Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1123 E. 2023/657 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1123 Esas – 2023/657
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/1123 Esas
KARAR NO : 2023/657

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Tazminat (Cismani Zarardan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2022
KARAR TARİHİ : 29/05/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 19/06/2023

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacıya ait … plakalı araca, davalı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması şeklinde gerçekleşen 19.04.2022 tarihli trafik kazasında, davacıya ait aracın hasar gördüğünü ve buna bağlı olarak değer kaybettiğini, ayrıca aracın tamiri süresi boyunca kullanılamadığını, zarardan davalı …’in araç maliki ve sigorta şirketinin ise aracın zorunlu trafik sigortacısı olması hasebiyle sorumlu olduğunu, değer kaybı ile araç mahrumiyet zararının tazmini için davadan önce sigorta şirketine müracaat edildiğini ancak sonuç alınamadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden de olumsuz sonuçlandığını beyanla, gerçek zarar belirlendiğinde talep miktarını artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla değer kaybı olarak şimdilik 50-TL’nin davalılardan, araç mahrumiyet zararı (ikame araç bedeli) olarak şimdilik 50-TL’nin davalı işleten ve sürücüden, işleten ve sürücü bakımından kaza, sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, … plakalı aracın davalıya 12.06.2021-2022 vade tarihli ZMMS ile sigortalandığını, ancak sorumluluğun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacıya ait aracın onarımı için kasko sigorta poliçesi kapsamında açılan dosya ile ilgili olmak üzere toplam 26.196,88-TL tutarında rücu ödemesi yapıldığını ve ZMMS poliçe limitinden 23.803,12-TL kaldığını, kusur ve değer kaybı konusunda tahkikat yürütülmesi ve rapor alınması gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Araç trafik sicilinde davalı adına kayıtlı ise de sevk ve idaresinin diğer davalı …’e ait olduğunu ve davalının işleten sıfatının bulunmadığını, kazanın diğer davalı …’ün kusuru ile gerçekleştiği iddiasının kabul edilemeyeceğini ve kusur konusunda rapor alınması gerektiğini, değer kaybı ve araç mahrumiyet zararı iddiasının yerinde olmadığını ve aksi yönde değerlendirme yapılacak ise bu hususlarda da tahkikat yürütülmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
Hasar ve servis dosyası ile kasko hasar dosyası celp edilmiş, davacıya ait aracın tramer kayıtları ile kazaya karışan araçların sicil kayıtları dosyaya kazandırılmıştır.
Davacının kasko sigortacısına (davalı sigorta şirketi ile aynı), davaya konu kaza sebebiyle kasko sigorta poliçesi kapsamında zorunlu trafik sigortacısı davalıdan ne miktarda rücu ödemesi tahsil edildiği sorulmuş olup, cevabi yazı ile toplam 26.196,88-TL tutarında rücu ödemesi yapıldığı bildirilmiştir.
Davacıya ait araç ile emsal bir aracın kaza tarihi itibariyle kiralanacak olması durumunda ödenecek günlük kira parasının KDV dahil ne kadar olduğu Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası’ndan sorulmuş olup, cevabi yazı ile; 750-TL olabileceği bildirilmiştir.
Mahkememizce Adli trafik uzmanı bilirkişi ile otomotiv konusunda uzman akademisyen bilirkişiden alınan raporda, özetle: Kazanın münhasıran … plakalı araç sürücüsü davalı …’ün kusuru ile gerçekleştiği, davacının kural ihlali ve kusurunun bulunmadığı; davacıya ait aracın kaza tarihindeki hasarsız 2. el piyasa değerinin 1.000.000-TL olup, kazadan sonraki 2. el piyasa değerine göre 50.000-TL tutarında değer kaybettiği, aracın makul tamir süresinin 10 gün olduğu mütala edilmiştir.
Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile; talep miktarını değer kaybı yönünden 50.000-TL’ye, ikame araç bedeli yönünden ise 7.500-TL’ye artırmıştır.
Bilirkişi raporu ve bedel artırım dilekçesi davalılara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan değer kaybı zararı ile araç mahrumiyet zararının (ikame araç bedelinin) tazmini istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi ile, 19.04.2022 tarihli trafik kazası sebebiyle davacıya ait araçta husule gelen değer kaybı zararı ile aracın tamir süre boyunca kullanılamamış olması sebebiyle oluşan araç mahrumiyet zararının (ikame araç bedelinin) tazmini talep edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107/1. maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacıya ait araçta oluşan değer kaybı ile aracın tamir süresi ve bu süre zarfında kullanılamamış olması sebebiyle ortaya çıkan araç mahrumiyet zararı ancak tahkikat aşamasında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiş olup, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, davalı sigorta şirketi vekilinin itirazı reddedilmelidir.

Davalı … vekili, aracın müvekkili adına kayıtlı olduğunu ancak diğer davalı …’ün sevk ve idaresinde bulunduğunu belirterek müvekkilinin işleten sıfatının olmadığını ileri sürmüş ise de, aracın 2918 s. KTK’nın 20/d maddesinde vazolunan resmi şekle uygun olarak davalı …’e satışının yapıldığını gösterir herhangi bir delil ibraz edilmediği görülmüş ve haricen satım iddiasının 3. kişi konumundaki davacıya karşı ileri sürülemeyeceği değerlendirilmiştir. Hal böyle olunca, davalı … vekilinin sorumluluğa dayalı itirazına kıymet verilmemiştir.
Davanın esasına gelince;
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesinde, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı vazedilmiştir. Somut olayda; davaya konu kazanın, davacıya ait araca … plakalı aracın çarpması şeklinde gerçekleştiği ve kazanın münhasıran bu araç sürücü davalı …’ün kusuru ile gerçekleştiği, davalı … ile …’e aracın sırasıyla maliki ve sürücü, sigorta şirketine ise zorunlu trafik sigortacısı olmaları hasebiyle husumet tevcih edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, uyuşmazlık, 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS Genel Şartları’nın Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40E. 2020/40K. sayılı kararı ile 29.12.2022 tarih ve 2021/82E. 2022/167K. sayılı kararı uyarınca TBK’ya aykırı olmayan hükümlerine uygun şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.
i-Değer kaybı yönünden:
Trafik kazalarından kaynaklı araç değer kayıplarına ilişkin tazminat kapsamının ne olduğu konusunda TBK’daki genel hükümlerde bir açıklık yoktur. Bu konuda, Yargıtay’ın müstakar hale gelmiş içtihatları bulunmakta olup, yüksek yargı kararlarında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark olarak tanımlanmakta ve araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra 2. el satış değerinin tespiti ve arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği yerleşik hale gelmiştir. Nitekim, Yargıtay 4. HD.nin 25.03.2022 tarih ve 21252/5913 sayılı kanun yararına bozma ilamında da, değer kaybının, işaret edilen bu esaslar dahilinde yapılacak inceleme ile belirlenmesi gerektiği yönünde içtihatta bulunulmuştur.
Bu sebeplerle; somut olay bakımından da değer kaybının, objektif değer kaybı esasına göre belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiş, davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri (1.000.000-TL) ile kazadan sonraki 2. el piyasa değeri (950.000-TL) arasındaki farkın, yani 50.000-TL’nin, davacının gerçek zararı olduğu kabul edilmiş ve sonuca gidilmiştir.
Bununla birlikte, davalı sigorta şirketi, husule gelen zarardan, 2918 sayılı KTK’nın 93. ve Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik’in 24. maddesi uyarınca, rizikonun gerçekleştiği tarihte sigortaya konu motorlu aracın cinsine göre asgari tutarı belirlenen tarifedeki limitler uyarınca sınırlı sorumludur. Somut olayda; kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMMS poliçe limiti “maddi araç başına” 50.000-TL olup, sigorta şirketi oluşan zarardan ancak bu miktara kadar sorumludur. Toplanan delillerden; davacıya ait aracın tamirinin kasko sigortacısı … A.Ş. (davalı sigorta şirketi ile aynı) tarafından yaptırıldığı ve kasko hasar dosyası kapsamında ödenen toplam 26.196,88-TL’nin rücuen tahsil edildiği, bakiye ZMMS poliçesi limitinin (50.000-TL – 26.196,88-TL) 23.803,12-TL olduğu anlaşılmaktadır. O halde, davalı sigorta şirketi, oluşan değer kaybı zararından ancak 23.803,12-TL ile sorumlu olacaktır.
ii-Araç mahrumiyet zararı (ikame araç bedeli) yönünden:
Kural olarak haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören, haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilecektir. Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 50/2. maddesi uyarınca davacı tarafından araç kiraladığına dair belge veya ödeme belgeleri sunulmasa da hakim zararı belirleyebilir (Bkz: Yargıtay 4. HD.nin 29.09.2022 tarih ve 26777/11236 sk.). Somut olayda, davacının, makul tamir süresi boyunca aracını kullanamadığı ve en az araç kira parası kadar zarara uğradığı, amortisman indirimi yapılmasını gerektirir herhangi bir sebep de bulunmadığı kabul edilmiştir. Alınan bilirkişi raporunda, makul tamir süresi 10 gün olarak belirlenmiş olup, Samsun Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası’ndan gelen cevabi yazıda günlük kira parasının 750-TL olduğu ifade edilmiştir. Buna göre, davacının 10 günlük araç mahrumiyet zararının (10 x 750-TL) 7.500-TL olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu sebeplerle; kazanın münhasıran davalı …’ün kusuru ile gerçekleştiği ve davacıya ait araçta 50.000-TL değer kaybı oluştuğu, ayrıca araç mahrumiyet zararının 7.500-TL olduğu değerlendirilmiş, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı işleten ve sürücünün kaza tarihinde (TBK m. 117), sigorta şirketinin ise 20.07.2022 tarihli müracaattan 8 iş günü sonrasına tekabül eden 02.08.2022 tarihinde temerrüte düştüğü değerlendirilmiş, sigortalı aracın hususi olduğu gözetilerek, mezkur tarihlerden itibaren yasal faize hükmedilmiştir.
İşbu davanın zorunlu arabuluculuk dava şartı hükümlerine tabi olmadığı gözetilmiş (Bkz: Yargıtay 4. HD.nin 20.01.2022 tarih ve 23273/901 sk. ile 29.09.2021 tarih ve 14429/5729 sk.), davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti davacı üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne; 57.500-TL’nin (davalı … A.Ş.nin 23.803,12-TL’den sorumlu olması kaydıyla), davalı … ile … yönünden 19.04.2022, … A.Ş. yönünden 02.08.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 3.927,82-TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile noksan 2.866,87-TL’nin (davalı … A.Ş.nin 565,04-TL’den sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 4.577,15-TL yargılama giderinin (davalı … A.Ş.nin 1.894,79-TL ile sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.200-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.600-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
29/05/2023
Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.