Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/239 E. 2023/575 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : … Esas
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …

DAVA : İtirazın İptali (Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2023
KARAR TARİHİ : 09/05/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 09/05/2023

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacı ile davalı arasında mal alış-verişine dayalı cari hesap ilişkisi bulunduğunu ve davacının bu ilişkiden kaynaklı alacağını tahsil gayesiyle davalı aleyhine takip başlattığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ve davadan önceki zorunlu arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlandığını beyanla, …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamını, davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
… İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Alacaklı-davacı tarafından borçlu-davalı aleyhine cari hesaptan kaynaklanan alacak açıklaması düşülerek 7.218,85-TL üzerinden takibe girişildiği, ancak borçlu-davalının süresi içinde ileri sürdüğü itirazları üzerine takibin durduğu ve işbu davanın süresinde açıldığı görülmüştür.
…Ticaret Sicili ile Ticaret ve Sanayi Odası’na, ayrıca … Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere verilen cevaplardan; davalının Ticaret Sicili’nde ve Ticaret Odası’nda kaydının bulunmadığı, … VD Müdürlüğü’ndeki mükellef kaydı tahtında 31.12.2020 tarihinde faaliyete başlayıp 31.07.2022 tarihinde terk olduğu, bu süre zarfında bilanço esasına göre defter tuttuğu anlaşılmıştır.
Dava, satış sözleşmesi kapsamında oluşan açık hesap ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
6102 s. Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesine göre, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; uyuşmazlık, satış sözleşmesinden ve buna bağlı açık hesap ilişkisinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Davacının tacir olduğu anlaşıldığına göre, davanın nispi ticari dava olarak kabulü için öncelikle davalının dava tarihi itibariyle tacir olup olmadığına ve akabinde uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğup doğmadığına bakılmalıdır.
Yukarıda işaret edildiği üzere; davalının, dava tarihi itibariyle Ticaret Sicili’nde kaydı yoktur ve 31.12.2020 tarihinde başlayan ticari faaliyeti 31.07.2022 tarihinde terk ile sona ermiştir. Vergi mükellefi olduğu dönem zarfında bilanço esasına göre defter tutmuş ise de bu durumun, dava tarihi itibariyle vergi mükellefi dahi olmaması karşısında bir önemi yoktur. Zira görevli mahkeme, Yargıtay (Kapatılan) 23. HD.nin 09.10.2015 tarih ve 5264/6438 sayılı kararında da belirtildiği üzere, dava tarihindeki şartlar esas alınarak belirlenir. Başka bir deyişle; kişinin, tacir iken tarafı olduğu bir sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlığın, onun ticareti terk edip mükellef kaydının sicilden terkin edilmesinden sonra dava edilecek olması durumunda, davanın, dava tarihi itibariyle tacir sıfatı bulunmadığından genel mahkemelerde açılması gerekir. Nitekim, İstanbul BAM 37. HD.nin 14.02.2022 tarih ve 1318/300 sayılı kararı ile 05.06.2020 tarih ve 2411/1138 sayılı kararında ve ayrıca Gaziantep BAM 4. HD.nin 02.03.2021 tarih ve 143/312 sayılı kararında da aynı değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Bu sebeplerle; davalının, dava tarihi itibariyle tacir sıfatının bulunmadığı değerlendirilmiş, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu yönünde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, mahkememizin görevsizliği sebebiyle ve 6100 s. HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli Samsun Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İşbu gerekçeli kararın taraflara re’sen tebliğine, masrafın avanstan karşılanmasına,
Dair; gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi. 09/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.