Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/629 E. 2023/696 K. 05.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/629 Esas – 2023/696
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/629 Esas
KARAR NO : 2023/696

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Değer Kaybından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2022
KARAR TARİHİ : 05/06/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 04/07/2023

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacıya ait … plakalı araca, davalı …’un sevk ve idaresinde olan ve sigorta şirketine ZMMS ile sigortalanan … plakalı aracın çarpması şeklinde gerçekleşen 29.12.2021 tarihli trafik kazasında, davacıya ait aracın hasar gördüğünü ve buna bağlı olarak değer kaybettiğini, zarardan araç maliki davalı …’un da sorumlu olduğunu, zararın tazmini için davadan önce sigorta şirketine müracaat edildiğini ancak sonuç alınamadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk sürecinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, talep miktarını artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla değer kaybı olarak şimdilik 500-TL’nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını ve davalının yerleşim yerine göre İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, … plakalı aracın davalıya 28.12.2021-2022 vade tarihli ZMMS ile sigortalandığını ve sorumluluğun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, aracın yaşı ve km’sine göre değer kaybı oluşmayacağını, aksi kabul edilecek ise kusur ve değer kaybı konusunda tahkikat yürütülmesi ve rapor aldırılması gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davalı … ile … vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Aracın kaza anı itibariyle … Sigorta A.Ş.ye zorunlu trafik sigortası ile sigortalı olduğunu ve zararın ancak sigorta şirketinden talep edilebileceğini, kusur ve değer kaybı konusunda rapor aldırılması gerektiğini beyanla davanın reddini dilemiştir.
Hasar dosyası ile davacıya ait aracın tramer kayıtları ve araç sicil kayıtları celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce Adli Trafik uzmanı bilirkişi ile otomotiv konusunda uzman akademisyen bilirkişiden alınan raporda özetle: Kazanın münhasıran … plakalı araç sürücüsü davalı …’un kusuru ile gerçekleştiği ve davacının kazanın oluşumunda bir etkisinin bulunmadığı; davacıya ait aracın kaza tarihindeki hasarsız 2. el piyasa değerinin 300.000-TL olduğu ve kazadan sonraki 2. el piyasa değerine göre 37.500-TL tutarında değer kaybettiği mütala edilmiştir.
Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile; talep miktarını 37.500-TL’ye artırdıklarını bildirmiş ve bu tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan araç değer kaybına yönelik maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi ile, 29.12.2021 tarihli trafik kazası sebebiyle davacıya ait araçta husule gelen değer kaybı zararının tazmini talep edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107/1. maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacıya ait araçta oluşan değer kaybı zararı ancak tahkikat aşamasında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiş olup, bu durumda davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı vardır ve davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde değildir.
6100 sayılı HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesine göre; “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Eldeki davada, hem davacının yerleşim yeri hem de davaya konu kazanın gerçekleştiği yer Samsun olduğuna göre davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur; davalı sigorta şirketi vekilinin yetki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davanın esasına gelince;
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesinde, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı vazedilmiştir. Somut olayda; davaya konu kazanın, … plakalı aracın davacıya ait araca çarpması şeklinde gerçekleştiği ve kazanın münhasıran bu araç sürücüsü davalı …’un kusuru ile gerçekleştiği, davalılara sırasıyla bu aracın zorunlu trafik sigortacısı, maliki ve sürücüsü olmaları hasebiyle husumet yöneltildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, uyuşmazlık, 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS Genel Şartları’nın Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40E. 2020/40K. sayılı kararı ile 29.12.2022 tarih ve 2021/82E. 2022/167K. sayılı kararı uyarınca TBK’ya aykırı olmayan hükümlerine uygun şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.
Zarardan, motorlu aracın sürücüsü ve işleteni ile poliçe limitleri dahilinde zorunlu trafik sigortacısı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna göre, araç maliki ve sürücüsü konumundaki davalı … ve … vekilinin, sorumluluğun sadece zorunlu trafik sigortacısına ait olduğuna dair itirazına kıymet verilmemiştir.
Trafik kazalarından kaynaklı araç değer kayıplarına ilişkin tazminat kapsamının ne olduğu konusunda TBK’daki genel hükümlerde bir açıklık yoktur. Bu konuda, Yargıtay’ın müstakar hale gelmiş içtihatları bulunmakta olup, yüksek yargı kararlarında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark olarak tanımlanmakta ve araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra 2. el satış değerinin tespiti ve arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği yerleşik hale gelmiştir. Nitekim, Yargıtay 4. HD.nin 25.03.2022 tarih ve 21252/5913 sayılı kanun yararına bozma ilamında da, değer kaybının, işaret edilen bu esaslar dahilinde yapılacak inceleme ile belirlenmesi gerektiği yönünde içtihatta bulunulmuştur.
Bu sebeplerle; değer kaybının, objektif değer kaybı esasına göre belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiş, davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri (300.000-TL) ile kazadan sonraki 2. el piyasa değeri (262.500-TL) arasındaki farkın, yani 37.500-TL’nin, davacının gerçek zararı olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.nin sorumlu olduğu tutara gelince; sigorta şirketi, husule gelen zarardan, 2918 s. KTK’nın 93. ve Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik’in 24. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiği tarihte sigortaya konu motorlu aracın cinsine göre asgari tutarı belirlenen tarifedeki limitler uyarınca sınırlı sorumludur. Somut olayda; kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMMS poliçe limiti “maddi araç başına” 43.000-TL olup, sigorta şirketi oluşan zarardan ancak bu miktara kadar sorumludur. Toplanan delillerden; davacıya ait aracın onarılması sürecinde açılan 483559 numaralı hasar dosyası kapsamında, tedarikçi firmalara 26.523,69-TL ve işçilik bedeli olarak davacıya 11.800-TL olmak üzere toplam 38.323,69-TL tutarında ödeme yapıldığı görülmüş, bakiye poliçe limitinin (43.000-TL – 38.323,69-TL) 4.676,31-TL olduğu anlaşılmıştır. O halde, davalı … Sigorta A.Ş., oluşan zarardan ancak 4.676,31-TL ile sorumludur. Yani, davalı … Sigorta A.Ş.ye yönelik fazlaya ilişkin istem (37.500-TL – 4.676,31-TL = 32.823,69-TL) reddedilmelidir.
Bu sebeplerle; davaya konu kazanın münhasıran sigortalı araç sürücüsü davalı …’un kusuru ile gerçekleştiği ve davacıya ait araçta vaki trafik kazası sebebiyle 37.500-TL tutarında değer kaybı oluştuğu değerlendirilmiş, davanın sürücü ve işleten yönünden kabulüne, sigorta şirketi yönünden ise kısmen kabul – reddine karar verilmiştir.
Davalı sürücü ve işletenin kaza tarihinde (TBK m. 117), sigorta şirketinin ise 18.04.2022 tarihli müracaattan 8 iş günü sonrasına tekabül eden 29.04.2022 tarihinde temerrüte düştüğü değerlendirilmiş, ancak taleple bağlı kalınarak ve sigortalı aracın hususi olduğu gözetilerek dava tarihinden itibaren yasa faize hükmedilmiştir.
İşbu davanın, zorunlu arabuluculuk dava şartı hükümlerine tabi olmadığı değerlendirilmiş (Bkz: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2022 tarih ve 23273/901 sk. ile 29.09.2021 tarih ve 14429/5729 sk.) ve davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti davacı üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne;
i-37.500-TL’nin (davalı … Sigorta A.Ş.nin 4.676,31-TL’den sorumlu olması kaydıyla) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
ii-Davalı … Sigorta A.Ş. hakkındaki fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 2.561,62-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 712,57-TL’nin mahsubu ile noksan 1.849,05-TL’nin (davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine hükmedilen tazminat tutarına tekabül eden 319,43-TL harcın tamamı peşin ödenen tutar içinde kaldığından) davalı … ile …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 2.422,52-TL yargılama giderinin (davalı … Sigorta A.Ş.nin 302,09-TL’den sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine

4-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.200-TL vekalet ücretinin (davalı … Sigorta A.Ş.nin 4.676,31-TL’den sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
5-Davalı … Sigorta A.Ş., davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.676,31-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
6-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.600-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı işleten ve sürücü vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı yokluğunda, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 6100 sayılı HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca KESİN, diğer davalılar ile davacı yönünden gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
05/06/2023

Katip
¸

Hakim
¸

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.