Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/931 E. 2023/12 K. 03.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/931 Esas – 2023/12
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/931
KARAR NO : 2023/12

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 11/05/2015
KARAR TARİHİ : 03/01/2023
KARARIN YAZ. TARİH : 30/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 08.05.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında süregelen ticari bir ilişki mevcut olup, müvekkilinin davalıdan sürekli olarak elektrik malzemesi aldığını, müvekkilinin davalı şirketten aralarında olan güven ve devamlılık ilkeleri doğrultusunda yüklü miktarda ürün aldığını, ve bu ürünlerin iade etmemek kaydı ile avantajlı fiyat ödemek imkanına sahip olduğunu, az ürün olan perakende satıcısına uygulanan birim başına ürün fiyatının çok ürün alan perakende satıcısına uygulanan birim başına ürün fiyatından daha yüksek olduğunu, nitekim bu uygulamanın benzer hacimde ticari işler yürütülen firmalar bakımından meşhur ve maruf olduğunu, müvekkilinin bu şekilde ürün satın aldığında, kendisine uygulanan iskontodan kaynaklanan fiyat farkının iadesini sağlamak üzere ‘fiyat farkı alacağı’ kaydı ile faturaları düzenlediği ve zaman içerisinde bu bedeli davalı şirketten peyderpey-bazen borçtan mahsup ederek bazen de nakden ödemek suretiyle tahsil ettiğini, davalı şirketin Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölge Müdürü … tarafından düzenlenen 30.03.2013 tarihli belgede müvekkilin 30.06.2013 tarihi itibari ile davalı şirketten 150.200 TL fiyat farkı alacağı kaldığının ve bu farkın parça parça fiyat farkı faturası olarak kapatılacağının belirtildiği, nitekim müvekkili tarafından fiyat farkı alacağının tahsile yönelik olarak 15.07.2014 tarihli 224079 numaralı ve 35.000,56 TL bedelli faturanın davalının hiçbir itirazına maruz kalmadan işlem gördüğü ve ticari defterlerine kayıt edildiği, akabinde müvekkilin 122.568,96 TL tutarındaki fiyat farkı alacağının tahsiline yönelik 19.01.2015 tarih … seri numaralı faturayı düzenlemiş ve davalının hiçbir itirazına maruz kalmadan işlem gördüğü ve ticari defterlere kayıt edildiği, akabinde müvekkilinin 122.568,96 TL tutarındaki fiyat farkı alacağının tahsiline yönelik 19.01.2015 tarih ve … seri numaralı faturayı düzenlediği ve davalı şirkete gönderdiği, davalı şirketin Beşiktaş 15.Noterliği’nin 00695 yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz ettiğini, müvekkilinin davalının ihtarnamesine Samsun 4.Noterliğinin 03072 sayılı ihtarnamesi ile cevap verdiğini, müvekkilinin davalıdan fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL fiyat farkı alacağının fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tahsiline ve tüm yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu 23.06.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle, davacının müvekkili şirketten alacağının bulunmamakta ve davacı şirketin müvekkili şirkete cari hesap borcu bulunmakta olduğunu, huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirket ile davacı arasında yapılan herhangi bir yetki sözleşmesi mevcut bulunmadığını, huzurdaki alacak davasında İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabulünün gerektiğini, … tarafından verilmiş taahhüdün müvekkili şirket açısından bağlayıcı nitelikte olmasa dahi bir an için aksi düşünülse de …’nun taahhüt verdiği tarih dikkate alındığında zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan zamanaşımı definde bulunduğunu, davacının müvekkil şirketten herhangi bir hak ve alacağının mevcut olmadığını, ticari vekilin açıkca yetki verilmedikçe temsil edileni borç altına sokması mümkün olmadığından, … tarafından davacı şirkete gönderilen yazının müvekkil şirket açısından hiçbir bağlayıcının bulunmadığını, açıklanan nedenlerde öncelikle huzurda görülen davaya bakmakta Samsun Mahkemeleri değil İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle mahkeme yetkisine itiraz eder, yetkisizlik kararı verilmesini, davanın zamanaşımı yönünden reddedilmesini, esasa girilerek inceleme yapılması halinde davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini fazlaya dair ve sair tüm hakları saklı kalmak üzere talep etmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 13.07.2015 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle, davalı ile müvekkil arasında süregelen ticari bir ilişki mevcut olup, davalıdan sürekli elektrik malzemesi aldığını, davalı tarafın bu hususu kabul ettiğini, sözleşme Samsun’da ifa edildiğinden yetkili mahkemenin Samsun Mahkemeleri olduğunu, davaya konu iskontonun yine davalı şirket Bölge Müdürü … ile görüşülerek belirlendiğini, davalı şirketin Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölge Müdürü … tarafından düzenlenen 30.06.2013 tarihli belgede, müvekkilin 30.06.2013 tarihi itibariyle davalı şirketten 150.200,00 TL fiyat farkı alacağı kaldığının ve bu farkın parça parça fiyat farkı faturası olarak kapatılacağının belirtildiği, fiyat farkı alacağının tahsiline yönelik olarak 15.07.2014 tarihli 224079 numaralı ve 35.000,56 TL bedelli faturanın davalının hiçbir itirazına maruz kalmadan işlem gördüğü ve ticari defterlerine kayıt edildiğini, davalının müvekkilinden 40.517,86 TL alacaklı olduğunu ihtar eden Beşiktaş 15.Noterliği’nin 10.02.2015 tarih 01563 sayılı ihtarnamesini gönderdiği, davalının ihtarnamelerine Samsun 4.Noterliği’nin 18.02.2015 tarih ve 03072 sayılı ihtarname ile cevap verdiğini ve 122.568,96 TL fiyat farkı alacağının ödenmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu 06.09.2015 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, öncelikle zamanaşımı ve yetkisizlik itirazlarını tekrar ettiklerini, …’nun müvekkil şirketin onayını almaksızın davacı şirkete vermiş olduğu taahhüdün hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, davaya bakmakla Samsun Mahkemeleri değil İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davanın zamanaşımı yönünden reddedilmesini, esasa girilerek inceleme yapılması halinde davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini fazlaya dair ve sair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla talep etmiştir.
Toplanan deliller,
Davacı vekilince dava dilekçesi ekinde sunulan 30.06.2013 tarihli Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölge Müdürü tarafından düzenlenen belge, Beşiktaş 15.Noterliği’nin 20.01.2015 tarihli ihtarnamesi, 19.01.2015 tarihli fatura örneği, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirkete ait sicil kayıtlarını içerir gazete örnekleri, protokol sureti, tanıklar …’ün beyanı, mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen 24.04.2018 tarihli raporu ve 08.01.2019 tarihli ek raporu, İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesince mali müşavir bilirkişiden alınan 24.10.2019 tarihli raporu, istinaf ilamı, İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla aldırılan 07.09.2022 tarihli bilirkişi raporu, Mali Müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 15.09.2022 tarihli bilirkişi raporu, ıslah dilekçesi ve tüm dosya kapsamı.
Mahkememizin 2015/431 E. sayılı dosyasında yapılan yargılamada, dinlenen tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre sonuç olarak, dava dayanağı 30.06.2013 tarihli belgeyi düzenleyen davalı şirket eski bölge müdürü …’nun davacının ticari vekili olup, söz konusu belgeyi düzenleme yetkisinin verilen vekaletname kapsamında olmadığı gibi vekaletnamesinin süresinin belgenin düzenlendiği tarihten sonraki döneme ilişkin olduğu dolayısıyla böyle bir belge düzenleme yetkisinin bulunmayıp davalı tarafından da yapılan işlemin onaylanmadığı anlaşılmakla davanın bu nedenle reddi, dava dışı …’nun davacının ticari temsilcisi olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının alacağını yasal delillerle ispatlaması gerektiği, incelenen davalıya ait usulüne uygun tutulmuş olan defter kayıtlarında davacının alacağının sabit olmadığı gibi davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinden de alacağın varlığının tespit edilemediği başkaca delil bulunmadığı görülmekle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın istinaf talebi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 02/11/2021 tarihinde verilen 2021/1236 esas ve 2021/1348 karar sayılı ilamı ile “… bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/05/2021 gün ve 2020/3031 Esas, 2021/4437 Karar sayılı ilamı da göz önüne alındığında, mahkemece verilen kararın kaldırılarak, gerektiğinde Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/430 Esas, 2018/469 Karar sayılı dosyası da incelenmek suretiyle, 30/06/2013 tarihli belgede davalı şirketin Bölge Müdürünün 150.200,00 TL’lik fiyat farkı alacağını kabul etmesi karşısında ve ihtilafsız dönemde de davacı şirket tarafından düzenlenen fiyat farkından dolayı faturaların davalının alacak hesabından mahsup edilmesi karşısında, tarafların ticari defterlerinde konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile yeniden inceleme yapılarak, taraflar arasındaki mal alım satımına ilişkin tüm faturaların ve davacının düzenlediği fiyat farkı market katılım ve promosyon faturalarının da tek tek dönem itibariyle değerlendirilerek davalının alacağından mahsup edilip edilmediği, bu durumda davacı şirket yetkilisinin düzenlediği 30/06/2013 tarihli belgeden dolayı davacının fiyat farkı alacağı olup olmadığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere…” mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiş, mahkememizce İstinaf ilamı doğrultusunda gerekli incelemeler yapılmıştır.
Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle 30/06/2013 tarihli belgeye dayalı fiyat farkı alacağının tahsili isteğine ilişkin alacak davasıdır.
Tüm dosya kapsamından, davacının davalıdan ürün satın almak suretiyle taraflar arasında uzun süredir devam eden ticari ilişki bulunduğu, davacının davalı şirketten devamlı ve yüklü miktarda ürün alması sebebiyle davacıya iskonto uygulandığı bu iskontonun fiyat farkı faturaları ile gerçekleştirildiği ve bazen davacının borcundan mahsup edildiği, bazende nakden ödemede bulunulduğu, dava tarihi öncesi davalı şirketin Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölge Müdürü … tarafından düzenlenen 30/06/2013 tarihli belgede davacının 150.200,00 TL fiyat farkı alacağının bulunduğunun belirtildiği, davalı şirketin Beşiktaş 15. Noterliği’nden keşide ettiği, 10/02/2015 tarihli ihtarname ile davacının kendisine 40.517,86 TL alacağının bulunduğunu bildirmesi üzerine davacının da Samsun 4. Noterliği’nden gönderdiği, 18/02/2015 tarihli iddianame ile 122.568,96 TL fiyat farkı alacağı olduğunu bildirdiği ve iş bu davayla da 10.000,00 TL’lik kısmının tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Davalı taraf ise dava dışı …’nun ticari vekil sıfatına haiz olduğunu, yetkilerini aşarak fiyat farkı alacağı vaadinde bulunduğunu ve davalı şirketten onay alınmadığından şirket adına bulunduğu taahhütlerin şirketi bağlamadığını zira açıkça onay verilmediğini beyanla davanın reddini talep ettiği görülmektedir.
Tarafların iddia ve savunmalarına göre ihtilafın 25/11/2014 tarihli belgeyi düzenleyen …’nun davalı şirketin ticari vekili mi yoksa ticari temsilcisi mi olup, yaptığı sözleşmenin davalı şirket tarafından onaylanıp onaylanmadığı, buna göre davalıyı bağlayıcı nitelikte olup olmadığına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
TBK’nun 547/1. maddesine göre ticari temsilci “… işletme sahibinin, ticari işletme yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere açıkça yada örtülü olarak yetki verdiği kişidir.” Ticari temsilcinin temsil yetkisinin kapsamı kanunda tam olarak belirlenmiştir. Bu haliyle ticari temsilcilik sınırı kanunla çizilmiş iradi bir temsil yetkisidir. Ticari temsilci iyi niyetli üçüncü kişilere karşı işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili olup, açıkça yetkili kılınmadıkça taşınmazları devredemez veya bir ayni hak ile sınırlandıramaz. Buna göre TBK’daki düzenlenmelerden ticari temsilcinin ticari işletmenin amacına giren tüm işlemleri gerçekleştirebileceği anlaşılmaktadır.
Ticari vekil ise TBK 551. maddesinde düzenlenmiş olup, “Bir ticari işletme sahibinin kendisine ticari temsilci yetkisi verilmeksizin işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işler yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça ödünç veya para veya benzerlerini alamaz kambiyo taahhüdünde bulunamaz dava açamaz, açılmış davayı takip edemez.
Mahkememizce aynı mahiyette olan 2015/430 esas ve 2018/469 karar sayılı ilamının temyizi sonrasında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/3031 Esas, 2021/4437 Karar sayılı ilamında “… Davacının iş yerinin Karadeniz Bölgesinde olduğu, tüm ticari işlemlerin davalı şirket bölge müdürü tarafından yapıldığı ve daha önceki tüm işlemlerin davalı tarafından kabul edildiği gözetildiğinde fiyat farkı alacağına ilişkin belgenin geçersiz olduğu ileri sürülemeyeceğinden işin esasına girilerek toplanan deliller doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği…” belirtilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/3031 Esas, 2021/4437 Karar sayılı ilamı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 02/11/2021 tarihinde verilen 2021/1236 esas ve 2021/1348 karar sayılı ilamı dikkate alınarak davacının iş yerinin Karadeniz Bölgesinde olması, tüm ticari işlemlerin davalı şirket bölge müdürü … tarafından yapılması ve daha önceki tüm işlemlerin davalı tarafından kabul edildiği, …’nun şirket politikasına aykırı işlemler yapmasının davalı şirket ve dava dışı … arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirdiği, davalı iş bu dosya açısından sorumluluğu ticari temsilci gibi olan …’nun yaptığı hiçbir işleme itiraz etmediğinden dava dilekçesi ekinde sunulan …’nun alınan ifadesinde kendi düzenlediğini kabul ettiği fiyat farkı alacağına ilişkin belgenin geçersiz olduğu ileri sürülemeyeceği dikkate alınarak … tarfaından tanzim edilen 150.200,00 TL’lik fiyat farkı alacağı olduğuna dair bu belgeye geçerlilik tanımak gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesinin ilk üç fıkrasına göre; mahkeme, ticari davalarda, kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine tarafların ticari defterlerinin ibrazına karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bir önceki cümlede belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Taraflar arasında süregelen ticari ilişki olması sebebi ile mahsup edilecek bedel olup olmadığı hususunda tarafların alacak borç ilişkisinin değerlendirilmesi için ticari defterleri incelenmiştir.
Davalı tarafın ticari defter ve belgeleri İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat ile incelettirilmiş, bilirkişinin 07.09.2022 tarihli raporunda özetle, davalı şirketin dava konusu alacağa ait dönem olan 2013-2014-2015 yılı defterlerini incelemeye sunduğu, davalı taraf ticari defterleri HMK m. 222/1-4 ve 6102 sayılı y.TTK’nın 64. Maddesinin üçüncü fıkra hükümlerine göre açılış / kapanış beratlarının zamanında yapılmış olduğu, davacı … arasında cari hesap ilişkisi olduğu, davacı şirketin 01.11.2011 tarihli açılış bakiyesinin 109.739,13 TL (B) olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2011 yılı öncesinden geldiği, 2011 yılında davacının davalı şirkete 11.950 TL fiyat farkı faturası düzenlediği, 16.492,30 TL tutarında Katılım Promosyon bedeli açıklamalı fatura düzenlendiği, 31.12.2011 tarihli hesap bakiyesinin 153.671,41 TL olduğu, 2012 yılında davacının davalı şirkete 10.670,01 TL tutarında Katılım ve Promosyon bedeli adı altında fatura düzenlendiği, 31.12.2012 tarihli cari hesap bakiyesini 376.416,24 TL (B) olduğu, 2013 yılında davacının davalı şirkete 27.375,00 TL Katılım ve Promosyon bedeli açıklamalı fatura düzenlediği, 31.12.2013 tarihli cari hesap bakiyesinin 180.525,77 TL (B) olduğu, 2014 yılında davacının davalı şirkete 39.843,76 TL fiyat farkı faturası düzenlediği, 31.12.2014 tarihli cari hesap bakiyesinin 40.517,86 TL olduğu, 2015 yılında davacı ile davalı arasında herhangi bir alım satım olmadığı, 01.012.015 tarihli cari hesap bakiyesinin 40.517,86 TL ile Tekfen şirketinin davacı Akyel şirketinden alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından davalı adına düzenlenen fiyat farkı, iade faturası, katılım ve promosyon bedeli faturaları (54.537,31 TL Katılım ve Promosyon Payı, 51.793,76 TL tutarında fiyat farkı faturası, davalı tarafa olan borcundan mahsup edildiğinin görüldüğü, davalı şirket yetkilisi … tarafından 30.06.2013 tarihinde imzalanan yazıda, 30.06.2013 tarihi itibari ile aldığı ürünlerden oluşan 150.200 TL tutarında fiyat farkı faturası ile hesabın kapatılacağının bildirilmiş ise de bildirilen tutarların hangi dönemde yapılan satışlar üzerinden hangi oranda oluşacağının tespit edilmediği sonuç olarak …’nun şirketi temsile yetkili olduğu, davacı tarafa düzenlediği belgenin geçerli olduğu kanaatine varılması durumunda, … tarafından davacı şirket adına düzenlediği belgede yazılı tutardan 30.06.2013 tarihinde kadar davalı tarafa düzenlenen 39.843,76 TL fiyat farkı faturası mahsubu ile kalan 110.356,24 TL borcundan mahsup edilebileceği, davacı tarafından davalı adına düzenlenen KDV dahil toplam 39.843,76 TL fatura toplamının davayı konu edilen belgede yazılı olan 150.200,00 TL den mahsup edilerek 110.356,24 TL fiyat farkı faturası düzenlenebileceği, davalı şirketin defter ve kayıtlarına göre davacı şirketten 40.517,86 TL alacaklı olacağı tespit edilmiştir.
Davacı tarafın ticari defter ve belgeleri mahkememizce incelettirilmiş, mali müşavir bilirkişi 13/09/2022 tarihli raporunda özetle, davacının yasal defterlerini muhasebe usul ve esaslarına ve tek düzen muhasebe sistemine uygun tuttuğu, süreleri içinde açılış ve kapanış noter tasdiklerinin yaptırılmış olduğu, defterlerin TTK. yönünden delil olma yeterliliğine sahip olduğu, davacının yasal defter kayıtlarında, davalıya ait işlemlerin satın aldığı mallar için Satıcılar Hesabında takip edildiği, bu hesabın 31.12.2014 tarihi itibariyle 101.750,00 TL alacak bakiyesi verdiği, davalı şirket adına tanzim edilmiş olan fiyat farkları faturalarının Alıcılar Hesabında takip edildiği, bu hesabın da 31.12.2014 tarihi itibariyle bakiyesinin 41.765,86 TL borç bakiyesi verdiği, 31.12.2014 tarihi itibariyle davacı ile davalının arasındaki borç alacak meblağlarının mahsubu ile 59.984,14 TL olarak davacının davalıya borçlu olduğunun yasal defterlerinde yazılı olduğu, davalı şirketin bölge müdürü tarafından düzenlenen 30.06.2013 tarihli belgedeki ifade de Akyel Elektrik Pano Sanayi ve Ticaret … firmasının 30.06.2013 tarihi itibariyle aldığı ürünlerden oluşan 150.200,00 fiyat farkı kaldığı, kalan farkın parça parça fiyat farkı faturası alınarak kapatılacağı, bu belgeden sonra davalı adına davacı tarafından iki adet fiyat farkı faturası düzenlendiği sonuç olarak davalı şirketin bölge müdürünün onaylamış olduğu 30.06.2013 tarihli belgenin ve bu belgeye istinaden davacının davalı adına tanzim etmiş olduğu 122.568,96 TL tutarındaki fiyat farkı faturasının da hesaplamalara katılması sonucunda davacının davalı şirketten 18.02.2015 ihtarname tarihi itibari ile 62.584,77 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, netice ve kanaat bölümünün 2. Maddesindeki belgenin hesaplamalara katılmaması halinde, davacı tarafın davalı şirkete 59.984,19 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili 07/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 10.000,00 TL olan alacak talebini 62.584,77 TL olarak ıslah ettiklerini içeren beyan dilekçesini dosyaya sunmuştur.
Toplanan kanıtlara ve dosyadan oluşan kanaate göre davalı tarafından davacıya gönderilen Beşiktaş 15. Noterliği’nce tanzim edilen 10/02/2015 tarihli 1563 yevmiye numaralı ihtarname, 30/06/2013 tarihli davalı şirketin Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölge Müdürü … tarafından imzalanan fiyat farkı alacağına ilişkin belge ve taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinin irdelenmesi için alınan tarafların ticari defterlerinin incelenmesine yönelik alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında uzun süredir devam eden ticari ilişki bulunduğu, davalının 1563 yevmiye numaralı 10/02/2015 tarihli ihtarname ile davacıdan 40.517,86 TL’lik alacağını talep etmişse de davalı şirketin Bölge Müdürünün 150.200,00 TL’lik fiyat farkı alacağını kabul etmesi ve ihtilafsız dönemde de davacı şirket tarafından düzenlenen fiyat farkından dolayı faturaların davalının alacak hesabından mahsup edilmesi karşısında, 30/06/2013 tarihli belgenin davalı şirket açısından bağlayıcı olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Taraflara ait defter incelemesinden de anlaşılacağı üzere davacının davalıdan 30/06/2013 tarihi itibari ile aldığı ürünlerden oluşan fiyat farklarının 150.200,00 TL olduğu, 30/06/2013 tarihinden önce alınan mallara ilişkin fiyat farkı faturasının 30/06/2013 tarihli belgeden ve taraflar arasında teamül hale gelen uygulamadan da anlaşılacağı üzere bu tarihten sonra kısım kısım fatura edileceği, sonraki dönmelerde olan alım satımların 150.200,00 TL’lik miktarın içinde olmadığı, davacı tarafından davalıya düzenlenen 35.803,56 TL’lik 15/07/2014 tarihli ve 06/08/2014 tarihli 5.962,30 TL’lik fiyat farkı faturasının taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, 19/01/2015 tarihli 122.568,96 TL’lik faturanın ise davalının kabul etmemesi sebebi ile defterlere işlenmediği, bu fatura defterlere işlenmeden davacının davalıya 59.984,19 TL borcu olduğu, 122.568,96 TL’lik fiyat farkı faturası hesaplara dahil edildiğinde davacının davalıdan 62.584,77 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak 30/06/2013 tarihli davalı şirketin bölge müdür … tarafından düzenlenen belgedeki 150.200,00 TL’lik (KDV hariç) tutarın 30/06/2013 tarihinden önceki dönemlere ilişkin alacaklardan mahsup edilmediği görülmüş taraflar arasında açık hesap ilişkisi olduğundan ve bu belgeye geçerlilik tanındığında davacının da davalıya olan borçlarının mahsup edilmesi gerektiğinden taraflar arasında mal alım satımına ilişkin tüm dönemler incelenerek dava tarihi itibariyle alacak-borç ilişkisinin tespitine ilişkin mahkememizce alınan taraf defterlerinin incelenmesine yönelik bilirkişi raporuna göre dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 62.584,77 TL’lik alacağının olduğu anlaşılmış 07/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalının davanın kısmi dava olması nedeni ile 10.000,00 TL yönünden dava tarihinde 52.584,77 TL yönünden ise ıslah tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilmiş ve taraflar arasındaki işin ticari nitelik arz etmesi sebebiyle talep gibi ticari avans faizine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile
62.584,77 TL nin, 10.000 TL’sinin dava tarihi olan 08/05/2015 tarihinden 52.584,77 TL’sinin ıslah tarihi olan 07/12/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 4.275,17 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL ve ıslahta alınan 899,00 TL nin mahsubu ile bakiye 3.205,39 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harç, 899,00 TL ıslah harcının ve 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.097,48 TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 3.100,00 TL bilirkişi ücreti, 514,10 TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.614,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hesaplanan 10.013,56 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Dair; tarafların yüzünde gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/01/2023

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza