Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/814 E. 2022/313 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/814 Esas – 2022/313
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/814 Esas
KARAR NO : 2022/313

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2021
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 08/04/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; Müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş.’den 21/01/2021 tarihinde ATV araç satın aldığını, müvekkilin aracını 04/03/2021 tarihinde davalıya ait yetkili servise bıraktığını ve bakımından sonra teslim aldığını, 06/03/2021 tarihinde aracın triger kayışının koptuğunu ve tekrar aynı yetkili servise bıraktığını, yetkili servisi triger kayışını müvekkilin aracına taktığını ve bakım için 550,00 TL, triger kayışı içinde 3.350,00 TL olmak üzere toplam 3.900,00 TL TL talep ettiğini, servisin daha sonra 3.350,00 TL’yi iade ettiğini, ancak triger kayışının tekrar attığını, müvekkilin aracını başka bir servise götürdüğünü ve 7.000,94 TL karşılığında aracın triger kayışı sorununu giderdiğini, müvekkilin mağduriyetinin davalıya ait yetkili servisin aracın kayış ve bakımını ayıplı ifa etmesinden kaynaklı olduğunu, masrafın rücuen ödenmesi için davalı hakkında Samsun İcra Müdürlüğünün 2021/40226 Esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyanla, itirazın 7.000,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin devamına, davalının % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aracı kullanılması gereken hız limitini aşarak kullandığını, triger kayışının ücretsiz bir şekilde yenilendiğini, ancak davacının aracı olması gereken hız sınırının üzerinde kullanarak triger kayışının tekrar kopmasına sebebiyet verdiğini, davacının triger kayışının garantiden değişmesini istediğini, ancak müvekkilinin aracın zaten garanti kapsamı dışına çıkacak şekilde limitörünün kaldırıldığını ve daha önce parçanında garantiden olmadığını, müvekkilin müşteri memnuniyeti açısından ücretsiz temin ettiğini, bunun tekrar yapılamayacağını, davacı tarafından ortaya atılan iddiaların mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun ve kusurunun bulunmadığını beyanla, açılan davanın husumet yönünden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, fatura fotokopisinin, havale dekontunun, ruhsat örneğini, takip talebi ve ödeme emrinin, arabuluculuk son tutanak aslının ve vekaletname örneğinin sunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 24/11/2021 havale tarihli cevap dilekçesini sunduğu anlaşılmıştır. Samsun İcra Müdürlüğünün 2021/40226 Esas sayılı dosyasının uyap sistemi üzerinden dosyamız arasına alındığı anlaşılmıştır.
… şirketine yazılan müzekkereye 19/11/2021 havale tarihli dilekçe ile cevap verildiği anlaşılmıştır.
Samsun Ticaret ve Sanayi Odasına yazılan müzekkereye 29/11/2021 tarihinde cevap verildiği anlaşılmıştır.
Samsun Vergi Dairesine yazılan müzekkereye 01/12/2021 tarihinde cevap verildiği anlaşılmıştır.
Samsun Esnaf ve Sanatkarlar Odasına yazılan müzekkereye 29/11/2021 tarihinde cevap verildiği anlaşılmıştır.
Samsun Ticaret ve Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye 29/11/2021 tarihinde cevap verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 15/12/2021 tarihli delil dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 16/03/2022 tarihli vekillikten çekilme dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ayıplı hizmete nedeni ile rücuen tazmine dayalı itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 3. maddesine göre, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı İçtihatlı 6335 sayılı Kanunla güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması yahut açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Somut olayda; uyuşmazlık, davalının ayıplı ifası sebebi ile tazmin isteminden kaynaklı itirazın iptaline dayanmaktadır. Bu tür işlemlerden kaynaklanan davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü için, uyuşmazlık konusunun her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ve her iki tarafın tacir olması gereklidir (Bkz: Yargıtay HGK’nın 29.11.2017 tarih ve 19-1658/1464 sk.).
Tarafların, davaya konu uyuşmalığın gerçekleştiği tarihte tacir olup olmadığının görevli mahkemenin tespitinde bir önemi yoktur; zira uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesinin görevli olabilmesi için tacir sıfatının dava tarihi itibariyle devam ediyor olması gerekir (Bkz: Yargıtay 23. HD.nin 27.04.2016 tarih ve 6610/2698 sk. ile 09.10.2015 tarih ve 5264/6438 sk.; Ankara BAM 24. HD.nin 21.11.2016 tarih ve 5/5 sk.; İzmir 17. HD.nin 03.01.2020 tarih ve 2975/1 sk.).
Eldeki davada, davacının tüzel kişi tacir olduğu ve uyuşmazlığın ticari işletmesiyle ilgili bulunduğu sabit ise de, ticaret sicil müdürlüğünde kaydı olmayan, esnaf odası kaydı bulunan ve işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu anlaşılan davacı dava tarihi itibariyle tacir değildir.
Buna göre, davanın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir.
Bu sebeplerle, uyuşmazlığın genel mahkeme sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinin görev alanında kaldığı değerlendirilmiş, dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle REDDİNE,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK m.20 ile vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli SAMSUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 331/2 hükmü gereğince davaya başka bir mahkeme tarafından bakılması halinde yargılama harç ve giderlerinin söz konusu mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına, mahkememiz kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama harç ve giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe veya tutanağa bağlanacak beyan ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
17/03/2022

Katip
¸

Hakim
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.