Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/445 E. 2021/716 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/445 Esas – 2021/716
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/445 Esas
KARAR NO : 2021/716Karar

HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI :…
VEKİLİ :…
DAVALI :…
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZ. TARİH : …
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili verdiği … tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından borçlu … aleyhine Samsun İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, borçlunun borca ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu takibin devamını sağlamak amacıyla da iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalıya usulüne uygun tebligata rağmen yazılı cevap vermediği anlaşılmıştır.
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Mahkememizce delil ve belgeler toplanmış, tarafların tacir sıfatlarının bulunup bulunmadığının tespiti için Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı, Şanlıurfa Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı, Şanlıurfa Ticaret Sicil Müdürlüğü, Samsun Gaziler Vergi Dairesi, Samsun Ticaret Sicil Müdürlüğü, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı, Samsun Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı, Beylikdüzü Vergi dairesinden gelen cevabi yazılar dosya arasına alınmıştır.

Samsun İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup, incelenmesinden: Takip alacaklısı davacı tarafından takip borçlusu davalı aleyhine 10.000,00 TL asıl alacak, 177,53 faiz olmak üzere toplam 10.177,53 TL üzerinden ilamsız icra yolu ile takibe girişildiği, ancak takip borçlusu davalının süresi içinde borca itirazları üzerine takibin durduğu, işbu davanın süresinde açıldığı görülmüştür.
Davacı tarafından davalı aleyhine Samsun İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, borçlunun borca ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu takibin devamını sağlamak amacıyla da iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı TTK’ndan ve 6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce ve istinaf aşamasında BAM ve temyiz aşamasında Yargıtay tarafından re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.09.2015 gün ve 2014/15-1026 E. 2015/1765 K.; 16.09.2015 gün ve 2015/15-440 E., 2015/1769 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6098 sayılı TBK’nın 207 vd. maddelerinde düzenlenen satış sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Davanın nispi ticari dava olarak kabulü için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğması gereklidir.
Toplanan kanıtlara ve dosyadan oluşan kanaate göre; davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu, ticaret sicil müdürlüğünde ve esnaf ve sanatkarlar odasında herhangi bir kaydının bulunmadığı, davalının bilanço hesabına göre defter tuttuğu, Samsun Esnaf siciline ve odasına kayıtlı olduğu, tarafların gelir tablosu dikkate alındığında faaliyetlerinin esnaf sınırı kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Gelen yazı cevapları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının işletme defteri tuttuğu ve tacir olmadığı, davalının bilanço esasına göre defter tutmuş ise de esnaf siciline kayıtlı bulunduğu dikkate alındığında davacının tacir olmadığı, dolayısıyla davanın nispi ticari dava olarak da nitelendirilemeyeceği kanaatine varılarak uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinin görev alanında kaldığı değerlendirilmiş, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere,
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. madde gereği karar kesinleştiğinde ve iki haftalık yasal sürede talep halinde dosyanın görevli Samsun Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
3.HMK’nın 20(1) maddesi gereğince işbu kararın kesinleşmesi ve iki haftalık başvurusu süresinde talep halinde dava dosyasının belirtilen görevli mahkemeye gönderilmesine, aksi halde dosyanın mahkememizce açılmamış sayılmasına,
4.HMK’nın 331/2 maddesi de gözetilerek harç ve yargılama giderlerinin iki haftalık başvuru süresi içerisinde talep olması halinde görevli mahkemede gözetilmesine, bu süre içerisinde başvuru olmaması halinde ise, HMK 20/(1) son cümlesine göre daha sonra talep halinde gerektiğinde mahkememizce karar verilmesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davalı asilin yüzünde, davacı tarafın yokluğunda verilen karar, açıkça okunup usülen anlatıldı. …

Katip …
¸

Hakim …
¸