Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/525 E. 2023/917 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/525 Esas – 2023/917
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/525
KARAR NO : 2023/917

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ : Av.
DAVALI : …
VEKİLİ : Av.
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/08/2021
KARAR TARİHİ : 12/09/2023
KARARIN YAZ. TARİH : 04/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İddia va savunmaların özeti;
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı tarafın ciro silsilesi yoluyla hamili olduğu, borçlusu davacı … ve … gözüken, 15.10.2013 ödeme tarihli 12.500 TL bedelli bono ile ödeme tarihi 29.09.2013 tarihi olan 25.000 TL bedelli bonolarla davacı ve diğer borçlular hakkında Samsun 9.İcra Dairesinin 2016/142063 E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davacıya tebliğ çıkartılan ödeme emrini mahalle muhtarına tebliğ edildiği için incelemeyediğini ancak davacı …’a ait gözüken imzaların davacıya ait olmadığını, bu sebeple davacıdan yapılan kesintilerin, her bir kesinti yönünden kesintinin yapıldığı tarihten itibaren kademeli olarak hesaplanacak avans faizi ile birlikte şimdilik fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 26.000 TL’nin avans faiziyle birlikte davalı taraftan istirdatı ile davacıya ödenmesine, davalı tarafın takip miktarının %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Toplanan Deliller;
Arabuluculuk tutanağı, davacının ıslak imzasının bulunduğu belge asıllarının celbi için Yüksek Seçim Kuruluna, Milli savunma Bakanlığı Çatalca Askerlik Şubesi’ne, Yapı Kredi Bankası’na yazılan müzekkere cevapları , Samsun 9.İcra Dairesinin 2016/142063 E. sayılı takip dosyası, istiktap tutanakları, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 28.06.2022 tarihli raporu, Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/36 talimat dosyası aracılığıyla Grafoloji Uzmanı tarafından düzenlenen 30.04.2023 tarihli raporu ve tüm dosya kapsamı.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, sahtecilik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, takip dosyasına dayanak bonodaki keşideci imzalarının davacıya ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı ise davaya cevap vermemek suretiyle davayı inkar etmiştir.
Samsun İcra Dairesi’nin 2016/142063 Esas sayılı takibe konu senetlerin incelenmesinde; keşidecinin …, lehdarın … Nak. Ltd.Şti., kefilin …, davalının da ikinci ciranta olduğu, il cironun lehdar tarafından yapıldığı ciro silsilesinin düzgün olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında iddia ve savunmalar karşısında öncelikle takibe konu senetteki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığı hususu araştırılmalıdır. Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğu iddiasında bulunan davalıdadır. Kambiyo evrakına dayalı menfi tespitlerde ispat yükü davacı borçluda ise de imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü yine senet alacaklısı davalıya aittir.
Senede karşı mutlak def’iler senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin hükümsüzlüğünü gerektiren defiler senet ve eklentilerinden anlaşılsın anlaşılmasın bütün ya da bir kısım sorunları bakımından hükümsüz sayılmasını gerektiren def’ilerdir. Bu def’ilerin bir kısmı mutlak, bir kısmı nispi (kişisel) def’i niteliğindedir. Hangisinin mutlak, hangisinin nisbi def’i sayılacağı, “görünüşe itimat (güven)”, “iyiniyet” ilkesiyle, “kambiyo senetlerine ilişkin işlemlerdeki emniyetin korunması” ilkelerinden hangisine öncelik tanınacağı sorunuyla ilgilidir. Bu iki çıkarın karşılıklı olarak çatıştığı bazı durumları yasa yapıcı özel olarak ele alıp hangi çıkarın korunacağını kendisi (örneğin; TTK m. 659/2, 680, TBK m. 19/2, 605/2, TMK m. 990’da olduğu gibi) düzenlemiştir. Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış olması” vb. def’iler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenledir ki, borçlunun alacaklıya karşı imza inkarı mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 05.05.2010 tarih ve 12-74/243 sayılı kararı ile 06.07.2011 tarih ve 19-413/476 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Davacı asilin samimi imza örnekleri dosyamız arasına alınmış, ilgili senet aslı temin edilmiş ve kurumlarda bulunan evrak asılları istenerek dosya imza incelemesi yapılmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiş, alınan 28/06/2022 tarihli raporda özetle; inceleme konusu senetteki borçlu imzalarının tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede, inceleme konusu senetlerde atılı borçlu imzaları ile …’ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği kanaati bildirilmiştir.
Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekilince sunulan itiraz dilekçesi çerçevesinde yeniden emsal imza araştırması yapılarak senet üzerindeki imzanın davacıya aidiyeti konusunda bu kez talimat yolu ile grafoloji dalında uzman ve akademisyen unvanına sahip 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış, düzenlenen 17/04/2023 tarihli raporda ise, bahse konu alacaklısı … Nak. Ltd.Şti., borçlusu … ve kefili … olan, “25.000” ve “12.500” TL değerli iki adet senedin ön yüzlerinde mevcut yazılar ve borçlu ve kefil adlarına atılan imzaların, mevcut karşılaştırma yazı ve imzalarına kıyasen, …’ın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür. Alınan bu rapor incelemeye tabi tutulan mukayese belgelerdeki imza tarihleri ile davaya konu senetteki imza tarihinden öncesine ait olduğu rapordaki inceleme yöntemlerinin açıkça gösterilmiş olması ve kesin olarak tespitte bulunulmuş olması birlikte değerlendirildiğinde hükme esas alınmaya elverişli olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı/borçlu, takibe dayanak senetlerdeki keşideci imzasının kendisine ait olmadığını, dolayısıyla senetlerin sahte olduğunu iddia ettiğine göre, sahtelik iddiasının mutlak def’i olup herkese karşı ileri sürülebileceği açıktır. İmzanın davacıya ait olduğu, alınan bilirkişi raporu ile ispat edilemediğinden, davacının takibe konu kambiyo senetlerinden dolayı davalıya borçlu olmadığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda davacının takibe konu 25.000 TL ve 12.000 TL bedelli senetler ve Samsun İcra Dairesi’nin 2016/142063 Esas sayılı dosyası yönünden davalı yana borçlu olmadığı değerlendirilmiş, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İlk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. İkinci şart ise, maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehditi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır (İİK.m.72/Vll). İstirdat davasında önemle vurgulanması gerekli bir husus daha vardır ki, o da; borç olmayan paranın “tamamen” ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde istirdat davasının açılması gerekir (İİK.m.72/Vll). Somut olayda; icra dosyasına taksitler halinde ödeme yapıldığı, dosya borcunun sona ermediği anlaşılmakla hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.
Davaya konu icra dosyasında yapılan tahsilatlar dosya arasına alınmış, dava tarihinden önce davacı tarafça toplam 30.994,00 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafça 26.000,00 TL’nin talep edildiği, taleple bağlılık ilkesi kapsamında davadan önce 26.000,00 TL yargılama sırasında ise 28.681,74 TL olmak üzere 54.681,74 TL yönünden istirdatı ile bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davacı vekilinin talebine binaen ödeme tarihinden itibaren işin mutlak ticari iş niteliğinde olması nedeni ile avans faizine hükmedilmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca, menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması durumunda, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. İşbu tazminata hükmedilmesi için takibin haksız olması tek başına yeterli olmayıp, ayrıca alacaklının kötüniyetli olması da gerekmektedir. Alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, takibin haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davacı borçludadır. Davalı alacağının tahsili için başlatılan icra takibi, var olduğu düşünülen alacağın tahsili amacına yönelik olup, davalının icra takibinde haksız olduğu yargılama sonunda belirlenmiş ise de, icra takibinde haksızlık, icra takibinin salt bu nedenle kötüniyetle başlatıldığının kabulü için yeterli değildir ve takibin kötüniyetli olduğuna dair somut bir kanıt bulunmadığı değerlendirildiğinden (Bkz: Yargıtay 23. HD.nin 19.11.2015 tarih ve 10397/7441 sayılı kararı), davacının davalı banka yönünden kötüniyet tazminatı talebi reddedilmiştir.
Her ne kadar 6102 sayılı TTK nın 7445 sayılı kanunun 31. Maddesi ile değişik 5/A maddesinde; menfi tespit davaları da arabuluculuk kapsamına alınmış ise de; dava tarihinde menfi tespit davalarının 5/A maddesinde arabuluculuk kapsamında olmaması ve 7445 sayılı kanunun 31. Maddesinin yürürlük tarihinin 01/09/2023 tarihi olması nedeniyle TTK nın 5/A maddesinde yapılan değişikliğin somut olayımızda uygulanma imkan yoktur. Eldeki davada talepler arasında zorunlu arabuluculuğa tabi olmayan menfi tespit talebinin de bulunduğu gözetilerek, davanın bu hali ile dava tarihi itibari ile zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı değerlendirilmiş (Bkz: Yargıtay 11. HD.nin 09.12.2020 tarih ve 933/5776 sk.; 04.11.2020 tarih ve 3611/4734 sk.; 10.02.2020 tarih ve 3048/1093 sk.; 17.02.2020 tarih ve 197/1578 sk.), davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti davacıya tahmil edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, Samsun İcra Dairesi’nin 2016/142063 Esas sayılı dosyası kapsamında davacı yanın davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-54.681,74 TL’nin 450,00 TL’sine 22/11/2017 tarihinden 450,00 TL’sine 19/12/2017 tarihinden,585,00 TL’sine 19/01/2018 tarihinden, 495,00 TL’sine 20/02/2018 tarihinden, 5.580,00 TL’sine 14/11/2019 tarihinden, 6.600,00 TL’sine 14/11/2019 tarihinden, 750,00 TL’sine, 19/12/2019 tarihinden, 750,00 TL’sine 22/01/2020 tarihinden, 792,00 TL’sine 27/02/2020 tarihinden, 792,00 TL’sine 13/03/2020 tarihinden, 1.750,00 TL’sine 29/07/2020 tarihinden, 1.750,00 TL’sine 31/08/2020 tarihinden, 1.750,00 TL’sine 30/09/2020 tarihinden,1.750,00 TL’sine 02/11/2020 tarihinden 1.750,00 TL’sine 01/12/2020 tarihinden, 6,00 TL’sine 01/04/2021 tarihinden, 2.875,00 TL’sine 01/09/2021 tarihinden, 2.875,00 TL’sine 01/10/2021 tarihinden, 2.875,00 TL’sne 28/10/2021 tarihinden, 2.875,00 TL’sine 01/12/2021 tarihinden, 2.875,00 TL’sine 31/12/2021 tarihinden, 3.840,50 TL’sine 31/01/2022 tarihinden, 159,50 TL’sine 03/02/2022 tarihinden 4.000,00 TL’sine 01/03/2022 tarihinden, 4.000,00 TL’sine 31/03/2022 tarihinden, 2.312,68 TL’sine 05/05/2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 3.416,85 TL karar ve ilam harcından peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 1.050,59 TL harcın mahsubu ile noksan 2.366,26 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvurma harcı 1.050,59 TL peşin ve tamamlama harcından oluşan toplam 1.109,89 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından 1.295,00 TL ATK ücreti ve 195,58 TL posta ve tebligat masrafı olarak yapılan toplam 1.490,58 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından 2.100 TL bilirkişi ücreti ve 129 TL posta ve tebligat masrafı olarak yapılan toplam 2.229,00 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜY’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/09/2023

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza