Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/405 E. 2022/290 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/405 Esas – 2022/290
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/405
KARAR NO : 2022/290
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2021
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 06/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili dava dilekçesini özetle; 17/02/2021 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı araçların çarpışması sonucu güvenli bir şekilde seyir halinde olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı müvekkiline ait araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza tespit tutanağı ile tanzim edilen kusur raporuna göre … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu, müvekkili aracında değer kaybının meydana geldiğini, kaza sonrasında sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde parça ve işçilik tutarı olan 6.220,19 TL hasar bedelinin kusurlu tarafın sigortalı olduğu … tarafından sağlandığını ancak değer kaybından kaynaklı alacağın da sigorta şirketi tarafından müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketince 3.051,07 TL değer kaybı ödemesi yapıldığını beyanla … plakalı araçta meydana gelen değer kaybı ile eksper ücreti olan 7.268,93 TL nin kaza tarihinden itibaren işleyecek Ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteseslilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin müdürlük adresinin … İstanbul olduğunu, davanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, … plakalı aracın müvekkili şirkete 08.07.2020-2021tarihleri arasında sigortalandığını ancak sorumluluğun gerçek zarar miktarı ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, nitekim davadan önce 28/04/2021 tarihinde 5.100,30 TL ve 04/05/2021 tarihinde 1.439,01 TL hasar ödemesinde bulunulduğunu, ayrıca davacıya 2.852,76 TL değer kaybı ödemesi yapıldığını poliçe bakiye limitinin 33.607,93 TL olduğunu beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Diğer davalılar … ve …’a dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak cevap dilekçelerini sunmadıkları anlaşılmıştır.
Toplanan deliller;
Kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, poliçe, faturalar, Samsun İl Emniyet Müdürlüğünden Ve Bayrampaşa Trafik Tescil Şube Müdürlüğünden gelen cevabi yazılar, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne yazılan yazı cevabı ile celp edilen ekspertiz raporu ve tramer kayıtları, araçların trafik tescil kayıtları, bilirkişi raporu.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan değer kaybı zararının tazmini istemine ilişkindir.
Davacının 17/02/2021 tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle aracında oluşan 10.000,00 TL değer kaybı ve 320,00 TL ekspertiz ücretine yönelik davalı sigorta şirketince yapılan 3.051,07 TL’lik ödemenin yetersiz olması sebebi ile 7.268,37 TL değer kaybı ve ekspertiz ücretinin ödenmesi talebi ile eldeki davayı açtığı, dava dilekçesindeki neticei talebinden davanın kısmi dava olduğu anlaşılmıştır. Dava belirsiz alacak davası olmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin savunması yerinde görülmemiştir.
Süresinde sunulan cevap dilekçesi ile davalı sigorta şirketi yetki ilk itirazında bulunmuştur.
Burada öncelikle davalı sigorta vekilinin yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmekte olup, 6100 sayılı HMK’nın 16. maddesinde “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan, 2918 sayılı KTK’nın “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir. HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen anılan 16. maddesinde esasen HMK’nın 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetkinin sözkonusu olmadığı da açıktır. Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Eldeki davada, hem davacının yerleşim yerinin hem de davaya konu kazanın gerçekleştiği yerin Samsun olduğu anlaşıldığına göre davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı tarafından yapılan yetki itirazı yerinde görülmemiş ve davanın esası hakkında incelemeye geçilmiştir.
2918 s. KTK’nun “Maddi ve Manevi Tazminat” başlıklı 90. maddesi, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 sayılı TBK’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde olup, maddede italik olarak yazılı kısımların, Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2019/40 Esas ve 2020/40 sayılı kararı ile Anayasaya aykırı olduklarına karar verilmiştir. Buna göre ve kararın gerekçesinde belirtildiği üzere, tazminat sorumluluğu ve kapsamının belirlenmesine ilişkin 6098 sayılı TBK’daki genel esaslara aykırı olan Genel Şartlar’ın ilgili hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Trafik kazalarından kaynaklı değer kayıplarına ilişkin tazminat kapsamının ne olduğu konusunda TBK’daki genel hükümlerde bir açıklık yoktur. Bu konuda, Yargıtay’ın müstakar hale gelmiş içtihatları bulunmakta olup, yüksek yargı kararlarında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark olarak tanımlanmış ve araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği yerleşik hale gelmiştir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ve yürürlük tarihinden sonra akdedilen sözleşmelere uygulanacağı öngörülen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “kapsama giren teminat türleri” başlıklı A.5 maddesinde “değer kaybı”, maddi zararlar teminatı içerisinde düzenlenmiş, sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybının, ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edileceğine ve değer kaybının tespitinin bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılacağına işaret edilmiş, değer kaybının ne şekilde hesaplanacağı Genel Şartlar Ek-1’de ifade edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda işaret edilen iptal kararına kadar gerek ilk derece ve gerekse istinaf mahkemeleri, değer kaybının ne şekilde hesaplanacağının poliçe tarihine göre belirlenmesi ve zararın 01.06.2015 tarihinden önce düzenlenen poliçeler için “objektif değer kaybı” esasına, sonrasında düzenlenen poliçeler için ise Genel Şartlar’a göre tayin edilmesi gerektiği yönünde kararlar vermiş ve bu kararlarda görülmüştür ki Genel Şartlar ekindeki esaslara göre belirlenen tazminat tutarı zarara uğrayanın gerçek zararının çok altında tespit edilmekte, zarara uğrayanın gerçek zararı karşılanamamaktadır. Buna göre, Genel Şartlar ekindeki esaslara göre hesaplanan tazminat tutarı, genel hükümlere göre tayin edilecek objektif değer kaybı esasına göre belirlenen tutarın çok altında kalmaktadır ve Genel Şartlar’daki bu yöne ilişkin düzenlemelerin tam tazmin ilkesi ile örtüşmeyip genel hükümlere aykırı olduğundan uygulanması mümkün değildir.
Bu sebeplerle, ZMMS Genel Şartları Ek-1’deki esasların somut olayda uygulanamayacağı ve değer kaybının objektif değer kaybı esasına göre belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Bkz:Samsun BAM 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/860 Esas, 2021/979 Karar sayılı ilamı, Ankara BAM 26. HD.nin 24.12.2020 tarih 3184/2069 sk; İzmir BAM 4. HD.nin 19.02.2021 tarih 85/379 sk; İstanbul BAM 8.HD.nin 04.02.2021 tarih 868/203 sk; Antalya BAM 4. HD.nin 03.02.2021 tarih 868/203; Gaziantep BAM 17. HD.nin 22.01.2021 tarih 1054/80 sk)
Gerçek(reel) değer kaybının tespiti için dosya Makine Mühendisi Doç Dr. … ve Trafik bilirkişisi …’dan oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 27/01/2022 tarihli raporda özetle, … plakalı otomobil sürücüsü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/1-b maddesinde yer alan (hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine görüş yol hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak) kuralını ihlal ettiğinden tamamen kusurlu olduğu, … plakalı otomobil sürücüsü …’un … plakalı araç sürücüsü … herhangi bir trafik kuralını ihlal etmedikleri, … plakalı aracın dava konusu kazada aldığı hasarın toplam tutarının KDV hariç 6.220,15 TL KDV dahil ise 7.339,78 TL onarımına müteakip yaşayacağı değer kaybının ise kaza tarihi itibariyle piyasa şartlarına yani objektif(reel) esasa göre 9.000 TL olacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir. Alınan rapora taraflara tebliğ edilmiştir.
Toplanan delillere ve mahkememizce oluşan kanaate göre; hüküm kurmaya ve denetime elverişli görülen mahkememizce alınan 27/01/2022 tarihli bilirkişi raporu, hasar dosyasında bulunan ekspertiz raporu, kaza tespit tutanağı dikkate alındığında davacının kazanın gerçekleşmesinde herhangi bir kusurunun olmadığı, araçta kaza sebebiyle oluşan değer kaybının 9.000,00 TL olduğu, davacının ekspertiz ücreti olarak 320,00 TL ödeme yaptığı, davadan önce davalıya yapılan ödemenin mahsubuna göre davacının bakiye zararının (9.320,00TL- 3.051,07-TL) 6.268,93-TL olduğu, tespit edilen zarardan davalı sigorta şirketinin kazaya sebebiyet veren aracın trafik sigortacısı olması sebebiyle TTK hükümleri doğrultusunda sorumluluğunun olduğu ve zararın teminat kapsamında bulunduğu, davalı …’ın işleten olması sebebi ile tehlike sorumluluğu ve KTK 85. Maddesi kapsamında, davalı …’ın sürücü olması ve TBK’nun haksız fiil hükümleri ve KTK kapsamında zarardan sorumlu oldukları değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Bu sebeplerle davalı sigorta şirketine 21/04/2021 tarihinde müracaat edildiği ve davalının bu tarihten 8 iş günü sonrasına tekabül eden 06/05/2021 tarihinde, diğer davalıların haksız fiilin meydana geldiği 17/02/2021 tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilmiş, sigortalı aracın kamyonet olduğu nazara alınarak bu tarihten itibaren ticari faize hükmedilmiştir.
Yargılama giderleri davanın kabul-ret oranına göre taraflara tahmil edilmiş, davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti ise davanın sadece davacı ve davalı sigorta şirketi yönünden ticari olduğu nazara alınarak davanın kabul-ret oranına göre davacı ile sigorta şirketi arasında paylaştırılmıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
i-6.268,93 TL’nin davalılar İlknur ve … yönünden kaza tarihi olan 17/02/2021 tarihinden itibaren sigorta şirketi yönünden 06/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
ii-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 428,23 TL harçtan peşin alınan 130,08 TL harcın mahsubu ile bakiye; 298,15 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
2-Davacıdan alınan 130,08 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Davacı tarafça yapılan 194,20 TL posta masrafı, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 944,20 TL yargılama giderinden kabul miktarına göre hesaplanan 857,43 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince kabul miktarına göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine.
4-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince ret miktarına göre hesaplanan 1.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ ye verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde bütçeden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin 1.138,41 TL sinin davalı sigorta şirketinden 181,59 TL sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
7-Kullanılmayan gider avansın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine.
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda yokluğunda, Kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2022 10:56:17

Katip
¸

Hakim
¸