Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/652 E. 2023/213 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : … Esas
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2021
KARAR TARİHİ : 20/02/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 27/02/2023

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plakalı traktör sürücüsünün tedbirsizliği ve dikkatsizliği ile gerçekleşen 03.12.2020 tarihli trafik kazasında traktörün arkasına bağlı yük sepetinde bulunan davacının yaralandığını ve malul kaldığını, husule gelen zararın tazmini için sigorta şirketine müracaat edildiğini ancak sonuç alınamadığını ve davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, talep miktarını artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla 10-TL geçici işgöremezlik (kazanç kaybı) ve 990-TL sürekli işgöremezlik (efor kaybı) zararı olmak üzere şimdilik 1.000-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: … plakalı traktörün davalıya 30.10.2020-2021 vade tarihli ZMMS ile sigortalandığını, ancak sorumluluğun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazanın karayolu dışında meydana geldiğini ve işletilme halinde olmayan araçların sebep olacağı zararların teminat kapsamı dışında kaldığını, bu sebeplerle zarardan sigorta şirketinin sorumlu tutulamayacağını, geçici işgöremezlik zararının teminat kapsamında olmadığını, zararın tespiti için rapor aldırılması gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davacıya ait hasta dosyaları ile hasar dosyası, ayrıca kazaya ilişkin KYOK ile sonuçlanmış soruşturma dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce kaza yerinde keşif yapılmış ve tanık dinlenmiş, keşfe refakat eden trafik kazalarında kusur alanında uzman bilirkişiden rapor alınmış olup, raporlarda özetle: kazanın traktör sürücüsünün tedbirsizliği ile park kurallarına riayet etmemesine bağlı olarak gerçekleştiği, davacının da %30 oranında kusurlu olduğu mütala edilmiştir.
Mahkememizce OMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Adli Tıp ABD’ndan alınan 04.03.2022 tarihli raporda özetle: Davacının yaralanmasının, Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, sürekli maluliyetine neden olmadığı, ancak iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütala edilmiştir.
Davacı vekilinin itirazları üzerine mahkememizce ATK İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ndan alınan 19.12.2022 tarihli raporda özetle:
i-Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, davacının tüm vücut engellilik oranının %6 olduğu,
ii-Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ise, özel gereksiniminin bulunmadığı, mütala edilmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan yaralanmaya bağlı husule gelen zararın tazmini istemine dayalı maddi tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesinde, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı vazedilmiştir. Somut olayda; davaya konu kazanın, … plakalı araç sürücüsünün tedbirsizliği ile gerçekleştiği ve davalı sigorta şirketine bu aracın zorunlu trafik sigortacısı olması hasebiyle husumet yöneltildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, uyuşmazlık, 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS Genel Şartları’nın Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40-2020/40 sayılı kararı uyarınca TBK’ya aykırı olmayan hükümlerine uygun şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.
KTK’nın 2. maddesinde, bu Kanunun karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark yoktur. Bu açıdan köy, orman, dağ, bağlantı sağlayan tarla ve yayla yolları da karayoludur.
Somut olayda; davalı sigorta şirketine zorunlu trafik sigortası ile sigortalı olan traktör evin önüne park edilip arkasına bağlı sepetteki yük davacı ile traktörü kullanan abisi tarafından indirildikten sonra, davacı henüz sepetten inmemiş ve abisi traktörü ileri doğru hareket ettirmek üzere şoför mahalline yönelip kapıyı açmak üzere iken, el freninin boşalması nedeniyle traktör devrilmiş ve davacı yaralanmıştır. Kazanın meydana geldiği yerin (evin önü) karayolu ile bağlantısı bulunduğu mahkememizce keşif esnasında gözlemlendiğine göre, buranın karayolu sayılan yerlerden olduğu kabul edilmelidir. O halde; zarar, davalı vekilinin iddiasının aksine teminat kapsamındadır.
Davalı vekili, sigortalı aracın işletilme halinde olmadığını ve buradan hareketle zararın teminat kapsamında bulunmadığını ileri sürmüş ise de, öğreti ve uygulamada ağırlıkla kabul edilen “trafiğe çıkma görüşü” (diğer görüş: makine tekniği görüşü) nazara alındığında, el freni boşalıp hareket haline geçen traktörün işletilme halinde olduğunun kabulü gerekir. Buna göre, zarar, teminat kapsamındadır.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde özel olarak hükme bağlanmış olup, bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda; kazada yaralanan ve iyileşme süresi 9 ay olarak belirlenen davacının kaza tarihi itibariyle 17 yaşında olduğu (17 yıl 2 ay 9 gün) ve iyileşme süresinin hitamında da 17 yaşını ikmal etmediği, gelir getiren bir işte çalışmadığı ve dolayısıyla tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancından söz edilemeyeceği, buna göre geçici işgöremezlik zararı oluşmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim, Yargıtay (Kapatılan) 17. HD.nin 20.06.2018 tarih ve 13302/6158 sk.nda da gelir getiren bir işte çalışmayan ve sürekli maluliyeti oluşmayan küçüklerle ilgili aynı yönde değerlendirme yapılmıştır. Efor kaybı ve buna ilişkin tazminat talebi, Yargıtay 4. HD.nin 08.12.2021 tarih ve 14739/10002 sk. ile Yargıtay (Kapatılan) 17. HD.nin 17.10.2017 tarih ve 3443/9234 sk.nda da açıkça ifade edildiği üzere, sürekli maluliyetin varlığı halinde göz önünde bulundurulacağından, burada davacıya efor kaybı sebebiyle tazminat ödenmesi gerektiğini söylemeye de olanak yoktur.
Davacı vekili, maluliyetin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesini ve buradan hareketle %6 maluliyet oranı üzerinden aktüerya raporu düzenlenmesini talep etmiş ise de, poliçe ve kaza tarihine göre uygulanması gerekli yönetmelik Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik olup, bu yönetmeliğe göre düzenlenen her iki maluliyet raporunda da davacının yaralanmasının sürekli maluliyetine neden olmadığı saptanmıştır.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; davacının ne geçici (kazanç kaybı) ne de sürekli işgöremezlik (efor kaybı) zararı oluştuğu değerlendirilmiş, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 120-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 1.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile … BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. 20/02/2023
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.