Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1227 Esas – 2023/462
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/1227 Esas
KARAR NO : 2023/462
HAKİM :
KATİP :
DAVACI : …
VEKİLİ : Av.
DAVALI : .
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Hasar ve Değer Kaybından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ : 10/04/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 08/05/2023
Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalıya ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın, davacıya ait … plakalı araca çarpması şeklinde gerçekleşen 17.05.2022 tarihli trafik kazasında, davacıya ait aracın hasar gördüğünü ve değer kaybettiğini, aracın tamiri için gerekli parçaların sigorta şirketi tarafından tedarik edildiğini ve işçilik ücretinin davacı tarafından ödendiğini, ancak bazı parçaların orijinal olmadığını ve işçilik ücretinin düşük belirlendiğini, oysa aracın hasarının giderilmesi için gerekli masrafın kaza tarihindeki serbest piyasa rayicine göre ve iskonto indirimi yapılmadan, KDV dahil olarak belirlenmesi gerektiğini, bu yönde yapılacak tespite bağlı olarak belirlenecek rakam ile davalı tarafından belirlenen rakam arasındaki farkın tazminat olarak davacıya ödenmesi gerektiğini, ayrıca oluşan değer kaybı zararının da tazmin edilmesi gerektiğini, bu kapsamda davadan önce davalıya müracaat edildiğini ancak sonuç alınamadığını, ne hasar farkının ödendiğini ne de değer kaybı zararın karşılandığını, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını beyanla, talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100-TL fark hasar bedeli ile 100-TL değer kaybı zararının, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını ve davanın bu sebeple reddi gerektiğini, … plakalı aracın davalıya 11.06.2021-2022 vade tarihli ZMMS ile sigortalandığını ancak sorumluluğun gerçek zarar miktarı ve poliçe limiti, ayrıca sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, davacıya işbu davadan evvel 1.782-TL tutarında değer kaybı ödemesi yapıldığını ve bu yöne ilişkin zararın tazmin edildiğini, araçtaki hasarın giderilmesi için gerekli parçaların sigorta şirketi tarafından tedarik edildiğini ve aracın davacı tarafından götürülmüş tamirhanede onarıldığını, onarıma ilişkin ayıp veya eksiklik var ise sorumlusunun bizzat davacı olduğunu, tamir masrafı olarak davacıya işbu davadan evvel 5.350-TL ödeme yapıldığını ve sigorta şirketinin bu yöne ilişkin sorumluluğun da sona erdiğini, aksi halde kusur ve hasar ile değer kaybı konusunda rapor aldırılması, ayrıca zararın iskonto uygulanarak ve KDV olmadan hesaplanması gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Hasar dosyası ile davacıya ait aracın tramer ve sicil kayıtları celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce trafik kazalarında kusur alanında uzman bilirkişi ile otomotiv konusunda uzman ve aynı zamanda akademisyen bilirkişiden alınan raporda özetle: Davacıya ait aracın arka kısımlarından hasarlanmasına sebep kazanın münhasıran sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleştiği ve davacının kazaya bir etkisinin bulunmadığı; aracın orijinal parça kullanılarak onarıldığı ve işçilik bedelinin kaza tarihindeki piyasa rayicine göre 5.350-TL olduğu; aracın onarılması için, orijinal parça kullanılmak ve iskonto yapılmamak suretiyle, kaza tarihindeki serbest piyasa rayicine göre KDV dahil 32.354,68-TL tutarında masraf yapılması gerektiği, masrafın iskontolu ve KDV hariç tutarının ise 20.969,60-TL olduğu ve tramer kayıtlarına bu tutarın yansıdığı; aracın kaza tarihindeki hasarsız 2. el piyasa değerinin 158.500-TL olup, kazadan sonraki 2. el piyasa değerine göre 12.500-TL değer kaybettiği mütala edilmiştir.
Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile talep miktarını; fark hasar bedeli yönünden 6.718,87-TL’ye ve değer kaybı yönünden 10.718-TL’ye artırdıklarını bildirmiştir.
Bilirkişi raporu ve bedel artırım dilekçesi usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan fark hasar bedeli ile değer kaybı zararının tazmini istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi ile, davacıya ait araçta 17.05.2022 tarihli trafik kazası sebebiyle oluşan hasar bedelinin sigorta şirketi tarafından karşılanmayan kısmı ile değer kaybı zararının tazmini talep edilmiş, talep miktarı bedel artırım dilekçesi ile artırılmıştır. Davalı vekili ise davanın reddini dilemiştir.
Burada öncelikle davalı vekilinin dava şartı itirazı incelenecek, akabinde davanın esası hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107/1. maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacıya ait araçta oluşan hasarın giderilmesi için yapılması gerekli masraftan davalı tarafından karşılanmayan kısmın ve değer kaybı zararının tazmini isteminde bulunulmuş olup, aracın tamiri için ne tutarda masraf gerektiği ve yine araçta husule gelen değer kaybının ne kadar olduğu ancak tahkikat aşamasında alınacak bilirkişi raporu ile belirli hale gelecektir ve buna göre mezkur alacak kalemlerinin belirsiz alacak davasına konu edilmesinde bir isabetsizlik yoktur; davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır.
Davanın esasına gelince;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı vazedilmiştir. Somut olayda; davaya konu kazanın, … plakalı aracın davacıya ait aracın arka kısımlarına çarpması şeklinde gerçekleştiği ve davalı sigorta şirketine bu aracın zorunlu trafik sigortacısı olması hasebiyle husumet yöneltildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, uyuşmazlık, 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS Genel Şartları’nın Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40E. 2020/40K. sayılı kararı ile 29.12.2022 tarih ve 2021/82E. 2022/167K. sayılı kararı uyarınca TBK’ya aykırı olmayan hükümlerine uygun şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.
i-Hasara ilişkin zarar yönünden:
Davalı sigorta şirketi, 6102 sayılı TTK’nın 1459. maddesi uyarınca, davacıya ait araçta oluşan gerçek zararı tazminle yükümlüdür. Yani, davacı, zarar gören konumunda olup, aracında oluşan gerçek zararın tazmini gereklidir. Yargıtay (Kapatılan) 17. HD.nin 05.03.2015 tarih ve 24664/3863 sayılı kararında da belirtildiği üzere, aracının eşdeğer parçalarla onarımını kabul etmesi kendisinden beklenemez ve aracının orijinal parça kullanılarak tamiri gerekir. Yine, Yargıtay (Kapatılan) 17. HD.nin 08.10.2012 tarih ve 6514/10716 sayılı kararı ile 04.04.2016 tarih ve 14700/4229 sayılı kararında ifade edildiği üzere, davacıya ödenecek tazminat belirlenirken, yedek parça tedarikçisi ile sigortacı arasında yapılan anlaşmalar gereği uygulanan iskonto oranı esas alınarak yedek parçaların rayiç değerinde indirim yapılmasına olanak yoktur. Ayrıca, davacının aracına verilen zararı gidermek için gerekli onarım, parça ve işçilik hizmeti Yargıtay (Kapatılan) 17. HD.nin 08.10.2012 tarih ve 6514/10716 sayılı kararı ile 04.04.2016 tarih ve 14700/4229 sayılı kararında da belirtildiği üzere 3065 sayılı KDV Kanunu kapsamında olup, KDV’ye tabidir. Ezcümle, davacıya ait aracın onarımı için gerekli masrafın, orijinal parça bedelleri esas alınarak ve iskonto uygulanmadan, KDV dahil belirlenmesi gerekir.
Somut olayda; davacıya ait aracın tamiri için gerekli parçaların davalı sigorta şirketi tarafından tedarik edildiği ve kullanılan parçaların tümünün orijinal olduğu, işçilik bedeli olarak belirlenen 5.350-TL’nin davacı tarafından tamirciye ödendiği ve hemen sonrasında davalı sigorta şirketi tarafından tazmin edildiği, davacının işçilik bedeli yönünden zararının tam olarak karşılandığı, tamir masrafının iskontolu ve KDV’siz işçilik bedeli dahil 20.969,60-TL olduğu ve tramer kayıtlarına da bu tutarın yansıdığı, davacının işbu davada, tramer kayıtlarına yansıyan bedel ile aracın gerçek tamir masrafı arasındaki tutarı, fark hasar bedeli olarak talep ettiği anlaşılmaktadır.
Davacıya ait araç davalı sigorta şirketi tarafından orijinal parça kullanılmak suretiyle onarılmış ve işçilik ücreti davalı sigorta şirketince davacıya ödenmiş olup, davacının husule gelen zararı, davalı sigorta şirketi tarafından bu suretle giderildiğine göre, aracın gerçekte davalı sigorta şirketi tarafından yapılan masraftan daha çok masraf yapılmak suretiyle onarılacağı ileri sürülüp, aradaki farkın davalı sigorta şirketinden talep edilmesine olanak yoktur. Sigorta şirketinin parça tedarikinde kendi inisiyatifini ve üçüncü kişilerle olan ticari münasebetini kullanarak aracı daha az masrafla tamir ettirmiş olması, davacının yapılan masraf ile yapılması gereken masraf arasındaki bedel farkı kadar tazminat talep etme imkanının bulunduğu şeklinde yorumlanamaz. Aksi, 4721 sayılı TMK’nın 2. maddesi ile 6098 sayılı TBK’nın 49 vd. maddelerine, ayrıca 6102 sayılı TTK’nın 1459. maddesine aykırı olur. O halde, davacının fark hasar bedeli yönünden talebi yerinde değildir ve reddedilmelidir.
ii-Değer kaybı zararı yönünden:
Trafik kazalarından kaynaklı araç değer kayıplarına ilişkin tazminat kapsamının ne olduğu konusunda TBK’daki genel hükümlerde bir açıklık yoktur. Bu konuda, Yargıtay’ın müstakar hale gelmiş içtihatları bulunmakta olup, yüksek yargı kararlarında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark olarak tanımlanmakta ve araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra 2. el satış değerinin tespiti ve arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği yerleşik hale gelmiştir. Nitekim, Yargıtay 4. HD.nin 25.03.2022 tarih ve 21252/5913 sayılı kanun yararına bozma ilamında da, değer kaybının, işaret edilen bu esaslar dahilinde yapılacak inceleme ile belirlenmesi gerektiği yönünde içtihatta bulunulmuştur.
Bu sebeplerle; değer kaybının, objektif değer kaybı esasına göre belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiş, davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri ile kazadan sonraki 2. el piyasa değeri arasındaki farkın, yani somut olayda 12.500-TL’nin, davacının gerçek zararı olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiştir. Hal böyle olunca, davadan önce ödenen 1.782-TL’nin mahsubuna göre davacıya (12.500-TL – 1.782-TL) 10.718-TL tutarında değer kaybı tazminatı ödenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde, davacının fark hasar bedeli yönünden talebi reddedilmiş, değer kaybı hakkındaki talebi ise kabul edilmiştir. Davalının, davadan önceki 22.09.2022 tarihli müracaattan 8 iş günü sonrasına tekabül eden 03.10.2022 tarihinde temerrüte düştüğü değerlendirilip, sigortalı araç malikinin tüzel kişi tacir olduğu ve bu kimselerin özel alanlarının bulunamayacağı, her türlü iş ve eylemlerinin ticari olduğu gözetilerek, mezkur tarihten itibaren avans faizine hükmedilmiştir. İşbu davanın zorunlu arabuluculuk dava şartı hükümlerine tabi olmadığı değerlendirilmiş (Bkz: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2022 tarih ve 23273/901 sk. ile 29.09.2021 tarih ve 14429/5729 sk.) davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti davacı üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne;
i-10.718-TL’nin 03.10.2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ii-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 732,14-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 378,70-TL’nin mahsubu ile noksan 353,44-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından ödenen 378,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 2.946,20-TL tutarındaki yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre belirlenen 1.810,95-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 6.718,87-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 3.120-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
10/04/2023
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.