Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1441 E. 2023/982 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1441 Esas – 2023/982
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/1441
KARAR NO : 2023/982

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2022
KARAR TARİHİ : 26/09/2023
KARARIN YAZ. TARİH : 05/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacıya ait … plakalı araç ile davalı şirket nezdinde … poliçe numarası ile sigortalanan … plakalı … isimli şahsa ait aracın 12.04.2022 tarihinde davacıya ait araca arkadan çarpması neticesinde kaza meydana geldiğini, kazanın davalı şirketçe sigortalanan aracın %100 kusurundan ileri geldiğini, kaza sebebiyle davacının aracında değer kaybı meydana geldiğini, sigorta şirketine değer kaybı bedelinin ödenmesi açısından ihtarname gönderildiğini ancak davalı şirketçe herhangi bir dönüş sağlanmadığını, akabinde Sigorta Tahkim Komisyonuna 21.07.2022 tarihinde 2022.E.164045 başvuru sayısı ile başvuru yapıldığını ancak sigorta tahkim komisyonunca reel değer kaybının tartışmaya yer vermeyecek şekilde tespitinin dosyadaki bilgi ve belgeler ile tespit edilemeyeceğinden bahisle usulden reddine karar verildiğini, arabuluculuk görüşmelerinin de anlaşmama ile sonuçlandığını beyanla fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10 TL bedelinde sigortalı araçta meydana gleen dğer kaybı bedelinin bankalarca uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte kaza tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinden tazminini dava ve talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin genel müdürlük adresinin Sarıyer/İstanbul olduğunu bu sebeple yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davayı kabul etmemekle belirsiz alacak davası şeklinde açılmasının mümkün olmadığını, poliçenin tanzim tarihi olan 08/11/2021 tarihi göz önünde bulundurulduğunda değer kaybı hesaplamasında genel şartların göz önünde bulundurularak hesaplama yapılması gerektiğini, mevcut poliçede limitin 43.000 TL olduğunu, sigorta şirketinin üzerine düşen mali sorumlulukları davacıya 8.726,91 TL maddi hasar ödemesi, toplamda 11.465,62 TL olmak üzere üç ayrı tedarik ödemesi ve poliçe kapmasında olmamasına karşılık ekspere 305,56 TL ödemek suretiyle yerine getirdiğini, toplamda 20.498,09 TL tutarında ödeme yapıldığını, davalı şirketin sigortalının mali mesuliyet sigortasından kaynaklanan sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğunu, davacının kaza tarihinden itibaren faiz işletme talebinin hukuka aykırı olduğunu beyanla öncelikle görevsizlik talebinin, aksi kanaatte yetki itirazının kabulü ile yetkili mahkemeye gönderilmesini, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan Deliller;
Arabuluculuk tutanağı, kaza tespit tutanağı, ekspertiz raporu, hasar dosyası, Sigorta Tahkim Komisyonu 2022.E.264045 sayılı dosyası, 22.06.2023 tarihli bilirkişi raporu, ıslah dilekçesi ve tüm dosya kapsamı.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan araç değer kaybından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi ile, 12.04.2022 tarihli trafik kazası sebebiyle davacıya ait araçta husule gelen değer kaybı zararının tazmini talep edilmiştir.
Burada öncelikle davalı sigorta vekilinin yetki ve görev ilk itirazı değerlendirilecek, akabinde davanın esası hakkında incelemelerde bulunulacaktır.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 s. Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardan doğan uyuşmazlıklar ticari dava olarak görülür. TTK’nın 5/1. maddesi gereği, ticari davalara bakmakla görevli mahkeme de Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Eldeki davada, davalı sigorta şirketine zarara sebep olan aracın trafik sigortası bulunmaması sebebiyle husumet tevcih edilmiştir. Sigorta hukuku TTK’nın 6. kitabında 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.Bu durumda, TTK’da düzenlenen hususlardan olması nedeniyle uyuşmazlık ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nde çözümlenecektir (Bkz: Yargıtay 17. HD.nin 14.10.2019 tarih ve 18839/9369 sk.) ve görev dava şartı itirazı yerinde değildir.
6100 sayılı HMK’nın 16. maddesinde “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan, 2918 s. KTK’nın “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir. HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen anılan 16. maddesinde esasen HMK’nın 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetkinin sözkonusu olmadığı da açıktır. Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Eldeki davada, hem davacının yerleşim yeri hem de davaya konu kazanın gerçekleştiği yer Samsun olduğuna göre davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur; davalı vekilinin yetki itiraz yerinde değildir.
Davalı sigorta vekili davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını belirtmiştir. 6100 sayılı HMK’’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107/1. maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacıya ait araçta ne kadar değer kaybı oluştuğu ancak tahkikat aşamasında alınacak bilirkişi raporu ile belirli hale gelecektir ve buna göre değer kaybı zararının belirsiz alacak davasına konu edilmesinde bir isabetsizlik yoktur ve davacının bu şekilde dava açmasında hukuki yararı bulunmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı vazedilmiştir. Somut olayda; davaya konu kazanın, davacıya ait … plakalı araç ile davalıya ait … plakalı aracın çarpışması şeklinde gerçekleştiği, sigorta şirketine ise bu aracın zorunlu trafik sigortacısı olması hasebiyle husumet yöneltildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, uyuşmazlık, 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS Genel Şartları’nın Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40E. 2020/40K. sayılı kararı ile 29.12.2022 tarih ve 2021/82E. 2022/167K. sayılı kararı uyarınca TBK’ya aykırı olmayan hükümlerine uygun şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.
Davalı sigorta şirketi tarafından ibraz edilen poliçenin incelenmesinde; … plakalı aracın 08.11.2021-08.11.2022 tarihleri arasında davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında olduğu, araç başına maddi zararın 43.000,00 TL olduğu ve kazanın poliçe teminat tarihleri arasında meydana geldiği anlaşılmıştır. Hasar dosyasının incelenmesinden 10.01.2023 tarihinde davacıya 8.726,91 TL, … Şirketine 02.06.2022 tarihinde 9.956,75 TL, … Otomotiv şirketine 648,06 TL, … Otomotiv Şirketine 860,61 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Sigorta Tahkim Komisyonu 2022.E.264045 sayılı dosyasının incelenmesinde uyuşmazlık hakemi tarafından 29/11/2022 tarih ve… karar sayılı kararı ile dosyaya sunulan delillerin 12.04.2022 tarihli maddi hasarlı trafik kazası sonucu … plaka sayılı araçta meydana geldiği iddia edilen reel değer kaybının tartışmaya yer vermeyecek şekilde tespitinin dosyada mevcut belgelerle imkansız olduğunun anlaşıldığını, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/15. Maddesi ‘Hakemler, sadece kendilerine verilen evrak üzerinden karar verir’ hükmü ve HMK’nın 435/c.maddesi ‘Hakem veya hakem kurulu, başka bir sebeple yargılamanın sürdürülmesini gereksiz veya imkansız bulursa…’ hükmü gereği başvurunun usulden reddi gerektiğine karar verdiği ve kararın 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 30/12. maddesinde belirtilen hallerde temyiz yolu açık olmak üzere kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır. Tahkim Komisyonunun esasa ilişkin karar vermemiş olması sebebi ile kesin hüküm bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce kusur durumunun tespiti ile değer kaybı bedelinin belirlenmesi hususunda bilirkişi raporu aldırılmış olup, 22.06.2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle, … plakalı araç sürücüsü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 84/d maddesinde yer alan (Arkadan çarpma, (yakın takip)) kuralını ihlal ettiği, … plakalı araç sürücüsü …’in ise herhangi bir trafik kuralını ihlal etmediği, dava konusu kazadaki hasar tutarının KDV dahil 26.104,33 TL olduğu, araç değerinin (200.000 TL) yaklaşık %13’üne tekabül ettiği, dava konusu hasarın onarımına müteakip güncel piyasa değerinin yaklaşık 400.000 TL olduğu kanaatine varıldığı, dolayısıyla değer kaybının aracın hasarsız değerine oranının yaklaşık %20 olduğu, ancak aracın yaşı, kullanılmışlık düzeyinin yüksek olması yanı sıra dava konusu kaza öncesi mevcut tramer geçmişinin nitelik ve nicelik olarak yüksek olması yanı sıra dava konusu kaza önceki mevcut tramer geçmişinin nicelik ve nitelik olarak yüksek olması değerlendirildiğinde dava konusu hasara ilişkin yaşayacağı değer kaybı oranının %10 düzeyinde olacağı, aracın hasarsız değerinin 195.000 TL, değer kaybının ise piyasa şartlarına göre 20.000 TL olacağı görüş ve kanaatine varılmıştır. Alınan bu rapor mahkememizce olayın oluşuna uygun hüküm kurmaya ve denetime elverişli görülmüştür.
Davacı vekili 20.09.2023 tarihli bedel artırım dilekçesi ile 20.000 TL değer kaybı tazminatının talep tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Trafik kazalarından kaynaklı araç değer kayıplarına ilişkin tazminat kapsamının ne olduğu konusunda 6098 sayılı TBK’daki genel hükümlerde bir açıklık yoktur. Bu konuda, Yargıtay’ın müstakar hale gelmiş içtihatları bulunmakta olup, yüksek yargı kararlarında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır ve araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra 2. el satış değerinin tespiti ve arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği yerleşik hale gelmiştir. Nitekim, Yargıtay 4. HD.nin 25.03.2022 tarih ve 21252/5913 sayılı kanun yararına bozma ilamında da, değer kaybının, işaret edilen bu esaslar dahilinde yapılacak inceleme ile belirlenmesi gerektiği yönünde içtihatta bulunulmuştur.
Bu sebeplerle; değer kaybının, objektif değer kaybı esasına göre belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiş, davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri ile kazadan sonraki 2. el piyasa değeri arasındaki farkın, yani 20.000,00 TL’nin, davacının gerçek zararı olduğu, davadan önce sigorta şirketince değer kaybına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığı, davacıya ait araç sürücüsünün kazanın gerçekleşmesine herhangi bir etkisinin olmadığı, kazanın %100 sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleştiği, kaza tarihi itibariyle ZMMS teminat limitinin 50.000,00 TL olduğu, davalı sigorta şirketince araç hasar onarım bedeline ilişkin yapılan ödeme (toplam 20.192,53 TL) de dikkate alınarak zararın bakiye teminat limiti kapsamında kaldığı, değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle 20.000,00 TL’lik zararın davalıdan tahsiline ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine 08/06/2022 tarihinde başvuru yapıldığına ilişkin evrakların dosya içerisine sunulduğu anlaşılmakla, davalı sigorta şirketi yönünden 8 iş günü sonrasına tekabül eden 21/06/2022 tarihinden itibaren temerrüde düştüğü anlaşılmakla bu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiği değerlendirilmiş, sigortalı aracın hususi kullanıma mahsus olduğu anlaşılmakla yasal faizine hükmedilmiştir.
7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile değişik 6125 sayılı kanunun 18/A-13 maddesi gereği davadan önce davacının arabuluculuk başvurusu yaptığı anlaşılmış ise de 6325 sayılı Yasanın 18/A-18. maddesine göre özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hallerde dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümlerin uygulanması mümkün değildir. Davacı taraf KTK 97. maddesi kapsamında dava tarihi öncesi sigorta şirketine başvuru yaptığı yani alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurduğu anlaşılmakla yargılama gideri olarak tahsili gereken arabuluculuk ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 4. HD’nin 2021/23273 Esas 2022/901 Karar sayılı ilamı)
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile 20.000,00 TL’nin 21/06/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.366,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70-TL ve 341,38 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 944,12 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı ve 341,38 TL ıslah harcı toplamı 502,78 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.600 TL bilirkişi ücreti, 100,00 TL posta ve tebligat gideri, 2.700 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 17.900-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 3.120-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin e-duruşma ile yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 26/09/2023
Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza