Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/142 E. 2022/134 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/142 Esas – 2022/134
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/142
KARAR NO : 2022/134

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 04/02/2022
KAR. YAZIM TARİHİ : 04/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan genel kurul kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Çarşamba 1.Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin halen … Ticaret sicil Müdürlüğünün …sicil nosunda kayıtlı ve faal bulunan davalı şirketin … pay sahibi ortağı olduğunu, müvekkilin ortağı olduğu davalı şirketin son genel kurul toplantısı 12.07.2018 tarihinde yapılmış olup, söz konusu genel kurul toplantısında, yıllık faaliyet raporu ve bilanço çoğunluk oyları ile kabul edildiği, aynı zamanda yönetim kurulu üyeleri de ibra edildiğini, alınan kararların yasa, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, Davaya konu genel kurula tutanağı incelendiğinde yönetimin faaliyetlerine ilişkin bir denetim kurulu raporunun genel kurulda okunmadığını, bu durum davalı şirketin 397.Maddenin 5. Fıkrasında belirtilen şekilde denetlenmediği ve ortada usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir denetim raporu bulunmadığını, usulüne uygun olarak yapılmış bir denetim ve buna istinaden düzenlenmiş bir denetim raporu olmadığı dikkate alındığında genel kurula sunulan finansal tablolar ve yıllık faaliyet raporunun düzenlenmemiş sayılması gerektiğini, 12.07.2018 tarihli genel 3 nolu kararı yasa ve ana sözleşmeye aykırı olup iptalinin gerektiği, Genel kurula sunulan bilanço, hiçbir veriyi içermeyen, dayanakları belli olmayan, gerçeği yansıtmayan basit bir bilanço olduğunu, Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava sonucunda, mahkemece verilen 2018/171 Esas, 2018/305 Karar sayılı karar istinaden şirketin defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu ibraz edilen 05.10.2018 tarihli özel denetim raporunda da, şirket defter ve belgelerinin gerek kanuna ve de gerekse genel muhasebe düzenine uygun olarak tutulmadığının belirtildiğini belirterek 12.07.2018 tarihli genel kurulda alınan 3,4 ve 5 nolu kararların , batıl ve aynı zamanda ana sözleşme, yasa ve iyiniyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline Mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Çarşamba 1.Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin 2017 yılına ait 12/07/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 3,4 ve 5 nolu kararlarının iptali talep edilmiş olup davanın, dava şartları bulunmadığından usulden reddinin gerektiğini, davacı taraf … müvekkil şirketin %25 pay sahibi hissedarı, yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcısı olduğunu, TTK.m.446/l-d maddesi uyarınca, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyeleri ancak yerine getirilmesini, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa genel kurulda alınan kararların iptali davasını açabileceğini, dava dilekçesi incelendiğinde görüleceği üzere iptali talep edilen genel kurul kararlarının, uygulanması davacının kişisel sorumluluğuna neden olamayacağı gibi kendisinin kişisel sorumluluğunu ortadan kaldıran karar olduğu, dolayısıyla davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, TTK.m.446/1-a maddesi uyarınca, toplantıda hazır bulunan, olumsuz oy kullanan ve muhalefetini tutanağa geçiren ortağın genel kurul kararlarının iptalini talep hakkı bulunmadığını, 12/07/2018 tarihli genel kurul tutanağı ve hazurun cetveli incelendiğinde davacının … tarafından vekaleten temsil edildiği, temsilcinin 3, 4 ve 5 sayılı genel kararlarına karşı olumsuz oy kullandığı, ancak şirket ortağının genel kurul kararına karşı dava açma hakkı kazanabilmesi için muhalefeti tutanağa geçirme koşulu gerçekleşmediğinden, davacının genel kurul kararlarının iptalini dava etmesi için gerekli olan dava şartının gerçekleşmediği, TTK 436/2. maddesindeki “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” Şeklindeki düzenleme ile anonim şirket yönetim kurulu üyeleri yönünden genel kurulda oy hakkından yoksunluk hali düzenlendiği, davacı genel kurula temsilci vasıtasıyla katılıp oy kullanmış ise de, asilin yapamadığı bir işi vekil de yapamayacağından, yönetim kurulunun ibrasına ilişkin kararın oylamasına katılma hakkı bulunmayan davacının temsilci vasıtasıyla kullandığı olumsuz oyun geçersizliğinin ortada olduğu, davacının müvekkil şirketin yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle kendi sorumluluğunu da ortadan kaldıran ibra kararının iptalini talep etmesinde hukuki menfaati bulunmadığı, davacının genel kurul kararlarının iptali için gerekli olan olumsuz oy kulanma ve muhalefetini tutanağa geçirme şeklindeki dava şartını yerine getirmemiş olması, dava açılmasında aktif dava ehliyetinin bulunmaması ve dava açılmasında hukuki menfaati bulunmaması nedeniyle, davanın dava şartları bulunmadığından usulden reddine karar verilmesinin gerektiği, davacı tarafça 12/07/2018 tarihli genel kurul toplantısının yıllık faaliyet raporunun kabulüne ilişkin 3 sayılı kararının iptali talep edildiği, Davacı taraf, müvekkil şirketin bağımsız denetime tabi olmayan şirketlerlerden olmakla birlikte TTK 397/5 maddesi uyarınca denetime tabi olduğunu, TTK 397/6 maddesi uyarınca denetime tabi olduğu halde söz konusu denetimi yaptırmayanların finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporlarının düzenlenmemiş sayılacağının belirtildiğini, genel kurulda okunan bir denetim raporu bulunmadığını, bu nedenle yıllık faaliyet raporunun kabul edilmesinin mümkün olmadığının iddia edildiği, öncelikle davacı tarafın bu iddiası dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını belirterek müvekkil şirketin muhtemel zararlarına karşı davacının mahkemece belirlenecek nitelik ve miktardaki teminat göstermesine, Usul ve yasaya aykırı davanın reddine, Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller
Tüm dosya kapsamı.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, genel kurul kararının iptali talebine ilişkindir. Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 K. sayılı kararı ile, Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yargı çevresi yeniden düzenlenmiş, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi yönünden de yargı çevresi Samsun ilinin mülki sınırları olarak belirlenmiş, kararın, 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanacağı açıkça belirtilmiştir.
Kararın yayınlanmasından ve özellikle 01/09/2021 tarihinden bu yana farklı yargı çevresindeki mahkemeler dahil mahkememiz yargı çevresindeki mahkemelerde de, 01/09/2021 tarihi itibariyle derdest dava dosyalarının akıbetinin ne olacağı, dosyayı elinde bulunduran mahkemenin yargı yetkisinin sona erip ermediği ve buna göre dosyayı 07/07/2021 tarihli karar ile yargı çevresinde yetkili hale gelen Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderip göndermeyeceği konusunda belirsizlikler oluşmuştur.
Öncelikle ifade edilmelidir ki; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. Buna göre, yeni bir mahkeme kurulurken veya mahkemenin yargı çevresi yeniden belirlenirken, o mahkemenin kuruluş yasasında ya da yargı çevresini yeniden belirleyen idari kararda zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla, her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir. Örneğin; 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi, “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Yukarıda işaret edildiği üzere, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 K. sayılı kararı ile, Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yargı çevreleri yeniden düzenlenmiş ve Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi yönünden yargı çevresi Samsun ilinin mülki sınırları olarak belirlenmiştir. Ancak kararda, derdest davaların yeni yargı çevresinde yetkili hale gelen Asliye Ticaret Mahkemesine devredileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. O hâlde, mahkememiz yargı çevresini yeniden belirleyen kararın yürürlük tarihi olan 01/09/2021 tarihinden önce açılmış davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile mahkememize gönderilmesine olanak yoktur.
Nitekim, özel kanunlarına göre kurulmuş olan ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarının yeniden belirlenmesi ile ilgili bir uyuşmazlığı konu edinen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarih ve 11-10/401 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Öte yandan, aynı nitelikteki mahkememizin 2021/615 Esas 2021/552 Karar sayılı ilamında verilen mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın usulden reddine ilişkin karara karşı yapılan İstinaf başvurusu, Samsun BAM 3. HD’nin 2021/1353 Esas 2021/1511 Karar sayılı ilamıyla esastan reddedilmiş, iş bu kararda da doğal hakim ilkesi, usul ekonomisi ilkesi bu husustaki anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar yönünden uygulanmasının gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu sebeplerle, 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların mahkememizin görev alanı dışında kaldığı ve bu davalara davanın açıldığı tarihteki görevli mahkemenin bakmaya devam etmesi gerektiği değerlendirilmiş, HMK’nın 138. maddesindeki yasal düzenleme nazara alınarak dosya üzerinden karar verilebileceği sonucuna varılarak, HMK 30. maddesi gereğince duruşma günüde beklenmeyerek usul ekonomisi gözetilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli Çarşamba 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İşbu gerekçeli kararın taraflara re’sen tebliğine, masrafın avanstan karşılanmasına,
Dair; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04/02/2022

Başkan …
Üye …
Üye …
Katip…