Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/611 E. 2023/860 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/611
KARAR NO : 2023/860

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : ….
ÜYE : …
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2023
NUMARASI : 2022/867 Esas, 2023/31 Karar
DAVACI : ….
VEKİLİ : ….
DAVALI : ….
VEKİLLERİ : ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacının, kuyumculuk işi ile iştigal ettiğini ve davalı bankanın pos cihazı müşterisi olduğunu, 28.09.2018 tarihinde gerçekleşen bir altın alış-verişinde davalı bankanın pos cihazının kullanıldığını ve müşteriye 100.000-TL’lik altın satıldığını, hesap kesiminde 3.000-TL’lik komisyon ücreti hariç 97.000-TL’nin hesabına aktarılmasını beklerken davalı bankanın bu yönde işlem yapmadığını ve 97.000-TL’yi davacıya ödemediğini, bu konuda Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin …. E. sayılı dosyasından açılan davanın kabul ile sonuçlandığını ve davalı bankanın 97.000-TL’yi ödemeye mahkum edildiğini, kararın derecattan geçerek 14.03.2022 tarihinde kesinleştiğini ve Samsun İcra Dairesi’nin …. E.sayılı dosyasından başlatılan takip neticesinde davalıdan faiziyle birlikte toplam 186.760,56-TL tahsil edilebildiğini, oysa davalı banka 97.000-TL’yi hesap kesiminde davacıya ödemiş olsa idi bu paranın o tarihte satın alabileceği altın gramı ile 186.760,56-TL’nin tahsilat tarihi olan 18.04.2022 tarihinde satın alabileceği altın gramı arasında aşırı fark bulunduğunu ve bu farka tekabül eden tutarın davacının temerrüt faiziyle karşılanamayan zararı olduğunu, davacının aşkın zararının 6098 s. TBK’nın 122. maddesi uyarınca davalı banka tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, ancak davalının ihtarnameye rağmen buna yanaşmadığını beyanla, 235.680-TL’nin 18.04.2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacının Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin …. E. sayılı dosyasından alınan ilama dayalı sorumluluğunun, Samsun İcra Dairesi’nin …. E. sayılı dosyasından başlatılan takipte ödeme yapmak suretiyle sona erdiğini, davacının aşkın zarar iddiasının yerinde olmadığını, zira bu yöne ilişkin iddianın altının gram fiyatındaki artış, enflasyon vb. sebeplerle bağlı olarak ispat edilemeyeceğini, davacının hesap kesiminde kendisine ödenmeyip muaraza konusu olan parayı altın alımı için kullanacağı yönündeki iddiasını ispat etmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın kısmen kabul-kısmen reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekili dilekçesinde özetle, mahkemece verilen kısmen ret kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkil şirketin dava dışı Murat Yiğit isimli müşterisine fatura karşılığı iki adet kredi kartı işlemi ve bir miktar nakit karşılığında 486,73 gram altın satışı yaptığını, davalı banka tarafından hesaplarına bloke konulduğunu, blokenin mahkeme kararı ile kaldırıldığını ve davalı banka hakkında icra takibine geçildiğini, ancak davalı bankaca altın hesabına göre eksik ödeme yapıldığından bahisle, mahkemece verilen kararın kaldırılarak davalarının tümden kabulüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İstinaf başvurusunda bulunan davalı vekili dilekçesinde özetle, mahkemece verilen kararın usul ve esasa aykırı olduğunu, dava konusu olayda munzam zarar şartlarının oluşmadığını ve bunun da davacı tarafından ispat edilemediğini, mahkemece davacı lehine hükmedilen avans temerrüt faizi ile davacının zararını tahsil ettiğinden aşkın zararının bulunmadığını, mahkemece eksik yargılama ile hukuki olmayan teknik konularda bilirkişi incelemesi yapılmadan hatalı karar verildiğinden bahisle, mahkemece verilen kararın kaldırılarak davacının davasının reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, aşkın zarar iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalı bankanın pos cihazını kullandığını, 3. kişinin yaptığı 110.000 TL tutarındaki alışverişten dolayı 97.000 TL’yi davalının hesabına aktarması gerekirken muvazaalı satış yapıldığı iddiası ile hesabına aktarmadığını, bundan dolayı davalı aleyhine açtığı davanın kesinleştiğini ve banka tarafından tarafına ferileriyle birlikte 186.740,56 TL ödeme yapıldığını, davalı bankanın 97.000 TL’yi hesap kesim tarihinde ödemiş olması halinde o tarihte satın alacağı altın ile 186.760,56 TL’nin tahsilat tarihi olan 18/04/2022 tarihinde satın alabileceği altın gramı arasındaki aşırı fark bulunduğunu ileri sürerek, 6098 sayılı TBK’nın 122. Maddesine dayalı olarak aşkın zarar talebinde bulunmuştur.
Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı ve davalı tarafından istinaf edilmiştir.
6098 s. TBK’nın 122. maddesine göre; “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.”
Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm, kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etme olanağı yasal olarak mevcut değildir. İkinci bölüm, temerrüt faizini aşan (munzam) zarara ilişkin olup; temerrüt faizini aşan bir zararı olduğunu iddia eden, bu iddiasını somut delillerle ispat etmek zorundadır.
Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Zira davacı, para alacağını zamanında alması halinde bu parayı ne şekilde kullanacağını ve uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu da ispat etmek zorundadır. Soyut enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması munzam zararın gerçekleştiği ve ispatlandığı anlamına gelmez. Davacı tarafından ispatlanması gereken husus, enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Örneğin; alacağını zamanında tahsil edememekten ötürü, başkasına olan borcunu ödemek için daha yüksek oranda faizle borç aldığını veya alacaklı olduğu parayı zamanında alsa idi, yabancı para ile ödemek durumunda olduğu borcunu, geçen süre içinde geçekleşen kur farkı sebebiyle daha yüksek miktardan ödemek zorunda kalmayacağı gibi olguları kanıtlamak durumundadır. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle paranın döviz karşısında hızlı değer kaybı, yüksek enflasyon gibi genel, afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen umumi ekonomik konjonktürel olgular TBK’nın 122. maddesinde sözü edilen munzam zararın varlığını göstermez. İstikrar bulmuş Yargıtay uygulamasına göre, davacı faizi aşan (munzam) zararını yukarıda açıklanan şekilde ispat etmeden bu yöndeki talebin kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, davacı munzam zararına ilişkin iddiasının ispat etmekle yükümlü olup, davacının munzam zararına ilişkin sunduğu delilleri incelenip değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bu konuda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak davacının davalıdan tahsil ettiği ana para ve faiz toplamının, davacının sattığı malı yeniden alması için ödemesi gereken bedelle kıyaslayıp arada davacı aleyhine fark ortaya çıktığında davacının munzam zararına hükmedilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK 353/(1)-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Taraf vekillerinin İstinaf Başvurusunun KABULÜ İLE,
Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….Esas, 2023/31 Karar ve 09/01/2023 tarihli kararın KALDIRILMASINA,
Dosyanın yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine iadesine,
2.İstinafa başvuran davacı tarafça yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde başvurana iadesine,
İstinafa başvuran davalı tarafça yatırılan 3.495,29 TL istinaf karar harcının talep halinde başvurana iadesine,
Davalı tarafından Samsun İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı dosyasına sunulan 24/02/2023 tarih, …. numaralı, 315.526,71 TL bedelli teminat mektubunun,
Dairemiz kararı kesin olduğu takdirde talep halinde; Dairemiz kararı kesin olmadığı takdirde ise kararın kesinleştiği takdirde ve talep halinde başvurana iadesine.
Dair, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12/05/2023

….
Başkan
….
¸e-imza
….
Üye
….
¸e-imza

Üye
….
¸e-imza
….
Katip
….
¸e-imza

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 12/05/2023

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!