Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1619 E. 2022/1210 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1619
KARAR NO : 2022/1210

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….(…)
ÜYE : ….(…)
ÜYE : ….(…)
KATİP : ….(…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2021
NUMARASI : 2016/173 Esas-2021/356 Karar

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : ….
DAVALILAR : …
VEKİLİ : …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketin arasında yapılan anlaşma gereği 400.000,00 TL bedel ya da alışveriş merkezinin fastfoot katında 100-150 mg arası bir dükkan karşılığında, …içerisine 7 adet sinema salonu ile bir adet tiyatro salonunun çalışır vaziyette teslimi taahhüt edildiğini, müvekkilinin taahhüt çerçevesinde malzeme temini, nakliye montaj ve kurulum işlerini tamamlayarak, ilk filmin oynatılmasını sağladığını, müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin kiracılığının sona ermesiyle kendisine ait olan bir kısım malzemeyi alarak mecburi tahliye etttiğini, daha sonra davalı şirketin sinemaları kiraya vermediğini, kiracı bulamadığını, bunun üzerine davalı tarafça müvekkili şirketin tecrübesinden yararlanmak düşüncesiyle sinema salonlarının müvekkilince işletilmesinin istendiğini ve yeni bir sözleşme imzalandığını, alacağın temliki ve dış üstlenme sözleşmesi niteliğindeki bu protokole göre müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan 400.000 TL (KDV) alacağını …temlik ettiğini, davalı …temlik karşılığında dış üstlenme borcu altına girerek adına kayıtlı ve tescilli bulunan …içerisinde bulunan ….numaralı dükkanı müvekkili şirkete devir borcu altına girdiğini, davalı ….diğer davalı şirketin hem hakim hissedarı hem de yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalı …sözleşme gereği müvekkiline devretmesi gereken dükkanı devretmediğini, davalının yapılan işlemleri ticari defterlerinde kayıt altına almadığını, davalının sinema salonların ile tiyatro salonlarının işletmeye alınmadığını, faaliyete başlayamadığını ve ciddi zararlar oluştuğunu iddia etmiş ise de, bu iddianın gerçeği olmadığı mevcut deliller dışında Samsun 3 .Sulh Hukuk Mahkemesinin …D.İş sayılı dosyasında ortaya çıktığını, borçlunun temerrüdü ile alacağın muaccel hale geldiğini, davalıların alacağın tahsilini engellemek amacında olduğunu belirterek, öncelikle ….içerisinde bulunan ….numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının tespit edilerek, davalılardan …adına kayıt ve tescilli olması halinde mülkiyet hakkının devri ile müvekkili adına kayıt ve tesciline, bunun mümkün olmaması yada taşınmazın ayıplı olması halinde ise dava konusunu tazminata dönüştürerek ….numaralı dükkana ilişkin KDV’li kıymet takdir bedelinin ve bu bedele ilişkin ticari temerrüt faizinin davalılardan tahsiline, terditli olarak temlik sözleşmesinin hükümsüzlüğü ihtimaline karşı 365.000 TL nin teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ve KDV ile birlikte davalı …ve …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı …vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili ile ilgili dava dilekçesindeki tüm beyanlarını reddettiklerini, davanın sıfat yokluğundan reddi gerektiğini, davacının yasaya uygun bir borcun üstlenilmesi ile ilgili aralarında akdedilmiş bir sözleşmenin olmadığını, davacının dava dilekçesi ekinde sözleşme olarak fotokopi halinde sunduğu belgeyi kabul etmediklerini, taraflarınca kabul edilmeyen borcu üstlenmesi ve temlik ve sözleşme incelendiğinde sözleşmenin son hükmünde diğer davalıdan alacağının olduğu ve bu alacağın müvekkiline temlik yoluyla devredileceği taahhüt edilmiş ancak tüm hukuki ilişki incelendiğinde diğer davalıdan alacağının doğmadığı ve müvekkiline herhangi bir temlik de yapılmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunduğu anlaşılmıştır.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının işbu davayı açmakta haksız olduğunu, dava dilekçesinde diğer davalıyı dış üstlenme kabul etmiş ise de ekte sunulan fotokopi şeklindeki sözleşmeyi kabul etmediklerini, kaldı ki her iki tarafın tacir olması göz önüne alınarak sözleşme şekil şartlarını taşımadığını, davacı firmanın müvekkili ile aralarında anlaştıkları hizmetin ve makinelerin tam ve eksiksiz olarak monte edilmediği, bu eksikliklerin müvekkili firma tarafında başkaca bir firmaya gidertildiğinin tespit olunduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunduğu anlaşılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, davalı ….. hakkında açılan davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine, davalı … hakkındaki davanın ise kısmen kabul kısmen reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekilinin dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davalılar lehine vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle kararın aleyhine olan kısımlarının kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
İstinaf başvurusunda bulunan davalı ….vekilinin dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddine dair yeniden hüküm kurulmasını talep ettiği anlaşılmıştır.

DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, alacak istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, davalı şirket arasında yapılan anlaşma gereği 400.000,00 TL bedel ile ….içerisine 7 adet sinema salonu ile bir adet tiyatro salonunun çalışır vaziyette teslimi taahhüdünü içeren akit yapıldığı, diğer davalının 25 Mart 2015 tarihli sözleşme ile borcu üstlenerek bu borca karşılık alışveriş merkezinin fastfoot katında 100-150 mg arası bir dükkan vermeyi taahhüt ettiğini,müvekkilinin sözleşme gereği tüm edimlerini yerine getirdiğini ileri sürerek, … nolu taşınmazın tapu kaydının davalı …. adına kayıtlı olması halinde iptaliyle adına tescilini, bu talebinin mümkün olmaması halinde işbu taşınmazın bedelinin davalı …’den tahsilini, terditli olarak ise davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşme gereği bakiye 365.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş, davacı vekili tapu iptal ve tescil talebi yönünden davadan feragat etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, 25 Mart 2015 tarihli sözleşmedeki imzaların davalı ….ait olduğunun Jandarma Kriminal ve Adli Tıp Kurumundan alınan raporlarla tespit edilmiş olması nedeniyle davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Dosyada mevcut 25 Mart 2015 tarihli protokolden anlaşıldığı üzere, metin içeriği davacı …ile davalı …arasında imzalanmıştır. Bu protokol ile; davacı şirket 7 sinema salonu ile 1 tiyatro salonunu çalışır vaziyette faaliyete geçirip davalı …teslim etmeyi ve 400.000-TL + KDV tutarındaki faturayı davalı …. adına düzenlemeyi taahhüt etmiş, bu faturadan kaynaklı alacağını davalı ….’nin şahsına temlik etmiştir. Bunun karşılığında, davalı … de, adına kayıtlı olan … nolu bağımsız bölümü davacı ….’ya devretmeyi üstlenmiştir. Buna göre, davacı …., davalı …şirketinden olan eser sözleşmesinden kaynaklı semen alacağını davalı ….’ye temlik etmiş, davalı … de ivaz olarak davalı …şirketinin borcunu üstlenmiştir. Bunun da, davalı … adına kayıtlı olduğu belirtilen …. nolu bağımsız bölümün davacı ….’ya devretmek suretiyle yerine getirileceği kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasında mevcut hukuki ilişki değerlendirildiğinde; davacının 7 sinema salonu ile 1 tiyatro salonunu çalışır vaziyette faaliyete geçirip davalı …’a teslim etmeyi taahhüt etmesi yönünden eser sözleşmesi; eser sözleşmesi nedeniyle elde edilecek semenin davalı ….’nin şahsına temlik edilmesi yönünden alacağın temliki, davalı …’nin de davalı …şirketinin borcuna karşılık adına kayıtla …. nolu bağımsız bölümü davacıya satmayı taahhüdü yönünden de gayrimenkul satış vaadi ve borcun üstlenilmesi niteliği taşıyan karma nitelikli bir sözleşme olduğu sonucuna varılmaktadır. Ne var ki taraflar arasındaki gayrimenkul satışına ilişkin bir sözleşme gerçekleştirilmemiştir. Yerel mahkemece de belirtildiği üzere taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için TMK’nun 706., Tapu Kanunu 26., Noterlik Kanunu’nun 60/3.maddesi ile 89.maddesi uyarınca Noterde düzenleme şeklinde yapılması gerektiği, ayrıca bağımsız bölümün taahhüt tarihi itibariyle salt davalı adına kayıtlı olmayıp paylı mülkiyete tabi olduğu ve buna göre devir konusunda hukuki imkansızlık bulunduğu anlaşılmakla protokolün bağımsız bölümün davacı ….’ya devredileceğine ilişkin kısmı batıldır. Bu durumda sözleşmenin gayrimenkul satış vaadine ilişkin kısmının batıl olması nedeniyle borcun üstlenilmesi ve eser sözleşmesi hükümleri çerçevesinde tarafların sorumluluklarının belirlenmesi gerekir.
Borcun üstlenilmesi somut olaya uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu’nun (BK) 195 ilâ 200. maddeleri arasında “borcun üstlenilmesi” başlığı altında düzenlenmiş ve tarafların durumuna göre iki ayrı ilişki içinde ele alınmıştır. Borcun üstlenilmesinde, borçlu, alacaklı ve borcu üstlenen üçüncü kişi yer almaktadır. Buna göre borçlu ile borcu üstlenmek isteyen üçüncü kişi arasındaki ilişkide “borcun iç üstlenilmesi” söz konusu iken, borcu üstlenen üçüncü kişi ile alacaklı arasındaki ilişkide ise “borcun dış üstlenilmesi” söz konusudur. Gerçekten de borcun üstlenilmesinde; borcu üstlenen, kendisinin daha önce dâhil olmadığı ve bu anlamda tamamen dışında olduğu bir borç ilişkisinde, borcu aynen muhafaza ederek borçlunun konumuna geçmesi hâli söz konusudur. Dolayısıyla borcun üstlenilmesi, belirli bir borç için borçlunun değişmesini konu edinmektedir.
Borcun iç üstlenilmesi, üçüncü kişinin, borçlu ile yaptığı sözleşme ile onu alacaklıya karşı olan borcundan kurtarmayı taahhüt etmesini ifade eder. Böyle bir taahhüt borçlunun alacaklıya karşı olan ifa yükümü üzerinde hiçbir etki yapmaz; üçüncü kişi ile alacaklı arasında herhangi bir hukukî bağ kurmaya yetmez.
Borcun dış üstlenilmesi ise alacaklı ile üçüncü kişi arasında yapılan bir sözleşme olup bununla borçlu borcundan kurtulur ve onun yerine borcu üstlenen üçüncü kişi borçlu olarak geçer. Borcun dış üstlenilmesi TBK’nın 196/1 maddesinde “Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur” şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla borcun dış üstlenmesi, alacaklı ile borcu üstlenen arasında söz konusu olmakta ve borç ilişkisi varlığını sürdürdüğü hâlde borç, eski borçludan yeni borçluya (borcu üstlenene) geçmektedir. Bu itibarla borcun dış üstlenilmesi, gerçek anlamda borcun üstlenilmesini ifade etmektedir.
Borcun üstlenilmesi alacaklı ile borcu üstlenen arasında yapılan bir sözleşme olup borçlunun bu sözleşmeye katılması gerekmediği gibi buna muvafakat etmesi de gerekmez. Hatta alacaklı ve borcu üstlenen, borçlunun muhalefetine rağmen böyle bir sözleşmeyi yapabilirler. Zira üçüncü kişi yararına borçtan kurtarma her zaman mümkündür. Öte yandan borcun üstlenilmesi sözleşmesinin kurulması ve geçerliliği hiçbir özel şekle tabi değildir. Taraflar diledikleri şekilde, sözlü, yazılı veya resmî şekilde bu sözleşmeyi yapabilirler.
Her türlü borç, kural olarak borcun üstlenilmesi sözleşmesinin konusunu oluşturabilir. Bu kapsamda gelecekte doğması muhtemel borçlar, şarta bağlı borçlar, nizalı borçlar, seçimlik borçlar, kısmi borçlar, müteselsil borçluluktaki borçlar, zamanaşımına uğramış borçlar da borcun üstlenilmesine konu olabilir. Dolayısıyla asıl borçlunun belirli bir sürede borcunu ödememesi hâlinde bu tarihten itibaren geçerli olmak üzere şarta bağlı olarak da borcun üstlenilmesi mümkündür.
Borcu üstlenilmesinde eski borçlunun şahsına bağlı olmayan ve ona karşı doğmuş bulunan her türlü fer’î hak borcu üstlenene karşı da ileri sürülebilir. Bu kapsamda eski borçlunun bizzat kurmuş olduğu teminatlar, eski borçlu zamanında işlemiş ve muaccel hâle gelmiş olan faiz, cezai şart ve sözleşmenin ihlâlinden doğan tazminat talepleri ile işleyecek faizler borcu üstlenen hakkında da geçerli olur. Bununla birlikte kefillerin sorumlulukları ile üçüncü kişilerin borca teminat olarak kurmuş oldukları rehin dolayısıyla sorumlulukları, ancak bunların borcun yüklenilmesine yazılı olarak rıza göstermeleri hâlinde devam eder.
Borcun üstlenilmesi ile borcun içeriği değişmez ve borcu üstlenen eski borçlunun yerine geçerek borçlu sıfatını kazanır. Borcun içeriğinin aynen devam etmesinin sonucu olarak borç ilişkisinden kaynaklanan def’îler de borcu üstlenene geçer. Borç ilişkisinden kaynaklanan def’îler, üstlenilen borcun doğumuna, geçerliliğine, ortadan kalkmasına ya da sona ermesine ilişkin def’îlerdir. Borcun üslenilmesi sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça borcu üstlenen eski borçluya ait kişisel def’îleri alacaklıya karşı ileri süremez.
Borcun üstlenilmesinde üstlenen, asıl borçluyu borcundan kurtaracak şekilde borcu üstlenmekte ve borcun asli borçlusu hâline gelmektedir ve asıl borçlunun yerine geçerek borçlunun edimini ifa ile yükümlüdür. (HGK’nun 2020/11-649 Esas, 2022/197 Karar sayılı ilamı)
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında 7 adet sinema salonu ile bir adet tiyatro salonunun çalışır vaziyette teslimi hususunda eser sözleşmesi yapıldığı, bu eser sözleşmesinin ifası halinde borcun davalı … tarafından üstlenildiği, davalılar tarafından davacının eser sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmediğinin savunulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, borcun üstlenilmesi sözleşmesinin kurulması ve geçerliliği hiçbir özel şekle tabi olmadığından taraflar arasında 25.03.2015 tarihinde geçerli bir borcun üstlenilmesi sözleşmesi kurulduğu, borcu üstlenme sözleşmesinde borcun içeriğinin aynen devam etmesinin sonucu olarak borç ilişkisinden kaynaklanan def’îlerin borcu üstlenene geçeceği, başka bir deyişle davalı şirketin davacıya karşı ileri sürebileceği def’îlerin borcu üstlenen davalı şirkete geçeceği, bu kapsamda davalılar vekili tarafından dava konusu sözleşmenin dayanağı olan eser sözleşmesinin davacı tarafından gereği gibi yerine getirilmediği savunularak asıl borçlunun sahip olduğu def’îlerin davacıya karşı ileri sürüldüğü anlaşılmakla sözleşmenin gayrimenkul satış vaadine ilişkin kısmının batıl olması nedeniyle davacının eser sözleşmesini gereği gibi yerine getirip getirmediği araştırılıp davacının eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak miktarı saptandıktan sonra, borcun üstlenilmesi ve eser sözleşmesi hükümleri çerçevesinde tarafların sorumluluklarının belirlenmesi gerekirken sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirme yapılması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davalı …. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile;
Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2021 tarihli ve …Esas, …Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
Dosyanın yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine iadesine,
2.Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
3.İstinafa başvuran davacı tarafça yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde başvurana iadesine,
İstinafa başvuran davalı tarafça yatırılan 5.123,00 TL istinaf karar harcının talep halinde başvurana iadesine,
Davacı tarafından Samsun İcra Dairesi’nin ….Esas sayılı dosyasına sunulan 08/10/2021 tarih, …numaralı, 55.000,00 TL bedelli teminat mektubu ile,
Davalı tarafından İstanbul 31.İcra Dairesi’nin …..Esas sayılı dosyasına sunulan 27/09/2021 tarih, …numaralı, 590.000,00 TL bedelli teminat mektubunun
Dairemiz kararı kesin olduğu takdirde talep halinde; Dairemiz kararı kesin olmadığı takdirde ise kararın kesinleştiği takdirde ve talep halinde ilgililerine iadesine.
Dair, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21/09/2022

Başkan(….) Üye(….) Üye(….) Katip(….)
e-imza e-imza e-imza e-imza

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 21/09/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!