Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/363 E. 2022/322 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/363 Esas – 2022/322
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/363 Esas
KARAR NO : 2022/322

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2021
KARAR TARİHİ : 21/03/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 14/04/2022

Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Samsun İcra Dairesi’nin 2019/70145 Esas sayılı takip dosyası üzerinden müvekkili davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe girişildiğini ancak takibe dayanak 07.05.2019 keşide ve 20.06.2019 vade tarihli 6.000-TL bedelli senet üzerindeki imzaların davacıya ait olmadığını, senedin sahte olarak düzenlendiğini beyanla, öncelikle takibin tedbiren durdurulmasını, davacının mezkur senet sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Samsun İcra Dairesi’nin 2019/70145 Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup, incelenmesinden: Takip alacaklısı davalı tarafından takip borçlusu davacı aleyhine 07.05.2019 keşide ve 20.06.2019 vade tarihli 6.000-TL bedelli senede istinaden takibe girişildiği ve takibin derdest olduğu görülmüştür.
Davacıya ait imzaların bulunduğu evrak asılları ilgili birimlerden celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Davacıya, imza örneklerinin alınması için duruşma gün-saatini bildirir meşruhatlı davetiye çıkarılmış, ancak davacı ve vekili belirlenen gün ve saatte duruşmada hazır bulunmamış ve mazeret de bildirmemiş, dosya takip edilmediğinden işlemden kaldırılmıştır.
Dava, senetteki imza inkarına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğu iddiasında bulunan davalıdadır. İmza inkarına dayalı menfi tespit davalarında da senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü senet alacaklısı davalıya aittir. Bununla birlikte, senetteki imzaya itiraz eden menfi tespit davası davacısının, isticvap için çağrıldığı duruşmaya icabet etmesi 6100 s. HMK’nın 211/1-a maddesi uyarınca bir zorunluluktur; aksi halde, inkâr etmiş olduğu imzayı yasanın 171/2. maddesi ile 211/1-a son cümle hükmü uyarınca ikrar etmiş sayılır.
Somut olayda; davacı, takibe dayanak senetteki imzaları inkar etmiş olup, isticvap edilmesi ve ardından istiktap tutanaklarının düzenlenmesi için, “Belirlenen gün ve saatte mahkememiz duruşma salonunda hazır bulunmamanız hâlinde davaya konu senet üzerindeki keşideci imzalarını ikrar etmiş sayılacağınız HMK m. 211 gereğince ihtar olunur.” meşruhatını havi davetiye ile birlikte duruşmaya çağrılmış, ancak usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen duruşmaya katılmamıştır. Ve dahi, vekil de duruşmaya katılmadığından dosya takipsizlik sebebiyle işlemden kaldırılmıştır.
Görüldüğü üzere; davacıya isticvap için meşruhatlı davetiye çıkarılmış, ancak davacı davete icabet etmeyerek duruşmaya katılmamıştır. Bu hâlde, davacının takibe dayanak senetteki imzayı ikrar ettiği kabulü yönünde değerlendirme yapılmalı ve sonuca gidilemelidir (Bkz: Yargıtay (Kapatılan) 13. HD.nin 24.09.2019 tarih ve 26350/8761 sk.).
Davacı vekili, müvekkiline ait ıslak imzaların bulunduğu belge asılları üzerinden imza incelemesi yapılabileceğini ileri sürmüş ve davacının duruşmaya katılmamasına senetteki imzayı ikrar ettiği sonucunun bağlanmaması gerektiğini ifade etmiş ise de; beyanının 6100 s. HMK’nın 211. maddesi karşısında bir hükmü yoktur. Zira; 1086 s. HUMK’un yürürlükte olduğu dönemde, Yargıtay HMUK’un 309/3. maddesi hükmü nedeniyle hakim önünde yazı yazdırma ve imza attırma (istiktap) yoluna gidilebilmesi için elde karşılaştırmaya (mukayese) elverişli belge bulunmaması gerektiğine içtihat ediyordu ise de (Bkz: Yargıtay 3. HD.nin 29.05.2000 tarih ve 4885/5011 sk.), Yargıtayın bu içtihadının 6100 s. HMK döneminde uygulanmasına, HMK’da anılan hükme paralel bir düzenleme bulunmadığından olanak yoktur (Bkz: Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Yetkin Yayınları, 2. Baskı, syf.1134).
Bu sebeplerle, davacının takibe konu senetteki imzaları ikrar ettiği değerlendirilmiş, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının ihtiyati tedbir talebinin kabul edildiği, ancak tedbirin teminat yatırılmadığından infaz edilmediği ve uygulanmadığı, HMK’nın 391/1-son cümlesi uyarınca da kendiliğinden kalktığı görülmüş, koşulları oluşmadığından davalı yararına tazminata hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile bakiye 21,77-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,

5-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nun 341/2. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi, anlatıldı. 21/03/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.