Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/319 E. 2021/975 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/319 Esas – 2021/975
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/319 Esas
KARAR NO : 2021/975

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Rücuen Tazminat (Hizmet Alım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : …

Mahkememizde görülen Rücuen Tazminat davasının açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davacı …’da güvenlik görevlisi olarak istihdam edilmek üzere ihaleye çıkıldığını ve farklı şirketlerle hizmet alım sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre çalıştırılacak işçinin işe iş akdinin tesisi ve feshi ile ilgili bütün sorumluluğun da ihaleyi üstlenen şirketlerde olduğunu, dava dışı … isimli işçinin 18.09.2017-31.05.2019 tarihleri arasında davacı kurumda çalıştığını ve davacı kurum tarafından kendisine 12.07.2019 tarihinde 7.269,34-TL tutarında kıdem tazminatı ödendiğini beyanla, 7.269,34-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Müvekkili davalının yerleşim yerine göre davanın … Asliye Ticaret Mahkemelerinde ikame edilmesi gerektiğin, ihale konusu işin maliyeti hesaplanırken kıdem tazminatının hesaplamaya dahil edilmediğini ve bunun taraflar arasındaki gerek sözleşme ve gerekse teknik şartnamede açıkça belirtildiğini, kıdem tazminatının asıl işverenin sorumluluğunda olduğunu ve alt işverenlere müracaat edilemeyeceğini beyanla, davanın külliyen reddini dilemiştir.
…, Danışmanlık, Eğitim, Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti., … Özel Güvenlik Tic. Ltd. Şti. ve … Güvenlik Hiz. Ltd. Şti. hakkındaki dava, anılan şirketler vekilinin yetki itirazı sebebiyle işbu dava dosyamızdan tefrik edilerek mahkememiz esasının 2021/513 sırasına kaydedilmiş ve anılan dosyada … tarihinde dava dilekçesinin yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan … tarihli raporda, özetle: Dava dışı işçinin … tarihli sözleşmeye istinaden … tarihleri arasında 273 gün süreyle davalı şirket bünyesinde çalıştığı ve dava dışı işçiye ödenen tazminatın davalı şirket nezdindeki çalışma süresine tekabül eden kısmının 3.195,70-TL olduğu mütala edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulünce tebliğ edilmiştir
Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Burada öncelikle, davalı vekilinin yetki ilk itirazı değerlendirilecek, akabinde davanın esasına yönelik değerlendirmelerde bulunulacaktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, HMK’nın 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Mahkemece re’sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK’nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da resen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir.
Somut olayda, kesin yetki durumu bulunmadığından ve davalı vekili yetki itirazında, sözleşmede gösterilen Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmediğinden, mahkememiz yetkili hale gelmiştir. Bu durumda, davalı vekilinin yetki ilk itirazı yersizdir ve uyuşmazlığın mahkememizce görülüp çözümlenmesi gerekmektedir.
Davanın esasına gelince; hizmet alım sözleşmeleri, ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen, rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir. Nitekim Yargıtay 23. HD.nin 23.06.2020 tarih ve 1047/2188 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiş, bu tür davalarda hangi ilkeler çerçevesinde değerlendirme yapılacağı müstakar hale gelmiştir.
Somut olayda, davacı ile davalı arasındaki … tarihli sözleşmenin eki niteliğinde olan Teknik Şartnamenin 8.E.6 maddesinde, “Hizmet personelinin (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) maaşları, yol, yemek ödül, ceza, maaş artışı ve buna benzer tüm sosyal hakları ile iş hukuku mevzuatında belirtilen her türlü sorumluluk, vergi, harcama işlemleri yüklenici tarafından sözleşme kapsamında yapılacaktır.” hükmüne yer verilmiş olup, kıdem tazminatının açıkça yüklenicinin sorumluluğunun dışında bırakıldığı görülmektedir.
Taraflar arasındaki teknik şartnamede, yüklenicinin kıdem tazminatından sorumlu tutulmayacağına dair açık bir hüküm bulunduğu saptandığına göre ve rücu ilişkisinde taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği veçhile, dava dışı işçiye ödenen tutaqrın davalı şirket nezdindeki çalışma süresine tekabül eden kısmının davalıdan talep edilmesine olanak yoktur. Bu tutar, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Bu sebeplerle, davanın reddine karar verilmiş, yargılama giderleri ile davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti davacıya tahmil edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından peşin harcın mahsubu ile bakiye 64,85-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 3.195,70-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nun 341/2. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi, anlatıldı.

Katip …
¸

Hakim …
¸

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.