Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1547 E. 2021/1284 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2021
NUMARASI :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :

İFLAS İDARE MEMURU :
İFLAS İDARE MEMURU :
İLİŞKİLİ KİŞİ :

DAVANIN KONUSU : Sıra Cetveline İtiraz

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müflis… San. Ltd. gerek kendi lehine kullandırılan krediler nedeni ile asaleten, gerek…. Ltd. Şti. ve ….Tic. Ltd. Şti.’ye kullandırılan kredilere olan müteselsil kefaleti nedeniyle kefaleten davacıya borçlu olduğunu, müflis lehine açılan ödenmeyen kredilerin ödenmesi için Beyoğlu … Noterliğinin …nolu hesap kat ihtarlarının gönderildiğini, verilen süreye rağmen halen borcun ödenmediğini, müflis şirket hakkında mahkememizin …. E. Sayılı dosyası ile iflasına karar verildiğini ve Samsun İcra Müdürlüğünün … Sayılı dosyasından tasfiye işlemlerine başlandığını, davacı banka tarafından 16.06.2020 tarihli dilekçe ve ekleri ile alacak kaydının yaptırılarak toplam 4.533.387,22 TL alacak kayıt talebinde bulunulduğunu, sıra cetvelinin incelenmesinde davacı banka yönünden 348.247,51 TL olarak …sırada kabul edildiğini, değerlendirilmeyen 4.185.139,71 TL alacak yönünden bu davayı açtıklarını, öncelikle İİK 235/1 maddesi gereği …. San. Ltd. Şti. nin ikinci alacaklılar toplantısına 4.524.387,22 TL nakit, 9.000,00 TL gayri nakit alacak üzerinden katılmalarına, iflas idaresince değerlendirilmeyen ve kabul edilmeyen iflas tarihi (14.02.2020 tarihi) itibariyle 4.185.139,71 TL alacaklarının da alacak kayıt dilekçesindeki kayıt ve şartlarla iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini dava ve talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı iflas idare memurlarına dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatinin tebliğ edildiği, ancak davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde davanın arabuluculuk özel dava şartı gerçekleşmediğinden usulden reddine ilişkin karar verildiği anlaşılmıştır.

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekilinin dilekçesinde özetle; kayıt kabul davalarının para alacağının tahsili amaca taşımadığını, bu nedenle zorunlu arabuluculuk dava şartı aranan davalardan olmadığını, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, İİK.’nun 235. maddesine göre, alacağın iflas masasına kayıt ve kabul istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemece davanın niteliği gereği arabuluculuk dava şartına tabi olduğu ve davadan önce davacının arabulucuya başvurmamış olduğu gerekçesiyle arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, iflas sıra cetveline itiraz davasının dava şartı arabuluculuk kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinde; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ” düzenlemesi getirilmiştir.
Ayrıca, 6325 Sayılı HUAK’na “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile 18/A maddesi eklenmiş olup, 6325 sayılı HUAK’nun 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu düzenlemelere göre, 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurulup, anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
Somut olayda dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp masaya kayıt davasıdır. Kayıt kabul davaları alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belirli bir miktarın tahsiline yönelik olmadığından, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.
Nitekim doktrinde de sıra cetveline itiraz davasının, iflas idaresi tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı tanınmış bir kanun yolu olduğu ve yalnızca sıra cetvelinin düzeltilmesi amacını taşıdığı; bu dava ile alacaklının, iflas idaresinin bir alacağı kabulü veya reddi, miktarı ve sırası ile sınırlı bir aynî hakkın mevcudiyeti ve mahiyeti hakkında vermiş olduğu kararın doğru olmadığını ileri sürerek, iflas alacaklılarından birinin maddî hukuka uygun bir şekilde garameye dâhil edilip edilmemesini talep ettiği kabul edilmektedir. Bu dava ile güdülen amaç, alacak hakkında kesin hüküm oluşturacak bir karar verilmesi olmayıp, sadece ortak borçlunun (müflisin) aktiflerinin paraya çevrilmesi sonucu elde edilen paranın dağıtımında alacaklının hangi ölçüde dikkate alınacağıdır. Davanın kabul edilmesi belirli bir para alacağının tahsilini değil sadece sıra cetvelinin düzeltilmesi sonucunu doğurur. (Ankara 23. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2020 tarih 2020/416 Esas 2020/464 Karar sayılı ilamında atıf yapılan, Hunkeler/Sprecher: Kurzkommentar, 2. Bası, Basel 2014, m.250, kn.1).
Yargıtay uygulaması da aynı yönde olup, bu tür davaların maddi hukuk ilişkilerine etkisi olan bir takip hukuku davası olduğu, alacaklı ile borçlu arasında geçen gerçek anlamda bir eda davası olmadığı, dava sonunda verilen hükmün, yalnız derdest iflas davası bakımından, alacağın müflisin aktifinin paylaştırılmasında hesaba katılıp katılmayacağı veya ne miktarda sıra cetveline dahil edileceğini belirlediği, davanın bu niteliği gereği alacak davalarından farklı olarak, alacak tutarı üzerinden nispi harç ve vekalet ücretine değil maktu harç ve vekalet ücretine hükmedileceği ilkesi benimsenmiştir.(Yargıtay 11. HD.’nin 08.02.1988 T., 1987/5894 E., 1988/605 K. sayılı kararı.) Benzer yönde 11. HD. 08.02.1988 T., 1987/5895 E., 1988/606 K.; 11. HD. 01.02.1988 T., 1987/7817 E., 1988/424 K.; 11. HD. 03.02.1988 T., 1987/7982 E., 1988/525 K. sayılı kararlar da mevcuttur. (Doç. Dr. Yavuz N. OKÇUOĞLU.Yargıtay Kararları ve Karşıoylarım. Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü-1991. Sayfa 431 ve 432)
Öte yandan, İcra ve İflâs Kanunu’nun 226’ncı maddesine göre; iflas idaresi masanın yasal temsilcisi olup bu temsil yetkisi, masanın menfaatlerinin gözetilmesi ve tasfiye ile sınırlıdır. İflas idaresi, davayı organ olarak takip ettiği için, dava ile ilgili bütün işlemleri yapabilir. Yani, bütün özel yetkilere (karş: HMK. m.74) sahiptir. Ancak, İcra ve İflas Kanunu sıra cetvelinin nasıl düzenleceği hususunda hükümler sevk etmiştir. İflas idaresi bu hükümlere uymak zorundadır. Bu itibarla, iflas idaresinin sulh ve tahkim yetkisi sınırlandırılmıştır (İİK. m. 226/II). Şöyle ki; iflas idaresi, belli bir miktara kadar olan alacaklar (mal varlığı hakları) hakkında, doğrudan doğruya sulh olabilir ve tahkim (sözleşmesi) yapabilir. İflas idaresinin belli bir miktardan fazla alacaklar hakkında sulh olabilmesi veya tahkim (sözleşmesi) yapabilmesi için, ikinci alacaklılar toplanması tarafından, iflas idaresine bu konuda özel bir yetki verilmiş olması gerekmektedir (İİK. m. 226/II). Bu hükümde sadece sulhtan söz edilmekte ise de; kabul (HMK. M. 308 ) ve feragat (HMK. m. 307) bakımından da, iflas idaresinin yetkisinin sulhtaki gibi (belli bir miktar ile) sınırlı olduğu sonucuna varılmalıdır (Prof. Dr. Baki Kuru: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, 2013, s: 1303-1305); bu tasarruflar ikinci alacaklılar toplantısının kararını istihsal etmek zorundadır.
Ayrıca kayıt kabul davası sonunda verilecek hükmün sonucu sadece davacı alacaklı ile müflis borçlunun haklarını etkilemeyip, masada kayıtlı olan veya olacak olan ve işbu davanın tarafı da olmayan dava dışı alacaklı 3. kişilerin de haklarını etkileyeceğinden arabuluculuk görüşmeleri sonunda yapılacak anlaşmada yine dava dışı işbu 3. kişi alacaklıların maddi hukuktan kaynaklanan hak ve alacaklarını yani masadaki paylarını doğrudan etkileyecektir.
Açıklanan nedenlerle kayıt kabul davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içermediğinden kayıt kabul davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulması yönünde bir dava şartı bulunmadığı gibi iflas idaresinin de arabuluculuk görüşmesine katılma yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davacı vekilinin İstinaf Başvurusunun KABULÜ ile,
Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….tarihli kararın KALDIRILMASINA,
Dosyanın yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine iadesine,
2.İstinafa başvuran davacı tarafça yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde başvurana iadesine,
Dair, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/09/2021

.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 15/09/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!