Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/676 E. 2023/621 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/676
KARAR NO : 2023/621

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2018
NUMARASI : 2016/723 Esas-2018/428 Karar

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : ….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı borçlu …. A.Ş’nin ortağı olduğunu, müvekkilinin hissedarı olduğu davalı şirkete nakit olarak borç verdiğini, borç miktarının 31/12/2011 tarihi itibariyle 505.871,90TL olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine Kadıköy 14. Noterliği vasıtasıyla ….tarih ve ….yevmiye numaralı ihtarname çekildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine Samsun 9 İcra Müdürlüğünün ….sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın 05/1/2015 havale tarihli dilekçe ile borcun 294.371,90-TL’lik kısmını kabul ettiğini, ancak kalan kısma ve faiz oranına itiraz ederek takibin bu kısmını durdurduğunu, müvekkilinin alacağının şirket kayıtlarından tespit edilebileceğini, alacağın likit olması nedeniyle %40 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini mahkememizden talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;davacı asilin, müvekkili şirketin hissedarlarından ve yönetim kurulu üyelerinden olup, müvekkili şirketin bir aile şirketi olduğunu, davacının 2012 yılında yapılan genel kurul ile yöneticilikten alınması sebebi ile davacının müvekkili şirkete karşı ve kendisini görevden uzaklaştıran kurul üyelerine karşı bir husumet içerisinde olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında ticari nitelikte bir ödünç alma ilişkisi bulunmadığını, ortakların hissedarı oldukları şirket iflas etmesin, çalışıp ticari borçlarını ödesin diye bu borcu şirkete verdiklerini, bu güne kadar hiçbir ortağa verdiği borcun sebebi ile faizin ödenmediğini, davacının ihtarnamelerinde talep ettikleri kadar olmadığını belirterek, davacıların haksız ve kötü niyetli davasının reddini, müddeabihin %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından kısmen kabul, kısmen ret kararı verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, dava konusu alacağın dayanağı ve delilinin 31/12/2011 tarihli mizan olduğunu, bu mizan hakkında bir ihtilaf bulunmadığını, şirket defter ve kayıtları üzerlerinde daha sonradan oynandığını, şirket kayıtlarının davacının aleyhine olacak şekilde tahrif edildiğini, bu nedenle mahkeme kararının yerinde olmadığı, kaldırılmasının talep edildiği,
İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından ise, davacının haklı olmadığını bildiği halde bu davayı açtığını, kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin yerinde olmadığı gibi, kendi lehlerine verilen vekalet ücretinin de reddedilen kısım üzerinden verilmesi gerekirken kabul edilen alacakla sınırlanarak karar verilmesinin yerinde olmadığı, kararın kaldırılması talep edildiği anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, davalı şirkete borç verilen paranın iadesi için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.
Davaya konu Samsun 9. İcra Müdürlüğününün ….Esas sayılı dosyasında davacının davalı şirket hakkında 505.871,90 TL asıl alacak, 164.373,72 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 670.245,62 TL üzerinden genel haciz takibi yaptığı, davalının süresinde şirket kayıtlarında davacının alacak miktarının 294.371,90 TL olduğu, bu miktarın doğru olması nedeni ile yasal süresi içerisinde icra veznesine fer’ileri ile birlikte (tahsil harcı ve vekalet ücreti, ayrıca hesaplanarak) ödediği, aşan kısım açısından ise itiraz ettiklerini, şirket ortaklarına bugüne kadar faiz ödenmediğini, faizin yanlış hesaplandığı bildirilmek sureti ile itiraz ettiği ve takibin durduğu (dolayısıyla takip miktarı ve davalı tarafından kabul edilen ve icra veznesine ödeme emri tebliği üzerine yasal süresi içerisinde ödenen 294.371,90 TL tutar düşüldüğünde davalı tarafın aşan miktarı olan 375.873,72 TL tutara itiraz ettiği) anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, davasını ödenmeyen ve itiraza uğrayan bakiye 375.873,72 TL üzerinden açmıştır.
Takibin dayanağını Kadıköy 14. Noterliği ….tarihli ve ….yevmiye numaralı ihtarına konu edilen alacak olduğu, ihtarnamenin 25.01.2013 tarihinde tebliği olunduğu, ihtarnamede belirtilen süre gözetildiğinde, davalının 04.02.2013 tarihinde temerrüte düştüğü dosya kapsamında sabittir.
Yapılan yargılama sonunda, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas ….Karar sayılı hükmü ile özetle, davalının ticari defter ve belgelerine göre alacak miktarının bulunduğu, işlemiş faiz hesabının mahkemece yapılarak, davacının alacak miktarının 12.465,55 TL olarak belirlenmesi karşısında dava bu miktar üzerinden kabul edilmiş olup, iş bu kararın her iki taraf üzerinden istinaf edilmesi üzerine, dairemizin …Esas ….Karar sayılı hükmü ile, davacının istinaf isteminin reddine, davalının ise vekalet ücreti yönünden kabulüne karar verilmiş ancak, hüküm yeniden kurulmak yerine düzeltilmesine karar verildiğinden iş bu karar Yargıtay 11. HD’nin ….Esas …..Karar sayılı hükmü ile özetle, yeniden hüküm kurulması gerektiğinden bahisle bozulmuş, dairemizce iş bu bozma ilamına duruşma açılmak sureti ile uyulmasına karar verildikten sonra, dairemizin …..Esas …..Karar sayılı hükmü ile, bozma ilamı doğrultusundan yeniden hüküm kurulmuştur.
Dairemizin bu kararının davacı vekilinin temyizi üzerine bu kez Yargıtay 11. HD’nin …..Esas …..Karar sayılı hükmü ile, “Dava, davalı şirket ortağı davacının şirkete borç olarak verdiği paranın iadesi istemiyle başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, icra takibini 31.12.2011 tarihli mizana dayandırmıştır. Söz konusu mizana göre, ortaklara toplam borç miktarı 1.661.405,00TL olup davacının alacağı 505.871,90TL görünmekte ve 2011 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesindeki Mizan ile uyumlu olmakla beraber, bu kayıt şirketin defter kayıtları ile örtüşmemektedir. Davalı şirketin defterlerinde ise, davacının alacağı 303.871,90TL görülmektedir. Her nekadar davacı taraf, şirket defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı ve tahrif edilmiş olabileceğini iddia etmiş ise de, buna ilişkin delil sunmadığı gibi kendisinin yönetici olduğu döneme ait defterler hakkında söz konusu iddialara dayanması da mümkün değildir.
Ancak, davacının sunduğu imzanın örneğinin altında çok sayıda imza bulunmakla birlikte imzaların kime ait olduğu hususunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu konuda tarafların beyanları da alınarak imzaların ortaklara mı yoksa yöneticilere mi ait olduğunun, imzaların şirketi bağlayıp bağlamayacağının tespiti gerekir. Ayrıca, söz konusu mizanın genel kurula sunulup sunulmadığı, açıkça onaylanıp onaylanmadığının da tespiti için 2012-2013 yılı genel kurul tutanaklarının incelenmesi, genel kurullara sunulan bilanço ve mizanlar ile ticari defter ve kayıtları birlikte incelenerek davacının alacaklı olduğu miktarın tespit edilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme ile neticeye varıldığı anlaşılmıştır.” gerekçesi ile bozularak Dairemize gönderilmiş bulunmaktadır.
Dairemizce yeniden yapılan yargılama sırasında usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuş, Yargıtay bozma ilamında bahsi geçilen mizansen taraflara tebliğ edilmiş, mizansene karşı davacı vekili tarafından beyanda bulunulmuş, bilirkişisi incelemesi yapılmış ve tüm taraf delilleri toplanmıştır.
Dairemizce Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, dosya kapsamındaki mizansen üzerinde durulmuştur. Bu açıdan yapılan incelemede;
Öncelikle mizansenin hukuksal niteliği üzerinde durulmuş olup, ne şekilde düzenlenirse düzenlensin, mizansenlerin şirket genel kurulunda tartışılarak, onaylanan belgelerden bulunmadığı, mizansenin bu açıdan şirketi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, mizan kavramının şirketin finansal durum tablosuna ilişkin ön taslak olarak nitelendirilebileceği anlaşılmış olup, bu hususun aynı zamanda denetlenen ve benimsenen 13.02.2023 havale tarihli bilirkişi kurulu raporu ile de tespit edildiği anlaşılmakla, alacak miktarının tespiti açısından mizansene dayanılamayacağı sonuç ve kanısına varılmıştır.
Ayrıca, celp edilen genel kurul tutanakları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesi, ilgili mizansenin genel kurulda tartışılıp, oylanmaması nedeni ile de şirketi bağlayıcı olmadığının açık olarak anlaşılmış bulunmaktadır.
Bu tespitten sonra dolayısıyla, ilk derece mahkemesinin önceki kararındaki gerekçe ve dairemizin yukarıdaki tespitleri, tüm dosya kapsamı bir bütün olarak düşünüldüğünde ve özellikle dairemizce yaptırılan ve denetlenen hükme yeterli ve nitelikte bilirkişi kurulunun raporu doğrultusunda, davacının borç olarak verdiği ve ticari defterlerde kayıtlı tahsili gereken alacak miktarının 2011 yılına devir şeklinde 393.871,90 TL olduğu, 2011 yılında davacıya 90.000,00 TL ve 2012 yılında davacıya 9.500,00 TL yapılan ödemenin düşülmesi nedeni ile bakiye 294.371,90 TL olduğu açıkça anlaşılmıştır. Bu açıdan bilirkişi kurulu raporu ile, ilk derece mahkemesince alınan önceki raporun aynı tespitleri içermesi karşısında birbirini destekler nitelikte olduğunu ve dolayısıyla bir çelişkinin bulunmadığını vurgulamak gerekir.
Davacının davalıya borç olarak verdiği ve geri alınması gereken miktar bu şekilde bulunduktan sonra, takip tarihi itibari ile davacının alacak miktarının tespiti gerekmektedir. Bu açıdan yapılan incelemede, davalının yukarıda verilen ihtarname ile bu miktar üzerinden 04.02.2013 tarihinde temerrüte düştüğü, buna göre takip tarihi itibari ile asıl alacak miktarının 294.371,90 TL, işlemiş faiz miktarının 92.351,01 TL olmak üzere toplam 386.782,91 TL olduğu bilirkişi kurulu tarafından denetlenen ve benimsenen raporla hesaplanmış bulunmaktadır. Bu açıdan önceki ilk derece mahkemesi kararı ile bu tespit arasında işlemiş faiz açısından uyumsuzluğun ise, yerel mahkemece hesaplama yapılırken takip tarihinin doğru yazılmadığı gibi, davalı şirket tarafından yapılan yasal ödeme süresi içerisindeki 294.371,90 TL ödemenin takip tarihinden sonra olmasına rağmen, takip tarihinden önce ödenmiş gibi nazara alınmasından kaynaklı olduğu anlaşılmış bulunduğundan, dairemizce bilirkişi kurulu raporu nazara alınmış, böylelikle önceki ilk derece mahkemesi kararındaki hesaplamadan kaynaklı eksiklik giderilmiş bulunmaktadır.
Sonuç olarak, davacının takip tarihi itibari ile alacak miktarının 294.371,90 TL asıl alacak, 92.351,01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 386.722,91 TL olduğu, ödeme emrinin tebliği üzerine davalının süresinde 294.371,90 TL ödemesi nedeni ile kalan alacak miktarının 92.351,01 TL olduğu, kalan bu miktarın TBK’nun 100 vd. Maddeleri uyarınca, davacının ödemeleri fer’ilere mahsup etme hakkı bulunduğundan esasen asıl alacak niteliğinde olduğu anlaşılmakla, bu miktara takip tarihindeki faiz oranı gözetilmek üzere faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Davalının, likit ve hesaplanabilir olan bu miktara haksız itiraz ettiği sabit olduğundan, davacı lehine bu miktarın % 20 oranında İcra İnkar tazminatına hükmedilmiş, aşan kısım açısından ise davacı alacaklının kötü niyetli olduğu sabit olmadığından, davalının kötü niyet tazminat talebi yerinde bulunmamıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
Samsun 9.İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı dosyasında takibin 92.351,01 TL üzerinden devamına, davalının bu bedele yönelik itirazının iptaline,
Bu miktara takip tarihinden itibaren %10.5 oranını aşmayacak şekilde değişen oranlarda avans faiz uygulanmasına,
Bu bedele haksız itiraz edilmiş olması nedeniyle %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,
Davalının aşan kısım açısından kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2.Alınması gerekli 6.308,49 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 6.418,99 TL harcın mahsubu ile artan 110,5‬0 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 6.418,99 TL peşin harç ile 29,20 TL başvurma harcı toplamı 6.448,19‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 6.845,40 TL(İstinaf ve Yargıtay giderleri dahil) yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oluşu gözetilerek hesaplanan 1.681,89 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 82,97 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oluşu gözetilerek hesaplanan 82,97 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
4.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 14.776,16 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 42.693,18 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5.Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
6.İşbu kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürünce taraflara tebliğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu, usulden anlatıldı.07/04/2023

…. … … ….
Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 07/04/2023
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!