu ilişkide asıl işveren konumunda olan davalı Belediyenin de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu tespit edilmekle dava dışı işçiye Belediyenin sorumlu olduğu dönem olan 04/05/1995-30/06/2001 tarihleri arasında ödenen kıdem tazminatından davalı Belediyenin sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmıştır. Nitekim Samsun 1.İş Mahkemesinin 2014/707 Esas 2015/972 Karar sayılı ilamı ile bu husus kesinleşmiştir.
Davacının dava dışı işçinin davalı Belediye’de ve taşeronda çalıştığı döneme ilişkin hak kazandığı işçilik alacağını davalıdan talep edebileceği anlaşılmakta ise de, hesaplama yönteminin ne şekilde yapılması gerektiği de tespit edilmelidir. Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 2018/4089 Esas 2018/9860 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2021/11861-16113 Esas Karar sayılı ilamların da da açıklandığı üzere kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı ancak devreden işveren yada işverenler bakımından kendi dönemleriyle devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir. Ancak işbu davada kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmakla işbu kararda kabul edilen kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı yönünden değerlendirme yapılması gerekmiştir.
Samsun 1.İş Mahkemesinin kesinleşen 2014/707 Esas 2015/972 Karar sayılı ilamı, … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla takibe konulmuş, 21.465,99 TL kıdem tazminatı, 3.143,77 .TL yıllık ücretli izin ile birlikte toplam 47.433,50 TL talep edilmiş, İcra Müdürlüğü’nün …tarihli kapak hesabında toplam borç miktarı 55.549,16 TL tespit edilmiş, hesaplamaların yasal olduğu anlaşılmıştır.
İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında …. tarihinde 46.439,32 TL’nin, 13/06/2019 tarihinde ise 8.609,84 TL’nin ödendiği anlaşılmakla toplamı 55.549,16 TL’nin işbu ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davalı Belediye zamanaşımı definde bulunmuş ise de 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinin 2. fıkrasında devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden 4857 sayılı Yasanın 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. (Yargıtay 22. HD’nin 2018/4089 Esas 2018/9860 Karar sayılı ilamı)
Yıllık ücretli izin alacağı yönünden 4857 Sayılı Yasanın 6.maddesine göre devredenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren 2 yıl ile sınırlı olup, somut olayda bu süre 14/01/2014 emeklilik tarihinden itibaren başlamakta ise de, 24/07/2014 tarihli açılan iş davasıyla kesilmiş olup, her bir usuli işlemden sonra zamanaşımı süresi yeniden başlamaktadır. Buna göre en son 24/04/2019 onama tarihiyle ödeme tarihleri nazara alındığında zamanaşımının dolmadığı anlaşılmış bu talebin reddi gerekmiştir.
Davacı İdare zararın oluştuğu tarihinden itibaren faiz talep etmiş olup Samsun 1.İş Mahkemesinin 2014/707 Esas 2015/972 Karar sayılı işçilik alacaklarına ilişkin dosyasında davacı ve davalının davalı sıfatıyla yer aldığı, dolayısıyla işçilik alacaklarından davalı Belediye’nin haberdar olduğu anlaşılmakla ödeme tarihlerinden itibaren yasal faize hükmetmek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ” şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, işçinin hak ve alacaklarının ödenmesinden belediyenin sorumlu olduğunu, davanın tam kabulünün gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, dava dışı işçinin 6111 sayılı kanun gereği tüm hak ve alacaklarıyla birlikte davacı kuruma devredildiğini, dolayısıyla müvekkili kurum bünyesinde çalışılan döneme ilişkin alacaklardan da devir sebebiyle davacı kurumun tek başına sorumlu olduğunu, müvekkili kurumun işçiyi devrinin üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçtiğini ve 2 yıllık sorumluluk süresinin sona erdiğini, hesaplamaların hatalı yapıldığını, müvekkilinin davadan önce temerrüde düşürülmediğini ve eldeki dava ile ödemeden haberdar olduğunu, bu sebeple faiz başlangıç tarihinin yanlış olduğunu, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin isabetli olmadığını belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava; dava dışı işçiye ödenen işçilik alacağının davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkemelerce verilen kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ancak; yerel mahkeme tarafından hükmün verildiği tarih itibarı ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nun Ek 1. Maddesinin 1. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme kararının verildiği 2022 yılı için HMK’nun 341/2.maddesindeki kesinlik sınırı 8.000,00-TL olmuştur.
Somut olayda; davacı tarafça istinafa konu edilen miktarın (davanın reddedilen kısmı olan 37,68-TL) hükmün verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kalması sebebiyle yerel mahkemece verilen karar, hüküm tarihindeki miktar itibarı ile kesin niteliktedir.
Bu durumda, hüküm tarihi itibarı ile kesin olduğu yasada açıkça belirtilen bu karara karşı davacı istinaf kanun yolu başvurusunda bulunamaz.
Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK’nun 346. maddesi gereğince, hüküm tarihine göre istinafa konu edilen miktar itibarı ile kesin olan karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunan davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede ise; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 3533 Sayılı Kanun’un 6/2-a ve HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinin REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 3533 Sayılı Kanun’un 6/2-a ve 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı harçtan muaf olup harç alınmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusu sebebiyle davalıdan alınması gereken 3.794,56-TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 948,64-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.845,92-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf başvurusu nedeni ile taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-6100 sayılı HMK’nun 359/4. maddesi gereğince işbu kararın yerel mahkeme tarafından taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 3533 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/05/2022

Başkan…. Üye …. Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır