Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/20 E. 2022/612 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/20
KARAR NO : 2022/612

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2020
NUMARASI : 2018/53 Esas 2020/534 Karar

DAVACI : …
DAVALILAR : …
DAVANIN KONUSU :Tazminat

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı … Şubesi’nde ve güvenlik görevlisi olarak istihdam edilmek üzere ihaleye çıkıldığını ve davalı şirketlerle hizmet sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre çalıştırılacak işçinin işe iş akdinin tesisi ve feshi ile ilgili bütün sorumluluğunda davalı şirketlere ait olduğunu, dava dışı … isimli güvenlik görevlisinin 15.01.2013-31.05.2016 ile 16.06.2016-12.06.2017 tarihleri arasında davacı kurumda çalıştığını ve davacı kurum tarafından kendisine 06.07.2017 tarihinde 10.002,90 TL kıdem tazminatı ile 76,50 TL damga vergisi olmak üzere toplam 10.079,40 TL ödendiğini beyanla, 10.079,40 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte, işçiyi çalıştırdıkları dönemlere ilişkin sorumlulukları oranında davalılardan tahsilini taleple dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketler vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, ihale konusu işin maliyeti hesaplanırken kıdem tazminatının hesaplamaya dahil edilmediğini, kıdem tazminatının asıl işverenin sorumluluğunda olduğunu ve alt işverenlere müracaat edilemeyeceğini, ödenen vergilerin talep edilmesinin ise hukuki bir dayanağının bulunmadığını beyanla, davanın külliyen reddini talep ettiği anlaşılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Katılma yoluyla davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ………, sermayesi tamamen devlete ait ve iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyetinin sürdüren bir kamu iktisadi kuruluş olduğunu, kurum usulüne uygun bir şekilde ihaleye çıkarak, diğer davalı şirketlerden güvenlik konusunda hizmet alımı yaptığını, özel güvenlik hizmetlerine dair kanun uyarınca, özel güvenlik birimi kurulması ve güvenlik hizmetinin şirketlere gördürülmesi, özel güvenlik komisyonunun kararı üzerine valinin iznine bağlı olduğunu, idarece valilik makamından alınan karara göre özel güvenlik hizmeti satın alınmak suretiyle güvenlik görevlileri çalıştırıldığını, dolayısıyla yerel mahkemece davanın kısmen reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar… istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ihtimalde, haksız yere ve hukuka aykırı olarak açılmış bulunan davanın, ileri sürdüğü zamanaşımı def’i uyarınca esasına girmeksizin, zamanaşımına uğramış olmasından ötürü reddine karar verilebileceği, bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava,rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Her ne kadar davacı taraf yönünden yerel mahkeme kararının kesinlik sınırı içerisinde kaldığı, istinaf kanun yoluna başvuramayacağı belirtilmiş ise de davacının istinaf talebinin katılım yoluyla istinaf başvurusu olarak değerlendirilmiş olup, yapılan incelemede;
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile, Davacı …. Şubesi’nde ve güvenlik görevlisi olarak istihdam edilmek üzere ihaleye çıkıldığını ve davalı şirketlerle hizmet sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre çalıştırılacak işçinin işe iş akdinin tesisi ve feshi ile ilgili bütün sorumluluğunda davalı şirketlere ait olduğunu, dava dışı … isimli güvenlik görevlisinin 15.01.2013-31.05.2016 ile 16.06.2016-12.06.2017 tarihleri arasında davacı kurumda çalıştığını ve davacı kurum tarafından kendisine 06.07.2017 tarihinde 10.002,90 TL kıdem tazminatı ile 76,50 TL damga vergisi olmak üzere toplam 10.079,40 TL ödendiğini beyanla 10.079,40 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte işçiyi çalıştırdıkları dönemlere ilişkin sorumlulukları oranında davalılardan tahsilini taleple dava ettiği,
Mahkemece taraf delillerinin toplandığı, delillerin değerlendirildiği, yapılan yargılama sonucunda özetle; Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir. Nitekim Yargıtay 23. HD.nin 23.06.2020 tarih ve 1047/2188 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiş, bu tür davalarda hangi ilkeler çerçevesinde değerlendirme yapılacağı müstakar hale gelmiştir.
Davalı şirketler vekili zamanaşımı def’inde bulunmuş ise de; Davaya konu sözleşmeler 6098 sayılı TBK’nun yürürlükte olduğu dönem içinde düzenlenmiş olup TBK m.146’ya göre sözleşmeden kaynaklanan alacak davaları on yıllık zamanaşımına tabidir. Eldeki davada alacak talebi sözleşmeye dayandığına ve dava ödeme tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığına göre, zamanaşımı def’i yerinde değildir. TBK’nun 73. maddesi “haksız fiillerden doğan borç ilişkileri” başlıklı “ikinci ayrım” içinde düzenlenmiş olup haksız fillere ilişkindir ve sözleşmeden kaynaklanan davalarda uygulanma imkanı yoktur.
Davanın esasına gelince; yukarıdaki değerlendirmeler nazara alınarak inceleme yapılmış, davalı … oluşturduğu adi ortaklığın taraf olduğu sözleşme ve teknik şartnamelerde kıdem tazminatı ile ilgili hüküm bulunmadığı, … ve ….oluşturduğu adi ortaklığın taraf olduğu sözleşme ve teknik şartnamelerde ise kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğün yükleniciye ait olduğuna dair açık hüküm bulunduğu görülmüş, bu iki adi ortaklık dışındaki yüklenicilerle yapılan sözleşme ve teknik şartnamelerde yüklenicilerin kıdem tazminatından açıkça istisna tutuldukları nazara alınarak onlar nezdinde doğan kıdem tazminatı alacağının ferileriyle birlikte davacı üzerinde bırakılması gerektiği kabul edildiği,
Hal böyle olunca, 30.07.2020 havale tarihli ek raporun hükme esas nitelik ve yeterlilikte olduğu değerlendirilmiş, davacının ödemekle yükümlü olduğu kabul edilen 3.246,67 TL dışındaki miktarın sözleşme hükümleri sebebiyle ve sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde işçiyi çalıştırdıkları dönemlere ilişkin sorumlulukları oranında davalılardan tahsiline dair davanın kısmen kabulüne karar verildiği, mahkeme kararı ve gerekçelerinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı ve davalılar … istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davacı ve davalılar ….. vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan REDDİNE.
2.a)Davacı taraftan alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına.
b)Davalılar …alınması gerekli 466,74 TL istinaf karar harcından istinafa başvuran davalılar tarafından yatırılan 117,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 349,74 TL’nin davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına.
Karar kesin olduğundan harç tahsil müzekkeresinin İlk Derece Mahkemesi’nce yazılmasına.
3.İş bu kararın, bilgi mahiyetinde İlk Derece Mahkemesi’nce taraflara tebliğine.
Dair, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.06/04/2022

Başkan… Üye… Üye… Katip…

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 06/04/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!