Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1640 E. 2023/116 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1640
KARAR NO : 2023/116

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2022
NUMARASI : 2021/761 ESAS – 2022/456 KARAR

İSTİNAF KANUN YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : …
VEKİLİ : Av….
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit, İstirdat
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/01/2023

Davacı tarafça davalı taraf aleyhine açılan dava sonucu verilen yukarıda tarih ve numarası yazılı kararına karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacı aleyhine Samsun İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyası takip tarihi itibari ile 1.927,00-USD alacak talepli ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin Tebligat Kanunu 21. maddeye göre muhtara bırakıldığından davacının ücretine haciz gelmesi üzerine davacı tarafından öğrenildiğini, davacı adına ilamsız icra takibi başlatılmış ise de davacının böyle bir borcu olmadığını, borcun sebebi ile olarak “15/09/2020 tarihli …. Sitesi …. Blok …. numaralı dairenin yakıt alacağı” ibaresi konulduğunu, davacının alacak iddia eden şirket ile hiçbir alışverişinin olmadığını, borcu kabul etmemekle alacaklı olduğu iddia eden şirket kömür üzerine çalışan bir şirket olup, siteden yakıt alacağını sitede ikamet eden veya mülk sahibi şahıstan doğrudan talep etmesinin hayatın olağan akışına ve usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin davacı aleyhine kötüniyetli olarak icra takibi açtığını beyanla Samsun İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyası sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, dosyaya ödenen 1.500-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle istirdatına %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının …. Sitesi’nde bulunan … İli, ….İlçesi …. Mah. …. Ada, …. Parsel, …. Blok …. Kat, …. numaralı dairenin kat maliki olduğunu, taşınmazın bulunduğu sitede kalorifer ısınma sisteminin kömür ile çalışan sistem olup, davalı şirketin davalı ve diğer site maliklerine toptan kömür verdiğini, bir kısım maliklerin yakıt bedelini öderken davacı da dahil bir kısım maliklerin ödeme yapmadıklarını, Samsun 4. Noterliği’nin …. tarih …. yevmiye nolu ihtar edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine davacıya ve başkaca malikler hakkında icra takibi başlatıldığını beyanla hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “Mahkememizce önce dava şartları yönünden inceleme yapılmıştır.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.

Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.

Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Tüm dosya kapsamından; davacının davalı ile aralarında herhangi bir alışveriş ilişkisi olmaması sebebi ile aleyhine başlatılan Samsun İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı takip dosyasından kaynaklı borçlu olmadığının tespiti ve icra dosyasına yatırılan 1.500-TL’nin istirdatı için eldeki dava açtığı, davalının takibin … İli …. İlçesi …. Mahallesi, …. ada ….parsel …. Blok …. numaralı dairenin yakıt alacağına ilişkin olarak dava dışı site yönetiminin verdiği yetkiye binaen takibin başlatıldığını belirttiği, dava dışı site yönetiminin 25/06/2020 tarihli kararı ile davalı şirkete ortak gider alacağını ödemeyen kat maliklerine yönelik hukuki süreç başlatılması için yetki verildiği anlaşılmıştır.
Samsun İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı takip dosyasının incelenmesinden; davalının davacı aleyhine 15/09/2020 tarihinde 1.927,00 USD ana para alacağı üzerinden alacak sebebi …. sitesi …. Blok …. nolu dairenin yakıt alacağı gösterilmek sureti ile takip başlatıldığı, davacı tarafından itiraz vuku bulmaması sebebi ile takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1. maddesindeki, “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” hükmü uyarınca Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan ortak gider alacağı nedeni ile başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemli davada görevli mahkeme sulh hukuk mahkemeleridir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava dışı site yönetiminin ortak aidat borcu alacağından kaynaklandığı, ortak aidat alacağını talep etme ehliyetinin dava dışı site yönetiminde olduğu ve 25/06/2020 tarihli yönetim kurulu kararı ile site yönetiminin davalıdan olan alacağını HMK’nun 183. Maddesi anlamında temlik ettiği anlaşıldığından, uyuşmazlıkta genel hükümlerin değil kat mülkiyetine ilişkin hükümlerin uygulanması ve uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemeleri’nde görülmesi gerektiğinden, uyuşmazlığın çözüm yerinin 6100 sayılı HMK’nun 2. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.” şeklinde gerekçeler ile Mahkememizin eldeki davaya bakmakta görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114(1)-c), 115/(2), 138(1) maddeleri gereğince davacının dava dilekçesinin dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, Davaya bakmakta görevli mahkemenin Samsun Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna, dair karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla, davalı şirket ile yönetim kurulu arasına geçerli bir temlik olmadığını, şöyle ki HMK 183.maddesi gereğince alacağın temlikinin geçerli olabilmesi için mevcut bir alacağın varlığı ve alacağı temlik eden ve alanın açıkça kimliğinin ve alacak miktarının belli olduğu yazılı bir sözleşme olması gerektiğini, davalı tarafından her ne kadar dava dışı yönetim kurulu tarafından kendilerine borçlu maliklerin listesi gönderildiği ve buna göre işlem yapıldığı belirtilmiş ise de; dava dışı site yönetimi tarafından alınan geçerli bir Genel Kurul kararı olmayıp, müvekkili …’in dava dışı site yönetimine bir borcu bulunmadığını, hal böyle iken dava dışı site yönetiminin kendi sahibi olmadığı bir hakkı temlik etmesinin mümkün olmayıp, sözkonusu temlik konusu bulunmaması nedeni ile geçerli olmadığını, yapılan temlik sözleşmesinde alacağı devreden ve devralanın açıkça kimler olduğu ve devredilen alacağın miktarının açıkça yazması temlik sözleşmesinin geçerlilik şartı olduğunu, karar mesnet yapılan 25/06/2020 tarihli Yönetim Kurulu kararında alacağı devralan ve devredenin kimler olduğu belli olmadığı gibi, devredilen alacağın miktarlarının da belli olmadığını, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı tarafça istinaf başvuru dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, davacının kat maliki bulunduğu siteye satıldığı belirtilen kömür bedeli alacağının tahsili için kat maliki aleyhinde yapılan icra takiplerine vaki menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.
Dava, 6502 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Görev hususu davanın açıldığı tarih itibarı ile yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre belirlenir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesi gereğince, “her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar” bu kanun kapsamındadır. Kanunun 73/1. maddesi gereğince, bu kanun kapsamından doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.
6502 sayılı Kanunun 3/1-(h) maddesinde mal, alışverişe konu olan, taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları,1-(k) maddesinde tüketici, “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden” gerçek veya tüzel kişiyi; 3/1-(i) maddesinde satıcı, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan veya mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, “mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına hareket eden kişilerle tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak ve aynı Yasa’nın 3/1-(l) maddesinde tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” şeklinde tarif edilmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile resen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda, davalı şirketin davacının kat maliki olduğu siteye verdiği kömür alacağının bir kısmının davacıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin uyuşmazlık yönünden kat maliki olan davacının tüketici konumunda bulunduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketici ilişkisine yönelik olup, 6502 sayılı Yasa’nın 73. Maddesi gereğince davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu, buna karşın yerel mahkemece, Tüketici Mahkemesi yerine hatalı hukuki değerlendirme sonucu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli mahkeme olduğundan bahisle Sulh Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, yukarıdaki belirtildiği üzere, eldeki uyuşmazlığa yönelik dava yönünden görevli mahkemenin Samsun Tüketici Mahkemesi olması sebebiyle, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından Samsun Tüketici Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, hatalı hukuki değerlendirme sonucu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli mahkeme olduğundan bahisle Samsun Sulh Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun göreve ilişkin kamu düzenine yönelik yukarıda belirtilen sebeplerle ve gerekçe ile kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince esası incelenmeksizin yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun göreve ilişkin kamu düzenine yönelik yukarıda belirtilen sebeplerle ve gerekçe ile KABULÜ İLE,
6100 sayılı HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince esası incelenmeksizin istinaf incelemesine konu YEREL MAHKEME KARARININ KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Peşin alınan istinaf harçlarının talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-6100 sayılı HMK’nun 359/4. maddesi gereğince işbu kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/01/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır