Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1919 E. 2022/4 K. 03.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : ….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ()
ÜYE :.()
ÜYE : ()
KATİP : ()
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2021
NUMARASI : ….

DAVACI : …..
VEKİLİ : Av. ….

DAVALILAR : 1 -…
VEKİLİ : Av. …
: 2 –
VEKİLİ : Av.
: 3 –
VEKİLİ : Av.

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacının dava dilekçesinde özetle; müvekkili ….’ın sevk ve idaresindeki …..plakalı aracıyla Samsun ili Vezirköprü ilçesinden Çal Mahallesi istikametine ilerlerken ters istikametten gelen ….sevk ve idaresindeki …..plakalı araçla Kaylar Köprüsü’nde çarpışması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, iki taraflı trafik kazasında müvekkili ‘ın kusursuz olduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin bedensel zarara uğraması nedeniyle, HMK’nin 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre artırılmak üzere şimdilik sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 1.000TL; geçici iş göremezlik tazminat 500 TL olmak üzere toplam 1.500 TL (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere), sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi birlikte bir kısım davalı ……. A.Ş. ‘den tazminine, HMK’nin 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre artırılmak üzere aracın ihtiyari mali sorumluluk sigorta’sında manevi tazminat teminat kapsamına alınmışsa bu taleplerinin öncelikle sigorta şirketinden tazminine eğer manevi tazminat sigorta kapsamında teminat altına alınmamışsa veya teminat altına alınmış ancak manevi tazminat limiti talep edilen (50.000TL) miktarın altında ise limiti aşan kısmın işleten ve sürücüden tahsiline olmak üzere şimdilik 50.000 TL(ellibin) manevi tazminatın, olay tarihinden işletilecek faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen işleten(banka), sürücü ve sigorta şirketinden (manevi tazminat kasko poliçesinde teminat kapsamına alınmışsa ) tazmine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı ……… A.Ş vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından maluliyet raporu sunulmadığından incelemeye alınamamış olması sebebiyle dava açılmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davaya ilişkin delillerın taraflarına tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin kaza tarihi itibariyle yalnızca sürekli iş göremezlik tazminatından sorumluğu olduğunu, geçici iş göremezlik-bakıcı ve tedavi giderleri-yol masrafı gidi giderlerin sorumluluk kapsamında bulunmadığını, manevi tazminat isteminden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, davacının maluliyet ile ilgili tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle maluliyet oranını ve malül kaldığını tam teşekküllü hastane raporları ile kaza tarihi ile illiyetli olmak kaydı ile belgelendirmesi gerektiğini, bu gibi nedenlerle sorumluluk oranı dışında kalan kısımlar için davanın reddine dair hüküm kurulması gerektiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı ….A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın müvekili banka yönünden husumet yokluğu sebebiyle reddine, davanın …..Taşıt Kiralama AŞ’ye ihbarına, davanın açılmasına müvekkili banka sebebiyet vermediğinden davanın kabul edilmesi halinde yargılama masraflarından müvekkilinin muaf tutulmasına, Vezirköprü Asliye Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davanın bekletici mesele yapılmasına, davanın esas yönünden reddine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini ettiği anlaşılmıştır.
Davalı …..vekilinin cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminatın sorumluluğunun kasko poliçesinin garantörü diğer davalı sigorta şirketine ait olduğunu, arabuluculuk aşamasında bu taleplerin karşılanabileceğini ve dava cihetine gidilmeden, ihtilafın çözümlenebileceğini, arabuluculuk aşamasında bunu Sigorta şirketinden talep ettiklerini fakat diğer davalı sigorta şirketinin bu talebe karşılık vermeyerek davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, bu itibarla davanın açılmasına müvekkili sebebiyet vermediğinden yargılama masraflarından muaf tutulmasını, davacı …’ın müşteki müvekkilinin ise sanık olduğu Veziköprü Asliye Ceza mahkemesinde görülmekte olan ….E. Numaralı davanın öncelikle bekletici mesele yapılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine, dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli Vezirköprü 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine ilişkin hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf başvurusunda bulunan davalı ……..A.Ş.vekilinin dilekçesinde özetle; Vezirköprü 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen devir kararının HSK kararına uygun olduğunu, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen gönderme kararının bu durumda usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.

DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, Vezirköprü 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22/09/2021 tarihli kararı ile; Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 Sayılı kararı gereğince Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Samsun ilinin mülki sınırları olarak belirlendiğinden Mahkemenin görevinin sona ermesi nedeniyle dava dosyasının Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredilmesine karar verildiği, dosyanın Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’ne geldiği, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ise 23/11/2021 tarihli kararında karşı görevsizlik kararı verilerek davanın usulden reddedilerek Vezirköprü 1.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair hüküm kurulduğu ve bunun üzerine davalı ……… A.Ş. vekilince Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi kararına ilişkin İstinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde yapılan incelemede; Vezirköprü 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ile Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi arasında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurul kararı ile; Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının 08/07/2021 tarih ve 31535 sayılı Resmi Gazetede yayınlanıp yürürlüğe girmesinden sonra Vezirköprü 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 01/09/2021 tarihinden önce açılmış bulunan ve derdest bulunan davalara da 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararın uygulanması gerektiği, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ise aksine 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan davalara 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararın uygulanmasının mümkün olmadığı şeklindeki gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi karşısında, mahkemeler arasında görev ve yetki uyuşmazlığı çıktığı görülmüş,
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararında; Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Samsun ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, kararın “01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” ilişkin cümlenin yorumlanması gerektiği, Kurul tarafından bu kararın 01/09/2021 tarihinden önce açılan davalara uygulanıp uygulanmayacağı hususunun açıkça belirtilmediği görülmüş,
Medeni Kanunun 1.maddesinde; ” Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, buda yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” hükmü gereğince, yapılan değerlendirmede yargılamaya egemen olan bir takım ilkelerin bulunduğu, tabii hakim, doğal yargıç ilkesi, usul ekonomisi ilkesi, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi, yargı ayrılığı ilkesi gibi ilkelerin bulunduğu, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi Anayasanın 142. Maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu, görevleri yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme kanuni hakim ilkesine atıf yapmaktadır. Kanuni hakim ilkesi Anayasanın 37. Maddesinde, ” Kanuni hakim güvencesi başlığı altında hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” hükmü ile düzenlenmiştir. Kanuni hakim; görev ve yetkisi kanunla belirlenmiş olan mahkemenin hakimidir. Bu ilkeyi karakterize eden tek unsur mahkemenin görev ve yetkisinin tayin edilmesi işleminin kanun ile yapılmış bulunmasıdır. Anayasanın yukarıda sayılan maddeleri ve kanuni hakim ilkesi çerçevesinde mahkeme kurma görevi münhasıran yasama organına yani TBMM’ye aittir. İdarenin tüzük ve yönetmelik gibi düzenleyici işlemleri aracılığıyla mahkeme kurması, kurulmuş mahkemenin görevlerini, yetkilerini ve yargılama usullerini değiştirmesi mümkün değildir. Bu ilke yargılamanın adil biçimde tarafsız ve bağımsız hakimlerce yapılmasını sağlamaya yöneliktir.
Tabii hakim ilkesi ise, Mahkemelerin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinde gözetilmesi gereken ilkelerdendir. Tabii hakim yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabi hakim dendiği, tabii hakim ilkesi, kanuni hakim ilkesinden daha geniş bir anlam ifade ettiği, bu çerçevede tabii hakim ilkesine uygunluğun sağlanması için kanunla mahkemenin görev ve yetkisinin belirlenmesi işleminin yargılanacak olan uyuşmazlığının gerçekleşmesinden önce yapılmış olması şarttır.
Anayasa’nın 141. Maddesinde; usul ekonomisi ilkesine atıf yaptığı, bu maddede davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, hakimin görevidir. Ayrıca medeni usul hukukuna egemen olan ilkelerden biri olan usul ekonomisi ilkesi yasalarda öngörülen düzenleme çerçevesinde yargılamanın kolaylaştırılmasını, yargılamada öngörülen olağan zaman süresinin aşılmamasını ve gereksiz gider yapılmamasını amaçlar ve bunu hakime bir görev olarak yükler.
Doğal hakim ilkesi Anayasa Mahkemesinin birçok kararlarına konu olmuştur. Anayasa’nın 37. Maddesinde; düzenlenmiş olan yasal yargıç güvencesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.ve Anayasa’nın 36. Maddelerinde ifade edilen adil yargılanma hakkının en önemli öğesi olan kanuni, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının temelini oluşturmaktadır. Hukuk devletinde yasal yargıç, doğal yargıç (tabii hakim) olarak anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında da belirttiği gibi doğal yargıç kavramı suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerinin yasayla belirlenmesi diye tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla, doğal yargıç ilkesi; Yargılama makamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydana gelmesinden sonra kurulmasına veya yargıcın atanmasına engel oluşturur, sanığın ve davanın yanlarına göre yargıç atanmasına olanak vermez. Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kararlarında doğal hakim kavramını suçun işlenmesinden veya davanın doğmasından önce davayı görecek yargı yerinin kanunla belirlenmesi olarak tanımlamaktadır. Başka bir anlatımla, doğal hakim ilkesi yargılama makamlarının uyuşmazlığın meydana gelmesinden sonra kurulmasını veya davanın taraflarına göre hakim atanmasını engeller. Özetle; Anayasa Mahkemesi doğal hakim ilkesini kanunla ve uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce kurulma şartı ile birlikte ele almakla, bağımsızlık ve tarafsızlığa da vurgu yapılarak adil yargılama hakkının bir parçası olarak kabul etmektedir. Ayrıca bu ilkeyi hukuk devletinin koşullarından biri olarak da değerlendirmektedir. Esasen bireyin temel hak ve hürriyetlerinin teminat altına alınması hukuk devletinin en önemli gereklerinden biridir. Adil yargılanma hakkı da bu kapsamda bireyin temel haklarından biri olduğundan, doğal hakim ilkesinin geniş anlamda hukuk devleti ilkesinin tabii bir unsurunu, dar anlamda ise adil yargılanma hakkının bir parçasını oluşturduğunu ifade etmektedir. (Prof. Dr. Caner Yenidünya)
Avrupa İnsan Hakları mahkemesi kararlarında da; doğal hakim ilkesine atıflar yapılmıştır. Bireylerin yasa ile kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı AİHS’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. Maddesinde; herkes davasını medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar yada cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır. AİHS’nde doğal hakim ilkesi adil yargılama hakkına ilişkin 6. Maddede; mahkemelerinin yasayla kurulmuş olması ve bağımsız ve tarafsız olması gibi kriterler esas itibariyle doğal hakim ilkesini de kapsar bir nitelik arz etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin yargı yetkisinin ancak yasama organı tarafından kanunla düzenlenebileceğini belirterek içtihat yoluyla da bu kuralın esnetilmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarih, ….Esas, ….Karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davalı …. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE.
2.Alınması gerekli istinaf karar harcı peşin alındığından, başka harç alınmasına yer olmadığına.
3.İş bu kararın, bilgi mahiyetinde İlk Derece Mahkemesi’nce taraflara tebliğine.
Dair, HMK’nın 23/son maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.03/01/2022

..
Başkan
….
¸e-imza
….
Üye
….
¸e-imza
….
Üye
…..
¸e-imza

Katip
…..
¸e-imza

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 03/01/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!