Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1152 E. 2023/495 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1152 Esas – 2023/495
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/1152 Esas
KARAR NO : 2023/495

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av.

DAVA : Tazminat (Değer Kaybından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2022
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 08/05/2023

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalanan … plakalı aracın, davacıya ait … plakalı araca çapması şeklinde gerçekleşen 21.10.2021 tarihli trafik kazasında, davacıya ait aracın hasar gördüğünü ve buna bağlı olarak değer kaybettiğini, değer kaybı zararının tazmini için davadan önce davalıya müracaat edildiğini ancak davalının sadece 1.432,39-TL ödeme yaptığını, bakiye zararın tazminine ilişkin davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden bir sonuç alınamadığını beyanla, talep miktarını artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500-TL’nin kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davada asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu ve davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davalının yerleşim yerine İstanbul asliye ticaret mahkemelerinin yetkili olduğunu, 2918 s. KTK’nın 97. maddesindeki zorunlu başvuru şartının yerine getirilmediğini, … plakalı aracın davalıya 04.12.2020-2021 vade tarihli ZMMS ile sigortalandığını, ancak sorumluluğun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacıya işbu davadan evvel 1.432,39-TL tutarında değer kaybı ödendiğini ve sigortacının sorumluluğunun bu suretle sona erdiğini, aksinin kabulü durumunda kusur ve değer kaybı konusunda tahkikat yürütülmesi ve rapor alınması gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Hasar dosyası ile davacıya ait aracın tramer ve sicil kayıtları celp edilerek dosya arasına alınmış, ekspertiz raporundan ve sigorta şirketlerince varılan mutabakat tahtında düzenlenen kaza tespit tutanağından, kazanın münhasıran sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleştiği, davacının kazaya etkisinin bulunmadığı görülmüştür.
Mahkememizce otomotiv konusunda uzman ve aynı zamanda akademisyen bilirkişiden alınan raporda özetle: Davacıya ait aracın kaza tarihindeki hasarsız 2. el piyasa değerinin 147.000-TL olup, kazadan sonraki 2. el piyasa değerine göre 7.350-TL tutarında değer kaybına uğradığı mütala edilmiştir.
Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile; talep miktarını 5.917,61-TL’ye artırdıklarını bildirmiş ve bu tutarın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan araç değer kaybından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi ile, 21.10.2021 tarihli trafik kazası sebebiyle davacıya ait araçta husule gelen değer kaybı zararının tazmini talep edilmiştir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardan doğan uyuşmazlıklar ticari dava olarak görülür. TTK’nın 5/1. Maddesine göre, ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Eldeki davada, davalı sigorta şirketine, zarara sebep olduğu ileri sürülen aracın zorunlu trafik sigortacısı olması sebebiyle husumet tevcih edilmiştir. Sigorta hukuku TTK’nın 6. kitabında 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda, TTK’da düzenlenen hususlardan olduğu veçhile, uyuşmazlık ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülecektir ve davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur (Bkz: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2019 tarih ve 18839/9369 sk.).
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107/1. maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacıya ait araçta oluşan değer kaybı zararı ancak tahkikat aşamasında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiş olup, bu durumda davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı vardır.
Davalı sigorta şirketine, işbu davadan evvel 28.03.2022 tarihinde gerekli belgeler eklenmek suretiyle müracaat edildiği ve sigorta şirketince 12.04.2022 tarihinde bir kısım ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. O halde, sigorta şirketine müracaatta bulunulduğu ve bu suretle dava şartının yerine getirildiği kabul edilmeli, bu yöne ilişkin itiraz reddedilmelidir.
6100 sayılı HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesine göre; “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Eldeki davada, hem davacının yerleşim yeri hem de davaya konu kazanın gerçekleştiği yer Samsun olduğuna göre davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur; davalı vekilinin yetki itiraz yerinde değildir.
Davanın esasına gelince;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı vazedilmiştir. Somut olayda; davaya konu kazanın, … plakalı aracın davacıya ait araca çarpması şeklinde gerçekleştiği ve davalı sigorta şirketine bu aracın zorunlu trafik sigortacısı olması hasebiyle husumet yöneltildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, uyuşmazlık, 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS Genel Şartları’nın Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40E. 2020/40K. sayılı kararı ile 29.12.2022 tarih ve 2021/82E. 2022/167K. sayılı kararı uyarınca TBK’ya aykırı olmayan hükümlerine uygun şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.
Mübrez ekspertiz raporundan ve sigorta şirketlerince varılan mutabakat tahtında düzenlenen kaza tespit tutanağından, kazanın münhasıran sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleştiği, davacının kazaya etkisinin bulunmadığı görülmüş olup, bu konuda bir belirsizlik bulunmadığı değerlendirilip usul ekonomisi de gözetilerek yeniden rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
Trafik kazalarından kaynaklı araç değer kayıplarına ilişkin tazminat kapsamının ne olduğu konusunda TBK’daki genel hükümlerde bir açıklık yoktur. Bu konuda, Yargıtay’ın müstakar hale gelmiş içtihatları bulunmakta olup, yüksek yargı kararlarında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark olarak tanımlanmakta ve araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra 2. el satış değerinin tespiti ve arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği yerleşik hale gelmiştir. Nitekim, Yargıtay 4. HD.nin 25.03.2022 tarih ve 21252/5913 sayılı kanun yararına bozma ilamında da, değer kaybının, işaret edilen bu esaslar dahilinde yapılacak inceleme ile belirlenmesi gerektiği yönünde içtihatta bulunulmuştur.
Bu sebeplerle; değer kaybının, objektif değer kaybı esasına göre belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiş, davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri ile kazadan sonraki 2. el piyasa değeri arasındaki farkın, yani 7.350-TL’nin, davacının gerçek zararı olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiştir.
Bu sebeplerle; davaya konu kazanın münhasıran sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleştiği ve davacıya ait araçta vaki trafik kazası sebebiyle 7.350-TL tutarında değer kaybı oluştuğu değerlendirilmiş, davadan önce ödenen tutar (1.432,39-TL) nazara alınıp rapor ile belirlenen değer kaybından mahsup edilerek (7.350-TL – 1.432,39-TL) davacıya 5.917,61-TL daha ödeme yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmiş, davalının 28.03.2022 tarihli müracaattan 8 iş günü sonrasına tekabül eden 08.04.20222 tarihinde temerrüte düştüğü değerlendirilip, sigortalı aracın hususi olduğu gözetilerek, bu tarihten itibaren yasal faize hükmedilmiştir.
İşbu davanın zorunlu arabuluculuk dava şartı hükümlerine tabi olmadığı kabul edilmiş (Bkz: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2022 tarih ve 23273/901 sk. ile 29.09.2021 tarih ve 14429/5729 sk.) ve davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti davacı üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne; 5.917,61-TL’nin 08.04.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 404,23-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 173,22-TL’nin mahsubu ile noksan 231,01-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 1.883,42-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.917,61-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi, anlatıldı. 14/04/2023

Katip
¸

Hakim
¸

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.