Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1390 E. 2022/1587 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1390
KARAR NO : 2022/1587

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE :….
ÜYE : ….
KATİP : ….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2022
NUMARASI : 2022/122 ESAS – 2022/448 KARAR
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVACI : …. .
VEKİLİ : ….
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVALI : ….
VEKİLİ : ….
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 24/11/2022

Taraflar arasındaki davada mahkemece verilen hüküm aleyhine istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.05.2021 tarihinde davalı şirketin sahibi olduğu TV kanalında “…. ile ana haber” bülteninde canlı yayında “Türk malı cöpe, çin malı rafa!” başlığı ile müvekkili şirketin ünvanının açıkça gösterildiği, gerçeğe aykırı, şeref ve haysiyeti ihlal edici ve kişilik haklarına saldırı mahiyetinde haber sunulduğunu ve yapılan haberin etkisinin müvekkili şirketin itibarını zedeleyecek boyuta ulaştığını, söz konusu haberin aynı zamanda ….’in youtube hesabında da yayınlandığını, mahkeme kararına rağmen düzeltme ve cevap metinlerinin yayınlanmadığı gibi internet ortamındaki içeriğe erişiminde engellenemediğini, müvekkilinin manevi olarak zarara uğradığını ileri sürerek, 500.000,00-TL manevi tazminatın haksız eylem tarihi olan 07.05.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin savunması alınmadan verilen cevap ve düzeltme metninin yayınlanmasına ilişkin kararın yayının hukuki olmadığı anlamına gelmeyeceğini, davaya konu haberin yapıldığı an itibariyle gerçek ve hukuka uygun olduğunu, kamu yararının bulunduğunu, basın özgürlüğü kapsamında haber yapıldığını, manevi tazminatı gerektirecek hukuka aykırı bir unsur bulunmadığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, ”Davacı, ….TV kanalında 07.05.2021 tarihli ana haber bültenine konu olan “Türk malı çöpe, Çin malı rafa” başlıklı haber içeriğinde gerçeklikle ilgisi bulunmayan davacının isim ve adresinin olduğu bir görsel paylaşılarak kişilik haklarının saldırıya uğradığını iddia edip manevi tazminat talep etmiş, davalı ise haberin görünürdeki gerçekliğe uygun ve güncel olduğunu, özle biçim arasındaki dengeyi bozmadığını, haberin verilmesinde kamu yararı bulunduğunu savunma yolu ile ileri sürüp davanın reddini dilemiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasamızın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda; …. Haber kanalında yayınlanan ana haber bültenine konu haber, sunucunun haberi sunarkenki beyanına ve cevap dilekçesindeki iddiaya göre kanalın whatsapp ihbar hattına gönderilen bir fotoğraf esas alınarak hazırlanmış olup, haber görseli streç filmle paketlenmiş bir paket salatalık esas alınarak oluşturulmuştur. Ambalaj üzerinde bir etiket bulunduğu ve etiketin sağ üst kısmındaki davacının büyük puntolarla yazılı adının buzlanarak kapatıldığı, ancak etiketin alt kısmındaki davacının daha küçük puntolarla yazılı adı ve adresinin açıkta bırakıldığı, etiket üzerindeki “Üretim Yeri: CHINA” yazılı kısmın kırmızı halka içine alınmış olduğu ve sunucunun haberi aktarırken izleyicilerden dikkatlerini bu kısma vermelerini istediği görülmektedir.
Haber içeriğine ve amacına, sunucunun haberi aktarırken kullandığı dile ve mimiklerine, buradan hareketle hassasiyetle üzerinde durduğu konuya bakıldığında; haber ile, ülke olarak son bir kaç yıl içinde daha çok ihtiyaç duyduğumuz, aynı zamanda çiftçimizin kalkınması ve vatandaşımızın daha müreffeh bir yaşama kavuşması için zorunlu olan “yerli üretime” dikkat çekilmek istendiği anlaşılmaktadır. O kadar ki, mahkememizde, haberin, davacının itibarının dolaylı da olsa zedelenmesi düşüncesiyle yapılıp yapılmadığı yönünde bir tereddüt dahi oluşmamıştır.
Haberin görünürdeki gerçekliğe uygun ve güncel olduğu, özle biçim arasındaki dengenin korunduğu, haberin verilmesinde kamu yararının bulunduğu ve toplumsal ilginin de var olduğu açıkça ortadadır. Yayıncının, etiket üzerindeki kod numarasının salatalık ürününe ait olup olmadığını, ürünün gerçekte ithal edilip edilmediğini ayrıca araştırmak gibi bir yükümlülüğü yoktur. Haberin introsunda ve gösteriminde ürünün kim tarafından ithal edildiği ile hiç ilgilenilmediği, salatalık ürününün nasıl olur da ithal edilebildiği konusu üzerinde durulduğu görülmektedir.
Bununla birlikte; ambalaj üzerindeki etiketin alt kısmında bulunan davacının adı ve adresinin de sağ üst kısımdaki adın buzlanması gibi kapatılması yerinde olacak iken, bu yönde ihmalkar davranıldığı ve bu durumun davacının hiç yokken üçüncü kişilerin haksız saldırısına maruz kalmasına sebep olduğu anlaşılmaktadır.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; davacının, davalının ihmalkar davranışı ile husule gelen manevi zararının giderilmesi ve az bir miktar da olsa lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği değerlendirilmiş, davalının kusur derecesi de gözetilerek hakkaniyete uygun düşecek şekilde 15.000-TL manevi tazminata hükmedilmiştir. ” şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne; 15.000,00-TL’nin 07.05.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, mahkeme gerekçesinin aksine davaya konu haberin görünürdeki gerçekliğe uygun olmadığını, davalının ağır kusurlu olup mahkemece hükmedilen manevi tazminatın çok az olduğunu ileri sürerek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, haberin yapıldığı an itibariyle gerçek ve hukuka uygun olduğunu, haberin verilişinde kamu yararı olduğunu, haberde manevi tazminat talebini gerektirecek hukuka aykırı bir unsur bulunmadığını, davanın reddinin gerektiğini ileri sürerek, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu sebebiyle davalıdan alınması gereken 1.024,65-TL harçtan peşin alınan 256,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 768,45-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından Avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6100 sayılı HMK’nun 359/4 maddesi uyarınca işbu kararın dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalı yönünden kesin, davacı yönünden HMK’nun 361, 362/1-a maddeleri gereğince işbu dairemiz istinaf kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde, dairemize veya dairemize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/11/2022

Başkan Üye Üye Katip
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır