Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/500 E. 2022/138 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/500 Esas – 2022/138
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/500
KARAR NO : 2022/138

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALILAR : 1-…
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 4- …
5- …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 6-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 7- …
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2021
KARAR TARİHİ : 08/02/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 08/03/2022

Mahkememizde görülen Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle, kurumlarının sermayesi tamamen devlete ait ve iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyetini sürdüren bir kamu iktisadi kuruluş olduğunu, kurumlarının usulüne uygun bir şekilde ihale ile davalı şirketlerden güvenlik konusunda hizmet alımı yaptığını, kurumlarının bu işçi alacakları yönünden herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun uyarınca, özel güvenlik birimi kurulması veya güvenlik hizmetlerinin şirketlere gördürülmesi özel güvenlik komisyonunun kararı üzerine valinin iznine bağlı olduğunu, İdarelerince Valilik Makamından alınan karara göre özel güvenlik hizmeti satın almak suretiyle güvenlik görevlileri çalıştırıldığını, dava dışı üçüncü kişi konumundaki … adlı güvenlik görevlisinin de davacı kurumun güvenlik işlerini üstlenen davalı şirketlerin bünyesinde 09.07.2007 tarihinde işe girdiği ve 31.12.2020 tarihine kadar çalıştığını, işyerinin tasfiye olması nedeniyle dava dışı 3.kişi konumundaki …’e 13 yıl 5 ay 7 gün hizmeti karşılığı brüt toplam 72.720,17 TL kıdem tazminatı ödendiğini, söz konusu şirketler ile davacı kurum arasında imzalanan sözleşmenin ilgili maddeleri gereği …’e ödenen bedelin şirket tarafından davacı kuruma ödenmesi gerektiğini beyanla davacı kurum tarafından ödenen 72.720,17 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketlerden rücuen tahsilini yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde, arabuluculuk görüşmelerinde davalı şirketlerin vekille temsil edildiğinden dava dilekçesinin davalı şirketlere tebliğinin usulsüz olduğunu, davalı şirketlerin yerleşim yeri adresleri itibariyle mahkememizin yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin Bakırköy mahkemeleri olduğunu, zaman aşımı itirazları ve davacının faiz başlangıç tarihi olarak dava dışı işçiye yapılan ödeme tarihinin dikkate alınması talebinin hukuka aykırı olduğunu, dava dışı işçinin alacaklarından davalı şirketlerin sorumlu olmadığını, dava dışı işçinin iş akdinin davacının talimatı uyarınca feshedilmiş olup bu sebeple talep edilen kıdem ve ihbar tazminatının davacı tarafından ödenen kısmından davalı şirketlerin sorumlu olmadığını, davalı şirketler ile davacı arasında akdedilen sözleşme ve eki şartnamelerde işçilik alacaklarından davalı şirketlerin sorumlu olduğuna dair bir hüküm bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde, dava dışı işçinin ödeme esas tüm çalışmasının farklı alt işverenler nezdinde geçmiş olmakla, davalı şirkette 01.10.2019-31.12.2020 tarihleri arasında çalışmış olup devir nedeni ile çıkışının yapıldığını, davalı şirketten sonra da ihaleyi alan şirketlerde çalışmaya devam ettiğini, davacının iddialarını kabul etmemekle beraber iddialarının zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Vekili mahkememize yasal süresinden sonra sunduğu beyan dilekçesinde özetle, davalı şirket ile davacı arasında imzalanan hizmet sözleşmelerinde yetkili yerin belirlendiğini ve yetki sözleşmesi yapıldığını, taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklarda yetkili yer mahkemesi olarak Ankara Mahkemelerinin belirlendiğini, asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumlu olduğunu, asıl işverenin alt işverene rücu etmesine imkan veren bir kanun maddesi bulunmadığını, davalı şirketin davacıdan ihale ile iş aldığını, ancak davacının ihaleye çıktığı işçi sayısını zaman içerisinde düşürdüğünü, davalı şirketin ihale ile iş aldığını ve ihale şartnamesinde yazmayan hiçbir kalemi işçilere ödemesinin mümkün olmadığını, davacının kusurundan kaynaklanan davalarda davacıya rücu imkanı bulunmadığını, alacakların zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Arabuluculuk son tutanağı, dava dışı işçiye ait bilgi ve belgeler, ödemeye dair dekontlar, özlük dosyası, davalı şirketlerle imzalanmış sözleşme, teknik şartname, hizmet işleri genel şartnameleri, 30.12.2021 tarihli bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi raporları taraflara usulünce tebliğ edilmiştir
Dava, asıl işverenin alt işverenlere rücusundan kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatından hangi tarafın ne oranda sorumlu olduğuna ilişkindir. Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığından davanın TBK hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Gerek davacı, gerekse davalılar tacir olup, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta tarafların ticari işletmesiyle ilgili olduğundan TTK 4. maddesi gereği mahkememiz iş bu davada görevlidir.
Davalılar … vekili cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, HMK’nın 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Mahkemece re’sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK’nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da resen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir.
Somut olayda, kesin yetki durumu bulunmadığından ve davalı vekili yetki itirazında, sözleşmede gösterilen Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmediğinden, mahkememiz yetkili hale gelmiştir.
Diğer davalı … vekilinin yetki ilk itirazı süresinde ileri sürülmemiş olmaması nedeni ile dikkate alınmamıştır.
Bu durumda, davalılar vekillerinin yetki ilk itirazı yersizdir ve uyuşmazlığın mahkememizce görülüp çözümlenmesi gerekmektedir.
Mahkememizce alınan 30.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davacı ile davalılar arasında imzalanan hizmet alımı sözleşmelerinin ekinde yer alan teknik şartnamelerde yer alan “Yüklenici yürürlükteki İş Kanun ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) tüm sorumluluk yükleniciye aittir.” hükmünün bulunduğu sözleşmeler kapsamında yüklenici şirketler tarafından çalıştırılan işçilere ödenecek kıdem tazminatlarından sorumluluğu açık bir şekilde asıl işveren konumundaki davacı Kuruma verdiğinden Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda bu dönemlere ilişkin davacının dava dışı işçiye ödediği kıdem tazminatını davalılara rücu edemeyeceğinin tespit edildiği, söz konusu hükmün bulunmadığı sözleşme dönemlerine ilişkin rücu edebileceği davalılar ve sorumluluk miktarlarının ise … 10.995,07 TL, … 10.995,07 olmak üzere ortakları oluşturan davalı şirketlerin sorumlu olduğu miktarların …. 9.162,56 TL, …. 9.162,56 TL, … 3.665,02 TL, ….24.616,74 TL …458,13 TL, … 6.871,92 TL olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Toplanan kanıtlara ve dosyadan oluşan kanaate göre; dava dışı … isimli işçinin 09.07.2007-13.12.2020 tarihleri arasında 13 yıl 5 yıl 7 gün hizmeti sebebiyle toplam 72.720,17 TL ödendiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli görülen ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre de ödenen kıdem tazminatının uygun olduğ anlaşılmıştır.
Toplanan kanıtlara ve dosyadan oluşan kanaate göre; …yönünden 05.07.2007 imza tarihli (09.07.2007-31.12.2007), 18.12.2007 imza tarihli (01.01.2008-31.12.2008), 02.01.2009 imza tarihli (12.01.2009-31.12.2009), 21.01.2010 imza tarihli (01.02.2010-31.12.2010), 06.01.2011 imza tarihli (16.01.2011-31.12.2011) sözleşmer ile iş mevzuatından kaynaklanan bütün alacaklar dolayısıyla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ödemesi ile diğer işçilik ödemelerinin yüklenici sorumluluğuna verildiği, … yönünden 21.12.2011 imza tarihli (01.01.2012-31.12.2013) sözleşmenin incelenmesinde iş mevzuatından kaynaklanacak bütün alacaklar dolayısıyla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ödemesi ile diğer işçilik ödemelerinin de yüklenicinin sorumluluğuna verildiği, …ilişkin 27.11.2013 imza tarihli (01.01.2014-31.12.2015) tarihli sözleşme ile iş mevzuatından kaynaklanacak bütün alacaklar dolayısıyla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ödemesi ile diğer işçilik ödemelerinin de yüklenicinin sorumluluğuna verildiği, 08.03.2016 tarihli tarihli (16.03.2016-31.05.2016) ve 13.06.2016 imza tarihli sözleşme (14.06.2016-31.07.2016) ile kıdem tazminatı hariç olmak üzere tüm sorumlulukların yükleniciye verildiği … ortaklık adıyla 01.08.2016-31.08.2016 tarihleri arasına ait özel güvenlik hizmeti alımına ait sözleşme ve … ortaklık adıyla 29.08.2016 imza tarihli sözleşme (01.09.2016-31.10.2016) tarihli sözleşmelerin incelenmesinde kıdem tazminatı dışındaki iş mevzuatından kaynaklanacak bütün alacakların sorumluluğunun asıl işverene yüklendiği, …’ne ait 29.12.2015 imza tarihli (01.01.2016-15.03.2016 tarihli sözleşmenin incelenmesinde kıdem tazminatı dışındaki iş mevzuatından kaynaklanan bütün alacakların sorumluluğunun asıl işverene yüklendiği, … ait 12.10.2016 imza tarihli sözleşme (01.11.2016-31.08.2017) tarihli sözleşme ile kıdem tazminatı dışındaki iş mevzuatından kaynaklanacak bütün alacakların sorumluluğunun asıl işverene yüklendiği, … ilişkin sözleşmenin incelenmesinde kıdem tazminatı dışındaki iş mevzuatından kaynaklanacak bütün alacakların sorumluluğunun işverene yüklendiği, …’ne ait 28.06.2018 imza tarihli Özel Güvenlik Hizmeti Alımı Sözleşmesinin (01.09.2018-31.08.2019) incelenmesinde kıdem tazminatı dışındaki iş mevzuatından kaynaklanacak bütün alacakların sorumluluğunun işverene yüklendiği, …ne ait 27.08.2019 (01.09.2019-30.09.2019) tarihli sözleşmenin incelenmesinde, davacı kurumun bu döneme ilişkin ödemiş olduğu kıdem tazminatı miktarının tamamını bu davalıdan talep edebileceği, …’ne ait 16.09.2019 (01.10.2019-31.12.2020) tarihli sözleşmenin incelenmesinde, davacı kurumun bu döneme ilişkin ödemiş olduğu kıdem tazminatı miktarının tamamının bu davalıdan talep edilebileceği tespit edilmiştir.
Dosya kapsamındaki tüm sözleşme ve teknik şartnameler ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; raporun denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüş, davanın her bir şirketin çalıştırdığı dönemle sınırlı olmak üzere kabulü gerekmiş, davalı … ve davacı arasında akdedilen sözleşme ve teknik şartname dikkate alındığın kıdem tazminatının açıkça yüklenicinin sorumluluğunun dışında bırakıldığı görülmüş bu sebeple bu davalı tespit edilen bedelden sorumlu tutulmamıştır.
Taraflar tacir ve davaya konu iş ticari işletmeleri ile ilgili olduğundan ticari avans faizine hükmedilmiş, aleyhine hüküm kurulan davalıların dava tarihi itibari ile temerrüde düştükleri kabul edilerek bu tarihten itibaren avans faizi işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalılar vekili bir kısım yargı kararları sunmak suretiyle davanın reddini talep etmiş ise de somut olayda taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmamakta olup, işçiye karşı işveren ve taşeronun birlikte sorumlu olması İş Kanunundan kaynaklanmaktadır. Ancak taraflar arasında bu nev’i bir uyuşmazlık bulunmadığından iş bu davada sözleşme, teknik şartname ve diğer yazılı belgelere göre; sözleşme, teknik şartname ve diğer yazılı belgelerde hüküm bulunmaması halinde ise TBK hükümlerine göre sorumluluğunun tespiti gerekmektedir. Esasen sözleşmelerde işçi alacaklarından hangi tarafın sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunmaması bu alacakların bir kısmından asıl işveren davacının sorumlu olacağı sonucunu da doğurmaz. Hizmeti yerine getiren davalılar kendi işçileriyle hizmeti vermesi sözleşmenin bir unsuru olması nedeniyle işçi ücreti ve sair ödendiler davalıların sorumluluğundadır. Hizmet sözleşmesi bedeli içinde bu ücretler bulunmaktadır. (Yargıtay 23. HD’nin 2016/7428 Esas 2019/4869 Karar ve 2016/30035 Esas 2018/52022 Karar sayılı ilamı)Bu sebeplerle davalıların emsal mahkeme kararları olayımızda uygulama yeri bulmamıştır.
Davalılar vekili zaman aşımı definde bulunmuş ise de sözleşmeden kaynaklı bir alacak olması sebebiyle 10 yıllık genel zaman aşımı süresine tabi olması gerektiği kanaatine varılmış, zamanaşımının dolmadığı anlaşılmakla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu nazara alınmış, her bir davalı bakımından ayrı ayrı hüküm altına alınan toplam miktar üzerinden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir.
7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A-13 maddesi gereği davadan önce davacının arabuluculuk başvurusu yaptığı, davalı … vekilinin arabuluculuk görüşmelerine katıldığı, diğer davalıların katılmadığı, anlaşma sağlanamadığı görülmekle, aynı yasanın 11. maddesi gereği tespit edilen arabuluculuk ücretinin arabuluculuk görüşmelerine katılmayan diğer davalılardan yargılama gideri olarak tahsiline karar vermek gerekmiş ayrıca arabuluculuk görüşmesine katılmayan iş bu davalılara vekalet ücreti takdir edilmemiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE ;
-10.995,07 TL’nin …
-10.995,07 TL’nin …
-24.616,74 TL’nin …
-458,13 TL’nin …
-6.871,92 TL’nin … dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.684,43-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.241,88-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.442,55-TL’nin 497,91 davalılar …’den, 497,91 TL’si davalılar …’den, 1.114,77 TL’si …’den, 311,19 TL’si …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan toplam 1.241,88 TL’nin 253,15 TL’si davalılar ….’den, 253,15 TL’si davalılar …’den,375,74 TL’si …’den, 20,74 TL’si …den, 311,19 TL’si …den alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından ödenen 900,00 TL bilirkişi ücreti, 265,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.165,00 TL yargılama giderinden 508,27 TL’nin, …’den, 508,27 TL’nin, …’den 148,45 TLsi …’den alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen;
İ-5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar …’den müşteriken ve müteselsilen
ii-5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar…’den müşteriken ve müteselsilen
iii-5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …den davacıya verilmesine, alınarak davacıya verilmesine,
iiii-458,13 TL’nin …’den
iiiii-5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı…’den alınarak davacıya verilmesine,
7-… kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine,
8-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, davalı …Yönünden kesin, diğer davalılar yönünden gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/02/2022

Katip …

Hakim …