Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/470 E. 2022/146 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/470 Esas – 2022/146
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/470 Esas
KARAR NO : 2022/146 Karar

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 30/07/2021
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 10/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait …ürünleri adlı iş yerinde 28/01/2021 tarihinde meydana gelen yangının patlayıcı maddelere sirayet etmesi ve müvekkiline ait iş yerine sıçraması sonucu iş yerinin hasar gördüğünü, hasar neticesinde Samsun 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/12 D.iş dosyası ile delil tespiti talep edildiğini ve ilgili iş yerlerinde keşif yaptırıldığını, yine Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/200 D.iş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve karar doğrultusunda, Samsun İcra Müdürlüğünün 2021/45128 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, kötü niyetli davalı borçlunun alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından Samsun İcra Müdürlüğünün 2021/45128 Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptaline ilişkin iş bu davanın açıldığını, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu bu nedenle reddinin gerektiğini, 28/01/2021 tarihinde meydana gelen yangının müvekkili iş yerinden kaynaklı çıkmadığını, bu nedenle müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, iş yerinde ne bir soba ne de bir ısıtıcı bulunmadığını, çevre iş yerlerine yayılan is kokusunun kaynağı soba kullanan ve sobayı ortak bacaya bağlayan …’e ait iş yeri olduğunu beyanla haksız davanın reddine davacı hakkında kötü niyet tazminatına ve yargılama giderlerine hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Toplanan deliller, dellilerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Samsun 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/12 D. İş sayılı dosyasına ait bilirkişi raporu ve yangın raporu, soruşturma dosyasına ait bilirkişi raporu, baskı makinesine ait sözleşme ve ödeme bonoları ve faturalar ve tüm dosya kapsamı.
Dava, haksız fiilden kaynaklı zararın tazminine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Tüm dosya kapsamından davalıya ait iş yerinde 28/01/2021 tarihinde elektrik panosunun kısa devre yapması sonucu yangının meydana geldiği, yangının davacıya ait iş yerine sıçraması sonucu davacının iş yerindeki malzemelerin zarar gördüğü, davalı hakkında mahkememiz 2021/200 D.iş dosyası ile ihtiyati haciz kararı verildiği, karar doğrultusunda davalı hakkında Samsun İcra müdürlüğünün 2021/45128 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının süresi içerisinde takibe itiraz ettiği takibin durduğu, takibin devamını sağlamak amacıyla da davacının iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Tacir’in tanımının yapıldığı 6102 sayılı TTK m.12’ye göre, “(1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. (2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. (3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.”
Esnaf’ın tanımının yapıldığı TTK m.15’e göre, “(1) İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır.”
Bu açıklamalar ışığında, somut olaya bakıldığında; davanın yangın sebebi ile iş yerinde meydana gelen bir kısım zarara ilişkin başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu anlaşılmakla bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme mevcut değildir. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olmasına ve her iki tarafın tacir olmasına bağlıdır. 19 Mayıs Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan gelen yazı cevabından davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu, gelir ve gider tutarının VUK 177. sınırın altında kaldığı yazı cevabı ekinde vergi levhalarının gönderildiği, davacının tacir olmadığı sabittir.
Buna göre, taraflar her hâlde tacir değildir ve taraflar arasında bir tüketici işlemi de bulunmadığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemelerince çözüme kavuşturulması gerektiğinden görevsizlik kararı vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,

2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli SAMSUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-3.HMK’nın 20(1) maddesi gereğince işbu kararın kesinleşmesi ve iki haftalık başvurusu süresinde talep halinde dava dosyasının belirtilen görevli mahkemeye gönderilmesine, aksi halde dosyanın mahkememizce açılmamış sayılmasına,
Dair; tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.10/02/2022

Katip …

Hakim …