Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2093 E. 2022/1598 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2093
KARAR NO : 2022/1598

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2022
NUMARASI : 2022/739Esas, 2022/1047 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : ….
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %15 ortağı olduğunu, 18.06.2022 tarihinde yapılan şirket olağan genel kurul toplantısında 2021 hesap dönemine ait şirket yönetim kurulu üyesi ve vekillerine bir takım hususların açıklattırılması için sorular sorulduğunu ancak tam anlamıyla açıklanamadığını, bu hususların açıklığa kavuşturulması adına özel denetim yaptırılması için talepte bulunulduğunu ancak yapılan oylamada diğer ortaklar ve yönetim kurulu üyeleri tarafından oy çokluğu ile red edildiğini, müvekkilinin ortağı olduğu şirket hesaplarının incelenmesi neticesinde uyumsuzluklar mevcut olduğunun görüleceğini, şirketin af kanunundan yararlanarak bir çok kez düzeltmeler yapmış olduğunu, şirket yöneticileri ve müvekkil dışındaki ortakların şirket ile aynı faaliyet alanına ve hatta aynı isimle piyasada faaliyet gösteren 4 farklı şirket açmış olduğunu ve bu şirketler üzerinden şirketin müşterilerine satışların yapılmaya başlandığı bu kapsamda müvekkilinin kar kaybına uğratıldığını, davalı şirket Yönetim Kurulu üyelerinin kendileri ile ilgili konularda mevzuat gereği oy kullanamadığını ancak kanunu dolanarak oylamayı etkilemek için müvekkili dışındaki ortaklar hisselerinden bir kısmını müvekkilinin ortak bulunmadığı ….’ne devir ettiğini ve oylamada bu şekilde üstünlük sağladıklarını beyanla davalı ….. Ürünleri Sanayi Ticaret ve Anonim Şirketi’ne denetçi tayin edilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; özel denetçi talebiyle açılan davanın hukuki mesnetten yoksun ve kötüniyetli olduğunu, pay sahiplerinin özel denetçi atanması talebinin kanun koyucu tarafından TTK’nın 438. maddesinde; “Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir.” (TTK m. 438/1) şeklinde hüküm altına alındığını, pay sahipliği haklarından biri olarak özel denetçi atanması talebi açısından belirli maddi koşulların talepte bulunan pay sahibi tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, somut uyuşmazlık açısından davacı pay sahibinin bilgi alma hakkını kullandığının kabulünün mümkün olmadığını, davacının genel kurul toplantısı başlamadan önce, önceden genel kurul toplantısı ile bağlantısız konular da dahil olmak üzere soru metni yöneltmiş olmasının da bu anlamda TTK’nın 438. maddesinde aranan aktif bilgi alma hakkının kullanıldığını göstermeyeceğini, davacı tarafın kendisine düşen ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, özel denetçi atanmasının talep edilebilmesinin ikinci şartının özel denetimin konusunu belirli olayların oluşturması sebebiyle pay sahibinin içeriği ve sınırları belli olan olaylarla ilgili özel denetim talebinde bulunabileceğini, davacının belirli bir olayın incelenmesi ve aydınlığa kavuşturulmasından ziyade, zarar etmeyen ve kar dağıtan müvekkili şirketi zarar uğratmak ve hakkı kötüye kullanmak amacıyla dava açarak özel denetçi talebinde bulunduğunun sabit olduğunu, özel denetçi atanması talebinin kabul edilmesi, yalnızca pay sahipliği haklarının kullanılması bakımından zorunluluk arz eden durumlarda mümkün olup, somut uyuşmazlıkta bu şartın da gerçekleşmediğini beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunduğu anlaşılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın HMK 114/2, 115/2 gereği usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilin ortak olduğu şirketin hesapları arasında uyumsuzluklar mevcut olduğunu, şirket yöneticileri ve müvekkil dışındaki ortakların şirket ile aynı faaliyet alanına aynı isimle piyasada faaliyet gösteren 4 farklı şirket açtıklarını, bu şirketler üzerinden şirketin müşterilerine satışlar yapması sonucu müvekkilin kar kaybına uğratıldığını, müvekkilin ortak olduğu şirketlerin yönetim kurulu üyeleri tarafından ilgili şirketlere zararına satışlar yapıldığını, satışların müvekkilin ortak olmadığı şirketler üzerinden yapıldığı bu bakımdan da müvekkilin kar payından yoksun bırakıldığını, şirket defterlerinin incelenmesi için ek bilirkişi raporu alınmasının talep edildi ancak mahkemece alınmadığından bahisle mahkemece verilen kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, şirkete özel denetçi atanması talebine ilişkin davadır.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalı şirkete %15 ortak olduğunu, 18.06.2022 tarihinde yapılan şirket olağan genel kurul toplantısında 2021 hesap dönemine ait şirket yönetim kurulu üyesi ve vekillerine bir takım hususların açıklattırılması için sorular sorulduğunu ve bazı hususların açıklığa kavuşturulması adına özel denetim yaptırılması için talepte bulunulduğunu ancak yapılan oylamada diğer ortaklar ve yönetim kurulu üyeleri tarafından oy çokluğu ile reddedildiğini ileri sürerek davalı şirkete özel denetçi atanmasını talep etmiştir.
Davacı tarafından davalı aleyhine şirkete özel denetçi atanması davası açıldığı, yerel mahkemece davanın HMK 114/2, 115/2 gereği usulden reddine karar verildiği, bu kararın davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna taşındığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına göre, TTK’nın 440/2. maddesi gereğince özel denetçi atanması talebi yönünde İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar kesin olduğundan (Yargıtay 11. H.D2019/5350 Esas, 2021/5513 Karar ve 15.09.2021 tarihli ilamı) kararın istinaf yolu açık olan kararlardan olmaması nedeniyle bu karara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurunun usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davacı vekilinin İstinaf Başvurusunun Usulden REDDİNE.
2.İstinaf karar harcı peşin alındığından, başkaca alınmasına yer olmadığına.
3.İş bu kararın, bilgi mahiyetinde İlk Derece Mahkemesi’nce taraflara tebliğine.
Dair, HMK’nın 341/2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21/12/2022


Başkan

¸e-imza

Üye

¸e-imza

Üye

¸e-imza

Katip

¸e-imza

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 21/12/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!