Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/326 E. 2021/1051 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/326 Esas – 2021/1051
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/326
KARAR NO : 2021/1051

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALILAR :…
VEKİLİ : …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KAR. YAZIM TARİHİ :…
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili … havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesi ile kredi borçlusu … … Paz. İnş.Turzm San. Tic.Ltd.Şti arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden borçluya kredi kullandırıldığını, davalı borçlunun iş bu kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borcun zamanında ödenmemiş olması nedeniyle müvekkili banka tarafından … ….Paz.İnş.Turzm.San.Tic.td.Şti ile …, …, … Aksesuar Teks.Tic.Ltd.Şti ,…, … ve …’a gönderilen Beşiktaş 17. Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kredi hesaplarının kat edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine Samsun 6. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında genel haciz yolu ile icra takibi başlattıklarını, davalı borçlu …’nin el yazısına ve borca ,borcun dayanağı belgelere ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, aynı icra dosyası nedeniyle borçlulardan …’ın da icra takibine itiraz ettiğini, iş bu borçlunun itirazının iptali amacıyla da mahkememizin … Esas sayılı dosyasını açmış bulunduklarını ve itirazın iptali davasının halen derdest olduğunu, her iki dava konusu kredinin aynı olduğunu, usul ekonomisi açısından açmış oldukları davanın da konusunun aynı olması ve aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile iş bu davanın birleştirilmesine karar verilmesini, davalının icra müdürlüğünde yaptığı tüm itirazlarının iptaline, alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini mahkememizden talep etmiştir.
Davalı muris … vekilinin mahkememize sunduğu … havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … … Paz. İnş. Turzm. San. Tic. Ltd. Şti’ye kefil olduğunu, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin müteselsil kefil sıfatı bulunmadığını, kefalet sözleşmesindeki müvekkilinin kefilliğine ilişkin el yazısının müvekkiline ait olmadığını, kefalet sözleşmelerinde kefilliğe ilişkin yazının kefilin kendi el yazısıyla yazılmasının şekil şartı olduğunu, kefalet sözleşmesinde müvekkilinin eşinin de rızası bulunmadığını, davacı tarafın asıl borçlunun genel kredi sözleşmesini 6098 sayılı kanundan önce imzaladığını,bu nedenle kefilliğin geçerli olduğunu beyan ettiğini, asıl borçlu …’nin genel kredi sözleşmesini ne zaman imzaladığı ve hangi tarihte kredi çektiği hususunun müvekkilini bağlamadığını, belgeler incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, müvekkilinin kefilliğine ilişkin kefalet sözleşmesinin imza tarihi olan … tarihinde 6098 sayılı TBK’nun geçerli olduğu hususunun sabit olduğunu, müvekkilinin kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, faiz talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğunu, davacı banka aleyhine %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili … havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı borçlunun kefaleti geçerli olup, kefaletin geçersizliği yönündeki itirazlarının yerinde olmadığını, davalı borçlunun imzalamış olduğu söz konusu Genel Kredi Sözleşmesinin 6098 sayılı BK’nun yürürlüğe girdiği … tarihinde önce imzalandığını, banka mevzuatı çerçevesinde sözleşmeler doğrultusunda belirlenmiş ve işlemiş fazilerin doğru hesaplandığını, müvekkili banka aleyhine inkar tazminatı talebi yerinde olmadığı gibi, davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, alacağın tahsili amacıyla icra takibi yapan müvekkili bankanın takipte haksız ve kötü niyetli olmadığından aleyhine inkar tazminatı hükmedilemeyeceğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili … havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde; cevap dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, kefalet sözleşmesindeki müvekkilinin kefilliğine ilişkin el yazısının müvekkiline ait olmadığını, kefalet sözleşmesinde müvekkilinin eşinin rızası bulunmadığını, 6098 sayılı BK yürürlüğe girdiği tarihin … tarihi olduğu, kefalet sözleşmesin tarihinin … tarihi olduğunu, bu nedenle kefaletin geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Dava konusu Genel Kredi Sözleşmesi, faiz genelgeleri, hesap kat ihtarı ile tebliğ şerhli sureti, Samsun 6. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, banka hukukçusu bilirkişi … alınan … tarihli rapor ve … tarihli ek rapor, Bodrum 2 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/506-550 Esas Karar sayıloı veraset ilamı, davalı …’nin … tarihli dilekçesi, davacı banka vekilinin 25/06/2021 tarihli dilekçesi, Bodrum 1 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/462-527 Esas Karar sayılı mirasın gerçek reddine ilişkin kararı, İzmir BAM 14. Hukuk Dairesinin 2020/1277 Esas 2021/1517 Karar sayılı ilamı, emekli banka müf/müd. …’den alınan … tarihli rapor, bozma ilamı doğrultusunda bankacı bilirkişi …’dan alınan … tarihli rapor ve tüm dosya kapsamı.
Dava, GKS’ye dayalı yapılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davacı tarafından davalı aleyhine Samsun 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 07/01/2015 tarihinde 730.115,50 TL asıl alacak, 5.840,92TL %72 oranında işlemiş temerrüt faizi ile 65 adet çek yaprağından bankanın sorumluluk bedeli 72.800,00 TL olmak üzere toplam 808.756,42 TL alacak hakkında ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin 13/01/2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının 20/01/2015 tarihli itiraz dilekçesi ile borca itiraz ettiği, davacı tarafın takibin devamını sağlamak için iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizin 11/10/2017 tarihli kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, işbu karara karşı davalı tarafça 19/02/2019 tarihli dilekçeyle İstinaf yasa yoluna başvurulmuş, Samsun BAM 3.Hukuk Dairesinin 22/03/2019 tarih 2019/333-353 Esas Karar sayılı kararıyla talebin reddine karar verilmiş, bu kez davalı tarafından 18/04/2019 tarihli dilekçeyle Temyiz yasa yoluna gidilmiş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 11/02/2021 tarih 2020/4893 Esas 2021/1099 Karar sayılı kararıyla ”Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi alacağın tahsili, gayri nakdi alacağın ise depo edilmesi için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı banka tarafından sunulan ve … tarihli olduğu iddia edilen genel kredi sözleşmesi ile … tarihli kredi çerçeve sözleşmesinde davalının imzası bulunmaktadır. Ancak … tarihli kredi çerçeve sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra akdedildiğinden ve davalının eş rızası alınmadığından bu sözleşme bağlamında davalı tarafından verilen kefalet geçersizdir. Davacı banka, dosya içinde bulunan ve ancak düzenleme tarihi içermeyen genel kredi sözleşmesinin … tarihinde düzenlendiğini belirtmiş, davalı ise bu sözleşmenin ne zaman düzenlendiğinin belli olmadığını belirterek bu sözleşme bakımından da kefaletinin geçerli olmadığını savunmuştur. Bu durumda tarih içermeyen genel kredi sözleşmesinin … tarihinde akdedildiğini ispat yükü, davacı bankaya aittir. Alınan son bilirkişi raporunda tarihsiz genel kredi sözleşmesinin, … tarihli olduğu bildirilmiş ise de, dosyada bulunan ikinci sözleşme tarihi olan … tarihinden önce, … tarihli olduğu davacı bankaca iddia edilen sözleşme ile dava dışı kredi müşterisine kredi kullandırıldığı, somut dayanaklarla tarihsiz genel kredi sözleşmesinin tarihinin bankaca iddia edildiği gibi … tarihi olup olmadığı hususu irdelenmemiştir. Bu durum eksik incelemeye sebebiyet vermektedir. Kabule göre ise; çeklerle ile ilgili depo talebinin kefil yönünden kabulüne karar verilmesi, bu yönde sözleşmede özellikle çeklerle ilgili açık hüküm bulunmasına bağlıdır. Ancak sözleşmede bu hususta açık hüküm olmamasına rağmen çeklerle ilgili talebin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca davalının imzası bulunan sözleşmede uygulanacak akdi ve temerrüt faiz oranlarına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, davacı bankanın emsal kredilere faizlerin uygulanacağı tarih itibariyle fiilen uyguladığı faiz oranları belirlenip T.C. Merkez Bankası’na bildirilen oranlarla karşılaştırılarak, hangisi düşükse o oranın ya da oranların uygulanması gerekmektedir. Dosyada bulunan bilirkişi raporları, hükme esas alınamaz. Mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde bankacılık konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılıp denetime elverişli bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması ve kurulan bu hükme yönelen istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi’nce reddedilmesi doğru görülmediğinden” gerekçesiyle İstinaf kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmiş, mahkememizin 2021/326 Esas sırasına kaydı yapılan davanın yargılamasına devam olunmuştur.
Davalı … 13/06/2020 tarihinde vefat etmiş, Bodrum 1 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/462-527 Esas Karar sayılı ilamı ile bir kısım mirasçılar mirası reddetmiş, işbu karara karşı yapılan İstinaf başvurusundan feragat edilmesi üzerine İzmir BAM 14.Hukuk Dairesinin 2020/1277 Esas 2021/1517 Karar sayılı ilamı ile İstinaf başvurusunun kesin olarak reddine karar verilmiş, böylece mirasın reddi kararı kesinleşmiş, Bodrum 2 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/506-550 Esas Karar sayılı veraset ilamına göre de muris …’nin mirasçılarının eşi … ve torunları … ve … olduğu anlaşılmıştır.
Davalı muris …’nin ölümü üzerine mirasçıları olan çocukları ve torunları mirası reddetmiş ise de, Bodrum 1 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen 2020/462-527 Esas Karar sayılı ilamı ile çocuklar yönünden talep kabul edilmiş, torunlar yönünden ise reddedilmiş, böylece altsoyun tamamının mirası reddetmediği, bu durumda murisin mirasının reddetmeyen sağ eş ile torunlarına geçmesi gerektiği, nitekim Bodrum 2 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/506-550 Esas Karar sayılı ilamı ile de aynı yönde veraset ilamı verildiği görülmüştür.
Davalı mirasçı … … tarihli dilekçesi ile murisi …’nin itirazlarından feragat ederek takip talebinde yazılı asıl alacak, faiz ve ferilerini aynen kabul ettiğini bildirmiştir. Bu durumda işbu davalı yönünden iptali gereken bir itiraz bulunmadığından hakkındaki davanın konusu kalmamış, bu sebeple ”karar verilmesine yer olmadığına” hükmedilmiştir.
Davalılar … ve … ise mirasçı olup, kural olarak borçtan sorumludur. Ancak işbu davalılar yönünden sorumluluğa gidilebilmesi için öncelikle yargılama sırasında vefat eden davalı … yönünden kefalet sözleşmesinin geçerliliğinin tespiti gerekmektedir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin bozma kararından sonra mahkememizce banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılarak yeniden bilirkişi raporu alınmıştır. … tarihli bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda; davacı banka ile dava dışı … … Pazarlama İnş. Turz. San. ve Tic. Ltd. Şti arasında … tarihli kredi çerçeve sözleşmesi ve tarihsiz genel kredi sözleşmesi imzalandığı, her iki sözleşmeye muris …’nin kefil olduğu, ayrıca çek taahhüt kredi taahhütnamesinin bulunduğu, dava dışı şirkete … nolu … nolu taksitli ticari krediler ile … çek sorumluluk kredisinin ve … nolu diğer ticari kredi şeklinde kredilerin kullandırıldığı, bu kredilerden … nolu … nolu taksitli ticari kredilerin 30/01/2014 tarihinde kullandırılmış olması sebebiyle dayanağının … tarihli kredi çerçeve sözleşmesi olduğu, çek karnesi ve çek sorumluluk kredisi yönünden ise çek karnesinin teslim tarihlerinin … olması sebebiyle çek karnesi kredisinin de … tarihli kredi çerçeve sözleşmesine dayalı olarak kullandırıldığı gibi kefilin sorumluluğuna ilişkin açık düzenleme bulunmadığı, … nolu diğer ticari krediye ilişkin hesabın bakiyesinin olmadığı, tahakkuk eden en son faizin 31/12/2014 tarihi itibariyle ödendiği tespiti yapılmıştır. Böylece yerinde inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere dava dışı şirkete kullandırılan ve muris …’nin kefil olduğu kredilerin dayanağı önceki kararımızda kabul edildiği üzere … tarihli Genel Kredi Sözleşmesi değil, … tarihli kredi çerçeve sözleşmesi olduğu sonucuna varılmıştır.
Kullandırılan kredilerin dayanağı … tarihli kredi çerçeve sözleşmesi olduğuna göre sözleşmenin ve kefaletin geçerliliği … tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK hükümlerine tabidir. TBK 583 maddesine göre kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi ve kefaletin müteselsil olması halinde bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına gidildiğini kefalet sözleşmesinde kefilin el yazısıyla belirtilmesi gerekmektedir. TBK 584.maddesi gereği ise eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğer eşin yazılı rızasıyla kefil olabilir. Bu rızanın da sözleşmenin kurulmasından önce yada en geç kurulma anında verilmiş olması şarttır. Dosya kapsamından kefalet sözleşmesinin yazılı olduğu ancak muris davalı …’nin evli olduğundan geçerli bir eş rızasının bulunmadığı, verilen kredinin niteliği itibarıyla da TBK 584.maddesinde sayılan istisnaların olmadığı, böylece kefalet sözleşmesinin eş rızasının bulunmaması sebebiyle geçerli olmadığı, gayrinakdi alacak yönünden ise kredi çerçeve sözleşmesinde çek sorumluluk bedellerinin depo edilmesine yönelik düzenleme bulunmadığı, tarihsiz çek taahhüt kredi taahhütnamesinde kefilin imzasının bulunmadığı, dolayısıyla muris …’nin kefil olarak sorumluluğuna gidilemeyeceği, bu halde borçtan veraseten sorumlu hale gelen davalılar … ve …’ın sorumluluğunun mümkün olmadığı anlaşılmakla haklarındaki davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı banka vekili 25/06/2021 tarihli dilekçesiyle davalı taraftan yargılama gideri, vekalet ücreti, tazminat vs. hiçbir talepleri bulunmadığını bildirmiş, davalı …’de … tarihli dilekçesiyle aynı yönde beyanda bulunmuş, davalılar … ve … vekili ise 30/09/2021 tarihli dilekçesi ile aynı şekilde vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmemiş olmakla vekalet ücretine hükmedilmemiş, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davalı … yönünden davanın konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalılar … ve … hakkındaki davanın REDDİNE,
3-Alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin alınan 13.811,54 TL harçtan mahsubu ile bakiye fazla yatan 13.752,24 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Talep olmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların sarf ettiği yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalılar vekilinin yokluğunda mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı….

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır