Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/981 E. 2021/939 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/981 Esas – 2021/939
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/981
KARAR NO : 2021/939

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KAR. YAZIM TARİHİ : …
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili … tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı …. Nakl. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı … Başkanlığı arasında yapılan ticaret gereği olan alacağını müvekkiline devrettiğini, davalının yapılan ticaret gereği faturalarını kendi defterlerine geçirdiğini, böylelikle yapılan ticareti kabul ettiğini, müvekkili tarafından davalıya Samsun …Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile alacağın ödenmesinin ihtar edildiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine Samsun İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından 1.838.636,80 TL’lik alacağın tahsili için takip başlatıldığını, davalının takibin 900.340,00 TL’lik kısmına itiraz ettiğini ve takibin bu miktar yönünden durdurulduğunu, bu nedenlerle davalının itirazının iptaline takibin devamına davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, takibe yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından; dava dışı …. Nakl. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davalı … Başkanlığı’ndan olan alacağının davacıya devredildiği, davacı tarafından 1.838.636,80 TL’lik alacağın tahsili amacıyla Samsun İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığı, davalının takibin 900.340,00 TL’lik kısmına itiraz ettiğini ve takibin bu miktar yönünden durmasına sebebiyet verdiği, davacı tarafından itirazın iptalini sağlamak amacıyla işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Ticari davalar TTK’nun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre her iki tarafından ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın TMK rehin karşılığında ödünç verme işiyle uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969.maddelerinde, 6098 sayılı TBK’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmenin birleşmesi ve şekil değişmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, rehin sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ile 545, ticari mümessiller ticari vekiller ve diğer tacir yardımcılarına ilişkin öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmesini düzenleyen 561 ila 580.maddelerinde; geçici mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi yahut açılan davanın maddede sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmesiyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
HMK 138.maddesi ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” hükmünü içermektedir. Usul ekonomisi yönünden de aynı sonuca varılmaktadır.
Somut olayda HMK 138.maddesi gereği usul ekonomiside gözetilerek lahiyalar aşamasına geçilmeden hemen karar verilebileceği tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 207 vd.maddelerinde düzenlenen satım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı taraf fatura bedellerini talep etmektedir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında uyuşmazlık TTK 4.maddesinde düzenlenmediğinden mutlak ticari dava olarak kabul edilemez. Davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için ise her iki tarafın tacir olması gerekmektedir. Oysa davalı Canik Belediyesi tacir sıfatına sahip değildir. Bu nedenlerle işbu davada mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmış, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/15-301 Esas, 2015/2659 sayılı, Adana Bam 6.Hukuk Dairesi 2020/186-110 Esas Karar sayılı örnek ilamları) mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. madde gereği karar kesinleştiğinde ve iki haftalık yasal sürede talep halinde dosyanın görevli Samsun Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nun 331/2’nci maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. …

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır