Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/273 E. 2021/538 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/273 Esas – 2021/538
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/273
KARAR NO : 2021/538
BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KAR. YAZIM TARİHİ : …
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili mahkememize verdiği … havale tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı … San A.Ş’nin müvekkili bankadan ticari kredi talebinde bulunduğu, dava dışı şirket ile … tarihli ve 10.000.000,00 TL bedelli GKS imzalandığını, kredinin kullandırıldığını, davalı …’nun işbu kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi geri ödemesinin aksaması üzerine borcun kat edildiğini ve borçlulara Beyoğlu 23. Noterliğinin 21/08/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin keşide edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini ve temerrüde düştüğünü, bunun üzerine davalı aleyhine Samsun 2. İcra Müdürlüğünün 2013/6793 Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının takibin tamamına itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu belirterek, haksız yapılan itirazın iptaline takibin devamına, karşı tarafın %20 inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili … havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yaptığı itirazda kötü niyetli olmadığını, kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olup olamdığı hususunda tereddütü olduğu gibi, imza kendisine ait olsa dahi kefalet nedeni ile borçlandığı miktarın daha sonra ödendiği düşüncesinde olduğunu, bir kimsenin kefaleti ancak imzaladığı miktar kadar sınırlı olduğunu, bu imzasından dolayı daha sonra üretilen borç ve miktarlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davacı vekili … havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının imzaladığı sözleşmede müteselsil kefil olarak imza attığını, davalı borçlunun genel kredi sözleşmesinin kefili olduğundan bu sözleşme uyarınca kullandırılan tüm kredilerden dolayı kefalet limiti dahilinde sorumlu olacağını, sözleşme uyarınca kullandırılan kredilerden birinin kapatılması dahi kefilin sorumluluğunu sona erdirmeyeceğini beyan ettiği görülmüştür.
Toplanan deliller:
… tarihli GKS, Samsun 5. Noterliğinin 28/02/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin tebliğ şerhli örneği, faiz oranlarını gösterir genelgeler, hesap bilgisi görüntüleri, hesap ekstreleri, ödemeleri gösterir makbuzlar, hesap dökümü, Samsun 2. İcra Müdürlüğünün 2013/6793 Esas sayılı dosyası sureti, imza incelemesinde kullanılmak üzere ibraz edilen belge asılları, 18/12/2013 tarihli istiktap tutanağı, davalı vekilinin 11/10/2017 tarihli beyanı, davalının 18/12/2017 tarihli celsedeki beyanı, Adli Tıp Kurumundan davalının imza incelemesine esas alınan 24/09/… ve 13/07/… tarihli raporlar ve tüm dosya kapsamı.
Mahkememizin 2013/557 Esas 2014/462 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş, tarafların temyiz talebi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 22/11/2016 tarihli ilamıyla mahkememiz kararı bozulmuş, yargılamaya devam olunmuş, bu kez Mahkememizin 2017/110 Esas 2018/735 Karar sayılı ilamı ile bozma ilamı gerekleri yerine getirilerek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmiş, davacı tarafın temyiz talebi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/3353 Esas 2021/525 Karar sayılı 27/01/2021 tarihli kararıyla mahkememiz kararı bozulmuş, dosya esasın yukarıdaki sırasına kaydedilmiştir.
Dava, Genel Kredi Sözleşmesine dayanan takibe yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından davacı tarafından davalı aleyhine Samsun 2. İcra Müdürlüğünün 2013/6793 Esas sayılı (halen Samsun İcra Dairesinin 2017/164449 Esas sayılı dosyası) dosyası ile 03/09/2013 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, davalının süresi içerisindeki itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davacının ise itirazın iptali ve takibin devamını sağlamak için süresi içerisinde işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Ödeme emrinde takip dayanağı olarak 03/09/2013 tarihli ihtarname gösterilmiş ise de dosya kapsamından bu tarihli ihtarnamenin bulunmadığı, hesabın Beyoğlu 23.Noterliğinin 21/08/2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesiyle kat edildiği, bu ihtarnamede ise dayanak olarak bir kredi sözleşmesi tarihinin bulunmadığı ancak dava dilekçesinde açıkça … tarihli 10.000.000,00 TL bedelli sözleşmeden bahsedilerek Beyoğlu 23.Noterliğinin yukarıda belirtilen ihtarnamesiyle hesabın kat edildiği bilgisi verildiğinden takibin dayanağının … tarihli Genel Kredi Sözleşmesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafın sözleşmedeki imzasını inkar etmesi üzerine mahkememizce imza incelemesi yapılarak, davaya konu kredi sözleşmesi altındaki imzanın davalıya ait olmadığının Adli Tıp raporu ile tespiti üzerine, söz konusu sözleşmenin davalıyı bağlamayacağı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından 19/12/2018 tarihli dilekçeyle kararın temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/3353 Esas 2021/525 Karar sayılı 27/01/2021 tarihli ilamıyla ”Takibe konu edilen 13.12.2011 tarihli 10.000.000.- TL’lik genel kredi sözleşmesinde davalıya atfen atılan imzanın incelenmesinde mahkemece 18.12.2017 tarihinde davalının huzurunda alınan medari tatbik imza örneklerinin dikkate alındığı 02.08.2018 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu içeriğinden anlaşılamadığından ve davacının bilirkişi raporuna bu yönde itirazı mevcut olduğundan mahkemece alınan medari tatbik imzaların incelenmek ve davacının itirazlarını da karşılayacak şekilde Adli Tıp Kurumundan yeniden rapor alınması gerekmekle eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiş” gerekçesiyle bozularak dosya mahkememize gönderilmiş, Mahkememizin 16/06/2021 tarihli celsede usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda; Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden 13/07/… tarihli rapor alınmış, raporda bozma ilamında belirtilen 18/12/… tarihli istiktap tutanaklarının değerlendirmeye esas alındığı bildirilmiştir. Raporda ayrıca mukayese konusu belgeler 2 grup yapılarak 1.grup imzalar ile … tarihli sözleşmedeki imzaların mukayesesinde davalı eli ürünü olmadığı, 2.grup imzalar ile mukayesesinde ise davalı eli ürünü olduğu bildirilmiş ve ayrıca yazı incelemesi yapılması talep edilmesi halinde örneklerin temin edilmesi gerektiği bildirilmiş ise de, mahkememizin 16/06/2021 tarihli ara kararında bu hususlarda inceleme talep edilmemiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin bozma ilamında 2 husustan bahsedilmektedir. Birincisi 18/12/2017 tarihli davalıdan alınan medari tatbik imza örneklerinin Adli Tıp Kurumunun 02/08/… tarihli raporunda dikkate alınıp alınmadığının anlaşılamadığına ilişkindir. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 13/07/… tarihli raporunda açıkça belirtildiği tutanak üzerinde ”Fizik İhtisas Dairesi İnceleme Konusu” kaşe izinin evvelce basılı bulunması ve Adli Tıp Kurumunun 02/08/2018 tarihli raporunda mukayese belgeler bölümünde 2018/71527-37 numaralı olarak ”İstiktap Tutanakları” başlığı ile söz konusu tutanakların tarihi belirtilmeksizin dahil edilmiş olması sebebiyle söz konusu istiktap tutanaklarının mukayeseye esas olarak değerlendirildiği bildirilmiş, aynı hususlar mahkememizce de tespit edilmiştir. Böylece dava konusunu oluşturan … tarihli GKS’de ki davalı adına atılan imzanın davalı eli ürünü olmadığı Adli Tıp Kurumunun 02/08/… tarihli ve 13/07/… tarihli raporlarıyla sabit hale gelmiştir. Raporlar değerlendirildiğinde inceleme yöntemlerinin, kullanılan aletlerin açıkça bildirildiği, raporda kanaate yer vermeyecek kesinlikte sonuca ulaşıldığı görülmekle hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin bozma ilamındaki ikinci husus ise davacının itirazlarının karşılanmasına ilişkindir. Davacı vekilinin 19/12/2018 tarihli temyiz dilekçesi incelendiğinde imza incelemesine yönelik ve 18/12/2017 tarihli istiktap tutanaklarına ilişkin itirazları yukarıda açıklandığı üzere Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin açıklayıcı raporu ile karşılanmıştır. İtiraz dilekçesinde kredi tesis ve devamı sürelerinde farklı zamanlarda imzalanmış beş önemli belgenin bulunduğu, bunların davalının imza ve çek takip föyü, çek ve alacaklı cari hesap taahhütnamesi, ticari hizmetler sözleşmesi, 15/05/2019 tarih 5.000.000,00 TL bedelli genel kredi taahhütnamesi ve … tarih 10.000.000,00 TL bedelli genel kredi taahhütnamesi olduğu belirtilerek 18/12/2017 tarihli duruşmada bu evraklardaki imzaları ve yazıları davalının kabul ettiği beyan edilmiştir. Oysa 18/12/… tarihli celsede davalı açıkça 24/06/2014 tarihli çek takip föyündeki ve hesap taahhütnamesindeki imzaları kabul etmesine rağmen 15/05/… tarihli GKS’deki imzasını kabul etmemiş, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin bu yöne ilişkin geri çevirme yazısı sonrası davalı vekili tarafından sunulan 11/10/… tarihli dilekçede de aynı hususlar tekrarlanmıştır. İtirazda geçen … tarihli sözleşmenin de dava konusu sözleşme olduğu aşikardır. Bu nedenle 15/05/… tarihli GKS’nin incelemeye alınması mümkün değildir. Nitekim raporda da bu yönde değerlendirme yapılmıştır.
Davacı vekilinin yazı incelemesine yönelik taleplerinin ise sonuca etkili olmadığı düşünülmektedir. Zira sözleşmedeki yazıların davalıya ait olduğunun kabulü halinde dahi bağlayıcı olan imzasıdır. Bu nedenle yazı incelemesinin değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir. Adli Tıp Kurumunun imza incelemesinde son merci olmadığı bilinmektedir. Ancak mahkememizce hükme esas alınan Adli Tıp Kurumunun 02/08/… tarihli raporu ile bu raporu tamamlayıcı mahiyetteki bozma sonrası alınan 13/07/… tarihli raporu incelendiğinde; sözleşme tarihi öncesine ait asıl evraklardaki imza örnekleri ve istiktap tutanağındaki imza örnekleri ile sözleşmedeki imza örneğinin karşılaştırıldığı, kullanılan yöntemin ve aletlerin raporda belirtildiği ve kuşkuya yer vermeyecek kesinlikte imzaların davalıya ait olmadığının bildirildiği görülmekle raporun her yönüyle yeterli olduğu anlaşılmış, bu nedenle yeni bir rapor alınması cihetine gidilmemiştir.
Mahkememizce bozma ilamı gerekleri yerine getirildikten sonra yeniden yapılan değerlendirmede önceki kararımızdaki gerekçeler de nazara alınarak davanın dayanağının … tarihli GKS olduğu ve bu sözleşmedeki imzanın davalıya ait olmadığının Adli Tıp Kurumu raporlarıyla kesin bir şekilde tespit edildiği anlaşılmakla davanın reddi gerekmiştir.
Davalı vekili her ne kadar cevap dilekçesiyle kötüniyet tazminat talebinde bulunmamış ise de yargılamanın devamı sırasında bu yönde talepte bulunmuş olup, bu talep geçerlidir. Mahkememizin 2013/557 Esas 2014/462 Karar sayılı ilamında kötüniyet tazminat talebi reddedilmiş ise de, karar her iki tarafça temyiz edildiğinden, davacı lehine usulu kesinleşmiş hak söz konusu değildir. Bu nedenle kötüniyet tazminat talebinin incelenmesi gerekmiştir. Davaya konu … tarihli kredi sözleşmesindeki davalı ismi karşısında gözüken imzanın davalıya ait olmadığı Adli Tıp Kurumu raporlarıyla kesin olarak saptanmıştır. Bir güven kurumu olan davacı banka sözleşmeye imzalar atılırken imzaların atan kişiye aidiyeti noktasında gerekli dikkat ve ihtimamı göstermek, basiretli tacir gibi hareket etmek mecburiyetindedir. Kredi sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olup olmadığını davacı banka bilebilecek durumda olup, huzurunda atılması gereken imzadan bilgi sahibi olduğunun kabul edilmesinin gerektiği, buna göre imzanın davalıya ait çıkmaması durumunda davacının kötüniyetli olduğu sonucuna ulaşılmış (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/590 Esas 2014/3013 Karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/2423 Esas 2020/3904 Karar sayılı örnek ilamları) davacı tarafın bu yöne ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek toplam alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Takibe konu toplam alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin alınan 39.074,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye fazla yatan 39.015,40 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 120.978,18 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça sarf edilen 100,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. …

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır