Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/829 E. 2021/682 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/829 Esas – 2021/682
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/829 Esas
KARAR NO : 2021/682

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ :…
DAVALI : …

DAVA : Alacak (Huzur Hakkından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : …

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacının, davalı birliğin 11. Olağan Genel Kurulu’nda yönetim kurulu başkanı seçildiğini ve başkanlık görevinin dört yıl sürdüğünü, yönetim kurulu üyelerinin 06.10.2020 tarihinde aldıkları karar ile davacının başkanlık görevine son verdiklerini, davacıya başkan olduğu süre zarfında yaptığı hizmetler ve katıldığı toplantılar karşılığında huzur hakkı ödenmesi gerektiğini ve işbu davanın bu sebeple ikame edildiğini beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 5.000-TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Dava, huzur hakkı hukuki sebebine dayalı alacak istemine ilişkindir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Asliye Ticaret Mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5. maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup, TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgisi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5. maddesinde, ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davalı, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu’na göre oluşmuş tüzel kişiliği haiz kuruluş olup, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu’nun 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı; üretimi talebe göre plânlamak, ürün kalitesini iyileştirmek, kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslararası ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak üzere tarım üreticilerinin, ürün veya ürün grubu bazında bir araya gelerek, tüzel kişiliği haiz tarımsal üretici birlikleri kurmalarını sağlamaktır.” denilmek suretiyle bu Kanunun kapsam ve amacı belirtilmiştir.
Birliklerin oluşumu ise aynı Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiş olup, madde hükmü, “Birlikler; ürün veya ürün grubu bazında faaliyet gösteren ve tüzüklerinde belirlenen miktardaki tarımsal üretimi bu kuruluşlar aracılığıyla pazarlamayı taahhüt eden, en az onaltı tarım üreticisinin bir araya gelmesiyle, asgarî ilçe düzeyinde kurulur. Birliğin toplam üretim kapasitesinin ürün bazında, Bakanlık tarafından yönetmelikle belirlenecek asgarî düzeyin altında olmaması gerekir.
Aynı ürün veya ürün grubu için ilçe düzeyinde en fazla bir birlik kurulabilir. Birlikler, tarım üreticilerinin geniş katılımını sağlayacak tedbirler alır.
Birlik, üyelerin imzaladıkları tüzük ile Bakanlığa müracaatları sonucunda tüzel kişilik kazanır.
Birlik tüzüğünün; gerçek kişiler tarafından bizzat, tüzel kişiler tarafından yetkili temsilcilerince imzalanmış olması şarttır. Birlik tüzüğü ve ekleri, Bakanlıkça otuz gün içinde incelenir.
Birlik tüzüğünü imzalayarak kurucu üye sıfatını kazanan üreticiler, kendi aralarından beş kişilik geçici yönetim kurulunu seçerler. Geçici yönetim kurulu, ilk genel kurula kadar birliği temsil eder.
Birlik tüzüğünde mevzuata aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde, bunların giderilmesi, geçici yönetim kurulundan yazı ile istenir. Bu yazının tebliğinden itibaren otuz gün içinde belirtilen noksanlıklar tamamlanmaz veya mevzuata aykırılık giderilmez ise Bakanlıkça birliğin tescili yapılmayarak, kurucu üyelere bildirilir ve genel hükümlere göre işlem yapılır.” şeklindedir.
5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu’nun 20. maddesinde ise; “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümler ile 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” hükmü ile birlikler hakkında bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Dernekler Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
2908 sayılı Dernekler Kanunu’nun “Dernek görevlileri ve ücretleri” başlıklı 13. maddesinde; “Dernek hizmetleri gönüllüler veya yönetim kurulu kararı ile göreve başlatılan ücretliler aracılığıyla yürütülür.
Dernek yönetim ve denetim kurullarının kamu görevlisi olmayan başkan ve üyelerine ücret verilebilir. Verilecek ücret ile her türlü ödenek, yolluk ve tazminatlar genel kurul tarafından tespit olunur. Yönetim ve denetim kurulu üyeleri dışındaki üyelere ücret, huzur hakkı veya başka bir ad altında herhangi bir karşılık ödenemez.
Dernek hizmetleri için görevlendirilecek üyelere verilecek gündelik ve yolluk miktarları genel kurul tarafından tespit olunur.” hükmü ile kimlere hangi usule uygun olarak ne tür ücretler ödenebileceği vazedilmiştir.
TTK’nun 16. maddesinde; “(1)Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
(2) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.” hükmü yer almaktadır.
Açıklanan hükümler değerlendirildiğinde, davalının, sebze üreticileri arasındaki dayanışmayı ve gönüllülük esasına dayalı işbirliğini esas alan kazanç amacı taşımayan ve kar amacı gütmeyen, ilgili kanunda hüküm bulunmayan hallerde Dernekler Kanunu’nun uygulanacağı bir tüzel kişilik şeklinde örgütlendiği, nitelik itibariyle derneklere benzer yapıda olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı birliğin, mesleki destek amacıyla kurulduğu ve amacının ticari bir teşekkül kurmak olmadığı anlaşılmaktadır. Birliğin ticari teşekkül olmaması sebebiyle, “Huzur hakkı” istemi değerlendirilirken TTK hükümlerine göre değil, Dernekler Kanunu’nun yukarıda işaret edilen 13. maddesine göre inceleme yapılacaktır ve bu tespit karşısında davanın TTK’nun 4. maddesinde düzenlenen ticari nitelikte bir dava olmadığı açıktır. Bu halde, davada görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir ve dava dilekçesi görev dava şartı sebebiyle reddedilmelidir. Nitekim, Ankara BAM 4. HD.nin 20.01.2021 tarih ve 1017/58 sk. ile Ankara BAM 22. HD.nin 27.02.2020 tarih ve 1890/268 sk.nda, Konya BAM 1. HD.nin 13.12.2019 tarih ve 978/983 sk. ile Kayseri BAM 6. HD.nin 14.01.2021 tarih ve 1367/36 sk.nda da aynı şeklinde değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Mahkememizin, Asliye Hukuk Mahkemeleri yönünden ancak kendi yargı çevresi içindeki Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verebileceği değerlendirilmiş, bu sebeple Samsun Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir.
Mahkememizdeki yargılamanın 6102 sayılı TTK’nın 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi olduğu, ancak davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılacak olması durumunda yargılamanın yazılı yargılama usulüne göre yürütüleceği nazara alınarak, tarafların basit yargılamada replik ve düplik dilekçesi vermeleri önündeki usuli sınırlandırmaya takılmamaları adına tensip yapılmadan dosya üzerinden karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle REDDİNE,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli SAMSUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. …
Katip …
¸

Hakim …
¸
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.