Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/550 E. 2023/902 K. 05.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/550 Esas – 2023/902
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/550
KARAR NO : 2023/902

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … –
DAVALI : …
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/05/2023
KARAR TARİHİ : 05/09/2023
KARARIN YAZ. TARİH : 11/09/2023

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: 04.04.2022 tarihli sözleşme ile tarafların Alaçam ilçesindeki taşınmazlara çam fidanı ve kekik fidesi dikimi için 264.000 TL ye anlaştıklarını, davacı tarafından sürme ve tırmıklama işi için 25.000 TL, işçi ve yol gideri için 5.000 TL, 5 aylık fazla bakım ücreti 30.000 TL, nakliye ücreti 9.000 TL ve 6.000 TL, Ziraat Mühendisleri için 7.500 TL, işçilere yapılan toplam 23.800 TL ve minibüsün gidemediği yolda nakliye, yemek ve işçi masrafı 6.800 TL verildiğini, davacının ödenmeyen alacaklar için arabulucuya müracaat ettiğini ancak görüşmelerin anlaşamama ile sonuçlandığını, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10.000 TL alacağın en yüksek mevduat faizi oranı ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Samsun Ticaret Sicili ile Ticaret Odası’na ve Alaçam Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere verilen cevaplardan; davalının Ticaret Sicili’nde kaydının bulunmadığı, Alaçam Mal Müdürlüğünün yazı cevabı ile davacının vergi kaydının olmadığı anlaşılmıştır.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
6102 s. Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesine göre, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Eldeki davaya gelince; işbu dava, sözleşme kapsamında davacının alacak talebine ilişkin olup, bu nevi davaların mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Davalının tacir olduğu anlaşıldığına göre, davanın nispi ticari dava olarak kabulü için öncelikle davacının dava tarihi itibariyle tacir olup olmadığına ve akabinde uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğup doğmadığına bakılmalıdır.
Yukarıda işaret edildiği üzere; davacının, dava tarihi itibariyle Ticaret Sicili’nde kaydı yoktur ve Alaçam Mal Müdürlüğünde de vergi kaydı olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre; davacının, dava tarihi itibariyle tacir olduğunu söylemeye olanak yoktur.
Bu sebeplerle; davacının tacir olmadığı ve davanın mahkememizin görevi dışında kaldığı değerlendirilmiş, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği kabul edilmiştir (Bkz: İstanbul BAM 37. HD.nin 22.06.2021 tarih ve 88/1069 sk. ile 20.10.2022 tarih ve 156/2458 sk.).
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, mahkememizin görevsizliği sebebiyle ve 6100 s. HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli Samsun Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilecek olması durumunda HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İşbu gerekçeli kararın, ön inceleme aşamasında dosya üzerinden karar verildiğinden, taraflara re’sen tebliğine, masrafın avanstan karşılanmasına,
Dair; gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi. 05/09/2023

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza