Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/4 E. 2022/152 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/4 Esas – 2022/152
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/4 Esas
KARAR NO : 2022/152

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALILAR: 1- …
2-…
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/04/2018
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 04/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; Müvekkili davacıya ait işyerlerinde güvenlik görevlisi olarak istihdam edilmek üzere işçi alımı için ihaleye çıkıldığını ve ihale üzerinde kalan davalı şirketlerle hizmet sözleşmesi akdedildiğini, dava dışı…’in güvenlik saha sorumlusu olarak … tarihleri arasında davalı şirketin bünyesinde çalıştığını, dava dışı …’e çalışmış olduğu 4 yıl 8 ay hizmet karşılığında 11.201,13 TL ile 85,67 TL damga vergisi olmak üzere brüt toplam 11.286,80 TL ödeme yapıldığını, sözleşmeye göre çalıştırılarak işçinin iş akdinin kurulması ve feshi ile ilgili bütün sorumluluğun ihaleyi üstlenen davalılara ait olması sebebiyle işçiye ödenen 11.286,80 TL’nin davalıların sorumluluğunda olduğunu beyanla, 11286,80 TL’nin 18/10/2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkili şirketlere rücu imkanı bulunmadığını, dava dışı işçi … in iş akdinin kıdem tazminatına hak kazandırmayacak şekilde sona erdiğini, davacının kıdem tazminatı ödemesinin usulsüz olduğunu, davacının ödeme tarihinden itibaren ticari faiz talebinin de yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, ödemeye ilişkin belgelerin, davalı şirketler ile davacı idare arasında imzalanan sözleşme ve şartnamelerin, davalı şirket kayıtlarının, … kayıtlarının sunulmuştur.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye 11/05/2018 havale tarihli dilekçe ile cevap verildiği anlaşılmıştır.
…yazılan müzekkereye 14/12/2018 havale tarihli dilekçe ile cevap verildiği anlaşılmıştır.
Atakum Sosyal Güvenlik Kurumu’na yazılan müzekkereye 05/10/2018 havale tarihli cevap dilekçesi ile cevap verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasının hesap bilirkişisi …’a tevdi edildiği, bilirkişinin 07/03/2019 havale tarihli raporunu ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 15/03/2019 havale tarihli dilekçesi ile 07/03/2019 havale tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını sunduğu anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 19/03/2019 havale tarihli dilekçesi ile 07/03/2019 havale tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını sunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasının hesap bilirkişisi …’a ek rapor hazırlamak üzere tevdi edildiği, bilirkişinin 30/09/2019 havale tarihinde ek raporunu ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 14/10/2019 havale tarihli dilekçesi ile 30/09/2019 havale tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını sunduğu anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 14/10/2019 havale tarihli dilekçesi ile 30/09/2019 havale tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını sunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 05/12/2019 tarih ve 2018/268 Esas 2019/1125 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı vekilinin 28/09/2020 havale tarihli istinaf dilekçesi ve davalılar vekilinin 25/09/2020 havale tarihli istinaf dilekçesi üzerine dosyanın BAM’a gönderildiği, Samsun BAM 3. Hukuk Dairesinin 2020/1229 Esas 2020/1709 Karar sayılı 30/12/2020 tarihli kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, Mahkememizin 05/12/2019 tarih ve 2018/268 Esas 2019/1125 Karar sayılı kararının kaldırılarak dosyanın mahkememize iade edildiği ve Mahkememizin 2021/4 Esas sırasına kaydının yapıldığı ve duruşmanın 18/03/2021 günü saat 09:35’e bırakıldığı anlaşılmıştır.
Samsun BAM 3. Hukuk Dairesinin 2020/1229 Esas 2020/1709 Karar sayılı dosyasına konu 12/01/2021 tarihli davalılar vekilinin tavzih talebinin reddedildiğine ilişkin ek kararın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 18/01/2021 tarihli dilekçesi ile Samsun BAM 3. Hukuk Dairesinin 2020/1229 Esas 2020/1709 Karar sayılı dosyasına konu 12/01/2021 tarihli ek kararına ilişkin beyan dilekçesi ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 17/02/2021 tarihli beyan dilekçesi ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 19/02/2021 tarihli ayrı ayrı iki dilekçesi ve 01/03/2021 tarihli iki ayrı dilekçesi ve 19/03/2021 tarihli dilekçesi ile örnek kararları mahkememize sunduğu anlaşılmıştır.
Canik Belediye Başkanlığına yazılan müzekkereye 02/04/2021 tarihinde cevap verildiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 04/05/2021 tarihli dilekçesi ile Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin kararının sunulduğu anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 01/10/2021 tarihli dilekçesi ile Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün mütalaasının sunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasının bilirkişi …’ye tevdi edildiği, bilirkişinin 29/12/2021 tarihli raporunu ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 31/12/2021 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 12/01/2022 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 09/02/2022 tarihli yokluğunda karar verilmesi ve davanın reddine karar verilmesi talepli mazeret dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, işçi alacağından kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davacının davalı şirketlerle hizmet alım sözleşmesi yaptığı, bu sözleşmeler kapsamında çalışan dava dışı işçi …’e ödenen 11.286,80 TL’nin davalılardan rücuen tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı ile davalı şirketler arasında özel güvenlik hizmeti işinin gördürülmesine ilişkin hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığı, hizmet alan davacı tarafından hizmet alım sözleşmesine istinaden istihdam edilen dava dışı …’e kıdem tazminatı ve damga vergisi olmak üzere toplam 11.286,80 TL ödendiği, davacı tarafından akid tarafı davalılara rücu talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalılar vekili zamanaşımı definde bulunmuş ise de eldeki davanın sözleşmeden kaynaklı bir alacak olması sebebiyle TBK’nun 146. maddesi gereği 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olması gerektiği kanaatine varılmış, zamanaşımının dolmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 05/12/2019 tarih, 2018/268 Esas, 2019/1125 Karar sayılı ilamı ile taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde kıdem tazminatından sorumluluğa ilişkin düzenleme varsa buna göre, düzenleme bulunmaması halinde Borçlar Kanunu’nun müteselsil sorumluluk esaslarına göre değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğu, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine yapılan inceleme sonucunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 30/12/2020 tarih, 2020/1229 Esas, 2020/1709 Karar sayılı ilamı ile, sözleşme ve teknik şartnamelerde açık hüküm bulunan hallerde bu hükümlere göre, açık hüküm bulunmayan hallerde ise alt işverenlerin sorumlu oldukları kabul edilerek hüküm kurulması gerektiğinden bahisle mahkememizin kararının kaldırıldığı görülmüştür.
Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları incelendiğinde; dava dışı işçinin davalılar …’nin oluşturduğu iş ortaklığında, 2 yıl (720 gün), davalılar …’nin oluşturduğu iş ortaklığında 2 yıl 4 ay 15 gün (855 gün), davalı … bünyesinde 3 ay 15 gün (105 gün) çalışmasının bulunduğu anlaşılmıştır.
Bölge adliye Mahkemesi kararı çerçevesinde dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, düzenlenen 30/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dışı işçinin giydirilmiş brüt ücretinin 2.418,40 TL olduğu, toplam kıdem tazminatının 11.286,00 TL olduğu, davalıların sözleşme imzaladıkları imzaladıkları dönemler ve teknik şartnamelerdeki sorumluluğa ilişkin hükümler birlikte değerlendirilerek, 01/01/2012-31/12/2015 tarihleri arasındaki sözleşmelere göre …’nin oluşturduğu iş ortaklığının kendi dönemleri için 4.828,24 TL, …nin oluşturduğu iş ortaklığının kendi dönemleri için 4.828,24 TL kıdem tazminatından sorumlu oldukları, bu dönem dışındaki sözleşmelerde kıdem tazminatının yüklenicilerin sorumluluğundan açıkça ayrık tutulduğunun anlaşıldığı belirtilmiştir.
Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmamakta olup, işçiye karşı işveren ve taşeronun birlikte sorumlu olması İş Kanunundan kaynaklanmaktadır. Ancak taraflar arasında bu nev’i bir uyuşmazlık bulunmadığından iş bu davada sözleşme, teknik şartname ve diğer yazılı belgelere göre; sözleşme, teknik şartname ve diğer yazılı belgelerde hüküm bulunmaması halinde ise TBK hükümlerine göre sorumluluğunun tespiti gerekmektedir. Esasen sözleşmelerde işçi alacaklarından hangi tarafın sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunmaması bu alacakların bir kısmından asıl işveren davacının sorumlu olacağı sonucunu da doğurmaz. Hizmeti yerine getiren davalılar kendi işçileriyle hizmeti vermesi sözleşmenin bir unsuru olması nedeniyle işçi ücreti ve sair ödendiler davalıların sorumluluğundadır. Hizmet sözleşmesi bedeli içinde bu ücretler bulunmaktadır. (Yargıtay 23. HD’nin 2016/7428 Esas 2019/4869 Karar ve 2016/30035 Esas 2018/52022 Karar sayılı ilamı)
Yukarıdaki açıklamalara göre dosyada bulunan 01/01/2016 tarihi öncesi teknik şartnamelerin “yüklenicinin sorumluluk esasları” başlıklı 15/6 maddesinin son cümlesindeki “hizmet personelinin maaşları, yol, yemek, ödül, ceza, maaş artışı vb tüm sosyal hakları ile iş hukuku kanunlarında yönetmelik ve tüzüklerde belirtilen her türlü sorumluluk, vergi, harcama işlemleri yüklenici tarafından sözleşme kapsamında yapılacaktır.” hükmü ve 18/5. maddedeki “Yüklenici çalıştırdığı elamanların her türlü özlük haklarını karşılamak ve ödemek zorundadır. Bu konularda İdarenin hiçbir sorumluluğu yoktur.” hükmü birlikte değerlendirildiğinde dava dışı işçinin işçilik haklarından çalıştırdıkları dönemler sınırlı olmak üzere davalıların sorumlu olduğu, davacının herhangi bir sorumluluğu olmadığı sonucuna varılmıştır. Teknik şartnamedeki bu hükümler sorumluluk yönünden açık hüküm olmakla birlikte bu hükümler mevcut olmasaydı dahi yukarıda izah edilen Yargıtay 23. HD’nin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. HD’nin benzer kararları doğrultusunda yine işçilik haklarından çalıştıran davalıların sorumlu olduğu sonucuna varılmaktadır. 01/01/2016 tarihi sonrası teknik şartnamelerin ise “Yüklenicinin Sorumluluk Esasları” başlıklı 14’üncü maddesinin 5 no’lu bendinde; “İş, sosyal güvenlik ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yüklenici, istihdam edilen özel güvenlik görevlilerinin işvereni olarak kabul edilecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen tüm özel güvenlik görevlisinin özlük, yıllık ücretli izine ilişkin hakları ile ilgili Kanun ve bunlara ilişkin tüzük, yönetmelik ve tebliğlerle belirlenmiş tüm yükümlülükler yüklenici tarafından yerine getirilecektir.” denmiş, 6 no’lu bendinin son cümlesinde; “Hizmet personelinin (kıdem tazminatları hariç olmak üzere) maaşları, yol, yemek, ödül, ceza, maaş artışı ve buna benzer tüm sosyal hakları ile iş hukuku kanunlarında, yönetmelik ve tüzüklerde belirtilen her türlü sorumluluk, vergi, harcama işlemleri yüklenici tarafından sözleşme kapsamında yapılacaktır.” hükmü getirilerek yüklenicinin sorumlu olduğu işçilik alacaklarından, kıdem tazminatı ayrı tutulmuş, yine teknik şartnamenin 17’inci maddesinin 5 no’lu bendinde; “Yüklenici yürürlükteki İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) tüm sorumluluk yükleniciye aittir.” hükmü ile kıdem tazminatının yüklenici sorumluluğundan çıkartıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamındaki tüm sözleşme ve teknik şartnameler ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; raporun denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüş, davanın her bir şirketin çalıştırdığı dönemle sınırlı olmak üzere kabulü gerekmiştir.
Taraflar tacir olmakla avans faizin uygulanması gerekmiş, kabul edilen tutara 18/10/2016 ödeme tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine hükmedilmesi gerekmiştir.
Davalılar vekili bir kısım yargı kararları sunmak suretiyle davanın reddini talep etmiş ise de somut olayda teknik şartnamelerde açık hüküm bulunması sebebiyle ve cevap dilekçesi ve diğer dilekçelerdeki mevzuat hükümleri iş bu davada uygulanamayacağından sunulan bir kısım yargı kararlarının ise sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde üst işveren ile alt işverenler arasında 1/2 oranında sorumluluğa ilişkin olup, somut davada uygulanması mümkün bulunmadığından taleplerin yerinde olmadığı anlaşılmış, aşagıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 4.828,24 TL’nin davalılar ….’den; 4.828,24 TL’nin …den olmak üzere toplam 9.656,48 TL’nin 18/10/2016 ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 659,63 TL karar ilam harcından peşin alınan 192,76 TL’nin mahsubu ile 233,44 TL’si davalılar …den alınarak toplam 466,88 TL’nin hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan toplam 228,66 TL’nin 114,33 TL’si davalılar …’den, 114,33 TL’si davalılar …’den alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından ödenen 900,00 TL bilirkişi ücreti, 265,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.165,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan toplam 996,78 TL’nin, 498,39 TL’si davalılar …’si davalılar …’den alınarak davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …tarafından ödenen 87,95 TL posta ve tebligat giderinin kabul-red oranına göre hesaplanan toplam 12,69 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine, kalan kısmın davalı …’nin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinden 2.550,00 TL’sinin davalılar …’den, 2.550,00 TL’sinin davalılar …den alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalılar … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 1.630,32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …’ne ödenmesine,
8-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, davacı yönünden HMK m.341/4 uyarınca KESİN, davalılar yönünden gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.10/02/2022

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.