Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/736 E. 2023/89 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : … Esas
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2022
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
KARARIN YAZ. TARİH : 25/01/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu DAVA dilekçesinde özetle; müvekkili… Ortodonti Uzmanı Diş Hekimi olarak çalıştığını, davalılardan diş malzemesi olan implant satın aldığını, nuvo implant ve parçaları ile Zinedent implant ve parçaları satın almış olduğunu, karşılığında sıralı senetler tanzim ederek davalılara verdiğini, müvekkilini satın almış olduğu implant malzemelerinin kendisine eksik teslim edilmesi sebebiyle diş tedavisinde hastalarına kullanmadığını, eksik malzemeyi 16/04/2022 tarihinde davalılardan …’a imza karşılığı iade ettiğini, ödemiş olduğu senetleri davalıdan iade aldığını, ancak ödemiş olduğu tutarın iade etmiş olduğu malzeme bedelinden fazla olduğunu, müvekkilinin davalılardan satın almış olduğu implant malzemeleri sebebiyle iade alamadığı tutarın 98.000 TL olduğunu, davalı …’ın müvekkile ait senetleri kendi borcuna karşılık olarak…’a verdiğini, borçlu davalılar tarafından müvekkilin uğradığı maddi kaybın bilindiği halde kendilerine tebliğ edilen ödeme emrine itiraz etmeleri kötü niyetli ve … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, kötü niyetli itiraz sebebiyle asıl alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı… … Ürünleri Ticaret Anonim Şirketi vekili CEVAP dilekçesinde özetle; diğer davalı … müvekkili şirketten implant ve sair diş ürünleri satın alan ve hekimlere satan bayi olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin davacıya doğrudan mal satmadığını, davacının implantları müvekkili şirketten değil diğer davalıdan aldığını, bunun karşılığında imzaladığı senetleri kendisinin bu alım sebebiyle borçlandığı diğer davalı …’a verdiğini, diğer davalının müvekkili şirkete senet cirolanmış olması davacıyı değil bayiyi ilgilendiren bir hukuki işlem olduğunu, bu senetlerin müvekkili şirkete cirolanmış olması eldeki davanın konusu olmadığını, müvekkili şirketin hesabına gelen bir ücretin bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davacıya iddiasını somutlaştırmak ve açıklamak yapmak için süre verilmesine, davacının verilen süre içinde somutlaştırma ve açıklama yapma yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde davanın esastan reddine, haksız ve kötü niyetli takip başlatan davacının asıl alacağının % 20 sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili CEVAP dilekçesinde özetle; dosyaya gelen belgelerden anlaşılacağı üzere davacının tacir olmadığını dolayısıyla davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olmadığını, tarafların diş implant satımı konusunda anlaştıklarını, kararlaştırılan malların… … Ürünleri Ticaret Anonim Şirketi’ne sipariş verildiğini, malların bedeli için müvekkili adına bonolar düzenlenen tutanakla malların bir kısmını iade ettiğini, bir kısmının da davacıda kaldığını bu işlem sonucunda müvekkilinin de aldığı senetlerin tamamını davacıya iade ettiğini, senetler diğer davalıya ciro edildiği için davalı müvekkilinin hesabına herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacının fazla ödemesinin olmadığını, açıklanan nedenlerle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, mümkün olmazsa davanın esastan reddine, davacının % 20 oranında tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde arabuluculuk tutanağı, 16/04/2022 tarihli tutanak, ödeme dekontu, sıralı senet fotokopileri sunulmuştur.
… İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden dosya arasına alındığı görülmüştür.
… İcra Müdürlüğü’ne, … Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Müdürlüğü’ne, …Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği görülmüştür.
Mali Müşavir bilirkişiden 20/12/2022 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında nakit alacak iddiasına dayalı itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı…’ün ticaret sicil kaydının bulunup bulunmadığı, esnaf odasında kaydının bulunup bulunmadığı ve vergi kaydının olup olmadığı konusunda yazılan müzekkerelere verilen cevaplardan; davacının Limited Şirket ortaklığının şirketin 09.03.2022 tarihinde kapanması ile sona erdiği, … Esnaf ve Sanatkarlar Odasında kaydının bulunmadığı, …Vergi Dairesi’nde mükellef olarak kayıtlı olduğu, serbest meslek kazancı elde ettiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 3. maddesine göre, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı İçtihatlı 6335 sayılı Kanunla güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması yahut açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Somut olayda; uyuşmazlık, diş malzemesi alım satımından kaynaklanmakta olup, bu tür davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü için, uyuşmazlık konusunun her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ve her iki tarafın tacir olması gereklidir (Bkz: Yargıtay HGK’nın 29.11.2017 tarih ve 19-1658/1464 sk.)
362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.

Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir.
Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkar,

2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Mahkememizce davacının; dava tarihi (24/06/2022) itibariyle, ekonomik faaliyetinin sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri TTK’nın 11/2. maddesi uyarınca çıkarılan kararnamede gösterilen sınırı aşan kişilerden olup olmadığı, dava tarihi itibariyle tacir sıfatının bulunup bulunmadığı konusunda rapor düzenlenmesi için dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup bu kapsamda mali müşavir bilirkişiden alınan 20.12.2022 tarihli raporda özetle; davacının diş hekimi olarak yürütmüş olduğu faaliyetinin serbest meslek faaliyeti olduğu, diş hekimlerinin 3224 sayılı Türk Diş Hekimleri Birliği kanununa tabi faaliyet gösteren meslek grubundan olduğu, dolayısıyla esnaf tacir ayrımına girmediği gibi VUK 177. maddesine göre bilanço hesabı esasına göre defter tutma hadlerine de tabi olmadığı, tacir veya esnaf olarak değerlendirilemeyeceği hususları mütalaa olunmuştur.
Eldeki davada davacının dava tarihinde tacir kaydının bulunmadığı, esnaf kaydının bulanmadığı, vergi dairesi müzekkere cevabı ve 20.12.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre esnaf veya tacir olarak değerlendirilemeyeceği ve gelirinde kanunda belirtilen sınırları aşmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde de bulunmadığı anlaşılmakla davacı dava tarihi itibariyle tacir değildir.
Hal böyle olunca davanın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesine de olanak yoktur ve uyuşmazlığın genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Bu sebeplerle, davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20.maddesi gereği kararın kesinleşmesine müteakip, dosyanın yetkili ve görevli … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 20. Maddesi gereğince taraflarından birinin görevsizlik kararına süresinde kanun yoluna başvurmadan kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerini gerektiğine, aksi taktirde mahkememiz davasının açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Yargılama gideri ve harç açısından HMK’nun 20 ve 331. maddeleri nazara alınarak süresinde başvurulması halinde görevli mahkemece nazara alınmasına, süresinde başvurulmaz ise, talep halinde mahkememizce karara bağlanmasına.
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/01/2023

Katip …
e- imzalıdır

Hakim …
e- imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.