Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/312 E. 2022/164 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/312 Esas – 2022/164
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/312 Esas
KARAR NO : 2022/164

HAKİM : …

KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2020
KARAR TARİHİ : 14/02/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 07/03/2022

Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacının müteahhitlik yaptığını ve İlkadım ilçesinde inşa edeceği bir binanın 3 nolu bağımsız bölümünü 150.000-TL’si 17.01.2019 tarihinde ve bakiyesi tapu devri sırasında ödenecek şekilde 210.000-TL’ye davalıya sattığını, buna ilişkin sözleşmenin yazılı oalrak ve iki tanık huzurunda düzenlendiğini, ancak gerekli idari izinler alınamadığından inşaata başlayamadığını ve böyle olunca davalının ödeme yapmadığını, sözleşmenin imzalanması sırasında teminat olarak bir senet imzalayıp davalıya verdiğini ancak senedin sonradan doldurulup takibe konulduğunu, konu ile ilgili Suluova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını beyanla, 17.01.2019 keşide ve 30.06.2019 vade tarihli 150.000-TL bedelli senet sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini, Samsun İcra Dairesi’nin 2019/67382 Esas sayılı takip dosyasının iptalini, takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Müvekkili davalının, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacıya daire bedeline mahsuben 150.000-TL ödediğini ve aksi yöndeki iddianın ancak yazılı belge ile ispat edilebileceğini, davaya konu senedin düzenlenme sebebinin taraflar arasındaki satış sözleşmesinden ayrı olduğunu ve davacının senedin teminat senedi olarak verildiği iddiasını yazılı belge ile ispat etmek zorunda olduğunu, tanık dinlenmesine muvafakat göstermediklerini beyanla, davanın reddini ve davacının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Samsun İcra Dairesi’nin 2019/67382 Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Davalı tarafından davacı aleyhine 17.01.2019 keşide ve 30.06.2019 vade tarihli 150.000-TL bedelli nakden kaydı bulunan senede istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe girişildiği ve takibin derdest olduğu görülmüştür.
Samsun 1. Tüketici Mahkemesi’nin 15.12.2020 tarih ve 173/451 sayılı görevsizlik kararının istinaf edilmeden kesinleşmesi üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş ve esasın yukarıdaki sırasına kaydedilmiştir.
Suluova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/1090 Soruşturma sayılı dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Müşteki (davacı) …tarafından şüpheli (davalı) …’ın da aralarında bulunduğu üç şüpheli hakkında silahla yağma, hırsızlık ve hakaret suçlarından başlatılan soruşturmanın suçun işlendiğine dair somut delil bulunmadığından KYOK ile sonuçlandığı ve kararın itiraz edilmeden kesinleştiği görülmüştür.
Davacı yanın yemin deliline müracaat etmesi üzerine yemine konu maddi vakıa belirlenip davalıya yemin için davetiye gönderilmiş ve davalı talimat mahkemesindeki duruşmaya katılarak yemini eda etmiştir.
Dava, bononun teminat için verildiği ve ayrıca sözleşmeye aykırı doldurulduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Burada öncelikle, takibe konu bononun teminat senedi olduğuna dair itiraz üzerinde durulacak, akabinde bononun keşideci imzası dışındaki unsurlarının davacıya ait olmadığı yönündeki iddia değerlendirilecektir.
Yargıtay HGK’nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 sk. ile 20.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sk.nda da benimsendiği üzere; bir senedin, teminat senedi olduğunun kabulü için, senedin hangi ilişkinin teminatı olarak verildiği senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Buna göre; senedin teminat için verildiğini gösterir belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur ve açıkça atıf yapıldığının kabulü için de senedin vade ve tanzim tarihi ile miktarının belirtilmesi gerekir.
Somut olayda, takibe dayanak bono davacı tarafından keşide edilmiş olup, senedin lehtarı davalı görünmektedir. Bononun ön-arka yüzünde teminat için verildiğine ilişkin bir kayıt bulunmamakta olup, davacı vekili teminat iddiasını ispatlar herhangi bir yazılı delil ibraz edememiştir. Oysa, bononun teminat ve dahi neyin teminatı için verildiğini ispat yükü bunu ileri süren tarafta, yani davacıdadır.
Takibe dayanak bonoda “nakden” kaydı bulunmakta olup, bu yöndeki karine uyarınca bononun borç para karşılığında düzenlendiğinin davacı borçlu tarafından ikrar edildiğinin kabulü gerekir. Davalı alacaklının bononun borç para karşılığında düzenlendiğini ispat yükümlülüğü yoktur. Zira, bu yöne ilişkin karinenin aksini, yani bononun borç para karşılığında düzenlenmediğini davacı borçlunun 6100 sayılı HMK m. 201. uyarınca yazılı delille ispat etmesi gerekir.
Bononun keşideci imzası dışındaki unsurlarının sonradan ve dahi sözleşmeye aykırı doldurulduğu iddiasına gelince; açık (beyaz) bono düzenlenmesi yasaya aykırı olmadığından ve boş olarak imzalanan senedin sonradan yazılması mümkün olduğundan (6102 sayılı TTK m. 778/2-f delaletiyle m. 680), bononun keşideci imzası dışındaki unsurlarının anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası ancak yazılı delille ispat edilebilecektir. Yani, imza dışındaki yazıların keşideciye ait olmaması senedi geçersiz hale getirmez; meğerki senedin sözleşmeye aykırı doldurulduğu keşideci tarafından ispat edilmiş olsun.
Somut olayda, davacı vekili, takibe dayanak bononun taraflar arasındaki satış sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini ve dahi bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yazılı delille ispat edememiştir. Yemin deliline müracaat edip davalıya yemin teklif etmiş ise de, davalı talimat mahkemesindeki duruşmaya katılmış ve yemini eda etmiştir. Bu halde, iddiaların ispat edilemediği kabulü ile sonuca gidilmelidir.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; davanın reddine karar verilmiş, yargılama giderleri davacıya tahmil edilmiştir. Menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı veçhile (Bkz: Yargıtay 19. HD.nin 13.02.2020 tarih ve 85/454 sk.), kaldı ki davanın reddine karar verildiğinden zorunlu arabuluculuk ücretinin de davacıdan tahsiline hükmedilmiştir.
Menfi tespit davalarında, davalı yararına tazminata hükmedilebilmesi için, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı almış ve bu kararın infaz edilmiş olması gerekir. Somut olayda, davacı yanın tedbir talebi görevsiz mahkemenin 30.06.2020 tarihli ara kararı ile kabul edilmiş, ancak teminat yatırılmamış ve karar infaz edilmemiştir. Buna göre, koşulları oluşmadığından davalı vekilinin tazminat talebi reddedilmelidir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Reddine,
2-Davalı vekilinin tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.480,93-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 18.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. 14/02/2022

Katip …

Hakim …

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.