Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/498 E. 2021/1127 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/498 Esas – 2021/1127
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/498
KARAR NO : 2021/1127

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVALI :…
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/08/2021
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
KAR. YAZIM TARİHİ : 30/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili 12/08/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sahibi ve yetkilisi …’ın …’ni davalı …’tan 17.04.2018 tarihinde noter sözleşmesi ile devir aldığı, davalının şirketi devrettikten sonra şirketin … Şubesindeki … nolu hesabından … para çektiğinden bahisle fazlaya ilişkin talepleri saklı tutularak 507.600,00 TL’nin tahsili amacıyla davalılar aleyhine Samsun İcra Md’ nün 2021/4471 E. Sayılı dosyasından takip başlattıklarını, davalıların borca ve yetkiye itiraz etmeleri nedeniyle takibin durduğunu, bu nedenlerle davalıların haksız itirazı nedeniyle itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … 07/09/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Terme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, yetki itirazının kabulüne karar verilmesini davacının iddialarının kabul etmediğini, şirketin borçları ve alacakları ile devir ettiğini, davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu dekont ve makbuzlarda yazıların ve imzaların kesinlikle tarafına ait olmadığını belirterek, davanın reddine, % 20 den aşağı olmayacak kötü niyet tazminatının davacı üzerinden bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili 27/08/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ikamet adresinin Terme İlçesi olduğunu, Samsun İcra Müdürlüğünün yetkisiz olduğunu, yetki itirazının kabulüne karar verilmesini, davacının değil müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, şirketten alacaklı olması sebebi ile alacağını şirket hesabından çekilmesi için tarafına yetki verildiğini, bu yetkiye istinaden müvekkil bankadan parayı tahsil ettiğini, bu husustan şirket yetkilisinin de haberinin olduğunu, davacının Tekkeköy … Noterliği … tarih … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile müvekkiline bankadan para çekme vekaletnamesi verdiğini, müvekkilinin davacı tarafça ödenmeyen alacakları için Çarşamba İcra Müdürlüğü 2020/2091 esas sayılı dosyası ile Çarşamba İcar Müdürlüğü 2020/2116 Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, bunun üzerine davacı tarafından Çarşamba 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2020/ 546 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, müvekkilinin davacı şirketten 7 milyon üzeri alacağının olduğunu, alacağı olan dosyaların sonucunun bekletici mesele yapılmasını belirterek, Çarşamba İcra Müdürlüğü 2020/2091 Esas sayılı dosyası ile Çarşamba İcra Müdürlüğü 2020/2116 Esas sayılı dosyası açısından takas mahsup talebi ile haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davacı vekili 11/10/2021 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı …’ın banka dekontları ve makbuzları üzerindeki imzaların kendisine ait olmadığının iddiasının yersiz olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 01/11/2021 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçelerini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller.
Arabuluculuk son tutanağı, Samsun …Noterliğinin …tarih ve … yevmiye sayılı noter sözleşmesi, davalı …’ın adi yazılı talimat belgesi, ödeme dekontları, Ticaret Sicil Gazetesi suretleri, Samsun İcra Müdürlüğünün 2021/4471 Esas sayılı dosya sureti, davalıların nüfus kayıtları, vergi dairesi ve …Ticaret ve Sanayi Odası kayıtları, …celp edilen hesap ekstreleri ve tüm dosya kapsamı.
Delilerin tartışılması, değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, takip talebine itirazın iptaline ilişkindir. Tüm dosya kapsamından; davacı şirketi Kazım Tulay’ın davalı …’tan 17.04.2018 tarihinde noter sözleşmesi ile devir aldığı, davalı …’ın şirketi devrettikten sonra diğer davalıyla işbirliği yaparak davacı şirketin …Şubesindeki … IBAN nolu hesabından 3.855.435,00 TL para çektiğinden bahisle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutularak 507.600,00 TL’nin tahsili amacıyla davalılar aleyhine Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2021/4471 Esas sayılı dosyasından takip başlattıkları, davalıların borca ve yetkiye itiraz etmeleri nedeniyle takibin durduğu, davacı tarafında itirazın iptalini sağlamak için işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
HMK 138.maddesi ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” hükmünü içermektedir. Usul ekonomisi yönünden de aynı sonuca varılmaktadır.
Somut olayda davalı …’ın davacı şirketi 17/04/2018 tarihinde…’a devretmesine rağmen yetkili olmadığını bankaya bildirmediği iddiası ile, 24/04/2018-05/06/2019 tarihleri arasında şirket hesaplarından bu davalının verdiği talimat ile diğer davalı …’ın para çektiği ileri sürülerek haksız olarak çekilen paranın tahsili için yapılan takibe itirazın iptalinin talep edildiği görülmektedir.
Dosya kapsamından anlaşılacağı üzere davacı taraf davasını haksız fiil hükümlerine dayandırmaktadır. Zira davacı şirket ile davalı … arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı gibi diğer davalı ile bu dosya kapsamında anlatılan vakıa yönünden hukuki ilişki mevcut değildir. Terme Vergi Dairesinin cevabi yazılarında dava tarihi itibariyle …’ın vergi mükellefiyetinin resen terkin ettirildiği, …’ın kaydının bulunmadığı anlaşılmış, gerçek kişi tacir olduklarına dair başkaca bilgi, belge tespit edilemediği gibi, herhangi bir iddianın da bulunmadığı görülmüştür.
Davanın niteliği itibariyle mutlak ticari dava olmadığı sabit olup, nispi ticari dava sayılabilmesi için yukarıda açıklandığı üzere tarafların tacir olması, uyuşmazlığın ticari işletmelerinden kaynaklanması gerekmektedir. Davacı taraf tacir ise de, davalıların TTK kapsamında tacir olmadığı ve ticari işletmeleriyle ilgili bir uyuşmazlığın bulunmadığı, aksine haksız fiil hükümlerinin uygulanması gereken uyuşmazlığın bulunduğu, buna göre mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmış, HMK 138 maddesi gereği yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilmesi mümkün görülmekle ve usul ekonomisi nazara alınarak mahkememizin görevsizliği ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevsizlik sebebiyle davanın HMK 114/1-c, 115/2 maddesi gereği USULDEN REDDİNE,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli SAMSUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nın 20 ve 331. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin yüzünde davalı … ve … vekilinin yokluğunda mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/12/2021
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …