Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1409 E. 2023/563 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1409 Esas – 2023/563
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/1409 Esas
KARAR NO : 2023/563

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2020
KARAR TARİHİ : 08/05/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 08/05/2023

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalıya ait … plakalı aracın 11.03.2017 – 15.11.2017 tarihleri arasında, davacı tarafından işletilen …’ndan geçtiğini, ancak geçiş ücretlerini ödemediğini, alacağın tahsili için Ankara 13. İcra Dairesi’nin 2017/22708 Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe de itiraz ettiğini, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını beyanla, itirazın iptali ile takibin 35.546,42-TL üzerinden devamını ve davalının icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini ve davalının yerleşim yerine göre yetkili mahkemenin Samsun mahkemeleri olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, davalıya ait aracın hangi tarihte ve ne şekilde hizmetten istifade ettiğinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Ankara 13. İcra Dairesi’nin 2017/22708 Esas sayılı dosyası celp edilmiş olup, incelenmesinden: Alacaklı-davacı tarafından borçlu-davalı aleyhine fer’ileri ile birlikte toplam 78.350,74-TL üzerinden ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, borçlu-davalının süresinde ileri sürdüğü itirazları üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.11.2020 tarih ve 521/629 sayılı yetkisizlik kararı ve kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosya İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/363 Esas sırasına tevzi edilmiştir. Ancak İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi de 11.11.2021 tarih ve 363/1221 sayılı yetkisizlik kararı ve kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosyayı mahkememize göndermiş ve dosya mahkememiz esasının yukarıdaki sırasına kaydedilmiştir.
Samsun Ticaret Sicili ile Ticaret Odası’na ve Samsun Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne, ayrıca 19 Mayıs Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere verilen cevaplardan; davalının Ticaret Sicili’nde ve Ticaret Odası’nda kaydının bulunmadığı, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde minibüsçülük mesleği ile kayıtlı olduğu ve kaydının halen devam ettiği, 19 Mayıs Vergi Dairesi Müdürlüğü’ndeki mükellef kaydı tahtında 2020 yılı itibariyle işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu anlaşılmıştır.
Dava, hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
6102 s. Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesine göre, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; uyuşmazlık, davalıya ait aracın davacı tarafından işletildiği ileri sürülen köprü ve otoyollardan geçişi sebebiyle doğan ücret alacağından kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Davacının tacir olduğu anlaşıldığına göre, davanın nispi ticari dava olarak kabulü için öncelikle davalının dava tarihi itibariyle tacir olup olmadığına ve akabinde uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğup doğmadığına bakılmalıdır.
Yukarıda işaret edildiği üzere; davalının, dava tarihi itibariyle Ticaret Sicili’nde kaydı yoktur, ancak Esnaf Odası’nda minibüsçülük mesleği ile kayıtlıdır. Ayrıca 19 Mayıs VD Müdürlüğü’nde kaydı bulunmaktadır ve davanın açıldığı 2020 yılı itibariyle ve halen işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, alış – satış tutarlarına göre gelirinin TTK’nın 11/2. maddesi uyarınca çıkarılan kararnamede gösterilen sınırı aşmadığı anlaşılmaktadır. Görevli mahkeme, Yargıtay (Kapatılan) 23. HD.nin 09.10.2015 tarih ve 5264/6438 sayılı kararında da belirtildiği üzere dava tarihindeki şartlar esas alınarak belirleneceğine ve davalının dava tarihi olan 2020 yılı itibariyle esnaf olduğu anlaşıldığına göre, davanın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesine olanak yoktur.
Burada, üzerinde önemle durulması gerekli bir husus daha var ki; uyuşmazlık konusunun “kamyon” ya da “araç kullanım tarzının: ticari” olduğu durumlarda, işin ticari iş olduğu kabul edilecek olsa bile uyuşmazlıkla ilgili davanın ticari dava olarak nitelendirilmesi mümkün değildir (Bkz: Yargıtay 3. HD.nin 19.11.2018 tarih ve 10853/11716 sayılı kararı). Başka bir deyişle; uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması, davanın ticari dava olması sonucunu doğurmaz. Yargıtay (Kapatılan) 20. HD.nin 05.12.2019 tarih ve 5524/7143 sayılı kararında da belirtildiği üzere, işin ticari iş olması, davanın kendiliğinden ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez.
Bu sebeplerle; davalının dava tarihi itibariyle tacir sıfatının bulunmadığı değerlendirilmiş, uyuşmazlığın mahkememizin görev alanı dışında kaldığı ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu kabul edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, mahkememizin görevsizliği sebebiyle ve 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli SAMSUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İşbu gerekçeli kararın taraflara re’sen tebliğine, masrafın avanstan karşılanmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.08/05/2023

Katip
¸

Hakim
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.