Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/102 E. 2022/319 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/102 Esas – 2022/319
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/102 Esas
KARAR NO : 2022/319

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2022
KARAR TARİHİ : 18/03/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 20/01/2022

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Taraflar arasında “tam otomatik kırıcılık pelet ünitesi” isimli makinenin imal edilip davacıya teslimi konusunda bir sözleşme akdedildiğini ve davacının sözleşmede peşin olarak ödeneceği kararlaştırılan 25.000-TL’yi davalının banka hesabına havale ettiğini, avans talep etmesi sebebiyle davalıya ayrıca 35.000-TL daha gönderildiğini, fakat makinenin kararlaştırılan vade geçmiş ve davalıya ihtar çekilmiş olmasına rağmen teslim edilmediğini, davacının zarara uğradığını ve piyasada itibar kaybettiğini, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, öncelikle sözleşme konu makinenin davacıya teslim edilmesini ve sözleşmedeki cezai şart uyarınca davacıya ödeme yapılmasını, mümkün değil ise ödenen tutarların ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davacıya iadesini, ayrıca cezai şat ile uğranılan maddi zararın ve kâr kaybının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davacının tacir olmadığı veçhile davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, sözleşmede belirtilen cezai şartın fahiş olup davalının ekonomik mahvına sebep olacağını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davacının tacir olup olmadığı konusunda yapılan araştırma neticesinde celp edilen belgelerden; kerestecilik konusunda Ladik Esnaf ve Sanatkarlar Odası’na kayıtlı olduğu, ticaret sicili kaydının bulunmadığı ancak ….de ortaklığı bulunduğu, 22.11.2017 tarihinden bu yana Ladik Vergi Dairesi mükellefi olduğu ve işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu anlaşılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı aynen ifa ve gecikme tazminatı, mümkün değil ise sözleşmeden dönme ve tazminat istemine ilişkindir.
6102 s. Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesine göre, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı İçtihatlı 6335 sayılı Kanunla güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Somut olayda; uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Davalı tüzel kişi tacir olduğuna göre, davanın nispi ticari dava olarak kabulü için öncelikle davacının tacir olup olmadığına ve akabinde uyuşmazlığın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğup doğmadığına bakılmalıdır.
Yukarıda işaret edildiği üzere; davacının, dava tarihi itibariyle Ticaret Sicili’nde kaydı yoktur, bilakis Esnaf Odası’nda kaydı bulunmaktadır. 22.11.2017 tarihinden bu yana Ladik Vergi Dairesi mükellefi olup, işletme hesabı esasına göre defter tutmaktadır. Dava tarihi itibariyle ….nin ortağı ise de, işletme faaliyeti davacı adına değil tüzel kişi adına yürütüldüğünden ve bir ya da birden çok şirketin ortağı olması kişiyi tacir kılmayacağından (Bkz: Yargıtay 23. HD.nin 22.11.2018 tarih ve 5294/5434 sayılı kararı ile 03.11.2016 tarih ve 6977/4865 sayılı kararı) tacir kabul edilmesi mümkün değildir. Buna göre, davacı tacir değildir ve davanın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesine de olanak yoktur.
Bu sebeplerle, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında kaldığı değerlendirilmiş, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli SAMSUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/03/2022

Katip
¸

Hakim
¸

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.