Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1713 E. 2022/125 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …..
KARAR NO : …..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …..(….)
ÜYE : …..(….)
ÜYE : …..(….)
KATİP : …..(….)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2021
NUMARASI : ….. Esas…… Karar

DAVACI : …..
VEKİLLERİ : …..
DAVALI : …..
VEKİLİ : …..

DAVANIN KONUSU : Alacak

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;Taraflar arasında satış sözleşmesi bulunduğunu ve bu kapsamda davacının 2016 yılında davalıya polyester malzemesi satıp teslim ettiğini, cari hesaptaki borcun bir kısmını ödeyen davalının bakiye kısım için …..vade tarihli 120.659,36 TL bedelli bonoyu verdiğini ancak bonoyu vadesinde ödemediğini, İstanbul 21. İcra Müdürlüğü’nün ……esas sayılı dosyasından başlatılan takipte bonodaki imzaya itiraz ettiğini ve İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ……esas sayılı dosyasından alınan raporda keşideci imzasının davalıya ait çıkmadığını, böyle olunca davanın davalı lehine sonuçlandığını ve davacının tazminata ve para cezasına mahkum edildiğini, cari hesaptaki alacağın tahsili için İstanbul 21. İcra Müdürlüğü’nün ……esas sayılı dosyasından başlatılan takipte ise yetkiye itiraz edildiğini ve dosyanın yetkisizlik kararı üzerine Samsun İcra Müdürlüğü’nün …….esas sayılı sırasına kaydedildiğini, ödeme emrine itiraz üzerine bu dosyadaki takibin de durduğunu, oysa satış sözleşmesine konu malın sevk irsaliyesi ile davalıya gönderildiğini ve davalının 120.659,36 TL daha ödeme yapması gerektiğini beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 120.659,36 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, ayrıca İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ……….esas sayılı dosyasından davacı aleyhine hükmedilen para cezası ile tazminatın İİK’nun 170/4 ve 169/a-5 maddeleri gereğince kaldırılmasını taleple dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkili davalıdan herhangi bir alacağı bulunmadığını beyanla, davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Davanın, alacak istemine ilişkin kısım yönünden kabulü ile 120.659,36 TL’nin dava tarihi olan 25.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği görülmüştür.

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin alacak istemine ilişkin kısım yönünden davanın kabul etmesi hukuka uygun ve yerinde olduğu, ancak müvekkil şirket aleyhe hükmedilen para cezasının ve tazminatının kaldırılması talebinin yerel mahkeme tarafından reddedilmesi hukuka aykırı olduğu, müvekkil şirket, kanuna uygun olarak hakkını genel mahkemelerde aramış, davalıya karşı genel mahkemelerde alacak davası açtığını, gerek davalının imza itirazının görüldüğü dosyaya gerekse huzurdaki dosya yargılama boyunca defaatle kambiyo takibinin bakiye cari hesaba karşılık olarak müvekkile verildiği ifade edildiğini, bu nedenlerle reddedilen kısım yönünden kararın kaldırılmasını, davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava,satış sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dosya üzerinde yapılan incelemede, taraflar arasında satış sözleşmesi bulunduğunu ve malın üç sipariş fişine istinaden ve üç ayrı irsaliyeli fatura ile davalıya teslim edildiğini, sipariş tutarı 160.659,36 TL’nin çek ile ödenen 40.000 TL dışındaki kısmının ödenmediğini ileri sürerek 120.659,36 TL’nin reeskont faizi ile tahsilini talep ettiği,
Mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin değerlendirildiği, yapılan yargılama sonucunda özetle; Davacının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ayrıca, davacının 2016 yılı haziran ayına ait 96.228 TL (KDV dahil 113.549,04 TL) tutarındaki BS bildiriminin 08.06.2016 tarih ve 113.549,04 TL bedelli 1. fatura, kasım ayına ait 95.040 TL (KDV dahil 112.147,20 TL) tutarındaki BS bildiriminin 08.11.2016 tarih ve 112.147,20 TL bedelli 2. fatura, 2017 yılı şubat ayına ait 6.120 TL (KDV dahil 7.221,60 TL) tutarındaki BS bildiriminin de 06.02.2017 tarih ve 7.221,60 TL bedelli 3. fatura ile ilişkili olduğu, mezkur üç faturanın da davacının defterlerinde kaydının bulunduğu,
Ticari defterlerinin incelenmesi için davalıya meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş, ancak davalı defterlerini ibraz etmemiştir. Burada, davalının ihtara ve tebligata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olmasının hukuki sonuçlarına değinmekte yarar vardır. Şöyle ki; davalının 2017 yılı itibariyle tacir olduğu ve ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunduğu, uyuşmazlığın tarafı davalının ticari defterleri olduğu halde bunları mahkemeye ibraz etmek istememesi durumunda, defterleri kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş ve açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış olan davacının birbirini doğrulayan defterlerindeki kayıtların davalı aleyhine delil kabul edilmesi gereklidir. (Bkz: Kuru, Baki, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Legal Yayınevi, Ağustos 2016, syf: 387). Bu hususlar, yukarıda işaret edilen HMK’nın 222’nci maddesinin ilk üç fıkrası ile birlikte değelendirildiğinde, davacının ticari defterlerindeki kayıtlara göre değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. (Bkz: Yargıtay 11. HD.nin 04.10.2017 tarih ve 2759/5005 sayılı kararı).
Burada değinmek gerekir ki; Tarafların 2017 yılı Şubat ayına ait Ba/Bs bildirim formları örtüşmekte, ancak davacının 2016 yılı haziran ve kasım ayına ait bildirim formu var iken davalının bulunmamakta ise de, bu durum davalının 2016 yılında işletme hesabı esasına göre defter tutması sebebiyle bu yıla ait Ba bildiriminin bulunmamasından kaynaklanmaktadır.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; Taraflar arasında satış sözleşmesi ve açık hesap ilişkisi bulunduğu, 08.06.2016 tarih ve 113.549,04 TL bedelli 1. faturaya, 08.11.2016 tarih ve 112.147,20 TL bedelli 2. faturaya ve 06.02.2017 tarih ve 7.221,60 TL bedelli 3. faturaya konu malların davalıya satılıp teslim edildiği kabul edilmiş, iade fatura bedeli 72.258,48 TL ile 40.000 TL tutarındaki çek tahsilatı sebebiyle davacının bakiye alacak tutarının (232.917,84 TL-112.258,48 TL) 120.659,36 TL olduğu değerlendirildiği,
Davacının, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …..esas sayılı dosyasında aleyhine hükmedilen inkar tazminatı ve para cezasının kaldırılması yönündeki talebine gelince; 2004 s. İİK’nun 169/a-5 hükmü uyarınca, genel hükümlere göre dava açma hakkı saklı olan alacaklı genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve alacaklı bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan inkar tazminatı ve para cezası kalkar.
Somut olayda, davanın konusu İstanbul 21. İcra Müdürlüğü’nün ……esas sayılı takip dosyasına dayanak bono olmadığı, yani işbu davada takibe konu bonoya istinaden alacak iddiasında bulunulmamış, bono ne irdelenmiş ne de incelendiğini, davacı, taraflar arasındaki satış sözleşmesine, açık hesap ilişkisine ve faturaya istinaden alacak isteminde bulunduğu, oysa, İstanbul 21.İcra Müdürlüğü’nün …….esas sayılı takip dosyasında kambiyo evrakına istinat edilmiş ve borçlunun kambiyo evrakındaki imzaya itirazı üzerine icra mahkemesince yapılan incelemede imzanın borçluya ait olmadığı belirlenip, davalı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedildiği, bu sebeplerle, İİK’nun 169/a-5 hükmü koşullarının oluşmadığı değerlendirilmiş, davacının istemi yerinde görülmediği anlaşılmış olup, mahkeme kararı ve gerekçelerinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davacının İstinaf Başvurusunun Esastan REDDİNE.
2.Alınması gerekli 80,70 TL harçtan, istinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına.
Karar kesin olduğundan harç tahsil müzekkeresinin İlk Derece Mahkemesince yazılmasına.
3.İş bu kararın, bilgi mahiyetinde İlk Derece Mahkemesi’nce taraflara tebliğine.
Dair, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28/01/2022

….
Başkan
……
e-imza
….
Üye
…..
¸e-imza
…..
Üye
……
¸e-imza
…….
Katip
……
¸e-imza

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 28/01/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!