Emsal Mahkeme Kararı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2022/1442 E. 2022/1360 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAMSUN
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1442
KARAR NO : 2022/1360

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : ….
ÜYE : ….
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/08/2022
NUMARASI : 2022/570 ESAS 2022/839 KARAR

DAVACI :….
VEKİLİ : ….
DAVALI : ….
VEKİLİ : ….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 15/03/2022
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
KARARIN YAZILMA
TARİHİ : 23/11/2022
Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi ve Kavak Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 11.08.2017 tarihinde …. plakalı (eski plaka ….) Mercedes-Benz marka otobüs cinsi araç satın almış, ancak Samsun 5. Noterliğinin …. tarihli ve …. yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı şirket adına tescil ettirilmiş olduğunu, davacıya ait ….plakalı otobüs cinsi araç için davalı şirket ile kiralık olarak işçi servisi yapılması için anlaşmaya varılmış ve müvekkil tarafından otobüs davalı şirkete tahsis edilmiş olduğunu, sonrasında müvekkil ile davalı şirket arasında günlük servis ücreti konusunda anlaşmazlık çıkınca taraflar, 18.09.2020 tarihinde karşılıklı olarak sözleşmeyi devam ettirmeme hususunda anlaşmaya varıldığını ve davalı şirket otobüsü müvekkile iade-tescil edeceğini beyan etmiş olduğunu, bu tarihten sonra müvekkil …. otobüsünü fiili olarak şirketten ayrılmış olduğunu, ancak şirket adına kayıtlı olduğundan davacının otobüsü ile 18.09.2020 tarihinden itibaren ticari faaliyette bulunamadığını, davalı şirketin, aracın davacıya ait olduğunu kabul ettiğini, ancak otobüs üzerinde davalı şirketin SGK, Vergi Dairesi, işçilik alacakları ve başka şirketlere olan borçları sebebiyle çok sayıda haciz şerhi bulunduğundan davacı adına tescil işleminin gerçekleştirilemediğini, davalı şirketin davacıya ait otobüsü iade etmesi yada aracın değerinin ödenmemesi sebebiyle davacı tarafından Samsun …. Noterliğinin …. yevmiye numaralı ve …. tarihli ihtarname ile talepte bulunulmuş, ancak davalı şirket tarafından …. Noterliğinin …. yevmiye numaralı ve …. tarihli ihtarnamesiyle bu taleplerinin olumlu karşılanmadığını, açıklanan nedenlerle öncelikle dava konusu ve davalı adına kayıtlı olan …. plakalı otobüs cinsi araç üzerine ihtiyati haciz konulmasını, …. plakalı Mercedes-Benz marka, ….model ve …. Şase numamlı otobüs cinsi aracın işbu dava tarihi itibariyle değerinin belirlenerek araç değeri olarak şimdilik 5.000,00 TL nin avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini, 18.09.2020 tarihi itibariyle …. plakalı araç ticari faaliyetine devam etmediğinden kazanç kaybı olarak şimdilik 1.000,00 TL nin avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini, talep ve dava etmiştir.
Kavak Asliye Hukuk Mahkemesince, “Dava konusunun davacı ile davalı şirketin kiralık olarak işçi servisi yapılması hususunda anlaşma yapıldığı, taraflar arasında 17.03.2011 tarihli personel taşıma ( servis) sözleşmesi düzenlenmiş olduğunun görüldüğü, dava konusunun iş bu sözleşmeden kaynaklanan … plakalı aracın ticari kazanç kaybı ile araç değerinden kaynaklı alacak davası olduğu, …. plakalı aracın davalı şirket adına ticari olarak kayıtlı olduğu, taraflar arasında ticari ilişkin bulunduğu,” gerekçesiyle Samsun Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir.
Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından “Davalının Anonim Şirket ünvanını taşıyan sermaye şirketi olarak tacir olduğu, Davacının vergi dairesinden gelen yazı cevabına göre gelirinin 213 sayılı VUK’un 177. maddesinin 1 fıkrasının 1 ve 3 nolu bendlerinde yer alan limitlerin yarısını, 2 numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmadığı ve esasen davacının esnafın tuttuğu işletme hesabı defteri tuttuğu, bu nedenle TTK anlamında birinci sınıf tacir olmadığı, esnaf işletmesi olduğu, buna göre, davanın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesine de olanak bulunmadığı” gerekçesiyle karşı yönde görevsizlik kararı verilmiştir.
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Somut olayda; Samsun Esnaf ve Sanatkar Sicil Müdürlüğü ile Samsun Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazılarına göre, davalının kaydının bulunmadığının bildirilmesine, Samsun Vergi Dairesi Başkanlığı Kavak Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün yazı cevaplarına göre, davalının işletme hesabına göre defter tuttuğunun bildirilmesine rağmen dosya kapsamı itibari ile, davalının Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmadığının belirlenmesine göre, bu aşamada davacının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla; davanın genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesince değerlendirilip sonuçlandırılması gerekmektedir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Kavak Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
HMK’nın 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/11/2022

….
Başkan
….
e-imza
….
Üye
….
e-imza
….
Üye
….
e-imza
….
Katip
….
e-imza