Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2080 E. 2022/1595 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2080
KARAR NO : 2022/1595

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2022
NUMARASI : 2022/1144 Esas-2022/1057 Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVANIN KONUSU : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; alacaklının … borçlunun ise …. olduğu Alaçam İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyası bulunduğunu, kendisinin dava dışı borçlu ….l’e herhangi bir borcu olmadığı gibi ….’ün de kendisinden herhangi bir hak alacağı bulunmadığını, bahsi geçen icra dosyasından da anlaşılacağı üzere davalının herhangi borç, alacak durumu olmadığı halde haksız bir şekilde kendisine haciz ihbarnamesi gönderilmesini istediğini, dava dışı ….’ün hiçbir hak ve alacağı olmadığını belirterek, kendisinin dava dışı ….’e borçlu olmadığının tespitine, %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde davanın görevsizlik nedeniyle reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekilinin dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.

DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, İİK 89/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Öncelikle davacı dava dilekçesi ve istinaf başvuru dilekçesinde adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334-340. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanun’un 336/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında bölge adliye mahkemesine de yapılabilir ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 337/1. maddesi uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir. Davalının adli yardım talebini içeren dilekçesi ve dosya kapsamındaki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunduğu, yerel mahkemece davacının adli yardım talebi ile ilgili bir karar verilmediği, davacının yaşamını önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından davacının istinaf başvuru ve peşin harç giderleri yönünden adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, Alaçam İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyası dava dışı borçlu ….’e herhangi bir borcu olmadığı, kendisine haciz ihbarnamesi gönderildiği ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece, İİK’nın 89. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davalarında Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Alaçam Asliye Hukuk Mahkemesi ‘ne gönderilmesine karar verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir. Bu itibarla, yerel mahkemece İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Görevin belirlenmesi ve niteliği” kenar başlıklı 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü mevcut olup HMK’nın 114. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir.
Mahkemelerin görevine ilişkin yasal düzenlemeler, yetkiye ilişkin düzenlemelerden önce gelir. Bu nedenle, davaya bakan mahkemece öncelikle görevli olunup olunmadığının re’sen incelenmesi, görevli olunduğu kanaati hasıl olursa yetkinin kesin olduğu hallerde re’sen, yetkinin kesin olmadığı hallerde ise usulünce yapılmış bir yetki itirazın bulunması halinde yetkili olunup olunmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu bakımdan, görevsiz olduğu sonucuna varan mahkemece görevle ilgili bir karar verilmeden yargı çevresi dışındaki bir mahkemeye yetkisizlik kararı verilmesi yargılama usulüne ilişkin yasal düzenlemelere aykırılık oluşturur.
Diğer taraftan, HSK’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Ticaret Mahkemeleri kurulması ile mevcut Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine karar verilmiştir. 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan söz konusu kararla Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresi Samsun İli mülki sınırları olarak belirlenmiştir. Kuşkusuz Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Samsun İli mülki sınırlarını kapsaması sadece ticari nitelikteki davalar yönündedir. Dolayısıyla, anılan mahkemece, bakılmakta olunan bir davada görevli olunmadığı sonucuna ulaşılırsa, aynı yargı çevresinde (Samsun Adliyesi Yargı Çevresinde ) görevli olduğu düşünülen mahkemeye görevsizlik kararı verilmesi gerekir. Samsun Adliyesi Yargı Çevresi dışındaki bir mahkemeye (eldeki davada Alaçam Asliye Hukuk Mahkemesine) görevsizlik kararı verilmesi, görevsizliğin yanında yetkisizlik kararı da verildiği hukuki sonucunu doğurur. Oysa, yetkisizlik kararı ancak görevli mahkemece verilebilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda yerel mahkemece Samsun Adliyesi Yargı Çevresi dışındaki bir mahkemeye (eldeki davada Alaçam Asliye Hukuk Mahkemesine) görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulü ile; HMK’nın 355 ve 353/(1)-a-3. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1144 Esas, 2022/1057 Karar sayılı ve 20/10/2022 tarihli kararın KALDIRILMASINA,
Dosyanın yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine iadesine,
2.İstinafa başvuran davacı yönünden adli yardım kabul kararı bulunduğundan, harç alınmasına yer olmadığına,
Dair, HMK’nın 355. ve 353/1-a-3. Maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21/12/2022


Başkan

¸e-imza

Üye

¸e-imza

Üye

¸e-imza

Katip

¸e-imza

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 21/12/2022
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!